bugün

tek bir cümle getiriyor akla, tek bir cümle dökülüyor dilimizden;

(bkz: bütün devletler katildir)

(bkz: unutmayacağız affetmeyeceğiz)
daha fazla kayıp evrak edebiyatı yapamayan adli tıp, raporu cumhurbaşkanlığına göndermiştir.

daha fazla dayanamadılar anlayacağınız. ısrarla sölüyorum, onlar lütfetmediler, biz aldık güler'i zulmün elinden.
iddia edilene gore hakkindaki rapor adli tip'a bugun ulasmistir. tesadufe bakin, rapor aylardir bekliyor, abdullah gul bir aciklama yapiyor, rapor hemen gidiyor. off, piskinlik diz boyu.
akıllara ergenekon'un kasası diye adlandırılıp beş parasız ölen kuddusi okkır'ı getiren tutsak.

muamele aynı, sonu da muhtemelen aynı olacak. ama tek fark birinde kimse ses çıkarmadı bu insanlık suçudur demedi, diğerind eise çok kişi demesine rağmen fayda etmedi.

aklıma takılan şey olaya mı yisyan ediliyor bu kadar yoksa kişiye mi? olaysa aynı olay öteki de ama şimdi dört yanı inletenler özgürlük diyenler o zaman niye ses çıkartmadı?

insanlık ayıbına sebep olan mahkum. işlediği suç neyse cezasını fazlasıyla çektiği belli onu bu halde bekletmek ise en büyük suç ve sanırım cezasız kalacak!
bir benden gitti, bir de sizden gidecek gibi vicdana / insanlığa sığmayacak şekilde ölüme terk edilmesini mübah görmek ne kadar da anlamsız.

güler zere; mevcut 'sistem'e karşı gelmiş, ve yine mevcut 'sistem'in kanunları çerçevesinde hüküm giymiş bir kadın tutsaktır. kendisinin ya da onu destekleyenlerin bunları bilmediğini düşünüyorsanız, ancak komik duruma düşersiniz. ama aslında şunu da bilmeniz gerekiyor ki; güler zere aynı zamanda içine ettiğim şu lanet olasıca 'sistem'in kanunları gereği dışarı çıkması gerekiyordu.

biz merhamet dilenmedik şimdiye kadar; hep adalet talep ettik. ve şimdi devletin / hükümetin güler zere'nin serbest bırakılması için gösterdiği çaba tamamen göstermelik. hapishanede ölmemesi için yaptığı bir manevra belki de. ne yazık ki, artık güler zere sadece huzurlu ölme hakkını elde etmiştir.

ama bir kere daha belirtmekte beis görmemeli,

(bkz: bütün devletler katildir)
sanki çıkınca iyileşecekmiş havası yaratılan terörist.
GÜLER ZERE KiMDiR ?

Malatya 2 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde yargılanarak hakkında müebbet hapis cezası verilen Zere'nin 1993 yılında Tunceli'nin Çemişkezek ilçesinde 2 vatandaşın öldürülmesi, 1 emniyet bekçisinin şehit edilmesi, Hozat ilçesinde askeri konvoya ve jandarma karakoluna silahlı saldırı düzenlenmesi olayında aktif görev aldığı belirlendi.

Terör örgütü üyesi olmak ve eylemlere katıldığı gerekçesiyle yargılanan Zere'nin, 1994 yılında da Tunceli'nin Pertek ilçesinde 3 askerin şehit edilmesi, 7 vatandaşın öldürülmesi, Ulukaya köyünün yakılması ile 2 silahlı çatışma olaylarında bulunduğu da tespit edildi.

