bugün

alman süddeutsche zeitung gazetesine, türkiye den ayrılmayı düşündüğünü söyleyen dünyaca ünlü piyanistin aldığı karardır. sebep neymiş, islamcılar yükselişteymiş, bakan eşleri türban takıyormuş. bizler 30 , onlar 70 diyerek adeta türk insanını sınıflandırarak, kendi görüşünü belli etmiştir. lozan da, vatansız bir kişi olarak yaşamayı düşünmekteymiş.

bu ülkeden giden birçok vatansız gibi, fazıl say a da şaşırmamak lazım.
yaşamayı yaşamak istiyorum diyen insan davranışıdır.takdir edilesidir.

(bkz: fazıl bizi lozan a götür)
gemiyi ilk terkedenleri akla getiren hareket.

ha kimse bir yerde yaşamak zorunda da değil, herkesin kendi kararı.
acislik göstergesidir, sanatçı ünvanına yakışmayan durumdur!

"Biz seni fazla tutmayalım canım. Şayet çıkış yolunu bulamazsan itinayla yardımcı olunur. Mümkense bir daha da gelme" denilesi durumdur.

(bkz: lütfen kapıyı dışarıdan kapatınız)
(bkz: gidişin olsun da dönüşün olmasın)
ülkede kalmakta ısrar eden vatansızların yaptığından daha şerefli bir davranıştır.

ayrıca sebebi bu kadar üstünkörü olamaz. net bir açıklamasını okuyup ona göre yorum yapmak icap eder..

edit: burada yorum yapanlardan kaçının makaleyi okuduğunu merak ediyorum..
terk etmek yerine kaçmak yazılmalıdır bu şahısın yaptığına. çünkü savundukları demokrasinin gereği yaşanmaktadır an itibariyle. demokrasi kaçmakla değil düşündükleri yaşamakla ve çoğunluğa egemen olmakla süregelir.
yurdum naciz bilim ve sanat insanlarının başvurduğu en güzel hareketlerden birini yapan. bir bok üretemeyin, ondan sonra da halkın avamlığından, dininden dem vurun. bir yerine mi girdi o başörtüsü de tek derdin o oldu? bakanlar hakkında yapabileceğin tek eleştiri eşlerinin başındaki örtüler mi?

bir de; matematiği yamuk bu herifin. senin gibi elitler 30 % falan değil, 1 % bile değilsiniz ulan.
(bkz: güle güle fazıl say)
(bkz: fazıl say a veda partisi)
hadiseye fazıl sayın hayatına başka bir memlekette devam etmesi ve sair düşünceler ziyade şu açıdan bakmak gerekir.
ne topluma ne kendisine faydası dokunmayan aslen asalak durumundaki kimselerin çağırıldığı bir davete müziğiyle ruha dinginlik katan ayrıca ahlakende çirkin bir duruşu ifşa edilmemiş bir sanat adamının çağırılmaması ayıptır. o nedenle gereksiz nefsi duygulalarla ....ye kadar yolu var.
ktirsin gitsin gibi basit düşüncelere kapılmak gereksizdir.
yanlış anlaşılmıştır, fazıl say uzun dönem piyanist yedek subay olarak yurt dışı göreve çıkmaktadır.
böyle bir değerden beklenmeyecek ucuzlukta bir hareket.evet bu ülke çok bu ölçüde değerini sürgünlerde, hapis damlarında kaybetti,tabii suçludur ülke olarak, devlet olarak, halk olarak. ama artık birşeyleri değiştirmenin zamanı gelmedi mi sizce de? ve bunu yapabilecek ilk sıradaki insanlar fazıl say gibi dünyada da ismi bilinen, saygı gören(ki bunun sanatıyla sonuna kadar hak ediyor) aydınlar, sanatçılar değiller midir? ilk ters olayda hiç mücadele etmeden kaçıp gitmek bir sanatçı ve aydın duruşuna yakışır mı? demek ki bu şahıs sanatında ne kadar iyi olursa olsun o duruşu kazanamamış, o payenin verdiği sorumluluklar altında ezilmiştir. yazıktır.
hepimiz dönem dönem gideceğim ulan bu ülkeden demişizdir. yani bu bir insanın kişisel tercihidir.

amaa..bu adamın sanatına laf söyleyemezsiniz. hele hele iki çalgı çalıyor, bilmem ne diyemezsiniz. bu kadar basit değil.

kaldı ki köşkteki resepsiyona dahi düşünceleri nedeniyle, sırf onlarla aynı şekilde düşünmüyor diye çağırılmayan dünya çapında bir sanatçı bu adam. yani istenmediğim yerde durmam durumu da var işin içinde.

