bugün

çoğunun uydurma olduğunu düşündüğüm sapık adamların yada kızların girdikleri hikayeler..kafalarında kurdukları gerçek dışı hikayeleri yazan kötülük kahramanlarıdır..
merhaba ben 1 burhan çaçan boyunda,esmer,beyaz tenli,yeşil gözlü,sarışın bir adamım...diye başlayan hikayelerdir.
...mualla ise dolgun kalçalı, esmer, mavi gözlü hülya avşar gibi bir kadındı. bana karşı ilgisi olduğunu anlamıştım...şeklinde devam eden hikayelerdir.
(bkz: bir demet tiyatro)
(bkz: feriştah)
bu karakterde de fena maceralar vardı tabi. ama çoğu hikaye gibi hayal ürünüydü.
uydurma fakat komik, aynı zamanda ilgi çekici hikayelerdir. Nette istemeyeceğiniz kadar bu türde hikayeler mevcuttur. Konular genellikle aynıdır. en önemli şey ise bunu yazan yazarın bu olayı gerçekten yaşıyormuşcasına yazıya dökmelidir. kendisi inanmazsa okuyucuyu hiç inandıramaz. bu yazarların hayal gücü çok geniş ve fantastiktir. akıla gelmeyecek her türlü pis fetişleri hayal dünyasında master yapmış, o yüzden bu tür hikaye yazımında asla sorun yaşamamaktadır.

okuması zor, yazması daha zor olan hikayelerdir. aynı zamanda "gece gece bu başlığı nereden gördüm amk" dediğimdir.
hepimizin azmak için inanmak istediği hikayelerdir...
üst komşumuzun türbansız karısı.
Kimsenin inanmadığı ancak okumayanın da olmadığı türdür. Okumak ve yazmak için geniş bir hayal dünyası gerekir.
arbada elimi kızın omzuna götürmüştüm .benim erotik anlayışım bu.
(bkz: içeri girdiğimde memelerini sıvazlıyordu)
ERGENLiĞE GiRMiŞ HER TÜRK'ÜN EN AZ BiR KEZ OKUDUĞU KOLPA HiKAYELERDiR.
sıradan bir gündü. evde oturuyor ve film izliyordum. tamam peki, porno izliyordum. bitince içimde mahçup bir ifadeyle mutfağa su içmeye gittim. o esnada 'bidaaa porno izlemiycem lağn' diyordum kendi kendime. işimi halletikten sonra 'iğrenç eylem' olarak gözüküvermişti birden..

saat 02:00 suları olması lazım. yatağıma yattım. biraz döndüm durdum uyumak için. normalde hep sessize aldığım telefonumu aradım yatağın içinde. bir içgüdü telefonumu bulmam gerektiğini söylüyordu. kalkıp mutfağa baktım. rafa koymuşum. aldır almaz telefonumda 8 cevapsız çağrı gördüm. arayan hemcinsim olan x'di. en yakın arkadaşım. gene yeni ayrıldığı sevgilisini anlatacaktı heralde dedim. üstüne düşmedim. bir yandan da meraklanmıştım.. ama saat gecenin ikisiydi ve bu saatte onu arayamazdım. uyumuya çalıştım. uyuyamadım. döndüm durdum. üçe geliyordu saat. x'i aramaya karar verdim.

arama tuşuna bastım ve ilk çalışta açtı telefonu.

