bugün

Orhan Veli Kanık,Melih Cevdfet Anday ve Oktay Rifat'ın oluştruduğu edebi akımdır.
Siyasi içerikli şiirlere karşılık dönemin hükümeti tarafından bilnçli bir şekilde "havadan sudan şiirler yazıp,insanları uyuşturmka"için yaratıldığı söylenir ve bunun da kuvvetle muhtemel olduğu tahmin edilir.
Öyle ki Atilla ilhan kendisine verilen şiir ödülünü de bu sebepten kabul etmemiştir.
En çok isminin zikredilmesi açısından en kuvvetli kalemi Orhan Veli olarak bilinir,ancak belki de içlerinde en zayıfı kendisidir.
türk şiirini istemeden ayaklara düşüren akımdır. aslında şekilcilikten, kurallardan ve de kalıplardan kurtarmak istemişlerdi sadece şiiri.. ama ters tepti işte. yenice yayılmaya başladığı yıllarda ortaya çıkan arabesk kültüründen mi bilmem ama, herkes şiir yazar oldu bu akımdan sonra. gerçek şiire ulaşılamaz oldu. ha şu var, şiirde kafiye olmasın tamam.. tamam ama orhan veli gibi yaz, başım üstüne..

onların yapmak istediği, kafiyeli şiir yazayım diye,

suya attım bir taş
taş çıkardı bir ses
faşş faşş!!

gibi saçmalıkların ortaya çıkmasını önlemekti.. ve de birazcık başarılı oldular.. ama ytl'ye geçildiğinin 16. günü almanya'daki otomatlara bu paraları atıp makineleri kandıran türk halkının bu durumu nerelere vardıracağını düşünemediler sanırsam.. ve ortaya bu sefer de şunlar çıktı;

güneş batıyor yine
her tarafa çöküyor karanlık
yıldızlar parlarken gökyüzünde
ben yine seni düşünüyorum sevgilim..

şiirin içini boşaltmıştır kısacası.. nazım hikmet de kalıplardan sıyırmıştır şiirini ama farkını hissettirmiştir. olay budur.
öss' ye hazırlanan öğrenciler için şairlerinin isminin aklıda kalması amacıyla kısayolu bulunan akımdır.kısayolu: OMO' dur
GARiP 1941 yılında Resimli Ay Matbaasında yayınlanır. Kitabın kapağında üstte Orhan Veli, ortada GARiP, altta 1941 yazılıdır. Kitabın içinde GARiP sözcüğünün altında Şiir Hakkında Düşünceler ile Melih Cevdet, Oktay Rifat, Orhan Veli den Seçilmiş Şiirler yer almaktadır. Kitap yayınlandığında Melih Cevdet 26, Orhan Veli ile Oktay Rifat 27 yaşındadır. Kitabı saran kuşakta şunlar yazılıdır: Bu kitap sizi alışılmış şeylerden şüpheye davet edecektir Ortaklaşa yayımladıkları şiir kitabının önsözü hem Türk şiirindeki yeniliklerin anlaşılması hem de bu üç şairinin şiire nasıl yaklaştıklarını incelemek açısından çok önemli bir yazıdır. Önsöz sadece Orhan Veli nin imzasıyla çıkmış fakat üçünün şiir konusunda farklı görüşleri olsa da ortak bir imza gibi düşünülebilir. Orhan Veli bu yazıda garip sözcüğünün farklı anlamlarına, çok belli etmeden değinir. Garip sözcüğü ilk kez metinde şiirin o günkü tanımına uymayan bir üslupla yazıldığı için garip sayılmasıyla, garipsenmesiyle ilgilidir. Bu şiirlerin garip gelmelerinin nedeni olarak, o güne dek öğrenilenlerin doğal kabul edilişi ve okuyucunun öğrendiklerinden kuşku duymaması gösterilir.Garip akımının ilk başta bu sözcüğü yadırganan alışılmamış anlamıyla kullanması, hatta gizli yönleri olan bir karakter özelliği olarak gördüğü ortadadır. Daha önceki dönemlerin şiir mirasına güçlü bir tepki içermesi ve şiir tarihi açısından içerdiği yenilikler için garipsenmesi, bu anlamda bakıldığında çok anlamlı görülür. Ayrıca şairlerinin de kitabı bu ismi vermeleriyle bu garipsenmeyi kabul ettiklerini gösterir Garip bir anlamını da halk çoğunluğunun beğenisine seslenmesinden alır. Gündelik yaşamın şiir malzemesine dönüştürülmesi, en basit ve bozulmamış duyguların dile getirilmesi, aydın ve akademik çevre dışında kalan insanların duygularıyla dolu şiirler olmaları, bir kesimin garip olarak gördüğü kişilerin diliyle yazılmış olmalarından kaynaklanır. Burada anlatılan duygulara sahip kişi bir gariptir, bunun nedeni, sıradanlığında gizlidir neredeyse. Toplum dışına itilmiş, zavallı anlamını çağrıştıran garip kimsesizlik duygusu verir.
sadece orhan veli'den ibarettir zira oktay rifat da melih cevdet de özgün şiir yapılarını ve poetikalarını garip'ten uzaklaşınca oluşturmuşlardır, oktay rifat da garip'in izi kalmıştır ama melih cevdet için aynı şeyi kimse söyleyemez.
aslında bir de genç yaşta öldüğünden pek anılmayan (bkz: rüştü onur) diye bir üyeleri daha olan akımdır.

