bugün

Bir ilkokul duvarında dört resmin sarı olanıdır Sonbahar. Kirli bir sarı...
ilkokula yeni başlayan heyecanlı bir çocuğun, bomba sesiyle uyanışıdır gecenin karanlığında; Eylül'dür yani..Evin önünden geçen tren raylarında kaç çizgi var diye saymaktır ya da balkonda yıldız öğrenmektir babayla birlikte gecenin bir yarısı..
Sokağa çıkma yasağıdır yani...
Eylül, otuzlu yaşlarını sürenler için eski bir sandıktır, sımsıkı kilitli.
Ahşap bir fotoğraf çerçevesidir, ne boyanan ne de atılan
Çoktan sarının yerini siyahın aldığı anılar toplamıdır.
Eylül; Yolculuktur, göçtür, sürgündür; yol geçmez köylere.
Başka bir yaşam kurmaktır, ayrılıktır; şansın iyiyse.
Kötüyse; dört duvardır, mahpustur, yalnızlık ve özlemdir.
1402'lik olup iş değiştirmektir. Yani tüpçü olmak yada pazarda domates satmaktır memurken.
Annenin elinde kırmızı karanfilli bir cüzdandır, etamine işlenmiş iKD yararına..
Yakılan kitaplardır çuvallar dolusu, yıllarca özenle kitaplığını süsleyen.
Eylül, yağmurdur içine damlayan ılık ılık otuzlu yaşlarını sürenlere.

Bugün ilk sonbahar yağmuruyla buluştu yüzüm. Ege'de de telaş var mıdır? diye düşündüm. Sergi de üzümü olanlar geldi aklıma
Niye severim Eylül'ü ve Sonbahar'ı, bunca şeyi anımsatmasına rağmen, bilmem.
Ama son denmesine rağmen ilktir biraz da..
Her sonun yeni bir başlangıca gebe olması durumudur.
Ayrılık şarabı gibi buruk ama zevkli..

Çingeneler Zamanı ve Serhat Sineması Edirne'dir Eylül.
Her an göçecek korkusuyla çürümüş tahtalara basarak, balkondan şehre gelen filmi izlemektir. Ederlezi'dir.
Kulağında walkman, Can Yücel dinlemektir Meriç kenarında
Demli bir çaydır, uzun süren toplantılarda
Özgürlüktür biraz, buluşmadır da, Umut taşır içinde..
Bu yıl iyi geçecek, çiçeğinin boy vermesidir yüreğinde
Alternatif açılıştır; Üniversiteler bizim! söylemleriyle
Eylül nasıl da girdi içeri, farkına bile varmadım. Oysa yaz bitti. Bir yaş daha büyüyeceğim bu ayın sonunda -hala yaşlanacağım demiyorum-.
Bir Mecit Ünal şiiri;
(Elimizde beş taş var
Atmıyoruz yere inatla büyüyeceğiz diye)

Sonbahar işte; zil takıp oynayan bir çingene kadını; fırfırlı eteklerini her savuruşunda bir başka fotoğraf dökülen geçmişten.
Mis gibi hava
Çek içine, bir daha bulamazsın..
Kutlutaş'taki bekar evi
Karşımda ayçiçek tarlaları, Güneş batıyor
Sezen Aksu'nun yeni albümü; Gülümse..
Beni yak her şeyi yak, vazgeçtim, bir kedim bile yok, Hüzün; yani Aşk!
Saatlerce Sezen; Yüreklerde yakılan gemiler; Bisiklete atlayıp Tuna'ya gitmek..
Turneyle akşama gelen ASTın oyunu
Şiir akşamları

Yeni yayın dönemi, Değişiklikler, Daha çok konuşma isteği..
Keyifli bir program; denizin dalgası..
Tünelde sokakta içilen bir demli çay..

Benim aynamdan yansıyan Eylül'ün halleri.
Aylar ve Haller, bir kitap; Zeki Coşkun'un Alınası, okunası
Ama en çok, en çok o şiir;
''Gitme
Sonbahar oluyorum
Sonra;
Sonrası hiç''

deniz başaran

http://www.yonradyo.com.tr/yazarlar.php?yaziID=67