bugün
- psikoloğa gitmek mi içki almak mı9
- sözlük kızlarının elleri şuan napıyor sorunsalı16
- anın görüntüsü16
- erdoğan'dan sonraki başkan19
- icardi19059
- yigitzsche15
- başıboş köpek sorunu25
- evlenmek istememek ama yalnızlıktan da sıkılmak17
- görümceniz sizi engellese ne yaparsınız14
- çok fazla çirkin erkek olması13
- erdal beşikçioğlu'nun öğle yemeği24
- sexting haram mıdır24
- sophie dee'nin memeleri11
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri11
- kurtlar vadisi pusu rezaleti11
- aleyna tilki nin annesi12
- cengiz ünder'in bıyığı12
- ölmeye karar vermek19
- erdal beşikçoğlu'nun işçilerle yemek pr çalışması10
- mehmet şimşek'in türk milletine yerel halk demesi15
- icardi1905 silik olsun kampanyası14
- sağlıklı cinsel bir yaşamım var neden konuşuluyor12
- motorcu fırlama hafif demir demirkan tarzı yazar15
- 18 nisan 2024 fenerbahçe olympiakos maçı59
- assembly kodu11
- iremga8
- fenerbahçe taraftarı9
- ezgi mola9
- annem baban uğur dündar dedi9
- kuva'i milliye ne ise hamas da o dur20
- junkman12
- ali koç8
- fenerbahçe13
- arda güler16
- altıncı filoya karşı namaz kılmak12
- uludağ sözlük discord grubu9
- yazarların en rum özelliği20
- ismail kartal19
- konstantinos tzolakis9
- sadece sennn9
- türkiyede bütün yiyecek fiyatları aşırı fahiştir16
- ups boobss nerelerde ramazan da bitti11
- eybırın manyağı kıskanması14
- kadın ayağı kokusu11
- erkeklerin bir kere küsünce geri barışmaması18
- flörtlerinizin ortak özellikleri21
- beni seviyor musunuz8
- anksiyete psikolojik değil fizyolojik bir sorundur11
- bacaklarımdan tahrik olan kız olduğunu sanmıyorum14
- yazarlardan parfüm önerileri14
(bkz: sözlükteki esrarkeş yazarlar) esrarın zihinsel etkileri, esrardaki thc oranına, ortama, dinlenilen müziğe, esrarın içiliş şekline * * * dayalı olarak oluşan etkilerdir. bir çok sanatçı sahneye çıkmadan evvel, ya da albüm çıkarıcakken yarım kalan şarkı sözlerini tamamlamak için de bu maddeyi içerler. yukarıda okuduğunuz etkileri tamamiyle doğrudur. buna ek olarak esrar, beyin hücrelerini katleder. beyin hücrelerini katletmesinin sebebi beyini normalinden daha hızlı çalıştırmaktadır. thc oranı yüksek esrarlar bazı yabancı şarkılarda (bkz: lsd) nin kardeşi olarak anılırlar. bu halusinojen maddeler aşırı derecede zararlı ve kullanımı gereksizdir..
amsterdam'ın göbeğinde, sol kulağın arkasından naklen ezan sesi vermesidir. zenci arkadaş tarafından bizzat yaşanmıştır.
amsterdam'daki zencinin notlarında geçtiği kadarıyla bilgi probleminin önemini arttıran bir maddedir. notlar şöyle devam etmektedir:
"
o anla o kadar içiçesin ki onun ne olduğunu bilmek yerine, onu yaşamayı seçiyorsun.
***
algının kendisi ard arda akan fotoğraflardan oluşmuş bir film şeridinden ibaret. iki "algı anı"(fotoğraf karesi gibi)nın arasındaki süre normal kafayla en az durumda. ve cigarayı vurdukça aradaki süre önce açılıyor. fakat süre açıldıkça arada kalan boşluk silik bir leke gibi oluyor. ve kayıp olan karelerden sonra yepyeni bir kareyle karşılaştığınızda nerede, ne durumda, ne yapıyor, ne söylüyor olduğunuzu anlamaya çalışıyorsunuz. bu şekilde, her seferinde algı sürecinin kendisi yeniden, sıfırdan başlıyor. "kendimi yerde yatıyor vaziyette buldum" gibi saçma bir söz kalıbı da muhtemelen böyle bir kafadaki insanın dilimize kazandırdığı birşey.
***
hayalgücü aklın iplerinden sıyrılıp süzülüyor. hatırladığın her an sanki o anın sesiyle, kokusuyla, sanki gün ışınının tüm tonlarıyla birlikte geliyor. algıyı izleyen başka bir iç benliğin gözünün önünde oluyor herşey.
biri size "kuş" dese, aklınızın yapacağı teş şey sizi bir kuş imgesine (ideasına) yönlendirmektir. "kuş"u diğer varlıklardan ayırt eden ideaların birlikte durmasından fazla birşey demek değildi bu. bu kuşun sadece belirsiz bir renkte, genişlikte, kokuda kanatları, pençesi ve belki gagası vardır. fakat hayalgücünün yapacağı sizi "kuş" sözcüğünü duyduğunuzda tam bir kuşla başbaşa bırakmaktır. tüylerinin pis kokusuyla, pençelerindeki çamur ve sivri tırnağın batma hisiyle, uçarken yüzünüze fırlattığı tüyün yüzünüze değdiği zamanki yumuşak ve gıdıklayıcı dokunuşu ile, sesiyle. herşey, o anı oluşturan algı parçacıklarını geri çağıracak şekilde düzenlenmiştir. ve sonuçta hayalgücünün size sunacağı, kanlı canlı bir kuştur, belli bir kuş. bu kuşu hayal etmek ne kadar zordur... oysa şu anki gerçeklik algısı onu yeniden yaşamayı mümkün kılıyor."
"
o anla o kadar içiçesin ki onun ne olduğunu bilmek yerine, onu yaşamayı seçiyorsun.
***
algının kendisi ard arda akan fotoğraflardan oluşmuş bir film şeridinden ibaret. iki "algı anı"(fotoğraf karesi gibi)nın arasındaki süre normal kafayla en az durumda. ve cigarayı vurdukça aradaki süre önce açılıyor. fakat süre açıldıkça arada kalan boşluk silik bir leke gibi oluyor. ve kayıp olan karelerden sonra yepyeni bir kareyle karşılaştığınızda nerede, ne durumda, ne yapıyor, ne söylüyor olduğunuzu anlamaya çalışıyorsunuz. bu şekilde, her seferinde algı sürecinin kendisi yeniden, sıfırdan başlıyor. "kendimi yerde yatıyor vaziyette buldum" gibi saçma bir söz kalıbı da muhtemelen böyle bir kafadaki insanın dilimize kazandırdığı birşey.
***
hayalgücü aklın iplerinden sıyrılıp süzülüyor. hatırladığın her an sanki o anın sesiyle, kokusuyla, sanki gün ışınının tüm tonlarıyla birlikte geliyor. algıyı izleyen başka bir iç benliğin gözünün önünde oluyor herşey.
biri size "kuş" dese, aklınızın yapacağı teş şey sizi bir kuş imgesine (ideasına) yönlendirmektir. "kuş"u diğer varlıklardan ayırt eden ideaların birlikte durmasından fazla birşey demek değildi bu. bu kuşun sadece belirsiz bir renkte, genişlikte, kokuda kanatları, pençesi ve belki gagası vardır. fakat hayalgücünün yapacağı sizi "kuş" sözcüğünü duyduğunuzda tam bir kuşla başbaşa bırakmaktır. tüylerinin pis kokusuyla, pençelerindeki çamur ve sivri tırnağın batma hisiyle, uçarken yüzünüze fırlattığı tüyün yüzünüze değdiği zamanki yumuşak ve gıdıklayıcı dokunuşu ile, sesiyle. herşey, o anı oluşturan algı parçacıklarını geri çağıracak şekilde düzenlenmiştir. ve sonuçta hayalgücünün size sunacağı, kanlı canlı bir kuştur, belli bir kuş. bu kuşu hayal etmek ne kadar zordur... oysa şu anki gerçeklik algısı onu yeniden yaşamayı mümkün kılıyor."
bu belirtiler kesler icin gecerlidir diye yorum yapamama sebep olan etkiler efenim!
tüm bunlar cereyan ederken yenilenmeyen beyin hücreleri (bkz: nöron) ölmektedir.
esrarın kişinin kendi üzerinde veya başkası üzerinde fark ettiği zihinsel etkilerdir.
örneğin...
duyuların açılması: duyular o kadar hassaslaşır ki bir kedi miyavlamasını çığlık olarak duyabilir, bir otomobil farını güneş olarak görebilir, size dokunmuş birinin size vurduğunu düşünebilirsiniz.
paranoya yapma: duyuların gerçeği çarpıtması üzerine duyu verilerinizin kuvvetinden korkuya kapılıp saçma sapan şeylerin size zarar vereceği saplantısına kapılabilirsiniz. öyle ki, yanınızdan geçen biri bir an size bakıp yanındakine bir şey söylese kendinizi tehlikede hissedip kaçmaya başlayabilirsiniz. veya 20 metre uzağınızdan geçen bir arabanın aslında size çarpmak üzere olduğunu düşünüp çığlık atabilirsiniz.