-napıyoon yarraağğmm
+iyi am kafa senden

işte bu da benim erotizm dolu hikayem sözlük.
gezi parkına gittik....
en cok da yorumlar olduruyor beni..
-senin haysiyetini sikeyim lan abla sikilir mi?
-kizini sikmis orospu cocugu.
-yalan amk.
-yalan soyleyeni sikmiyolar bu memlekette.
ve final;
-kizlar arayin, cok sert cakarim 04562894791..........
"erotik öykü:komşumuz ayfer abla...

adım tahsin yolbeyli, 23 yaşındayım. bu yaz tatilinde komşumuz ayfer ablayla yaşadığım macerayı sizinle paylaşmak istiyorum... ayfer abla iki yıl önce kocasıyla birlikte apartmanımıza taşınmıştı... ve ben, o günden beri onun için çıldırıyordum... ayfer abla 32 yaşında 1.65 boylarında beyaz tenli enfes bir kadındı...

kocası ümran abi 39 yaşında 1.85 boyunda atletik yapılı, yanık tenli, nefis bir adamdı... ama konumuz o değil, konumuz ayfer abla...

ayfer abla sürekli giydiği askılı bluz ve mini etekle aklımı başımdan alıyordu. bir gün dayanamayıp kendisine açıldım...
-ayfer abla sürekli niye aynı şeyleri giyiyon?insan kokar yav...
-yıkıyoruz herhalde...

aradan günler geçti... o gün başıma geleceklerden habersiz, semtimizin bakkalı ismet abiyle sohbet ediyordum... ismet abi 43 yaşında 1.50 boylarında buğday tenli, buğday gibi bi adamdı...oldukça atletik bi gülümsemesi vardı... konumuz ayfer abla olduğu için onu da es geçiyoruz...

ben bakkaldayken içeri ayfer abla girdi...üzerinde vücut hatlarını belli eden bir tişört vardı... nereye gittiğini sorunca köpeği muffy'yi gezmeye çıkarttığını söyledi...

muffy 1,5 yaşında, 40-45 santim boylarında enfes bir köpekti... ipek gibi tüyleri... amaan, ayfer ablaya geçiyorum...

ayfer abla beş on dakika muffy'ye göz kulak olabilir miyim diye sordu. hemen kabul ettim tabi... eğilip köpeğinin tasmasını takarken gözlerime inanamadım... sütyen giymemişti!!!

aklımı kaybedecek gibi oldum... elim ayağım birbirine dolanmıştı... sonra ayfer abla muffy'yi bırakıp gitti... o gidince hayvan huysuzlandı... havlamaya başladı... sakinleştireyim diye kucağıma alınca gözlerime inanamadım... sütyen giymemişti!!!

hemen ismet abiyi kontrol ettim. o da sütyen giymemişti!!! peki kimdi bu sütyeni giyen?!... tanrım yoksa...

aman allahım ben giymiştim! hem de annemin sütyenini giymiştim! hatırlıyorum annem bu sütyeni tuhafiyeci erhan'dan almıştı...

tuhafiyeci erhan 1.75 boylarında, kumral... lan ben bu sütyeni nasıl giydim lan?!.

hemen sütyeni çıkarıp muffy'ye taktım. muffy çıkarıp, ismet abiye attı... ismet abi de dolgun kalçalarını sergileyerek sütyeni tezgahın altına sakladı...

o esnada ayfer abla içeri girdi!.. üzerinde vücut hatlarını gösteren bi gömlek vardı... hani tişört vardı, gömleği ne zaman giydin diye sorduk... tuhafiyeci erhan'a uğradım ondan aldım dedi...

(sahne: tuhafiyeci erhan ve ayfer abla cinsel münasebettedir)
tuhafiyeci erhan 1.75 boylarında, kumral. bi dakka noluyo lan orda? vay şerefsizler!!
-git lan! git!..

işte böyle.. artık muffy, ben ve ismet abi her gün buluşup sevişiyoruz...hayat bizim için çok daha renkli oldu. öyle değil mi ismet abi?
-harbiden dolgun mu lan kalçalarım?"

