bugün

aynanın karşısında köpek dişlerime bakarak vampir olabilme ihtimalimi düşündüğüm yaşlardaydım.
henüz çok küçüktüm...

mahalle maçlarında 'topu atan alır' kuralına sadık kalan , topu kendisi atınca da hemen kural değişikliğine gidebilen bir diktatör çocuktum. haliyle de pek sevilmezdim. kadir dedenin evinin camlarını kırdığımı söyleyebilecek bir sırdaşım yoktu mesela.

okul hayatım da pek parlak sayılmazdı. öğretmenimizin verdiği ödevleri hep yapmak istesem de üşeniyordum işte. her gün saat 16.00 civarlarında , karşı apartmanda üstünü değiştirirken perdeyi kapamayı unutan aylin ablayı izlemek daha cazip geliyordu belki de.
alt kattaki daireye yeni bir abla taşındığı güne kadar hayatım bu denli monotondu işte.
o abla diğer herkesten farklıydı. gecenin ortasında alt kattan gelen kahkalarla uyanmaya alışmıştım artık. tüm apartman o abladan nefret ediyordu. ebeveynlerime sürekli soruyordum ; '' kimdi o? ne iş yapıyordu? neden sevmiyordunuz? '' ve babam bir gün o'nun bir hayat kadını olduğunu söylemişti. annem 'ne diyorsun sen çocuğa!' diyerek babama tepki gösterse de , babam oralı olmamıştı. ve ben odama sevinçten depar atarak koşmuştum... daha fazlasını duymama gerek yoktu artık. çünkü artık ben bi hayat kadını bulmuştum! o'nun hayat üzerine çalışan bir profesor olduğunu düşünüyordum adeta.

artık bu hayat kadınını hayatımın merkezi haline getirmiştim. okuldan gelir gelmez içinde yarısını yediğim kekler bulunan beslenme çantamı odama atıp hemen cama çıkıyordum. o'nu izlemeliydim. bizler hayatta yaşıyorduk ve o da hayat kadınıydı.
işte o gün hayat bilgisi kitabının yazarı bile olabileceğini düşünmeye başlamıştım.

öğretmenimiz yine bir hayat bilgisi ödevi vermişti. artık karşı apartmandaki aylin abla perdesini kapatıyor , mahalle maçlarına alınmıyordum. yapacak hiçbir şeyim yoktu.. sanırım artık ödevi yapmanın zamanı gelmişti.
annem dışarı çıkmıştı , babam hala işteydi. o an hayat bilgisi kitabımla alt kattaki hayatcı ablaya gitmeye karar vermiştim. biraz cesaretimi topladıktan sonra kapısını çaldım. çok geçmeden kapıyı açtı ve bana sordu; '' ne var?''
çok utanmıştım.. o an odama gidip yastığımı ısırarak hıçkırmak istiyordum.

- babam dedi ki..
+ ne?
- siz hayat kadınıymışsınız da ..
(bu sırada da baş parmağımla hayat bilgisi kitabımı işaret ediyordum)

hiçbir tepki vermemişti. 5 saniye sinirlice yüzüme baktı. tam gözlerimi kaçırıyordum ki kitabı eline alıp, '' muhahahaha hahahayy '' diye kahkaha atmaya başladı. susmak bilmiyordu , apartmanın her köşesinde hayat ablanın sesleri yankılanıyordu. çok utanmıştım..
hemen ardından hayat bilgisi ödevini yapmak istediğimi söyledim ona. hala kahkahalarına devam ederken beni içeriye aldı.
evi sanki yahudi katliamı yapılmış gibi kokuyordu. olsun ! aldırış etmedim..
elimde hayat bilgisi kitabı vardı ve ben bir hayat kadının evindeydim. çok şanslıydım!
bana vaktinin çok az olduğunu ve dolapta kola olduğunu söyledi. çekinerekte olsa gidip dolaptan kola doldurdum. ''sen git arkadaşlarınla top oyna, annenler benim evimden çıktığını görmesin'' dedi. ''ama..'' dedim. ''dönüşte kapıyı çal, ödevini sen gelene kadar bitirmiş olurum'' dedi.

dediğini yaptım.
eve dönerken tam kapısını çalacaktım ki; kapısının önüne bırakılmış defterimi ve kitabımı gördüm. hemen defterimin sayfalarını çevirmeye başladım. ödevim tamamen bitirilmişti. kitabımdaki tüm testler yapılmıştı..
evet , hayat bilgisi ödevimi bir hayat kadınına yaptırmıştım.
(bkz: vaka-ul hbbia)
orospuya sikiş öğretmek kadar saçmadır.o zaten hayat üniversitesini dereceyle bitirmiştir.
(bkz: ironiden anlamayan nesle aşina değiliz)
O ermiştir zaten.iki saniyelik iş onun icin.Verin yapsın.
logar*itma testini teknik servis elemanına çözdürmek kadar mantıklıdır.
ölmeden yapılacak yüz şey arasına girebilecek saçma bi eylem.
yalan dünya zerrin'in döşeyeceği ödev tipidir.
2.sınıftaki çocuğa oran-orantı anlatmak kadar zordur.
ironik bir durumdur.
okulda öğretmenin düzeltmeyi hayat silgisi ile yapmasını gerektirir.
hayat üniversitesi tez ödevidir.
Hayatımda duyduğum/gördüğüm en saçma şey. Bak şuradan bas git..
ilkokul ortamına iniyoruz yavaş yavaş.
(bkz: trollerin ilkokullu olduğu gerçeği)

acı bir gerçektir.
mantıklı iş açık ve net.