bugün

kendimi her zaman mutlu hissederim. neden biliyor musunuz? çünkü kimseden bir şey ummam. beklentiler daima yaralar. hayat kısadır. öyleyse hayatınızı sevin. mutlu olun ve gülümsemeye devam edin. sadece kendiniz için yaşayın ve; — konuşmadan önce dinleyin, — yazmadan önce düşünün, -harcamadan önce kazanın, dua etmeden önce bağışlayın, — incitmeden önce hissedin, — nefret etmeden önce sevin, — vazgeçmeden önce çabalayın, — ölmeden önce yaşayın. hayat budur. onu hissedin, onu yaşayın ve ondan hoşnut olun.

mutluluk (bkz: william shakespeare)
tavşan: nereye gittiğini bilmiyorsan, hangi yoldan gittiğinin bir önemi yok.
(bkz: Alice Harikalar diyarında)
konuşacak birini bulmak kolay da susacak birini bulmak zor.susacak ne çok şey var oysa susmak; iliklerime kadar doluyum anlamında.(ümit yaşar oğuzcan)
bunu başkalarına anlatacağını aklından çıkar. zaman şu andır. tadını çıkar.
paulo coelho - elif
'Sakın kimseye bir şey anlatmayın.Herkesi özlemeye başlıyorsunuz sonra'.
'Don't ever tell anybody anything.If you do,you start missing everybody'.

The catcher in the rye(çavdar tarlasında çocuklar)- Jerome David Salinger
gözyaşları ruhun kanıdır.
hayatın kendisi 'halüsinojen.' oksijenin kendisi uyuşturucu. öyle bagimlisi olmuşuz ki, birkaç dakikalik eksikligi öldürüyor.

hakan günday.
böylece artık onu sevmediğimi farkettim. kabuk bağlamış bir yara gibiydi, onu görmek bende heyecan değil,hoş anılar uyandırıyordu, acı çekmeden yanında kalabileceğimi ve acı duymadan uzaklaşabileceğimi anladım. belki artık tam anlamıyla olgunlaşmıştım. bundan üzüntü değil, yalnızca hafif bir hüzün duyuyordum. ama aşk zamanı sona ermişti.harekete geçmek, denizlerin ötesine gitmek gerekiyordu.

--umberto eco--
bir varmış bir yokmuş... * *
Bizi hayattan şikayete yönelten şey, karşılaştığımız zorlukların büyüklüğü değil, mücadele gücümüzün azlığıdır.
Yazıda bir kargayla bir leyleğin beraber uçtuğunu,beraber yemlendiğini gördüm. Şaşırdım kaldım ; derken aralarındaki birlik nedir,onu bulayım diye hallerine dikkat ettim.
Şaşkın bir halde yaklaştım.Gördüm ki ikisi de topal.
"Bir kuşun,kendi cinsinden olmayan bir kuşla uçmasının, yemlenmesinin sebebi." (Mevlana \Mesnevi)
Elif Şafak "Araf"
'karşımıza erken çıkmış insanları, yolun dışına sürerken; bir gün geri dönüp, onu deliler gibi arayacağımızı hiç hesaba katıyor muyuz? hayat her zaman cömert davranmaz bize. tersine, çoğu kez zalimdir. her zaman aynı fırsatları sunmaz. toyluk zamanlarını ödetir, hoyratça kullandığımız arkadaşlıkların, eskitmeden yıprattığımız dostlukların, savurganca harcadığımız aşkların hazin hatırasıyla yapayalnız kalırız bir gün… bir akşamüstü yanımızda kimsecikler olmaz: ya da olması gerekenler yanımızdakiler değildir…' Murathan Mungan
"Hayatın kimi virajları öyle sert ve hızlı alınıyor ki, toparlanamıyor ruhumuzun direksiyonu. Bir de bakmışız ki çıkmışız yoldan, uçuruma doğru gidiyoruz tam gaz bodoslama".

elif şafak - firarperest
hayal ipleri elden kaçırmaktır.Oysa öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, o ipin ucu elimizden bir kaçtı mı,hemen bir başkasının eline geçiyor.Ondan sonra siz hayal ediyorsunuz ama bir başkası yaşıyor.
iSMET ÖZEL, ÜÇ MESELE
Bir insan yaşıyorsa bir şeylere inanıyordur. Eğer bir şeyler için yaşamak gerektiğine inanamasaydı yaşıyor olmazdı. Eğer insan fani olanın aldatıcı doğasını görmüyor ve fark etmiyorsa fani olana inanıyor demektir. Fani olanın aldatıcı doğasını kavrayabiliyorsa Baki’ye inanmak zorundadır. Bir inancı olmadan yaşayamaz.

Her inancın özünü, yaşama ölümün ortadan kaldıramayacağı bir anlam yüklemek oluşturur.