(bkz: yiğit özgür)
Keşke kaliteli ve gerçekleri olsa dediğimiz hikayeler...
sözlüge girdigimde ben butonunu oksuyordu.
kocası uzun yol şöförü olan komşumuz ayfer abla 90 60 90 mini etekli süper bir hatundu.kocası alaaddin abi yine işi gereği uzun yola çıkınca diye başlayan,sadece gülmek için açılıp okunacak,hayal gücü ve fantezinin dibine vurmuş hikayelerdir.
"hükümet, yeni bir vergi daha çıkaracağını açıkladı." şeklindeki, aynı zamanda dünyada bire bir yaşanan hikayelerdir.
eskiden bulvar gazetesi'nin verdiği eklerde (erotica, sadrazam, miço ve 1 tane daha vardı şimdi hatırlayamadım) yayınlanan hikayelerdi.

gizli gizli alır okuduk, her an yakalanma heyecanı, o hikayenin verdiği haz ve keyif, o ekleri herkesten saklama, daha neler neler hey gidi günler heyy...

şimdi bulvar gazetesi yok maalesef, o hikayeler artık internette, zırt pırt kendi kendine açılan sayfalar, zort diye ortaya çıkan reklamlar ve virüs bulaştırma ihtimali yüzünden maalesef o eski heyecanı o siteler veremiyor...
anlatıcaklarım tamami ile gerçek olduğundan gerçek kimliklere saygıdan dolayı ad ve soyların ilk harflerini kullanacağım;
o sarışın, ama orjinal sarışın bir kadındı, zarif elleri ince uzun parmakları vardı, tırnakları her zaman uzun ve ojeliydi. saçları kumral ve dip boya zamanı gelmiş bir halde gördüm ilk onu. 1.74,2 cm boylarında idi tam olarak ölçtüm. yüzü güzel elmacık kemikleri belirgin, dudukları ise etli idi. burnu daha önce ameliyat ile düzeltilmişdi güzel bir yüzü vardı. ayakları ufak ve ayak bilekleri ile çok orantılı ve bakımlı idi, ayak parmakları bile ojeli idi genelde siyah oje ile olmayı severdi çok vamp bir kadındı.
vücut hatları dolgundu, büyük göğüsleri sanki her an fırlayacakmış gibi duruyordu, arkadan baktığında ise o afeti devran kalçaları çok müthişti, yürürken iki yanına yoğurt koysan su eklemeden ayran yapıp geri verecek kıvamda idi. kalçası dışa doğru çıkıktı.
sırtının kalçaları ile buluşan noktasında iki adet gamzesi vardı, . bacakları vücut yapısına göre uzun ve güzeldi. bacaklarının kalçası ile buluşan noktalarında kıllar kalmıştı, belli ki ağdaya kuaföre gitmemiş kendi yapmıştı, doğal olarakta uzanamadığı yerlerdeki kıllar kalıyordu sürekli.
kasık bölgesinde bir dövmesi vardı ve ben hiç görmemiştim bunu.
adı a.m. idi.adı ile hep dalga geçerdi.
ben ise 180,4 cm uzunluğunda kara yağız bir adamım saçlarım siyah gözlerimde siyah, vücudumdaki çıkan kıllarda siyah demek ki ben esmerim. ellerim bütüktü ayaklarım ise 44 numara idi bazı spor ayakkabılarda kalıptan dolayı 43 giydiğimde oluyordu. ayaklarım kokmaz genelde. biraz göbeğim vadı, ama hep derdim büyük kayanın altında büyük yılan yatar diye.boyum ve kg orantılı sayılırdır. genelde işimden dolayı klasik giyinirim.
31 şubat 2012 günlerden çarşamba idi, istanbuldan uçak ile gitmiştim manisaya. verdiği adresi taksiye verdiğimde kapıya kadar götürdü beni.
çok heyecanlıydım, günlerce hayal kurdum onunla sabahlara kadar sevişeceğim hiç uyumayıp ertesi gün tekrar istanbula dönecektim.
bir kaç gün öncesinden fındık fıstık enerji verecek seyler yiyip kendime bakıyordum bir önceki gün sabah uyandığımda duş almış bakımı yapmıştım. dişlerimi de fırçalamıştım uzun zaman sonra.
hayallarimdeki gibi hiç uyumadan sabahın ilk ışıklarına kadar sevişmem gerekti yaptığım toplam masrafı sevişme sayımıza böldüğümde ortalamının düşük olmasını ve sevişme başına düşen maliyeti düşürmeyi hedefliyordum.
neyse,
kapının önünde açılmasını beklerken saatlerce beklemiş kadar uzun geldi o anlar aklımın saniyelik bölgelerinde hangi pozisyonda başlasak kucağıma alıp banyoda mı yoksa mutfak tezgahında mı sevişsek diye düşünüyordum, bir önceki gece kamasutra pozisyonlarını internetten araştırmış bir kaç pozisyonu evde deneyip ezberlemiştim. hatta bakkal rüstem efendiye bile abi nelere dikkat etmem gerek diye muhabet arasında sorup taktik varyasyonlar üzerinde çalışmıştım.
yanımda çokokrem de vardı, en büyük hayalim o çokokremi sabah kahvaltısında ekmeğe sürüp üzerine peynir koyup yemekti.
bir an neden nutella almadım diyede pişman oldum.
kapı açıldı;
- selam ben s.k. nasılsın ?
- selam bende o meşhur a.m. gelsene içeri dedi

