bugün

cengiz Aytmatov'un çok tanınan eserlerinden biri olan "Gün Olur Asra Bedel", diğer adıyla "Gün Uzar Yüzyıl Olur" esas itibarıyla Sovyetler Birliği döneminde yaşanan sosyal ve kültürel sorunların bir öz eleştirisidir. Aytmatov, romanında, geçmişin efsaneleriyle geleceğin bilim kurgusunu harmanladığı çok özel bir teknik uygulamıştır.

Çağdaş romancılığın başyapıtlarından biri olan Gün Olur Yüzyıl Olur, aslında yalın bir kurguya dayalıdır. Uçsuz bucaksız bozkırların kuş uçmaz kervan geçmez köşelerinin birinde, belki ayda bir trenin geçtiği istasyonda görevli iki arkadaştır, Yedigey ve Kazgangap.

kitap türkçe'ye çevrilmiş olup,tercümesi Refik Özdek tarafından yapılmıstır. *
kesinlikle okunması gereken,insanı içine çeken hoş bir üslupa sahip aytmatov romanı.
pek çok yeri sovyet baskısıyla kırpılmış, kolu kanadı kırık bir romandır.
bitirildiğinde rahatlıkla "ya bir yerlerde eksikler var" derken kitabın açıklama bölümüne gözünüz ilişir ve acı gerçekle karşılaşılır, kitap sansürlenmiştir.
(bkz: ukubala)
kırgız yazarın en güzel romanlarından biridir. ıssız bucaksız bir bozkırdaki hayatla , uzayın derinliklerindeki hayatı paralel olarak anlatan. Bozkırı anlattıgı zaman acaba uzaya ne zaman gelecek, uzayı anlattıgı zaman bozkıra ne zaman gelecek merakı ile daha da hızlı okunan bir başyapıt.
yazarın diger bazı eserleri için:
(bkz: cengiz han a küsen bulut)
(bkz: elveda gülsarı)
hepimizin yakından bildiği (bkz: selvi boylum al yazmalım)
(bkz: disi kurdun ruyaları)
(bkz: toprak ana)
mükemmel bir kitaptır. bir ölümün ardından geçmişe dönük sorgulama, kültüründen uzaklaştırılan insanlar, sovyet rejiminin yanlışlıkları gibi konuları işlemektedir. kesinlikle okunması tavsiye olunur.
cengiz aytmatov'un komunist rusya'yı, bir dikta rejiminin içinde yaşayan ve bundan rahatsızlık duyan bir aydın ne ölçüde eleştirebilirse o derecede eleştirebidiği muhteşem kitabı. insanları mankurtlaştıran rus rejiminin halka uyguladığı acımasız politikaları sansüre takılmamak için metin içinde bir çok alegori kullanarak anlatma yoluna gitse de yine de sansürden kaçamamıştır.

bu romanın içinde olması gereken kgb'nin kuttubayev'i yok yere suçlaması ve kuttubayev'in tutukluluğu sırasında yaşadıkları sovvet sansürüne takılmış ve kitaptan çıkarılmıştır. daha sonra bu bölümler cengiz han'a küsen bulut adıyla ayrı bir roman olarak yayınlandı..
adı itibariyle ulysses'i akıllara getirir.
(bkz: cengiz aytmatov)

ayrıca

(bkz: mankurt)

edit= bu entry niye eksilenir? anlayan beri gele...
edit2= lan manyak mısınız, ne eksiliyorsunuz mütemadiyen? tamam cengiz aytmatov'un değil ömer seyfettin'in. allah allah!
(bkz: Cengiz Aytmatov)'un bir kitabı.
cengiz aytmatov'un gün uzar yüzyıl olur adıyla da anılan romanıdır.

--spoiler--
juan juanlar tutsak ettikleri genç savaşçıların kafa derilerini yüzerler. üstüne devenin boynundan henüz yeni kesilmişken aldıkları deriyi yapıştırırlar, sonra da savasçının kanlı başındaki et ile bu derinin kaynaşması için, savasçıyı çölün ortasında kurumaya bırakırlar.
çoğu dayanamayarak acılar içinde ölur. kurtulanlar çok değerlidir. çünkü en güçlüleridir. geçmişlerini unutmuşlardır. analarını bile öldürebilecek gaddarlığa ulaşmışlardır. bunlar çok pahalı köleler olarak kullanılırlar. ne denilirse yaparlar. bunlara 'mankurt' adı verilir.
--spoiler--

cengiz aytmatov bu romanıyla ilgililere 'insanlarımızı mankurt olmaktan kurtaralım' mesaji verir.
(bkz: #5034367) entry e ek olarak;

deve derisi geçirilen kafa; çölün ortasında güneş sayesinde kururken çıkan saçlar deve derisinden geçemeyerek içe doğru döner. bu da saçların beyine batmasını ve mankurtların hafızalarının silinmesine yol açar. böylelikle o mankurtlara her türlü iş yaptırılabilir.
bu kitapta yer alan mankurt orkun uçar'ın metal fırtına-kayıp naaş kitabında da işlenmektedir.
Cengiz Aytmatov romanı.

