bugün

bk gibi para sayılmış sony kulaklığı fazla hızlı çekip koparmak.
son güne kalmış ödevi saatlerce ugrşarak tamamlayıp kaydetmeyi unutmak hal böyle olunca ödevi teslim edememek. işin daha kötüsü o dersin, o ödevsiz geçilememesi.
hiç bir acı evlad acısı kadar acıtamaz.
(bkz: 2007 model opel astrayi duvara bindirmek) * *
kullanırken çok dikkat etmek gereken tabidir.
adı üstünde diz üstü bilgisayarınızı dizinizden düşürüp ekranın mahvolması...
evlat acısıyla aynı eşdeğerde mi orası tartışılır.
90'ların popüler kalıplarından biri.
bir diğeri için;

(bkz: amele sümüğü gibi yapışmak)
paketteki son sigara yakılmış ve henüz daha bir nefes alınmışken 70 dakikada bir geçen otobüsün süzüle süzüle durağa yanaşmasıdır.
(bkz: insaat demiri gibi girmek)
biraz önce eşimi ve çocukları(3 yaşında ikizlerim var) otogardan otobüse bindirip başka bir şehre gönderdim. yaklaşık 4 ay boyunca evimde olamayacak miniklerim. ama sık görüşeceğiz. sık sık ziyaretlerine gideceğim, selerini duymak istediğimde hemen telefona sarılacağım, msn den görüntülü konuşma yapacağım ..vs. ama eve döndüp evin içinde onların hertaraf saçılmış yaşanmışlıklarını görünce boğazım düğümlendi, yutkunamaz oldum, sırayla her odayı gezip, bıraktıkları anıları düşündüm, daha iki saat önce "bisim ebimiz" deyip oynadıkları kocaman kutuyu inceledim. sonra ağladım... ağladım..

daha sonra, geçen yaz bir trafik kazasında 11 yaşındaki oğlunu kaybeden kuzenimi düşündüm. "ben çocuklarımı istediğimde görebilecek durumdayken bile böyle içim daralırken, sen oğlunun yokluğuna nasıl dayanıyorsun ablacım?" dedim içimden "o bedenin bu acıyı nasıl kaldırıyor?".

tanım:hayattaki en anlamsız deyimdir. kullanmayın, kullandırtmayın gençler!