içeri girdiğimde kapı eşiğinde çöpleri gördüm o an ben şu çöpleri atıp geleyim mi demek geçti içimden ama boş ver dedim.

içeri gel nasıl geçti yolculuk derken.
ben ona doğru yaklaştım saçlarından tutup ona doğru yaklaşırken bir sıcaklık duydum bu farklı bir histi, aramızda 2,3 cm kalmıştı gözlerim onun gözlerine kilitlenmişti.
ellerim ile saclarını yukarı doğru kaldırdım ve saçlarını yukarıda toparlamak sana ne kadar yakışıyor farkında mısın dedim.
o an şok olmuştu, ikimizinde nefes alış verişleri hızlanmış sanki göğüs kafesimize sığmaz olmuştu nefeslerimiz.hatta bu nefesleri beynimin damarlarında bile hissediyordum.

oturma odasına geçtiğimizde onun tam arkasındaydım, ona yaklaştım o hayalini kurduğum müthiş kalçalar önümde idi. arkasında ona doğru yaklaştım ve pandik attım.
şok olmuş ve titremeler geçiriyordu, devam et daha hızlı dedi.
onun söleri ile tahrik olup onu tokatlamaya devam ediyordum
hızımız artık ikimizede yetmez olduğunda titreyerek ağlamaya başladı yeter popom kızardı dedi.
ben ise bitkin ve dağılmış bir haldeydim.
daha önce hiç bu şekilde tokatlamamıştım bir popoyu.
zevk çığlıklarımızdan rahatsız olan alt komşu gelmiş kapıyı çalmıştı.
ben ise kanepeye uzanmış dinlenmeye ve enerji depolamaya çalışıyordum.
biraz sonra a.m. içeri geldi ben uzanmış ona davetkar bir şekilde bakarken önümdeki kabarıklığı gördü, gözleri takılmış bakışları değişmişti sanki oda istiyordu bana yaklaştıkca heyecanlanıyordum.ellerimi kontrol edemez oldum.
gelmiş ve yanımda idi cebimden bir parfüm çıkardım ve ona aldığımı söylererek hediye ettim çok sevinmişti.
benimde önümdeki kabarıklık yok olmuş ve rahatlamıştım.
odaya girdiğimde düzgün 5 lira arıyordu...
kahramanlarının nedense hep keşfedilememiş porno starları kadar afet olduğu mahalleli karakterlerdir. ulan bildiğin ssk'sı bile olmayan teyzeler, ablalardır bunlar ve ter kokmaları muhtemeldir.
geçen yaz bodrumdaki yazlığımıza gittim. okuldan falan iyice bunalmıştım biraz değişiklik iyi olur dedim. yazlığımız 2 katlı deniz kenarında muhteşem bir yer. hemen yan tarafta da bir aile var. bizimkilerle bunların araları iyi baya. her gün piknik falan yaparlar ama ben pek sevmiyorum komşuları evde bilgisayar oyunları falan takılıyorum. yine bir gün pikniğe gitmişler. komşunun 18 yaşındaki kızı da evde durmayı tercih etmiş. kızla pek bir muhabbetim yok ama öyle bi kaç gün muhabbet etmişliğimiz var önceki seneden. camdan dışarı bakarken gördü beni. camdan cama sohbet ettik. sonra eve davet ettim muhabbet ederiz bişeyler yiyip içeriz diye. 15 dk sonra kız geldi. öyle tv seyrettik bişeyler yiyip içtik. sonra