bugün

"coen kardeşler" yapımı, başrolünde steve buscemi nin oynadığı gerilim.
monkey island da* guybrush'ın sahilde konuştuğu papağanların sürekli söylediği kelime.
bu filmin gerçek yaşamdan alıntı olması insanın tüylerini diken diken ediyor.çok sağlam bir film.
Bembeyaz bir görüntünün altında kapkara bir film.

Coen'lerin belki de en önemli filmidir "Fargo". "The Hudsucker Proxy" gibi başarılı olmuş bir filmden sonra herhalde bu denli bir film kimse beklemiyordu ki bu film onun da başarısını geçti. Hatta film için kült film diyebiliriz. Coen'ler deyince akla "Fargo" gelir oldu artık.

87 yılında yaşanmış gerçek bir hikayeden uyarlanan film; karısının babasından para koparmak için karısını iki adam tutup fidye istemeleri için kaçırttırması ve hamile bir dedektif etrafında geçer. Filmin bu kadar başarılı olması; üst düzeye senaryosuna, başarılı oyunculuklara, müziklere ve verdiği mesajlara bağlıdır. Filmdeki diyaloglarda çok keyifli ve günlük hayatımızda duymaya alışkın olduğumuz cinsten. Ayrıca güzel esprilerde yer alıyor. Coen'ler filmde iç karartıcı olayları, trajikomik bir şekilde filme aktarmış. Bu bağlamda Tarantinovari bir film de diyebiliriz, tabii senaryoyu da bu bağlama katmak şartıyla. Filmdeki verilen mesajlar çok başarılı bir şekilde gönderilmiş. Amerikan toplumunun yaşamı, her gün aynı şeyi yapmaları kısacası hayatın monotonluğu ve bazı şeylerin önemsenmemesi filmde çok güzel eleştiriliyor. Senaryo o kadar akıcı ve sürprizlere açık ki her ana izleyiciyi şaşırtıyor Coen'ler. Filmde şiddet de üst seviyede kullanılmış.

Filmdeki oyuncu seçimi ve bu oyunculuklar da çok başarılı. Zaten 2 Oscar'lı filmin bir Oscar'ı Frances McDormand'a diğeri ise senaryo dalında Coen'lere gitmişti. Bir diğer başarılı oyunculuk da William H. Macy'nin oyunculuğu. Çaresiz, ne yapacağı belirsiz ve son derece şansız bir kişiyi çok başarılı bir şekilde canlandırmış. Ayrıca Steve Buscemi'nin oyunculuğunu da unutmamak gerek, "Reservoir Dogs"tan zihinlerimizde yer etmişti.

Filmde yer alan "Scarface"e yapılmış bir göndermeyi de yazayım. Carl(Buscemi) yaralanmış bir şekilde ortağının yanına gelir ve "Sen bir de diğer adamı gör" der. Bu düpedüz "Scarface" göndermesidir. Bu cümlenin aynısı o filmde de geçer.

Filmle alakalı bir duyumumu da yazayım. Filmi izledikten sonra bir kişi, evinden kalkıp o saklanan parayı bulmaya geliyor ve onu ararken donarak ölüyor. Bir başka duyumum da filmin gerçekleri tam olarak yansıtmadığı ve sadece filmin etkileyici olabilmesi için filmin başına öyle yazılmış olmasıdır; fakat ne kadarı doğrudur bilemeyeceğim.

işte böyle bir film "Fargo". Zamanın da bu denli tartışılmış ve 90'ların kuşkusuz en iyilerinden. Filmi izlerken "Para insanlara neler yaptırıyor?" demekten kendinizi alamayacağınız, son derece keyifli diyalogları olan, klasik bir Coen'ler filmi.
temposu hemen hemen aynı şekilde devam eden, izlenesi kara film! polis kadının filmin sonunda dediği gibi olayın özeti; "bir miktar para için değer miydi?" her yerde kar vardır ve o soğukluk iyi verilmiştir. bunun karşısında da ev ortamının sıcaklığı bazı sahnelerde görülmektedir.

steve buscemi her zamanki gibi yine iyi!

filmde yaşanan olayların gerçek olduğu iddiası muhtemelen izlenirliğini arttırmıştır. gerilim ve mizahın çok ince ayarda tutulmuş olması ayrı bir güzellik tabi!

iki kelimeden biri yeahtır, bir yerden sonra adamı baymaya başlar!

genel olarak başarılı ve güzel bir film!
1oo lük ve 250 lik tabir edilen kamyonet, as 900 ve as 950 model damperli kamyon versiyonları bulunan doç tabir edilen araç.

