bugün
- uzun boy9
- kadının en güzel yaşı20
- sahurdayız uludağ sözlük21
- sözlük kızlarına bir şeyler söyle18
- risale i nur dan vecizeler13
- günün sözü14
- farklı siyasi görüşler dost olabilir mi11
- fenerbahçe nin ligden çekilmesi24
- telefona eşini benim karı diye kaydeden erkek17
- enflasyon 3 temmuz'dan itibaren düşmeye başlayacak40
- fenerbahçe13
- benimle olan kıymetini olmayan haddini bilecek8
- zina neden günahtır12
- imamoğlu'nun kirli rant ağı deşifre oldu26
- kuresel ikinma'nın asalet ve kalitesi15
- yazarların iftar yemekleri8
- güllaç17
- erecto'nun çaylaklılığı kaldırılsın13
- queen ravenna'ya saldıran kazlar11
- anneci erkekler8
- iv gyasaddin10
- sözlük yazarlarının akşam yemekleri8
- erkeklerin duygusuz olmaları20
- 17 mart 2024 trabzonspor fenerbahçe maçı75
- trabzon'a arapzon diyen tipler14
- iyi ki doğdun bik biiik iyi ki doğdun bik biiiik28
- 18 mart çanakkale zaferi18
- sub zero mu scorpion mu15
- sözlük yazarlarının çektiği istanbul fotoğrafları14
- pazar günü erken kalkmak için bir sebep10
- chp seçmeni12
- kadınların kendilerini güzel bulma oranları8
- sözlük kızıyla sevgili olmak16
- türkiyede kadın hakları kısıtlanırsa nolur12
- rakip takım taraftarına saygı duymak11
- arkadaşlar sizce bu bana yakışır mı9
- bisikletle işe gitmeyi medenilik sanan insan13
- 17 mart 2024 kasımpaşa galatasaray maçı25
- bir günahkar profil uzmanı sikmek13
- kan tutan kasap'ın çaylaklığı kaldırılsın11
- israil malıysa almam diyen market müşterisi14
- büyük uludağ sözlük grevi10
- arapça allahın dilidir19
- uyumlu ikililer9
- uludağ sözlük'e hintli yetkili alınması16
- chp'li teyzelerin kuaförü olmak10
- çinlilerin yaptığı kan alma makinesi17
- esra ezmeci poposunu elliyor14
- kuresel ikinma'nın sekizinci nesil olması21
- yanaklarından ısırmak istenilen sözlük yazarları8
bu şehirde ulaşım; tramway, kırmızı minibüsler ve yeşil otobüslerle sağlanmaktadır. aslında başlık eskişehir de ulaşılamayan ulaşım olacaktı. zira ben, bu şehirde, direk bir yere ulaşmayı beceremedim henüz.
şimdi, anlamadığım bu otobüsler bir seferde aynı durağa iki kez uğruyorlar, birinde osmangazi ye gidiyor diğerinde de nereye gideceklerse oraya gidiyorlar da bu şoförlerle nasıl iletişim kurulacak bilemedim.
ilk bir acemilikle bindim ki eve gidebilme umuduyla, kendimi osmangazi üniversitesinin şehrin terk edilmiş noktasındaki kampüsünde buldum. üstüne üstlük şoförden de azar yedik neden sormadım diye.
neyse efendim.. dedim bir dahakine sorayım. sordum. bu sefer de, "yazıyor ya! niçin soruyorsunuz?" dediler. la havle dedim.
bir gün gene başka diyarlardan otobüse binmeye çalışırken, sormadım bu kez üzerinde yazıyor diye. sonra dedim, "ulan gene gitmez, sağa sola giderim, bir gün de dolanmadan gideyim şu eve.." bir yandan kart basmaya çalışırken, bir yandan da gidiyor değil mi derken, adam gülerek geçmez dedi. yer miyim? kesin üzerinde yazıyor, yazmasına rağmen sorduğum için dalga geçiyor diye düşündüm, yine basmaya yeltendim. bu sefer acı bir haykırış işittim. "geçmez gerçekten geçmez! şaka yapmıyorum. valla!" yeminlen dehşete düştüm. nasıl indiğimi bilemedim otobüsten. o nasıl bir haykırıştı ya rabbim.
yine bir gün zavallı bir şekilde zor bela binebildiğim otobüsten inmeye çalışırken şoför beyin nidasıyla karşılaştım: "son durak değil. felan yere gideceğiz. eğer oraya gidiyorsanız inmeyin!" "yok." dedim "ineceğim." bunun üzerine tutturdu. gerçekten gidiyoruz! "hayır ya ineceğim." ineceğim, ineceğim alla allaaa. hasta mıdır nedir. evimi geçecek odun kafa.. üstüne üstlük bir de afra tafra yaptı iniyorum diye. peki siz bilirsiniz dedi. ne demek istedi len bu? kötü bir şey mi dedi hala anlamadım.
bir de bu şehirde herkes beni tanıyor galiba artık. çünkü durmadan kayboluyorum, yol soruyorum. köprübaşına giderken * * oradaki yorgancı amca bile beni kaybolan kız olarak tanıyor. bir gün, farkında olmadan, dükkanının önünde durmuş, yönümü bulmak için kendi etrafımda daireler çizerken en son dayanamadı geldi, "nereye gideceksin?" dedi. neyse ki o gün de öyle buldum yolumu. * *
hatta bir keresinde öyle bir kaybolmuştum ki taksiciler bile nereye gideceğimi bulamadılar, polise haber vereceklerdi. bu yaşta böyle rezil olmak da varmış hayatta. gerçi bu durumdan pek de utandığım söylenemez.
