bugün

Hamuş Dedi Mevlana kendisine Hamuş!
Yani Suskun.
Sustuğu yerde açıldı kapılar, önüne serildi ışıltılı kelimeler, kalbi duygular.
Hamuş dedi sustu Mevlana.
Sustu ve kapandı karanlıklara.
Karanlıklara Şems doğdu sonra.
Baktı, Gördü, Adına Aşk dedi.
Candan özge candan öte olana!
Yaprakta tohumu, damlada okyanusu gördü sonra...

Hamuş Demiştim ben de kendime.
Sözün bittiği yerde, noktanın konduğu yerde susmuştum bütün kelimelerimi.
Anlatmak yormuştu nazenin bedenimi.
Anlaşılamamak ise en çok yüreğimi.
Sustuğu yerde anlaşılmaktı belli ki bütün derdi..

Hamuş Demiştim ben de kendime.
Seni anlatmayan bütün kelimeleri susmuştum.
Senle başlamayan bütün cümleleri bir bir bozmuştum.
Şems ol da gel karanlıklarıma doğ diye ummuştum, Umutmuşsun..
Unutmuşum!

Hamuş Demiştim ben de kendime.
Suskunluğum verilene rıza göstermekti.
"iyi günde, kötü günde, hastalıkta sağlıkta" diye başlayan o tekerlemeye eşlik etmekti.
iyi ve güzeli sana kötü ve çirkini kendisine seçmişti.
Suskunluğun bedeli sadece bu seçimdi.

Hamuş Demiştim ben de kendime.
Dün'ü dünde bırakmak adına.
"Şimdi yeni şeyler söylemek lazım"dı.
Aşk Demiştim sonra Aşk!
Aranan bulunmuştu.
Beklenen gelmişti!
Aşk vardı ve ötesi çoktan unutulmuştu...

Hamuş Demiştim ben de kendime.
Sana da Şems diyecektim belki.
Kör kuyulara atılmasaydın bütün karanlığına rağmen görecektin güneşi!
Kapattın gözlerini, kestin attın son yanında yeşeren düşlerini..
Şems olmak kolay mıydı canı canana teslim etmeden?
Kendinden geçmeden aydınlanır mıydı kör karanlıklar, açılır mıydı kilit vurulmuş kapılar?

Hamuş Demiştim ben de kendime.
Sonra "ne olursan ol yine gel" demiştim!
Önce kendine sonra kendindekine.
Kendini bilmekti marifet, Kendini bulmaktı meziyet..
Dev aynasında değil, boy aynasında seyretmekti asıl kendini keyfiyet..

Sonra "Bişrev!" dedi Mevlana. "Dinle!"

Sonra "Bişrev!" demiştim ben de!
Dinle!
Hamuş ol dinle!
Kendin ol dinle!
Tövbe et dinle!
Affet dinle Ama dinle ille de dinle!

Sath-ı müdafaada meşruiyet aramak senin neyine!
Dinle!
Hataya bedel, günaha kefaret biçmek senin neyine!...
Dinle!
Yenilen hakkı hukuku arşına endazeye, kiloya, grama, grata vurmak senin neyine!...
Dinle!
Cüceler dev, ayaklar baş olmuşsa cüceyle boy, devle güç yarışına girmek senin neyine!...
Dinle!
Akıllar uçmuş, fikirler gitmiş, duygular yerle yeksan olmuşsa, namus, edep haya, en çok da namustan, edepten, hayadan, akıldan fikirden yoksunların eline düşmüşse konuşmak senin neyine!

Sus ve dinle!

Hamuş ve bişrev!

Yangın yerine bak!.. Ateşten, külden, kordan ne var elinde!.. Pervane değilsen yaklaşma sakın ateşe!
CanCanan'a teslime hazır değilsen "ben Aşk'ım" deme kimseye!
Aşk gelmesin seninle dile.
incinmesin ne Mecnun ne Leyla ne gül ne de diken seninle!
Ayağıma diken batacak diyorsan düşme çöle.
Ah u zar ederim diyorsan çekme gözüne sürme!
Talipsen kara bahta kör talihe, Dinle!

"Gel, gel ne olursan ol yine gel!..." diyorsan, "Hamuş" ol sen de!
Sonra da "Bişrev!" de en sevilene!
ve semaya dursun yürekler Aşk'ın önünde!

"Eli boş varılmaz varılan yere, Boş gelmedim ya rab, ben suç getirdim!
Dağlar çekemezken o ağır yükü, Sırtımda iki büklüm pek güç getirdim..."

alıntıdır
(bkz: ELif şafak) - *