odama çıktık. yatağa uzandı dedi ki bilgisayarı alıp gelsene. tamam uyar dedim aldım laptopu gittim yanına uzandım. güzel oyun var mı dedi. ben de o sıralar lol'e yeni başlamışım açtım. gülerek dedim ki "bu oyunu oynarken pür dikkat kesilmem lazım haberin olsun". ehehe yaptı tamam dedi. ben de hemen bi dereceli oyuna girdim. bi yandan oynuyorum bi yandan sıkılmasın diye kıza anlatıyorum. early game'de iyi item yapmışım 2-3 de kill aldım ilerliyorum. kız birden gömleğinin düğmelerini sıyırdı pantolonuma elini koydu(laptop sol tarafta masanın üstündeydi) hafifçe gülüp napıyosun dedim. hiiiç dedi. tekrar güldüm. 5 dk sonra rakibin mid'deki kulelerden ilkini aldık 5 kişi midden ilerliyoruz. tam bu sırada bilgisayarı kapattı. ellerimi tutup göğsüne götürdü. bu sırada da kucağıma çıktı. siyah bir iç çamaşırı giymişti beyler. gömleğini tamamen çıkardı. oyun da kaldı ortada. hafif ciddi napıyosun dedim. seni istiyorum dedi. titremeye başladım birden elimi kalçasına götürdü. işte o an gözüm döndü. kızı tuttum ağzının ortasına yumruğu çaktım beyler. ulan amına koduğumun kızı dereceli oyun oynuyoruz dimi. bak yine sinirlendim amk
tatyana junior roskolnikov'la tanışmamız hiçbir işe tutunamadığım, lanet olası buhranlı bir yazın sonlarına doğru bir eylül günü sırt çantamı alıp marmaris'e gitmemle gerçekleşti. akıcı ingilizcemle belki turizmde bir şeyler yapabilirim, değişiklik iyi gelir düşüncesiyle bit pazarında görüp aldığım küçük bir ahşap bavuluma birkaç eşya ve kitabı koyup(egzantiriklik olsun)otobüsle yola çıktım(dalaman uçuşları biraz pahalı oluyo da biliyon mu).
otogara indiğimde nemli sıcak yüzüme vurdu. biraz gergin ve heyecanlıydım ve beni çok acayip günlerin beklediğini bilemezdim. tanrı her zaman gizemlidir ve belli ki bana da bazı sürprizleri vardı. orda bir otelde garsonluk yapan M. G. yani Mehmet Güleryüz eski bir arkadaşımdı ve bana otellerinde personel açığının her zaman büyük sorun olduğundan ve turizmin meselelerinden bahsederdi derin sohbetlerimizde ve bu derin sohbetleri mutlaka her yaz listeye eklediği 70-80 tane seks hikayesiyle kapatırdı ve havasını atardı.
Neyse kendisiyle gelmeden önce facebooktan konuştum, bana bir iş ayarlamasını söyledim. şefiyle konuşup ok almıştı, rus ağırlıklı müşterilerin geldiği kısaca S. L.B. F.G yani Sunbox Lovely Beach Flowers Gardenpark oteliydi çalıştığı yer. yol yorgunluğumu M. G'nin yani Mehmet Güleryüz'ün 2 arkadaşıyla kaldıkları bir apartta attım. Berbat bir yerdi aslına bakarsınız ama başka çarem yoktu. Ertesi sabah M. G ile yani.... neyse ya, kısa keselim otele gittim şefi ile