bugün

'' Bu güne değin anladığım ve de yaşadığım gibi, yüksek dağda buz içinde gönüllü yaşamaktır, felsefe.''

Nietzsche
fani duyguların güdümünde kalmadan yapılması gerekiyor. lisede okutulması çok saçma, ortaöğretimde yapılan felsefe eğitimi yalnızca gereksiz bilgi olarak kalıyor kafada veya kalmıyor bile.
Birbirinden bazı rakamsal yakıştırmalarla ayrılan bölümlere,dönemlere sahip disiplin alanlarından biri. genel pencereyi incelediğimizde, dönemlerin birbirinden tamamen bağımsız ve farklı olduğunu söyleyemediğimiz gibi, aynı olduklarını da söyleyemeyiz. bir dönemdeki filozofun felsefesini,o dönemki anlayışı ve felsefi çabayı anlayabilmek için geriye,en yakın döneme ve hatta sokrates öncesi döneme bile bakmak gerekebilir. bu felsefe geleneğinin devam edip etmeyen noktalarının yansımalarını görmek açısından önemlidir. 18 yy. felsefesine baktığımızda, mesela, hatırı sayılır 17 yy. malzemesinin etkisini görürüz. ama aynı zamanda bir önceki dönemdeki değişen varlık ve bilgi anlayışının da kendisini hissettirdiğini gözden kaçırmamak gerekir.
sokrates önceki felsefeye baktığımızda iki temel sorun görüyoruz; bunlardan birincisi,var olanın kendisinden doğduğu ve kendine döndüğü ana madde nedir sorusuna getirilmeye çalışan cevabın ne olabileceğidir. bununla ilgili birçok görüş vardı, kimi filozof ateş,kimi filozof su,hava olduğunu iddia etmişti. kimisi bir tane arkhe var derken,kimisi sonsuz sayıda var diyordu. en sonunda bütün mantıksal ihtimaller tükenmiş ve bu sorun kendisini bir diğer temel soruna bırakmıştır: varlık var mıdır yok mudur? bu soruna başvurmak için, o ilk aşamadan,ilk süreçten geçmek gerekiyordu. ama sorun ne olursa olsun,pre-sokratik felsefe için gözden kaçmayacak olan ortak nokta, felsefenin çocuk saflığında yapıldığı gerçeğidir.yani filozof evrendeki yerini,konumunu tespit etmeye çalışıyordu;tek derdi, varlığı çözmekti, kendini evrende konumlandırmaktı. kavga değildi,dayatmak değildi. pre-sokratik felsefeye felsefenin \"çocukluk çağı\" diyebiliriz adeta.
Sonra ne oldu peki? Sokratesle gelen şey neydi? Hatta öyle ki, Nietzsche\yi sokrates\i şarlatan olmakla suçlamasına sebep olan şey?Sebebi, Sokrates ile artık felsefenin amacı,konumu ve anlamı değişmişti.artık o saf,felsefenin bizatihi-kendisi-için-olma-durumu ortadan kalkmıştı. işte bu yüzden sokrates sonrası felsefe,felsefe değildi belki de. sokrates ile, insanların en çok ulaşmaya çalıştığı,mutluluk,erdem ve iyiliğe ulaşma aracı olarak çıkar karşımıza felsefe. işte buydu Nietzsche\yi sinirlendiren,kızdıran. adete felsefenin bilimsel zemini oluşturduğuna şahit olmaya başlamışızdır,sokratesten sonra.
felsefede dönem dönem birçok dönüşler gerçekleşmiştir aynı zamanda. sokrates ve platon\daki dualite vardı ya hani, tümellerin nerede olduğu anlayışındaki ikilik. aristoteles ile platon farklı bir görüş sunuyordu bu konuda. işte bu ikilik orta çağ\'da da kendini göstermiştir.kimisi platoncu olmuştur,kimisi aristotelesçi. tümeller sorunu ta ki, tümellerin aslında anlamsız ve sesten başka bir şey olmadığını söyleyen görüşe kadar çözülememiştir. buradan sonra artık gözler tikellere dikilir ve artık mesele görünenlerin bilgisini elde etmektir.görünenlerin bilgisini deney ve gözlemle elde eden insan,astronomi ve fizikte ileri gelişmeler kaydetmiştir. fakat bu dualite,ikilik kendini ruh-beden dualizmi olarak kendini göstermiştir. fakat buradaki ikiliğin altında yatan felsefi zemin artık epistemolojiktir. 17 yy\da ontolojik zemin üzerinde ele alınan ikilik artık epistemolojik bir bağlamda açıklanmaya çalışılır hale gelmiştir.
genel itibariyle felsefe taşıdığı anlam ve fonksiyonu farklı ele alındıkça değişik yollara girmiş ve kırılma noktaları yaşanmıştır. en büyük kırılma noktası şüphesiz felsefenin dinin tahakkümünden kurtulduğu dönemin başlangıcı sayılabilecek descartes döneminde yaşanmıştır ve bilimin direkt uygulandığı felsefe sonraki dönemlerde sorunlu aşamalara girecektir.
çok acayip adamlar var. mesela sokrates, platon (eflatun) gibi adamlar, insanın her şeyi doğuştan bildiğini savunur ve yaşarken de bu bildiklerini hatırlandığını savunur. yani öğretmen öğretici değil bir nevi 'hatırlatıcı' hatta sokrates bu görüşü savunmak için geometriden hiç mi hiç haberi olmayan bir köleye geometri sorusu çözdürür, bunu sorarak yapar, yani sora sora adamda ki bilgiyi bir nevi açığa çıkarır. ve insanlara felsefe dersi vermez, insanlara sorular sorarak onları köşeye sıkıştırır ve insanların bildiklerini açığa çıkarır. bu konuda şöyle demiştir; bir ebe nasıl çocuğu çekip çıkarıyorsa ben de insanlarda ki bilgiyi öyle çekip çıkarıyorum. bu konuda sokrates'e katılmam çünkü bir insanın her zanaati bilerek doğması imkansızdır ve aslında çok yanıltıcı bir şey yapıyor. öğrenme dediğimiz olaya zaten vardı o bilgiyi hatırladı diyor. nasıl ki bir güle hangi ismi verirsek verelim aynı kokuyor ise bu olayda öyledir asılda ki olay değişmez ama farklı bir isim verir. ve insanlara soru sormakla bir şeyler öğretiriz, ve bir şey öğretince de kalkıp zaten biliyordu diyemeyiz çünkü soru sorarak açığa çıkarmadık sadece soru sorarak bir şeyler öğrettik. bir diğer garip adamsa bir put kırıcı! tarihin en büyük depremi! Nietzsche! alman nihilist filozof. başlı başına bir başkaldırıcı, bir tanrı tanımaz. kendisi tanrıtanımaz evet ama 'aforizmalar' adlı eserinde endülüsde ki haçlı askerlerinin aslında islamın önünde diz çökmesi gerektiğini söylemiştir. küçükken çok iyi bir papaz oğluydu; öyle bir incil okurdu ki her pazar yüzlerce insan ağlıyarak dinlerdi. sözümü üstadın bir nüktesi ile bitirmek istiyorum; bu dahil bütün genellemeler yanlıştır.
Eğitim sistemi tarafından çok çok yanlış anlasılmıs bir şeydir.