o dönemde şiirde kediye falan çok mu ihtiyaç vardı bilmiyorum ama kesin bir depolitizasyon durumu vardır diye düşünüyorum.
türk şiir tarihinin mihenk taşıdır. türkiye'nin dört bir koldan kalktığı kalkınma, yeniden oluşma atağında türk şiirin devrimini üstlenmiş akımdır.

yeni kurulmuş türkiye'de herşey hızlı bir değişime girmiştir; edebiyat ve özellikle şiir dışında. edebiyatta bir yerlileşme akımı görülse de kurtuluş savaşının etkisinden kurtulamayan, kurtulduktan sonrada iyice halk şiirine kayan ve kökünü divan şiirinden alan ama kısmen yerlileşmiş iki kutupta ilerlemektedir türk şiiri. şite tam bu kutuplaşmanın doruk noktasına ulaştığı, yine ikisinden birinin baskın çıkacağı bir dönemde çıkıp gelmiştir garip akımı. günümüz şirrinin kapısının açmıştır bir nevi.

sadeliğiyle türk halkını birden kavramıştır. uyak,ölçü tanımazlığı yeni okullarda yetişmiş genç kuşağın en sevdiği nokta oluvermiştir birden.

bu akıma sonuna dek sadık kalan bir tek orhan veli olsa bile onun da zaman zaman farklı şiirler yazmış olduğu görülür. biraz da orhan veli'nin erken kaybı bu akıma ihanete itmiştir oktay rıfat ve melih cevdet'i.
bir diğer adı birinci yeniciler olan akım.
Ben kendi payıma Garipin (Garip demek uymuyor burada)ustalarından çok şey öğrendim. Evet, Garip demeyelim,Yeni Şiir diyelim. Yeni şiirin ustalarını severek işe başladım: Oktay Rifat, Melih Cevdet, Dağlarca, Necatigil, Tarancı, Külebi, Cumalı, Aksal. Ama A.Kadirin, A.Arifin şiirleri de
çekiyordu beni. Attilâ ilhanı da vazgeçilmez bir tatla okuyordum.
Dağlarcanın her zaman ayrı bir yeri oldu. Ondan bütünüyle ayrı, (hatta yine de Oktay Rifatlarınkine yakın) bir şiir geliştirdiğim halde, onu her zaman özgün bir şair olarak gördüm. Bütün bunların bende dolaylı-dolaysız, görünür-görünmez etkileri oldu elbet.

Cemal Süreya
1940 sonrası edebiyatı garip akımı ile başlar.garip akımının kurucusu orhan veli kanıkdır. oktay rıfat ve melih cevdet andayda bu akımdadırlar.bu 3 şair şiirlerini garip adlı bir kitapda toplamışlardır ve bundan dolayı garipçiler diye anılırlar.garipçiler biçim olarak ölçüyü uyağı terkedip serbest şiir yazmışlardır.dörtlük ve uyağı bırakmışlardır.şiirlerinde halk dilini kullanmışlardır.içerik olarak doğal yaşamı sokağı edebiyata getirmişlerdir.toplumsal sorunları eleştirmişler.
Şiire herşeyin konu olabileceğini bize kanıtlamış öncü bir akımdır. Orhan veli kanık kurucusu olup lise arkadaları melih cevdet anday, oktay rıfat horozcu ile başlamıştır bu işe. Geleneksel şiir anlayışını bir nevi yıkmışlardır. Şiire aklımıza gelebilecek her türlü şeyi konu etmişlerdir. Kurallarla yazmamışlar gönülleri nasıl istediyse öyle yazmışlardır.
Cesaretlerinden dolayı takdir ettiğim bir akımdır.
adını, bu akımın üçlüsünün çıkardığı garip dergisinden almıştır.
nazım hikmet için açlık grevi yapmış cesur insanlar.
garip dergisi bir yana şiirleri de gariptir.
garip ama güçlü şiirler.
1950 li yılların hemen hemen bütün şairlerini, hem de en usta şairlerini bu akımın kıyısında köşesinde görebiliriz.