şimdi, anlamadığım bu otobüsler bir seferde aynı durağa iki kez uğruyorlar, birinde osmangazi ye gidiyor diğerinde de nereye gideceklerse oraya gidiyorlar da bu şoförlerle nasıl iletişim kurulacak bilemedim.
ilk bir acemilikle bindim ki eve gidebilme umuduyla, kendimi osmangazi üniversitesinin şehrin terk edilmiş noktasındaki kampüsünde buldum. üstüne üstlük şoförden de azar yedik neden sormadım diye.
neyse efendim.. dedim bir dahakine sorayım. sordum. bu sefer de, "yazıyor ya! niçin soruyorsunuz?" dediler. la havle dedim.
bir gün gene başka diyarlardan otobüse binmeye çalışırken, sormadım bu kez üzerinde yazıyor diye. sonra dedim, "ulan gene gitmez, sağa sola giderim, bir gün de dolanmadan gideyim şu eve.." bir yandan kart basmaya çalışırken, bir yandan da gidiyor değil mi derken, adam gülerek geçmez dedi. yer miyim? kesin üzerinde yazıyor, yazmasına rağmen sorduğum için dalga geçiyor diye düşündüm, yine basmaya yeltendim. bu sefer acı bir haykırış işittim. "geçmez gerçekten geçmez! şaka yapmıyorum. valla!" yeminlen dehşete düştüm. nasıl indiğimi bilemedim otobüsten. o nasıl bir haykırıştı ya rabbim.
yine bir gün zavallı bir şekilde zor bela binebildiğim otobüsten inmeye çalışırken şoför beyin nidasıyla karşılaştım: "son durak değil. felan yere gideceğiz. eğer oraya gidiyorsanız inmeyin!" "yok." dedim "ineceğim." bunun üzerine tutturdu. gerçekten gidiyoruz! "hayır ya ineceğim." ineceğim, ineceğim alla allaaa. hasta mıdır nedir. evimi geçecek odun kafa.. üstüne üstlük bir de afra tafra yaptı iniyorum diye. peki siz bilirsiniz dedi. ne demek istedi len bu? kötü bir şey mi dedi hala anlamadım.
bir de bu şehirde herkes beni tanıyor galiba artık. çünkü durmadan kayboluyorum, yol soruyorum. köprübaşına giderken * * oradaki yorgancı amca bile beni kaybolan kız olarak tanıyor. bir gün, farkında olmadan, dükkanının önünde durmuş, yönümü bulmak için kendi etrafımda daireler çizerken en son dayanamadı geldi, "nereye gideceksin?" dedi. neyse ki o gün de öyle buldum yolumu. * *
hatta bir keresinde öyle bir kaybolmuştum ki taksiciler bile nereye gideceğimi bulamadılar, polise haber vereceklerdi. bu yaşta böyle rezil olmak da varmış hayatta. gerçi bu durumdan pek de utandığım söylenemez.
belediye otobüsü şöförleri durakta kendine el, kol sallamayan yolcu görmezse o durağa uğramaz. otobüsün durması için 3453 metre öteden hazırlanmanız gerekmektedir. durağın yanından jet hızıyla geçiyorlar. sen o minicik numarayı görüp kolunu sallayasıya kadar otobüs çoktan gitmiş oluyor. ben 6 senedir bu stesle yaşıyorum. tam numarayı görüp hareket ediyorum, otobüs taaa ebesinin şeyinde duruyor. koşmayı da sevmediğim için şöförün kötü bakışlarına maruz kalıyorum. hayır biraz daha yürüsem eve varıcam zaten. ya da nasılsa durağı geçtim, bi sonraki otobüse binsin bezevenk deyip yoluna devam ediyorlar. hem tabelalar okunmuyor, hem dur lan durağa geliyoruz beyler, belki tabelayı göremeyenler vardır şöyle bir yavaşlayalım diyen şöförler var. insan durağa yaklaşınca bi yavaşlar amına koyayım.
çarşıya yakın yerlerde oturuyorsanız genelde yürüyerek mümkündür. okula giderken de minibüse bindiysem şoförünün çılgınlığına bağlı olarak 5-10 dakika sürerdi. tramvayı hiç söylemiyorum binmeyin, bindirmeyin.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar