bugün

aslında çıkarmışsınızdır onu artık hayatınızdan ve aklınızdan. bilirsiniz yaşanan güzel günlerin, harika gecelerin, unutulmaz anıların çook geride kaldığını, tıpkı onun gibi. önceleri "baş tacı" olanın, artık bir yerde gördüğünüzde "nasılsın, hayat nasıl gidiyor?" olması çok da üzmez aslında sizi.

artık o da sizi, sizin onu unuttuğunuz gibi unutmuştur. zaman ikinize de farklı hayatlar, tatlar, mekanlar, insanlar sunmuştur. arada bir aklınıza "acaba iyi mi?" diye, son derece arkadaşca takılır. "o kendine iyi bakmasını bilir" dersiniz, "iyi dilekler" sunar, devam edersiniz hayatınıza.

ama hayattan payınıza düşen puştluğu elbet alacaksınız ya...

gecenin 1:30' unda çalan telefondaki ses, o'nun artık olmadığını söyler. pek anlam veremzsiniz önce. "hasstır lan, sıçarım şakana gece gece" diye çıkışırsınız arkadaşınıza. ağladığını duyunca, aslında olayların ne kadar gerçek, hayatın ne kadar acımasız olduğunu anlarsınız, gencecik yaşınızda...

tekrar aklınıza gelir o yaşanan güzel günler, harika geceler, unutulmaz anılar...
yeni hayatınızda, eskiyi hatırlarsınız, özlersiniz onu...
tekrar inanamazsınız, ararsınız, ulaşılamaz telefonuna...
özlersiniz, belki de o an sevdiğiniz insandan çok o'nu...
bilirsiniz, yok artık o...
bilirsiniz dönmeyeceğini, n'olur gel diye yalvarırken...
özlersiniz sadece, özlersiniz...

dön, ne olur...

11 saat sonra gelen gözü yaşlı edit: boşver "melek"im, burası çok çirkin, çok pis. tertemiz bulutların üzerinde koşturmalısın sen artık, buradan koparılmak; ödüldü belki de senin için...

ama yine de dönersen...
bazen hayata lanet okumanın en büyük nedenidir...
everything but the girl'ün missing'inin en anlamlı olduğu andır...
arada bünyede hasıl olan,ve kuvvetle muhtemel eski sevgili kişisinde hasıl olmadığından mütevellit derhal ket vrulması gereken durumdur.
sırf gurbete çıkıcam,yürümez diyip de onu bıraktıysanız (bkz: long distance relationship) ve gurbette hiç ama hiç mutlu değilseniz , her yerlere sürükleyebilecek bir özlemdir ..