(bkz: dodge fargo)
"amerika'nın kürt bölgesi" denilen dakota insanlarının normal, durağan ve sazan yaşamlarını, kırk yılda bir yaşadıkları adrenalin yükselmesini işleyen coen kardeşler filmi. başroldeki Frances MCDormand hamile haliyle (yönetmenle evlidir) oynamıştır.
peter stormare (john abruzzi desem) ile steve buscemi abilerin yardığı, ortalığı perişan ettikleri film. ikisi de mükemmeldi.

coen biraderlerin izlediğim ilk filmi idi, "yeah", "jesus" kalıpları ve vurgulu cümlelerin tekrarlarını içeren diyaloglar bayık görünse de oldukça neşeli aslında. ironi yapmış amcalar bolca.

basit gibi görünen bir planın tamamen boka sarması üzerine, şiddetin tarantino usülü içselleştirildiği ve biraz da mizahi hâle sokulduğu, oyuncu performansları üst düzey, diyalogları eğlendirici güzel bir film.
bi an için "ulan gitsek parayı gömdüğü yeri bulabilir miyiz acep?" dedirten film.
öylesine yaşamsal bir film yani.
çok iyi bir kara mizah örneği.
sanılanın aksine, filmin başında "filmde anlatılan olaylar gerçektir" ibaresine rağmen gerçek olmayan film. senaryo tamamen makattan uydurmadır.
çalışırken dıgıran dıgıran diye sabit tonda konuştuğu izlenimi uyandıran kamyonet.
insanının tüylerini diken diken eden, her yönüyle çok başarılı olmuş bir film. tüm zamanların en iyi 250 filmi içinde gösterilir.
dodge, de soto, gibi chrysler tarafından çıkarılmış kamyon - kamyonet.

kendisinde kamyon şasesi bulunduğundan, ford transit kimi arkadaşlarına, yol tutuşlarda adeta ders verir. ford transir gibi uçarak gidemez, sağdan ağır ağır gider. ama, ne yağmur nede kar. bu kamyoneti ancak boş mazot deposu durdurur.

birde kişisel not: araba sürmeyi üzerinde öğrendiğim, yıllarımı verdiğim, ekmek teknem, ucuz yedek parçalı, bildiğiniz canavar. iyi ki varsın dodge, iyi varsın fargo.
bir numaralı coen biraderler filmimdi. ta ki onlar no country for old man'i yapana dek.
fargoya gelince; fargo bir masaldır, kanlı bir masal. rezervuar köpeklerinden beri hiçbir filmde bu kadar harika diyaloglar yok.
güzel bir film, ama mükemmel değil. dönemine göre düşünüldüğünde gerçekten de kült film olduğu kabullenilebilir, fakat bugüne dek bu tarz filmlerden çokça çekilmesinden dolayı artık kült başlığında incelenemeyecek, düpedüz kendi tarzına dahil bir filmdir. fransız-italyan-yunan (ve zaman zaman da türk) ekolünden filmlere ilgi duyuluyorsa, hele ki amerikan aksanına ve amerikan tarzı filmlere antipati besleniyorsa hayli rahatsız edici bir film olabiliyor. müzikler güzel olmasına rağmen, bir kült filmi karşılamaya kifayetsiz kalmış. quentin tarantino vb. yapımcılara, amerikan sinemasına ilgi duyuluyorsa fevkalade güzel ve etkileyici bir film haline dönüşebilir.
(bkz: ekmek arabasi)
coen kardeşlerin "baş yapıtımız" dedikleri film. filmin başında söylenen "based on true story" ise filmi biraz daha meraka sürmek istediklerinden yapmışlar. yani true alan değil olay.
kara mizah örneği bir film. peter stormare'nın performansı harikadır bu filmde.
fikrimce quentin tarantino özentisi olmaktan öteye gidememiş, anlamsız filmdir.
durağanlığının içine serpiştirilmiş katıksız şiddet içeren sahneleri ile kendini hemen ayırtedilebilir kılan, coen kardeşler yapımı film.
müzikleri güzel, gerisi bos film. cok izlemeyecegimiz turk filmi havası var.. 1 adam, karısını kaçırtmak için 2 adam tutuyor, para için fidye istetiyor ve paralar paylaşılıyor. yani konu bu.. basit bir konu, hareketsiz oldugunu dusunduugm bir film.
2 oscarlı ilginç bi film. film de ki psikopat rolü oldukça başarılı. izlenmeye değebilecek bir film.
an itibariyle gördüğüm f harfi sökülerek "argo" anlamı kazandırılıp bırakılmış,ülkem insanının espri anlayışına maruz kalan oldukça dayanıklı kamyon modeli.
kuzey dakota'nin en buyuk sehri. 100,000 civari bir nufusu vardir.
"kült film nedir? nasıl yapılır?" sorusunu merak edenlere ilk önerilmesi gereken filmlerden biri. bembeyaz bir fonda kara mizah. coen brothers'ın zannımca en kendi yapılarını ortaya koyan filmi: absürd diyaloglar, tek tek harika yaratılmış karakterler, *, o karakterler için yaratılmış gibi duran mütevazı ve sade oyuncular-ki bence coenlerin en büyük başarısı da budur-. filmin konusu çok farklı değil. yani bu konu başka bir yönetmenin elinde sıradan bir gerilim de olabilecekken coenlerin elinde canavar oluyor. ne diyelim ki the big lebowski, fargo, hudsucker proxy, barton fink, the man who wasn't there hepsi sinema tarihinin gördüğü en özgün kardeşlerin şahane filmleri. sağolsunlar..

coenler'e övgüleri sıraladık da steve buscemi ve peter stormare'yi es mi geçelim. genel anlamda komik adam steve buscemi ve karakter oyunculuğunda aşmış peter stormare oynasınlar ömürlerinin son dakikasına dek. *