bugün

beni etkiledi açıkçası.
küçükken okuyup etkilendiğim hikaye. evet güzeldi. tam hatırlayamıyorum ama ayrıntıları.
Kaplumbağa terbiyecisi gibi bir şeydir.
hikayenin orijinalinde almanya'da bir köy fare istilasına uğramış ve tüm yiyecekleri bitiren fareler yüzünden köy kıtlığın eşiğine gelmiş. bir gün fareli köye bir adam gelmiş "eğer bana bir kese altın verirseniz köyü tüm farelerden temizlerim" demiş. köylüler tamam olur veririz demiş. çalgıcı daha sonra başlamış kavalını çalmaya. binlerce fareyi peşine takmış denize sürmüş, boğuluncaya dek kavalığını üflemeye devam etmiş. köye geri dönmüş ancak halk sözünde durmamış altınları vermeyi reddetmiş. ve çalgıcı intikam almak amacıyla bir gece sihirli kavalıyla tekrardan köye geri dönmüş ve köyün tüm çocuklarını peşinden sürüklemiş. hikaye bu şekilde bilinir. işin aslı ise şöyle:

fareli köyün kavalcısı aslında avrupa tarihinde fazla bilinmeyen çocuk haçlı seferlerini ve kayıplara karışan binlerce çocuğun hikayesini anlatıyor. birinci haçlı seferibaşarıyla sonuçlanmıştı ve 1099'da kudüs haçlılar tarafından ele geçirilmişti. daha sonra 1187 hıttin savaşı ile daha kudüs tekrardan müslümanların eline geçti. selahattin eyyubi tarafından. epey bir süre kudüs'ü ellerinde bulunduran haçlılar bu yenilgiyi pek hazmedemediler ve tekrardan doğunun zenginliklerine kavuşabilmek için halkı kışkırtmaya başladılar. zaten perişan ve yoksul bir halde olan orta çağ avrupası kudüs'ün tekrardan geri alınması gerektiğine inanıyorlardı; ancak bu şekilde tanrının kendilerini affedebileceğini düşünüyorlardı. orta çağ avrupa'sında doğu'nun zenginliklerini ilişkin çeşitli efsaneler kulaktan kulağa yayılıyor, çocuklar bile doğunun zenginliklerinin hayaliyle yaşıyordu. papazlar köyleri dolaşıyor ve halkı kışkırtıyorlardı. sokaklarında bal ve süt atan doğu toprakları ele geçirilmeliydi.

işte bu sıralar fransa'da yaşayan stephan isimli 12 yaşında bir çocuk bu hayallere kapılmıştı. fransa kralına giderek kendisine isa'dan bir mektubun geldiğini söyledi. isa ona kudüs'e gitmesini söylemiş ve kutsal toprakları geri almasını istemişti. kral çocuğu pek sallamamıştı; ancak çocuk daha sonra çevrede gördüğü rüyayı anlatmasıyla manastırdaki papazların da etkisiyle staphana inanan ciddi bir kitle oluşmaya başladı. çevresinde peşine takılanların sayısı gitgide arttı. aileler çocuklarını stephan'ın peşine verdiler. papa ve kilisede işin içindeydi din adamları ailelere: çocukların masum olduğunu, onların kalplerinin temiz olduğunu ve tanrının çocuklara acıyarak kendilerine büyük bir zafer vereceğini söylediler. tüm bu angarya ve gazla 1212 yılında kilise yüklü miktarda bir yardım ve kışkırtma sonucunda 30.000 çocuğu kudüs'e gitmek üzere stephen'ın önderliğinde yola çıkarttı. marsilya'dan yola çıkan yaklaşık 30.000 çocuktan sadece 7000'i geri dönebildi. çoğusu yolda korsanlar tarafından kaçırıldı. mısır ve cezayir'de köle olarak satıldılar.

stephandan etkilenen nicholas adlı bir alman çocuk da yanına 20.000 civarında çocuğu takarak isviçre alplerinden kudüs'e doğru yola çıktı. sonuç yine hüsrandı. alplerin soğuğuna dayanamayan binlerce çocuk da yollarda hayatını kaybetti. çok az kısmı hayatta kalabildi. onlar da ya kaçırıldı ya da herhangi bir şekilde hayatlarına dair haber alınamadı.

hikaye yıllar sonra grimm kardeşler tarafından derlendi ve fareli köyün kavalcısı ismi ile hikayeleştirildi. olay aslında 1212 yılında gerçekleşen çocuk haçlı seferini anlatıyordu.
Adam gibi adamdır. Kimse kusura bakmasın.
Köydeki yılanları, kedileri açlıktan öldürmüştür maktül.
Kızların örnek alması gereken durum.