acaba bu kızın bedduası mı tuttu bana ?.. gibi paranayolara girersiniz..suçlusundur,gururlusundur,o nedenle tekrar aramak da olmaz belki de başkası vardır artık.el kızı seni beklemez ki .... *
(bkz: geçmişi özlemek)
her kişi kendini sevdiği ölçüde başkalarını severmiş . aslında özlenen , kişinin eski sevdiği felan değilmiş ! kişi o kişiyle yaşadığı mutluluğu özlermiş , o güzel günleri yaşatan zamanı özlermiş .yani eski sevgili bu cümlenin gizli öznesi olması durumuymuş .
son olarakta o güzel şarkıda söylendiği gibi , seni ben değil kedi özledi ...
kişinin sevgilisi yoksa ve duygusal bir parça çalındığında aklınıza gelecek kimse yoksa gerçekleşmesi kaçınılmaz durumdur.
o ne menem derttir oyle..
bogaziniza dugumlenir.. gozlerinize dolar.. kramp gibi girer olur olmaz yerde.. nefessiz birakir.. aslinda dogru olani yaptiginiza inansaniz da.. bir yangindir sarar sizi.. icinizden kufur etmek gelir..iyi yetismis aile kizisinizdir diliniz varmaz.. tutarsiniz kendinizi.. kadere soylenmek istersiniz.. ama kaderin yazicisina sesiniz cikmaz..
huzne salarsiniz kendinizi..
sonra telefonunuz calar. *o'dur arayan..
cevaplarsiniz vakur bi ses tonuyla.. saol hersey yolunda dersiniz.. o da iyi.. evet onu da hallettim dersiniz..
aslinda biraz yogunum da su ara ben seni sonra ariyim dersiniz.. ikiniz de durur kapatmak istemezsiniz..
ama kararlisinizdir.. kapatmalisinizdir.. kapatir, bisure fondaki la sesini dinlersiniz..
gozden akan yaslara izin verir.. uzaklara bakarsiniz.. en uzaklara..
caniniz acir..
caniniz cok acir..
sadece sevgilisiz kalindiginda hissedilen duygu.
bosverin dönmesin,zaten bir hayrı olsa sizi hic terk etmezdi,adıda zaten ''eski sevgili'' degil ''sevgilim'' olurdu denilesi hissiyat.
birliktelik yaşa(ya)mayan kişilerin yaşadıkları ve yeni bir ilişkiye başlayana kadar devam ettikleri depresif durum
(bkz: eski sevgiliyi izlemek) **
sayfalar dolusu öykü yazıp hepsini yırtıp atmak,onu ve parmağındaki ölümcül halkayı her görüşte kalbine batan keskin kılıcın acısıyla yanmak ve aşkı unutup nefreti yaşamaktır.
iç sızlatan, göz dolduran eylem. eskilerin birer birer göz önüne getirilmesine, ondan arda kalanların saklandığı yerden çıkarılıp, "aaa bak bana bunu şu tarihte hediye etmişti, bu fotoğrafı şurda çektirmiştik, sonra da sinemaya gitmiştik" gibi sözler sarfedilmesine neden olur. bütün bunlar yapılırken fonda ortak şarkınız çalıyorsa kahreder insanı.
özlemin nefretle kesiştiği ince çizgide başlar herşey.özledim diyip de nefreti yaşamaktır aslında ya da nefret ediorum diyip çok özlemektir.sevgili sevgili olduğundan olmalı o kadar severken bırakıp gittiği için nefret edilmektedir ama atsan atılmaz satsan satılmaz eski sevgilidir ve de kendini bu kadar özletebildiği için nefret sebebidir.
>Düşlerin gerçeğe, gerçeklerinse düşe dönüştüğü bir
>yaşam özlüyorum. Yaşamaktan
>bunalmıyorum, bunalımı yaşayıp, bunu kendime ait bir
>yaşam biçimine
>dönüştürüyorum.
>
>Sanırım bütün sorunum özlemekle ilgili. Keşke
>"yaşlanmaya başladım, o yüzden
>geçmişi özlüyorum" diyebilseydim. Zerre kadar
>özlemiyorum geçmişi. Geçmişe dair
>ne varsa silindi hafızamdan. Ben geleceği özlüyorum.
>Belki de hiç
>yaşayamayacağım geleceğime dair özlemlerim. Asıl
>sorunda burdan başlıyor zaten.
>Geleceğin olmayacağını biliyorum. Olmayanı, olma
>ihtimali bulunmayanı özlüyorum.
>işte bu özlem koyuyor insana...
>
>Beni koyup gitme
>Ne olursun
>Durduğun yerde dur..
>Kendini martılarla bir tutma
>Senin kanatların yok
>Düşersin, yorulursun
>Beni koyup gitme
>Ne olursun...
>
>Duvarda gölgeler ve o görüntülerle çarpışmak yoruyor.
>insanlar gerçek değil
>artık, mekanlar gerçek değil. Belki de o yüzden
>sevmiyorum ana caddeleri,
>ışıltılı alışveriş merkezlerini, konforlu mini sinama
>salonlarını. Flimlerin
>değeri düşüyor oralarda, filmler hırpalanyor. Ruhumuz
>bütün "sakıncalı" kareleri
>sansürlüyor, makaslıyor, yalnızlaştırıyor. Sansürlü,
>makaslı, yalnız bir yaşam
>bu benim yaşadığım ve yalnızım işte yine...
>
>Şaşırmıyorum aslında, böyle olacağını çok öncesinden
>biliyordum. "Boş durmadım,
>savaştım. Savaştım ama yenildim. Yenildim ama
>ezilmedim" diye kandırmayacağım
>kendimi. işte itiraf ediyorum; ezile ezile, hırpalana
>hırpalana yenildim.
>Yenildim işte ötesi yok..
>
>Bir deniz kıyısında otur
>Gemiler sensiz gitsin bırak
>Herkes gibi yaşasana sen
>işine gücüne baksana
>Evlenirsin çocuğun olur
>Sonun kötüye varacak
>Beni koyup koyup gitme
>Ne olursun...
>
>işte bu yüzden korkuyorum ana caddelerden. Deniz
>kenarlarını seviyorum, salaş
>meyhaneleri seviyorum. Issız ve bana ait olan yerleri
>seviyorum. Televizyonu
>değil ama o televizyonun altındaki dolapta bulunan
>anılarımı seviyorum. Her
>açtığımda o dolapta bulunan anılarımın anlatacakları
>var bana çünkü. O salaş
>dediğim meyhanenine öyle, kayalara vuran dalgalarında
>ne çok anlatacağı şey var.
>Bunlar dışında herşeyin sadece görüntüsü var oysa.
>
>Elimi tutuyorlar ayağımı
>Yetişemiyorum ardından
>Hevesim olsa param olmuyor
>Param olsa hevesim...
>Yaptıklarini affettim
>Seninle gelemiyeceğim yine de
>Beni koyup koyup gitme
>Ne olursun...
>
>Bunun için yalnızca kendimi korumak için kaçıyorum
>herşeyden. Kaçarak yaşıyorum.
>içime kapanmıyorum, düpedüz içime kapaklanıyorum.
>Böylece korunuyorum hayattan.
>Bedenimse ruhumun zırhı sadece...
(not alıntıdır)
eğer onunla görüşen yakın arkadaşlarınızdan biri varsa rahatca ben de geliyorum diyemeyip artık o grupta olmadığınızı anladığınız anda hissettiğiniz durum
kiz arkadastan ayrildiktan bir suru sonra gerceklesen durumdur .eski kiz arkadasa asik olundugu anlanir.aci bir durumdur.devamli ozlersiniz onu**
(bkz: eski kiz arkadasla yeniden cikmak)
(bkz: eski kız arkadaşı közlemek)*
son askım sarkısıyla zirveye ulasır.
Herşey bir sanrı dan ibarettir...Herkes ayrıldığı insana hala aşık olduğunu sanar ve onu özler...Geçici bir süreçtir...
unutamamak, yaşadıklarınızı anımsamak.
"Hafıza kum gibidir" lafının doğruluğunu kanıtlayan olaydır ziya onunla yaşadığınız anılar taze olduğu için onları hatırlar ve özlersiniz ya da özlediğinizi sanarsınız zamanla bu duygu gider.. Yeni birini buluncada artık pek hatırlanmaz*..