--spoiler--

Bu yerlerde trenler doğudan batıya, batıdan doğuya gider gelir,gider gelirdi...
Bu yerlerde demir yolunun her iki yanında ıssız,engin,sarı kumlu bozkırların özeği sarı-özek uzar giderdi.
Coğrafyada uzaklıklar nasıl Greenwich meridyeninden başlıyorsa, bu yerlerde de mesafeler demir yoluna göre hesaplanırdı.
Trenler ise doğudan batıya,batıdan doğuya gider gelir, gider gelirdi...

--spoiler--

Bir cenaze töreni için çıkılan yolculuk, kuş uçmaz kervan geçmez bir demir yolu istasyonu boranlı, bu istasyon çevresinde yaşayan birkaç aile, Uzaya mekik gönderebilecek kapasitede bilimde ilerlemiş ama gelenek ve göreneklerinden uzaklaşmış bir toplum, ve Kahramanımız Yedigey...

ibret aldırıcı, düşündürücü , bir eser...
kırgız yazar cengiz aytmatovun klasiklerinden. hikayesiyle, anlatımıyla bir seferde okunan eserlerden.
romanda kominizm dönemi hayat şartları, bozkır yaşantısı, işçilik, kutsal değerler, aşkın anlamı, yaşamın ve ölümün getirip götürdükleri, mutsuzluk, ailevi ve toplumsal değerler, gelenekselle yeninin çatışması ve bunun gibi konulara değinmiştir.
anlatımın içinde efsanlerin ve bilim-kurgu öğelerinin yeralması romana çok seslilik katıyor.
romandaki hakim unsur yaşanılan dönemin * özelliklerine eleştiri, bir sorgulama getirmesidir.
Okuyunca yaşamımı değiştiren, bana empati ve olaylara değişik bakış açılarıyla bakma yetilerini veren roman.
şahane bir aytmatov eseri.

yaşama bakız açınızı değiştirecek bir romandır kanımca.

ayrıca diğer güzel eserleri için;

(bkz: Sultan Murat)
(bkz: Beyaz Gemi)
asıl etkisini okurken değil okuduktan sonra gösteren cengiz aytmatov eseridir. okurken beğenmezsiniz anlamı çıkmasın buradan. okurken de sizi gayet içine alıyor bu eser. ama sizi en çok kitabı bitirdikten sonra çekiyor kendisine. o tasvir edilen bozkır yaşantısı aklınıza geliyor kitaplığınızın önünden geçerken. koskoca bozkırda hapis hayatı süren insanların buna nasıl dayanabildiğini bir kez daha okumak istiyorsunuz. bir daha sürüklenmek istiyorsunuz efsanelerin peşinden, bir kez daha okumak istiyorsunuz oğlu mankurtlaştırılan annenin dramını. belki bu sefer ikna edebilmiştir diyorsunuz. öyle bir eser işte.
kitabın önemli karakterlerinden kuttubayev'in ölümü kgb tarafınca sansürlenmiştir. bu bölüm yazarın bir diğer kitabında yayımlanmıştır.
(bkz: cengizhan a küsen bulut)
Kesinlikle okunması gereken bir kitap. mankurtlaşmanın hazin hikayesi... yüzlerce sene sovyet zulmünden sonra dinlerini bile unutan bir avuç insancık... bozkırların özeği sarı özekte geçen sımsıcak bir insan öyküsü...
küçük yaşlarda okunmaması gereken eserdir.
hiçbir şey anlaşılmaz çünkü.

anlayabilmek için biraz yaşanmışlık, sağlam bir hayal dünyası gerekir; o tasvirleri anlayabilmek, romanda kendinden kesitler bulabilmek için.
kahramanın adının yedigey olması sonucu yedi tane geyin maceralarını konu ettiğini düşündüğüm roman.

edit: ne kadar büyük bi yanılgı içinde olduğumu sonradan anladım tabi ve çok üzüldüm.
özellikle mankurt muhabbeti çok etkileyicidir bu kitapta. ayrıca her insanın değerli olduğunu ve her insanın kendine özgü dertleri olduğunu yani empatinin önemini öğreten bir kitaptır.
Ünlü sovyet yazarlarından cengiz aytmatov'un, moğolların işkencelerinden bahsettiği eseri.
roman hakkında aklımda kalan en önemli olay abutalip in sırf yazdıkları yüzünden tutuklanması. eğer bir şey yüzünden suçlu bulunacaksam en son şey yazdıklarım olmalı çünkü ben de yazıyorum. yazar aytmatovu saygıyla anıyorum.
şahane, etkileyici bir şekilde tercüme edilmiş kitap ismi.