O kavalcı, peşinden yüzlerceyi sürükleyen kavalcı hepsini ama hepsini denizde boğdu. Bilmem anlatabildim mi!?!?
sonu kötü biten ama vermesi gereken mesajı net veren bir hikayedir.
ilk okuduğumda kavalcıyı iyi sandığım hikayedir.
dunya tarihinin en guzel hikayelerindendir. kitabin sonunda verdigi mesaj cok guzel.

verilen soz kesinlikle tutulmalidir.

sen baska insanlara guven vermiyorsan kendine de guvenle. yoldan cikarsin, kendini satarsin.
içinde bulunduğumuz günler sebebiyle tekrar hatırlamamız gerektiğine inandığım hikaye.

"Bir gün Hamelin köyünü fareler basar. Her yerde fareler vardır ve halkın bütün yiyeceğini tüketmektedirler. Halk bu durumda ne yapacağını bilemez ve köy fareli Köy olarak anılmaya başlar. Bir gün bu köye bir adam gelir. Kendisine bir torba altın verirlerse köyü farelerden kurtaracağını söyler. Köylüler o kadar çaresizdirler ki hemen aralarında gerekli parayı toplayıp köyün muhtarına verirler. Adam kavalını çıkarır ve o kadar güzel bir melodi çalar ki bütün fareler onu takip ederler. Adam onları köyün yakınındaki bir nehre götürür. Kavalcı nehirden yürüyerek geçer fakat ardından gelen fareler suda boğulurlar. Köy farelerden kurtulmuş olur. Adam köye altınlarını almak için döndüğünde muhtar nasılsa köyde fare kalmadığı için adama ödeme yapmak istemez ve altınları ona vermez.Bunun üzerine kavalcı tekrar kavalını çalarak yürümeye başlar. Bu sefer 130 tane çocuk onun peşinden gelir. Kavalcı onları yakındaki bir ormana götürür. Fakat kavalcı uyurken çocuklardan köyün yerini bilen biri kavalcının kavalını alır ve bütün çocukları tekrar köye götürür. Çocuklarının kaybolmasından çok endişelenen köylüler çocukları geri dönünce çok mutlu olurlar ve gerçeği öğrenince de köy muhtarına çok kızarlar. Sonunda kavalcıya altınlarını verirler"

wikipedi..

tanıdık geliyor mu? hamelin köyü'nü türkiye olarak kabul edip, kavalcı başbakan, çalınan güzel melodi de "ekonomi çok güzel, istikrar on numara, kötü israil, ezik suriye, yaşasın müslüman türkiye" falan gibi hikayeler olsa..

hikaye belli. hepimizi ormana götürecekler. bi güzel.. neyse.
şu anda insanlığın ihtiyaç duyduğu muhterem şahsiyet.

olm nolur gel de şu evdeki fareyi götür. başka bi şey istemiyorum.
yine mi kandırıldık lan dediğimiz gerçektir. Üzüldüm bea. şimdi sana güzel bir hikaye yazmak lazım.
her ne kadar dünyaca ünlü bir masal da olsa olayın aslı büyük bir dramdır.

masala konu olan dram 26 haziran 1284 yılında almanyanın hamelin şehrinde yaşanıyor. masalda anlatıldığı gibi 130 çocuk tuhaf renkli giysiler giyen bir kavalcının peşine takılıp ormanda kaybolmuş, geri dönen de olmamış. çocukların yakınlarda ki hamelin nehrinde boğuldukları tahmin ediliyor; tıpkı masaldaki gibi.
güncel Önemli Başlıklar