cumhur alp
sabri altınel
melih cevdet anday
sunullah arısoy
özdemir asaf
ercan belen
ilhan berk
şinasi nahit berker
salah birsel
edip cansever
necati cumalı
fazıl hüsnü dağlarca
turhan dökmeci
metin eloğlu
bedri rahmi eyüboğlu
atilla ilhan
ümit yaşar oğuzcan
cahit külebi
cemal süreyya
cahit sıtkı tarancı
turgut uyar
can yücel
orhan veli kanık
cahit ırgat
ercüment behzat lav
celal sılay
yılmaz gruda bu şairlerden sadece bir kısmıdır.

garip akımının tek tarifi şu olsa gerek;
1958 basımlı ümit yaşar oğuzcan ın hazırladığı bir garip antolojisi vardır.
kapak resmi turhan selçuk un kaleminden çıkmıştır.
http://kitap.antoloji.com...iirler-antolojisi-kitabi/
dala tünemiş bir ren geyiği.
garip akımını en sade ve en güzel anlatan karedir bence.
bu akımın sonuncusu neşet ertaş'diye biliyordum. eserlerinde garip mahlasını kullanmıştır. ama okuyup araştırınca bir ilgisi olmadığını öğrendim.

(bkz: eğitim şart)
birtakımın garibanın bir araya gelmek yahut birlikte hızlıca yürümek suretiyle yaratacağı akımın adıdır. *
(bkz: akın akın geliyorlar durduramıyoruz efendim)
Orhan Veli, Oktay Rıfat ve Melih Cevdet Anday'ın öncülüğünü yapığı şiir akımıdır. varolan tüm basmakalıplıklara kafa tutarlar. kuralları yok sayarlar. türk edebiyatında bir kısım güruh onlara bu anlayışlarından dolayı kasaplar da derler. he bi de kendileri gibi garip sloganları var;

" kanat mangal içindir."
Elimde şahane bir kitap var. Garip'in yıllar sonra yapılmış bir tıpkıbasımı. Garip'e bir saygı duruşu.

iki Garip şairin hikayesini anlatıyordu Kelebeğin Rüyası; Muzaffer Tayyip Uslu ve Rüştü Onur'un yaşam hikayesini. Hiç unutamadığım bir sahne; bir hastane koğuşunda, Muzaffer Tayyip Uslu amansız hastalığıyla baş etmeye çalışırken yanında öğretmeni Behçet Necatigil bekler ve Rüştü Onur gelir heyecanla. Elinde bir kitap vardır. Öyle bir kitap ki, Muzaffer'i ayağa kaldıracaktır. Üç şair büyük bir heyecanla karıştırırlar sayfaları. Kitabın adını ve yazarını görürüz: Orhan Veli, Garip. Ama o kadar. Ömrünü dile ve şiire adamış bu üç kişinin heyecanının sebebi izleyiciye anlatılmaz. Anlatılmadığı için de söz konusu film genç ölmüş iki insanın dramından öteye gidemez. Ne Garip'in yoksulları, sokağı içine alan dili, ne bu dilden büyülenen ve edebiyata yaklaşan yoksul çocukları ne de dilde gerçekleşen devrimin heyecanı anlatılır. Karton sahneler kalır geride. Oysa edebiyatımızın, Türk şiirinin köşe taşıdır; akışını, yönünü değiştiren bir seldir Garip. Öyle bir değişiklik ki, peşinden ikinci Yeni’yi getirmiş, öyle bir değişiklik ki bugün o kadar içselleştirildiği için neredeyse burun kıvırarak “Garip, bugün artık hiçbirimize garip gelmiyor,” dediğimiz kadar sıradan, bizden. E öyleyse amacına çoktan ulaşmış demek ki.

Elimde şahane bir kitap var. Garip'in yıllar sonra yapılmış bir tıpkıbasımı. Garip'e bir saygı duruşu. Sahi neydi Garip? Bugün kime sorsanız birkaç basmakalıp cümleyle geçiştirir, biliyorum. Ama bu basmakalıp cümlelere sığmayacak bir devrimdi, onu da biliyorum. Şiirimizin en bereketli en hararetli dönemini açmıştı önümüze. Önce düşüncesi ve varlığıyla sarsmış, sonra ona karşı gelişen ikinci Yeni’nin muhalefetiyle şiirin en tartışmalı yerine oturmuştu. Ne diyordu Orhan Veli Garip'te: “Bugüne kadar burjuvazinin malı olmaktan, yüksek zümrenin köleliğini yapmaktan başka hiçbir işe yaramamış olan şiirde bu değişmeyen taraf; müreffeh sınıfları yaşamak için öyle çalışmaya ihtiyacı olmayan insanlar teşkil ederler ve o insanlar geçmiş devirlerin hakimidirler. (...) Fakat yeni şiirin istinat edeceği zevk artık akalliyeti teşkil eden o sınıfın zevki değildir. Bugünkü dünyayı dolduran insanlar yaşamak hakkını mütemadi bir didişmenin sonunda bulmaktadırlar. Her şey gibi şiir de onların hakkıdır ve onların zevkine hitap edecektir. Bu, mevzuubahis kitlenin istediklerini eski edebiyatların aletleriyle anlatmaya çalışmak demek de değildir. Mesele bir sınıfın ihtiyaçlarının müdafaasını yapmak olmayıp sadece zevkini aramak, bulmak ve sanata hakim kılmaktır.”

Hayatı değiştirmenin, devrim dediğimiz şeyin bir kez daha dilde gerçekleşeceğini hatırlamak ve edebiyatın, edebiyatçının buna muktedir olabileceğini yeniden kavramak, Garip şiirinin öncülerinin yüzüncü yaşlarını kutlamak için iyi bir fırsat olabilir. Çok yaşasın Garip!

-fikri sabit-
birinci yeniciler olarak da bilinirler.

bu akımın türk şiirini ayaklar altına düşürdüğünü söyleyen arkadaşlar gidip kumda oynamalıdır.
zira öz türkçenin , yalın ve lirik şiirin öneminin anlaşılmasını sağladı bu akım.

kendisinden sonra gelen şairlern ufkunu açtı. ikinci yeniyle birlikte türk şiirinin yükselmesinde büyük katkılar sağladı.

bugün türk şiiri, dünya şiirinin bir adım önündeyse eğer bu garipçiler sayesinde olmuştur.
orhan velininde içinde bulunduğu edebi akım türü.

her konunun şiire girebileceğini ve şiirdeki bir takım tabuları yıkmalarıyla bilinirler.
şiirlerini hiç güzel bulmadığım akım. buna orhan veli de dahil. şiirlerinde kafiye olmaması sorun değil ama ahenk olmaması bir sorun.
Gerçektende garip bir akımdır ama Orhan veli kanık ın bazı şiirlerini beğeniyorum.
Türk Edebiyatında 1940'lara gelindiğinde, biçim açısından serbest şiire yoğun bir ilgi vardır.
Heceyi, hemen hemen yalnızca Behçet Kemal Çağlar sürdürmekte; Ahmet Kutsi Tecer, Ülkü dergisi çevresinde halk şiiri geleneğinin yaygınlaşmasına çalışmaktadır.
Ahmet Muhip Dıranas, Cahit Sıtkı Tarancı, Cahit Külebi gibi değişik çizgilerdeki şairler de serbest şiirler yazmaktadırlar. Sonradan "Birinci Yeni" olarak adlandırılacak Garip akımı bu ortamda doğar.
Eski şiire tepki olan Garip Akımı üç şairin adına bağlanır:
Orhan Veli Kanık,
Oktay Rifat Horozcu,
Melih Cevdet Anday.
Üç arkadaş Varlık dergisinde ölçüsüz, uyaksız, şairanelikten uzak yeni bir şiir akımı başlatır (1936), Bu yoldaki şiirlerini Garip adlı bir kitapta toplarlar (1911). Garipçiler adıyla anılmalarının nedeni de budur. Yeni akımı özellikle Nurullah Ataç destekler. Garip akımı birçok genç izleyici bulduğu gibi, dönemin ünlü şairlerini de etkiler. Orhan Veli'nin yazdığı "Garip" önsözü bir bakıma bu yeni şiir deviniminin bildirisidir. Ama üç ozanın birlikteliği uzun sürmez. Kitabın ikinci basımı yalnız Orhan Veli'nin şiirleriyle yayımlanır (1945). Ayrıca Orhan Veli, kitabına "Garip için" başlıklı ikinci bir önsöz eklemek gereğini duyar. Nitekim Garip devinimi sonraları, gerek bu nedenle, ama asıl Melih Cevdet ve Oktay Rifat'ı şiiri ayrı bir çizgide sürdürmeleri sonucu Orhan Veli'nin adına bağlanmıştır.
Bir zamanlar, köklerini Karacaoğlandan, Dadaloğludan, yunus emreden, pir sultan abdaldan alan Türk şiirinin içini boşaltmaya çalışmış şiir akımı.

Orhan Veli Kanık garip akımının en büyük en tanınan ismi. Ama akım içerisinde en zayıflarıydı.
Ama peşine gelen onlarca şair garip akımını kuran Orhan velinin garip içerisindeki şiirlerini örnek aldı.
Ölü doğurdular şiirlerini.

Omuz atıp yıkmaya çalışan şairler daha ünlü oldular.
güncel Önemli Başlıklar