Ben descartes veya herhangi bir filozof bir şeyi yazdı diye onunla aynı fikirde olmak zorunda değilim. Dolayısıyla da yazılı bir sınavda onların fikirlerini değil de kendi fikirlerimi savunmam gerekir.
Copy/past yapmak yerine Kendim düşünmem gerekir.

Yoksa bu felsefe olmaktan çıkar, edebiyata gireriz.
Felsefede bari yapmayın bunu, robot mu yetiştiriyorsunuz...

(bkz: fuck the system)
merak ettiğim, daha fazla öğrenmek istediğim, düşünmeyi öğretmeyi amaçlayan zihinsel etkinlik.
medeniyetlerin itici gücüdür felsefe. felsefe yapan, felsefeye kafa yoran medeniyet hükmetmiştir, güç sahibi olmuştur.

iskenderin'in büyük devletini gördüğünde, içindeki yunan felsefesini inkar edemezsin.
roma dediğinde, latin filozofları es geçemezsin.
endülüs dediğinde, osmanlı dediğinde; o dönemki mümin filozofların airsto ve platon aşkını görmezden gelemezsin.
ve son olarak batı dediğinde; temelinde yatan aristo'dan marx'tan hegel'den kant'tan ve daha nicesinden bahsetmemek olmaz.

felsefeye kafa yoran büyümüştür. bakın kendi tarihimize. müslümanlar platon'u okurken nasıldırlar, şimdi nasıllar? bana hak vereceksiniz.
Öğretmeni olacağım şey.