Zere'nin yakalandığı yıl 1vatandaşın öldürülmesi, 5 kişinin kaçırılması, Hozat ilçe Jandarma Komutanlığı'na saldırı düzenlenmesi olaylarına da katıldığı belirlendi. Cezasının infazının ertelenmesi konusunda hakkında çeşitli kampanyalar düzenlenen Zere, 1995 yılında Tunceli Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin düzenlediği operasyon sonucu yakalandı.
boyle bır ınsanı kahraman gıbı gosteren zıhnıyet bırgun bu fason kahramanlarının yanına gıtmeye mahkumdur.
dağdan inenler sorgusuz sualsiz serbest kalırken, bu kadının ranzasına kelepçelenmiş olması komedidir. kimi kandırıyorsunuz amına koyım, götünüz yese bu gün apo şerefsizini bile serberst bırakacaksınız göt ayagı yapmanın lüzumu yok!
terörist değildir, kıçınızdan element uydurmayın. hele de kavramların anlamlarını bilmiyorken, oraya buraya yazmayın olur mu yavrum?
6 ay kadar önce söylemiştik " güler'i zulmün elinden çekip alacağız ve yaşatacağız " diye.
zulmün elinden çekip aldık almasına ama yaşatma ihtimalimiz çok zayıf. yaşatamasak da annesi, babası, kardeşleri, yoldaşları ve canından çok sevdikleri son nesefesine kadar yanında olacak güler'in. evet; insan hayatına saygısı olmayan, mengene artığı doktorlardan ve uzmanlardan kurulu adli tıp kurumunun 6 ay gecikmeli kararından dolayı belki yaşatamayacağız güler'i ama huzurlu ve mutlu bir şekilde hayatı gözlerini yummasını sağalayacağız.
bir hastane hücresinde değil, bir ameliyat masasında kelepçeli değil, aylardır sokaklardaydı güler, gece gündüz sokaklardaydı, duvar yazılarında, bir binadan sallanan pankartta, şehirlerin meydanlarında, yoksul mahallelerinde, kaldırımlarda, inatla yürünen caddelerde, karanlıkta yapılamaz denilen basın açıklamalarında, açılamaz denen imza standlarında, müdahale edilen açlık grevlerinde.. heryerde gülümseyen, zafer işareti yapan güleç yüzü vardı.. hiçkimse duyarsız kalamazdı onun o kendine güvenen ama mütevazi bakışına, gülüşüne.. duyarsız da kalmadı, o bakış camiden çıkmış cüppeli, çember sakallı amcayı getirdi imza standına, aynı bakış 1 yaşındaki çocuğuyla izlemeye gelen kaygılı ev hanımını oturma eylemine davet etti, kendisine aydın diyen aslında çok da aydınlık olmayan nice yazara-çizere destansı makaleler yazdırdı..
güler için af istemedi hiçkimse, suçlu değildi ki.. merhamet istemedi, acınacak durumda hiç değildi.. adalet istedi, kendi yasalarını çiğneyenlere, acınasılara, beyni kelepçeli olanlara karşı duyulan öfkeydi aynı zamanda güler zere eylemleri.. iki tane götü mumlu evrak değildi eksik olan, adaletti.. onur meselesi, namus meselesiydi güleri geri almak, bir irade savaşıydı.. güleri yaşatmak, kavgayı yaşatmaktı..
güler ölecek, evet ölecek ama.. bu irade, bu inatçılık, bu kararlılık, bu netlik, bu dediğini yapan-yaptığını savunan anlayış.. güler ne şanslı ki, yoldaşının kılına zarar gelse ortalığı ayağa kaldıran gelenekten gelen ailesinin, o büyük ailesinin yanında ölecek ve hiç ama hiç bir zaman unutulmayacak..
`http://www.zaman.com.tr/h...an-olmak&haberSayfa=0`

özgürlüğü 4 kasım tarihi itibariyle kendisine verilmiştir.artık ne kadar özgür,varın siz düşünün.
hakkında yazılanları gördükçe ben de kanser olucam sanırım.yakındır.
suya düşen bir karanfil ölüyor.
ölüyor lan.bırak cumhurbaşkanından yazı gelecekmiş falan. ambulansa bindirilirken sedyeden düşürmeyeceğinizi bilsem içerden çıkarın derim ama..neyse..
bürokratik işler güler zere'nin kanserli hücrelerinden daha yavaş ilerliyor.umarım ben yanılırım da güler zere kurtarılır.
gerçi içerde olmasaydı bir insanın hayatı bu kadar önemsenmezdi bu ülkede ya.. neyse şimdi.. en kısa zamanda iyi haberlerini duyalım.. tek istediğim bu şimdilik..
suç ve ceza kavramlarını kavramak hayli işimize yarayacaktır. cezanın amacını kavramak ise yolumuza ışık tutacaktır. cezanın önleyici ve ıslah edici yönleri vardır. her şeyden önce ceza bir insana çektirilir. suçu ne olursa olsun insanlıkla bağdaşmayacak muameler ise cezadan ziyade işkencedir. hal böyle iken ceza çekemeyecek bir duruma gelmiş insanın salıverilmesi gayet normaldir. çünkü suç olan fiiller toplumun yüreğinin soğuması için değil, toplum düzeni için bu şekilde cezalandırılır. objektif yaklaşımı elden bırakmak ise tabi ki toplumu ziyana sürükleyecektir.