haberi okuduysanız görmüşsünüzdür. fazıl say bu sözü söyler söylemez gazeteci onu kendi ülkesine davet ediyor. cehenneme kadar yolun var, kaçmak kolay tabi, seni gidi çalgıcı diyene kadar bir oturun düşünün biz bu kadar değerli insanları nasıl oldu da bu ülkeden kaçacak hale getirdik?
huaa siktirsin gitsin, i.neye bak hala gitmemiş, kaybol, gözüm görmesin gibi yorumlarla yolcu edilen türkiyenin yetiştirdiği en değerli piyanistlerden birinin ülkeyi terk edişi.
uzaklaştığı ortama bakınca pek de haksız sayılmaz adam, çamurun içinde debelenen domuzlar geliyor akla ilk anda.
o mücadele etmek boşa demiş gitmiş, kalanlara sabır diliyorum.
başlığa kusan uuserlardan birisi bu ülkeye fazıl sayın yaptığından daha yararlı işler yapmış olsun, işbu entrynin çıktısını alıp yemek ilk işim olacaktır.
--abi sıkıldım memleketten. herkes kapalı, kendimi rahat hissedemiyorum. herkesin açık olduğu bir yere gidecem.
++çıktığın yere git abi.
--hımm. süper fikir. en azından sessiz. sanatımı icra ederim..

sanatını da al git.
amaniiiin piyanist ülkeyi terkediyor. gemiyi önce fareler terkedermiş. eğer kendi değerlerinin (bu değerlerde başını kıçını açmak falan galiba, ya da başkalarının değerlerine saygısızlık) yok olduğunu düşünüyorsan buna kaçarak değil, kalıp mücadele ederek tepki vermelisin. ama her kap içindekini sızdırır. senin için boşmuş ki kaçmayı tercih ettin. güle güle git.
"memlekete fayda" yaygaralarının koptuğu olay.

kendisini eleştirenler de zaten ülkenin kalkınması için gecesini gündüzüne katan yurtsever insanlar..

(bkz: icinizde kim gunahsizsa ilk tasi o atsin)
(bkz: hırsızın hiç mi suçu yok)

bu güzel ve oturaklı iki bkz'ın ardından gelgelelim eleştirinin sınırlarına.

eleştri bir sanattır. hem de fazıl say'ın yaptığı müzikal kadar değerli bir sanattır. ve bunu icra edemiyor olduğunuzu görmek; küfürler yağdırdığınız kişiden daha üstün olmadığınızı gösteriyor.

ama ne de olsa formül basit: bir adet klavye ve bolca vakit. kim tutar sizi; savurun yıkın dökün; kurtarın ülkeyi..

önemli not: ben fazıl say'ın davranışını övmüyorum, buradakilerin tutumlarını yeriyorum.
nazım hikmet için albüm yapmış olan fazıl say 'ın beni çok şaşırtan u dönüşü. o nazım hikmet ki, yıllarca ülkesine vatanına dönebilmek için şiirler, kitaplar yazmış, baskılara ve herşeye rağmen yılmamış mücadelesine devam etmiş biri. e ne oldu o zaman yaptığın albümün anlamı, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu demezler mi insana diye sormak istiyorum fazıl say'a. ve yine soruyorum fatih altaylı nın da dediği gibi bugün yazısında, cumhuriyet bu kadar kolay mı teslim olacaktı.
tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkanıdır sözünün hatırlatıcısıdır. tabi kürkünü (bağlamında düşünürsek, fazıl say ad ve soyadını) sonsuza kadar kırptırıp, kürksüz yaşamaya devam etmek istiyorsa o ayrı.
korkakça bir davranış. burada kalıp o kişilerle savaşmak yerine kaçmayı tercih ederek beni hayal kırıklığına uğratmış insan. (bkz: ya sev ya da terk et)
ask tahribatıdır o. Hande'den ayrıldı ya. * *
takdir ya da tenkit etmek yerine saygıyla karşılanması gereken durumdur. darısı bu ülkede gerçek vatanseverler çoğaldı ben artık burada yaşayamam nidalarıyla birilerinin defolup gitmesinin başına.
mitozla çoğalıyormuşcasına devlet kademelerini kaplayan örümceklerden hâliyle rahatsız olan bir müzisyenin düşüncesine uygun davranışı. hadi o gitti diyelim, gitme durumu olmayanlar ne olacak? resident evil serisi gibi zombileşmemek için kıyasıya bir mücadele verirler artık.
kimseyi ilgilendirmeyen durumdur. kendisi hakkında, akp'liler saçma sapan yorumlar yapsın diye gitmeği kesin olan gerçek bir müzisyenin saygı duyulması gereken kararıdır. gitsin, ölsün, gebersin gibi saçmalamak yerine düşünmek gerekiyor bazı şeyleri.
sonunda dayanamamıs gıtmıstır...gercekten de etraf turbanlı doldu... 12-13 yasındakı kucuk kızları bıle ortuyorlar artık.. oysa bu ulke kuruldugu ne umutlar vardı bu insanlarla mı muassır medeniyet seviyesine erisecez guldurmeyın beni..
güncel Önemli Başlıklar