zaman algısının kısa sürelere bölünmesi: her an için kendinizi bayılma durumundan çıkıyor gibi hissedersiniz. sanki suyun dibinden yükselmeye başlıyorsunuz gibi sesler, ışıklar, kokular canlanmaya başlar. tam yüzeye varıp da sağlıklı duyum haline vardığınızda tekrar dibe düşersiniz. böylece bilinciniz her seferinde işe sıfırdan başlar. nerede olduğunu, ne yapıyor olduğunu fark etmeye başlarken ve herşey düzeliyor, aydınlanıyor derken tekrar dibe vurursunuz.
ne konuştuğunu unutma: yukarıdaki durum sonucunda, her kendinize gelmeye başladığınızda kendinizi konuşuyorken bulursunuz. fakat cümlenin başını ve ne konuşuyor olduğunuzu bilmezsiniz. böylece muhabbet aptal yerlere gider. hele ki ortamda birkaç kişi aynı kafada ise durum vahim bir hal alır. örnek bir diyalog:
- kalktık, sonra adamın evine gittik abi... (dibe vuruş!)
şey... ondan sonra... ne bileyim işte... bi garipti.
+ ... nasıl yani?
- ... ne?
+ ... şey!
iç-dış konuşma: cümlenin ilk yarısını içinizden, diğer yarısını ise sesli olarak söylemektir. bu durumda hangi konudan bahsettiğinizi kimse anlamaz ki bu durum daha kuvvetli bir trip sebebidir. işin kötü yanı, belki de o an içinizden geçiriyor olduğunuz şeyi aslında sesli bir şekilde söylüyorsunuzdur. işte bu fikir kişiyi tam bir paranoyaya, tribe iter.
not: kesinlikle söz konusu maddeyi hoş gösterme amacıyla yazılmamıştır. sadece bilinmesi amacıyla, amsterdam'da yaşayan zenciler üzerinde yapılan gözlem sonuçlarına dayanarak hazırlanmıştır.
örneğin...
duyuların açılması: duyular o kadar hassaslaşır ki bir kedi miyavlamasını çığlık olarak duyabilir, bir otomobil farını güneş olarak görebilir, size dokunmuş birinin size vurduğunu düşünebilirsiniz.
paranoya yapma: duyuların gerçeği çarpıtması üzerine duyu verilerinizin kuvvetinden korkuya kapılıp saçma sapan şeylerin size zarar vereceği saplantısına kapılabilirsiniz. öyle ki, yanınızdan geçen biri bir an size bakıp yanındakine bir şey söylese kendinizi tehlikede hissedip kaçmaya başlayabilirsiniz. veya 20 metre uzağınızdan geçen bir arabanın aslında size çarpmak üzere olduğunu düşünüp çığlık atabilirsiniz.
zaman algısının kısa sürelere bölünmesi: her an için kendinizi bayılma durumundan çıkıyor gibi hissedersiniz. sanki suyun dibinden yükselmeye başlıyorsunuz gibi sesler, ışıklar, kokular canlanmaya başlar. tam yüzeye varıp da sağlıklı duyum haline vardığınızda tekrar dibe düşersiniz. böylece bilinciniz her seferinde işe sıfırdan başlar. nerede olduğunu, ne yapıyor olduğunu fark etmeye başlarken ve herşey düzeliyor, aydınlanıyor derken tekrar dibe vurursunuz.
ne konuştuğunu unutma: yukarıdaki durum sonucunda, her kendinize gelmeye başladığınızda kendinizi konuşuyorken bulursunuz. fakat cümlenin başını ve ne konuşuyor olduğunuzu bilmezsiniz. böylece muhabbet aptal yerlere gider. hele ki ortamda birkaç kişi aynı kafada ise durum vahim bir hal alır. örnek bir diyalog:
- kalktık, sonra adamın evine gittik abi... (dibe vuruş!)
şey... ondan sonra... ne bileyim işte... bi garipti.
+ ... nasıl yani?
- ... ne?
+ ... şey!
iç-dış konuşma: cümlenin ilk yarısını içinizden, diğer yarısını ise sesli olarak söylemektir. bu durumda hangi konudan bahsettiğinizi kimse anlamaz ki bu durum daha kuvvetli bir trip sebebidir. işin kötü yanı, belki de o an içinizden geçiriyor olduğunuz şeyi aslında sesli bir şekilde söylüyorsunuzdur. işte bu fikir kişiyi tam bir paranoyaya, tribe iter.
not: kesinlikle söz konusu maddeyi hoş gösterme amacıyla yazılmamıştır. sadece bilinmesi amacıyla, amsterdam'da yaşayan zenciler üzerinde yapılan gözlem sonuçlarına dayanarak hazırlanmıştır.
güncel Önemli Başlıklar