Ölmeye ve dirilmeye dair yüzlerce olay hatırladım. Gördüm ki ben yalnızca tanrıya inandığımda yaşıyordum. Tanrıyı düşünmem yetiyordu, o zaman hemen diriliyordum. Onu unuttuğum, Ona inanmadığım zamanlarda ise, yaşam da yok oluyordu. Yaşamın bu diriliş ve ölümleri neydi? Tanrının varlığına inancı kaybettiğimde sanki yaşamla ilgili bağlarım da kopuyordu. Tanrıyı bulmak konusunda az da olsa umudum olmasa, yaşamıma çoktan son verirdim. Fakat yaşıyordum. Onu hissettiğim ve Onu aradığım zaman yaşıyordum. Öyleyse O vardır. O, Onsuz yaşanamayandır. TOLSTOY
Hayata,o bir seferlik araba yolculuğuna bitince yeniden başlayamazsın, ama elinde bir kitap varsa,ne kadar karışık ve anlaşılmaz olursa olsun,o kitap,bittiği zaman,anlaşılmaz olan şeyi ve hayatı yeniden anlayabilmek için istersen başa dönüp biten kitabı yeniden okuyabilirsin değil mi fatma?
Orhan PAMUK-Sessiz Ev
" nefes aldığın her saniyede sevgiye yürü babacım, sevgiye yürü, ta ki hakikate eresin!

bütün inanların temeli sevgidir. her kim bir veya kimseyi severse ona inanmış, boyun eğmiş, kulluk etmiş olur. kulluk, sevginin yedi derecesinden biridir ki ilk adımda dostluk başlatır. bu dereceler ezeli 'ilgi' den doğar, ilgiyi 'sevgi' takip eder. sonra 'tutku', 'aşk', 'şevk', ve 'kulluk' diye devam edip ebedi 'dostluk' ta nihayet bulur. iyi veya kötü, yararlı veya zararlı her türlü sevginin bir etkisi, sonucu, meyvesi ve hükmü vardır. çoşku, zevk, özlem, yakınlaşma, ayrılma, uzaklaşma, terk etme, sevinme, üzülme, ağlama, gülme...

hepsi sevginin etkileri ve halleridir. kişi sevgi basamaklarında sürekli bir kazanç ve güç kazanarak ilerlemelidir. belli bir yol aldıktan sonra sevgi yüzünden ağlasa da, gülse de, sevinse de, üzülse de; hatta sıkılsa yahut çoşsa da bundan yara görür. nitekim sevgiden uzaklaştığı zaman bunun tersi olacak, her halden üzülecektir. akıllı insan kendisine zara verecek sevgiyi istemez.

hakikati sevmek, babacım, sevginin en güzelidir. çünkü hakikat mutlak güzellik' ten doğar ve bütün güzellikler O' nun güzelliğinden bir ilham taşıdıkları için sevilirler. hakikati ayırt etmeyi bilirsen sevgiliye karşı sevgide ortak edinmemiş olursun. sevgiliyi sevmek, sevgilinin sevdiklerini sevmek, sevgili için sevgi yolunda sevmek, sevgiliyle birlikte sevmek, bunların hepsi insan tabiatına uygundur.

bu dediklerimi büyüyünce daha iyi anlayacaksın, amma şimdilik sevgiyi su farz et. ona ulaşmak zevk, ayrı kalmak acı verir insana!"

Şah Sultan - iskender pala
-bak bu begonvil , sizin ülkenizde ne derler ona ?
-benim ülkemde çiçek yoktur
-aaaaaa...neden ?
-keçiler çiçekleri yer
-hay allah çok üzüldüm
-üzülme biz de keçileri yiyoruz zaten./ chris cleave- küçük arı
Parmağıma değil, işaret ettiği yere bakın!

(bkz: Alev alatlı)

Aslında ondan önce de bu sözü söyleyenler olmuş. Lakin onun SCHRÖDINGER'iN KEDiSi adlı kitabında da geçmektedir.
"saatin kendisi mekan, yürüyüşü zaman, ayarı insandır. bu da gösterir ki, zaman ve mekan, insanla mevcuttur!"

saatleri ayarlama enstitüsü / ahmet hamdi tanpınar
öyle cımbız cımbız sevmiyorum.

kitap yerine baş ağrısı bahane misali, kompirme.

düşünelim bir, herkesin elinde ünlü söz rehberi, doldursun heryeri.

konuşma mı, meram anlatmak mı, düşündüğünü ifade mi, hangisinin yerine geçer bu frekans kargaşası.

sözler kitabın bütününde güzel ve anlamlı.
türk erkekleri önce annelerinden babalarından dayak yiyerek yetişiyor, çocuk yaşta cinsel organlarının ucunun usturayla kesilmesiyle cinsel bir travmaya uğruyor, sonra okulda, askerde, maçta dayak yiyip duruyorlardı. Bu da özgüven diye bir şey bırakmıyordu onlarda. çoğu, saldırganlığı, kendinden güçsüz olanı ezmeyi seçiyordu.

zülfü livaneli - serenad
#12961291
"senin için bin tane olsa yakalarım." - the kite runner.
“neden sadece bir hayal ürünüsün olric?
-siz gerçeksiniz de ne oluyor efendimiz?

oğuz atay-tutunamayanlar