bugün

(#14674187) entryisini gördüğüm andır.
banyo da çorabının ıslandığı an.
kaynananın misafirliğe gelip, televizyonu tekeline aldığı andır. bir de pişkin pişkin ' dokuzdan onbire kadar televizyon benim' demiyor mu. görgüsüzlüğün bu kadarına da pes denir.
Anlatırken bile güldüğün espriye kimsenin gülmemesi.
hayattan nefret edilmeyen anlar dışında kalan anlardır, bu anların sayısı,her ne kadar hayatın sahibine göre değişiklik arz etse de genelde çok fazladır.
kafanın milyonlardan binlere düşmesi.
ayak serçe parmağını kapıya vurmak. klişe ama efsanedir.
dertleşcek kimsenin kalmadığını anladığın andır.
yalnızlıktır.
başınızı yastığa koyup tam uyumak üzereyken midenizden yemek borunuza doğru yükselen yakıcı tadın gırtlağınıza geldiği an.
(bkz: reflü)
hayat nefret edilemeyecek kadar güzel ve değerli.
kimsenin seni anlamak istemediği zamandır.
-kimsenin seni, anlamadığı zamanlardır
-sınavlarda hasta olmaktır
-borçları ödemeyemediğin, zamanlardır
-elden ayaktan, düşmektir
-hırsız-gaspçılarla karşı karşıya gelmektir
-yüzünde oluşan çiziklerdir
(gibi)
insan ne zaman hiç ummadığı biri tarafından sırtından vurulsa böyle hisseder lanet olsun bu mu yani bu mu hayat denir.
böyle her boka karşı, her yapılan işe, her açılan başlığa, herşeye bir bok atma meraklısı insanların göründüğü andır. lan amına kodumun malı bi kere de deki arkadaş insana bi saygı göstereyim, az da olsa insanlık edeyim ama yok. yok amına koyayım yok.yarrak gibi herşeye atla, her lafı insanı intiharın eşiğine gelene kadar eleştir, ondan sonrada yok şöyle yok böyle. nolyoruz lan? noluyo amk.
küçükken ailen sana kızdığında neden doğdum ki diye düşünmen senin hayatın güzelliklerini tatmadığın anlamına geliyor büyüdükçe her bir parçan yaşamın güzellikleriyle beslendikçe hayattan nefret ettiğin an sayısı da günden güne yok oluyor.
(bkz: sevdiğin kız sana abi diyince)
gözünüzün içine baka, baka yalan söyleyen aldatan insanlara bunu bildiğinizi söyliyemediğiniz an .
aşkından deli divane olduğunuz kişinin; bundan habersiz karşı masada arkadaşlarıyla muhabbet edip, kahkalar attığı size çok yakın ama çok çok uzak olduğunu gördüğünüz andır.
sevdiklerinizi kaybettiğiniz günlerdir.
sevdiğini kaybeden insanın yanında elinden bir şey gelmeden,çaresizce durmak..
otun bokun bahanesi olduğu her andır.
her seferinde bu kez doğru dediğin kişinin murphy i yanıltmamak adına elinde patlaması...
yalnız,üzgün bir haldeyken ısrarla etrafta mutlu çiftlerin çoğalması zıttına oluyo sanki mk.
hayattan nefret edilen anlar topluluğu, ergenlik döneminin hatıralarda canlandığı anlardır.