diğer taraftan bunu bir kahramanlık olarak nitelendirmek ise apayrı bir olaydır. kendisi grevler, eylemler, direnişler neticesinde ve ya suçsuzluğunun anlaşılması sebebiyle değil durumunun vehameti sebebiyle affa uğramıştır.
eğer direnerek içerden biri çıkartılsaydı içerde kimse kalmazdı. hastalık etkenini göz ardı ederek devrimci çığlıklar atmak biraz şakacı bir tavır gibi duruyor.

peki gidenler ne olacak? geri getirilecek mi?
hayır. tabi ki hayır. ceza geri dönüştürücü bir fiil değildir. amacı farklıdır.
akıl hastalığına tutulanların cezalandırılmamasındaki amaca mesela bir göz atarsak cezanın bir etki etmeyeceğinin düşünülmesinden kaynaklandığı görülecektir. kapiş?
sempatizanların eline verilmiş acıtasyon kozu. ölse de rahat bir "nefes" alsak.

vicdan deniyor ya ben ona yanıyorum. ulan tıkla bak bakalım vicdan ne demekmiş. sen güler zere'nin müsebbibi olduğu yitik hayatlar için hiç vicdan azabı duyur musun? sadece yitirilen değil, kararan hayatlardan haberdar mısın? belki de hayatının geri kalanında kendisini eksik veya yarım adam gibi hissedecek olan, hayatı boyunca bozulmuş bir psikolojiye "kelepçelenmiş" olan gazileri düşündün mü hiç? sanmıyorum. çünkü senin odak noktan onlar değil, güler zere. yani bir terörist.

hadi koy bakalım elini vicdanına. hadi bul da koy. var mı acaba?
birilerine kendi hukuklarını anlattığın zaman muhtemel ki, ''cezaevinde'' olan kişiyle ''ölse de nefes alsak'' akla geliyor. nerde vuku buluyor bütün bunlar, cezaevinde. ne önemi var canım, ölse de nefes alsa birileri. kimse kimseye halbuki nefes alma demedi, öyle anlaşılıyor ki nefes almayı kişilerin üzerine, ya da ölümlerinin üzerine daha fazla oksijen tüketmek olarak görülüyor. e ne de olsa, dışarda oksijenimiz bol. sen rahat nefes alasın diye zaten elden gelen arda konulmadı, bilmem astımına care olur mu. insanlık tarihinin ve doğalı itibariyle sınıflı toplumlardan bu güne, bir şekilde kendi hukuklarına uymaları gerekenlere söylendi bu söz, sana değil. sen nefesi cek ciğerlerine; ancak insanlara vicdandan bahsetme.
Adaletin olmadığı ülkede zaman zaman ilahi adaletin tecelli ettiğini ve öldürdüğü şehitlerin yakınlarının ve gazilerin bu kadının bu dünyada yaşadıklarını gördükten sonra mutlu olduklarını hissettikten sonra terörist için artık ölüm vakti gelmiştir,özgür ya da tutsak.
Şehitlerin Ruhu Şad Olsun...
cumhurbaşkanı tarafından affedilmiştir.
affedilmesi bir lütuf değildir. yasalarca zaten aylar öncesinden serbest kalması gerekliydi kendisinin. ama artık özgür, her şeye rağmen.
http://www.renkhaber.com/...ler_Zere_ye_af/14003.html
cumhurbaskani necmettin erbakan'i affedince atip tutan zihniyetin sus pus oldugu affedilen kisi. hadydi hayirli olsun.
devletin adaletini ve sola karşı hala daha devam eden tutumunu gösteren kanıttır!
aklıma ergenekon soruşturması sırasında kanserde ölen kuddusi okkır'ı getiren olayın öznesi.
kimin adına affediyorsunuz diye sormak gerek.
biz bilerek, bir karıncanın bile üzerine basamazken, onun gece nasıl uyuyabildiği, merak edilen insan. *
geç bile kalmış bir af.
her boku abye bağlayan denyoların olduğunu sayesinde öğrendik. tesekkürler güler zere.
güncel Önemli Başlıklar