Çocuklarınız benden nefret edecek. *

Edit: şaka yapıyorum, hakim olma gibi bir objektifim var.
Lisede - hocam ben felsefeyi anlamıyorum dedim. Hocada - zaten felsefeyi anlıyorsan sorun sendedir dedi. O gün bu gündür felsefe umrumda olmayan ders haline geldi.
sıradan düşünüşten tamamen farklıdır. düşünülmesi insana hemen her konuda akıl yürütebilmesi için gerekli temelleri sağlar. eleştirel bir düşünüş biçimidir. önceden kazanılmış bilgiler üzerine bir düşüncedir. Temel yöntemdir. Bunun üzerine sorgulama açıklama inşa edilir.
lisede beyinleri sadece felsefik terimler ezbetmeye çalışan hocaları yüzünden bir çok gencin sevmediği derstir.

ben buradan felsefe hocama iki laf söylemek istiyorum. senin öğreteceğin dersi sikeyim.
eski yunancada phileo (aşk, sevgi) ve sophia (bilgi) sözcüklerinin birleşimiyle oluşmuş anlamı bilgiyi seven olup philosophia sözcüğünden gelmiştir. amacı özgür düşünceyle özellikle din idelojisinden uzak kalarak evreni ve canlıyı anlamaktır. akıl ve mantığa dayalı hareket eder. tutarlı olmak zorundadır. eleştirel bir yaklaşım sergiler. konuları bilgi, varlık ve ahlak olmak üzere üçe ayrılır. bilimle olan ilişkisi ise un-elek ilişkisine benzer. bilimsel çalışmaları kendi eleğinden geçirir ve onlara yön verir.
(bkz: felsefe karın doyurmaz derken felsefe yapmak)
ygsde cikan on sorusu icin her hafta milyonlarca ogrencinin iki saatini bosa harcatan derstir. sinav bittikten sonra felsefeden ogrendigim bir kelime bile hatirlamadim hatirlamam.
her şeyi sorgulamaktır.

ne biliriz?

ne yapabiliriz?

hayata dair umutlarımız var mı?

bütün bilimlerin ne olduğunu değil niçin ortaya çıktığını açıklar.
felsefe sözü yunancadan gelmedir anlamı öğrenme, sevme ve takip etmedir. filo(öğrenmek)ve sophia (sevgi)sözcüklerinin birleşmesinden meydana gelmiştir.
Tüm fikur ve bilimlerin kaynağını oluşturan beyamdır.
felsefe özgür düşünce ortamında gelişmiş ve hayata yön vermiş cevaplardan çok sorular ve sorunlarla ilgilenmiştir.
az okuyanların ve az araştıranların toplum için zararlı olduğuna inandıkları dinsizlik akımıdır. daha çok okuyan ve daha çok araştıranların kendilerini gelişme aracıdır.
(bkz: bitmeyen yol)
(felsefe) de ego: ben. bulmacalarda çok çıkan felsefe sorusudur.
zengin düşüncesi.

fakir ne bilsin düşünmeyi.
turkiye‘deki durumu "felsefe yapma" dan ileri gidemedi.
Dinsizlik akımı değildir.

Felsefe fiks bir terim değil, sadece evrensel/bilimsel gerçekler üzerine kurulan fikirler üretmektir, kendiliğinden düşünmektir.
Bazen freud ve rousseau gibi büyük isimler bile karşı karşıya gelebiliyor bazı konularda...

Ve bana göre bilimin dine ters düşen kısımları, sadece hipotezden ibaret olan kısımlardır...
Ne evrim teorisi, ne de bigbang teorisi gerçek değil, kimse yazmamış ve kimse bilmiyor sadece varsayım bunlar.

Ki, tarihte bilimin hatalarına şahit olduk daha önce...
(bkz: craniometrie)
http://www.onlinefelsefe.com Türk filozoflar locası açılmış. Felsefe okuyanlar ya da mezunlar tez başvurup feylosof olabilirler.
olması gereken ile olan arasında düşünmeye yarayan olgu.
güncel Önemli Başlıklar