tanıştım. Bana personel gisyisi ayarladı, git giy gel dedi. Yüzme havuzunun barı vardı ve ben o bölümde serviste yer alacaktım, akşam yemeğinde grand restoranda, gece yine pool barda geceyi kapatacaktım. Anladım ki otelin her yerinde çalışacaktım, uykuyu unutmalıydım. Heyecanlı işe koyuldum. Barmen ve diğer keko garsonlarla tanıştım, hepsi memleketimi sordu önce aksanlı türkçelerle ben de net bir istanbul deyince gıcık olmuşlardı. bu ne biçim bir herifti. Neyse boşları toplamalıydım. Heyecanlıydım, çaktırmadan da havuz ve plajdaki ortama baktım, ist. dan sonra burası bana iyi gelmişti üstsüzler ve uzun bacaklı onlarca afet hemen önümdeydi ve işim gereği onlarla konuşabilecektim. Gerçi şef beni kadınlarla fazla samimiyet kurmamam konusunda uyarmıştı ama animasyoncuların karıları yağladıklarını, masaj yaptıklarını görünce bu uyarıyı unuttum bile.
Birden balkonlardan birinden bana gülümseyen hayatımda gördüğüm en güzel mavi gözleri gördüm. Buz mavisiydi dostum . Simsiyah kısa saçları, bembeyaz teniyle gerçek bir slavdı. Donup kalmıştım. Elindeki boş şarap kadehini bana gösterdi sallayarak. Başımı salladım peki anlamında. Odasındaki boşları almamı istiyordu lanet olsun dostum bu kadın gerçekten mant. Diğer elemanlara çaktırmadan mutfağa doğru gidermiş gibi yapıp 1.kata doru yol aldım. Koridora girdiğimde kapıyı açtı "privet" dedi. Ben de "hello" dedim. ve ekledim "is it me you're looking for" melodiyi mırıldanarak ? çılgın bir giriş yapmıştım. Bana wow "hello" "lionel richie, i like this song" dedi. thank u dedim. Çok heyecanlanmıştım ama böyle rahat espri yapabilmem beni de şaşırtmıştı. işte bu dedim ya gizemli tanrının o günkü esprisiydi bana. ingilizce biliyordu. Boşları kapıya getirdi tepsi içinde. Dedi kocam içerde uyuyor çok içti. adımı sordu E. A dedim yani ebenin amı kısaca. Onun ismi de Tatyana Junior Roskolnikovmuş. Vay be dedim. "Dostoyevski aklıma geldi" dedim. Gülümsedi "ooo sen biliyor Dostoyevski" dedi, ben dedim "aaa ayıp ettin off course my favorite writer". "karomozov brothers" dedim. Çok derin bakıp gülümsedi, içime işlemişti. dedim "gitmeliyim pool barda çalışıyorum, bugün başladım" gülümsedi. Akşam görüşürüz. Koridoru kelebekler gibi aşarak bara döndüm, akşamı bekleyecektim. işte geliyordu. Seksi Roskolnikov. Kocası görünürlerde yoktu. Bu beni daha da heyecanlandırmıştı. Masasına gittim , bir kokteyl istedi cosmopolitan dedi. Şefe pek belli etmeden ilgimi belli etmeliydim. içkisini getirdim ve işimin 00.00'da bittiğini söyledim. O da kocasının midesini bozduğunu ve bu yüzden odada dinlendiğini söyledi hınzırca. Gece sahilde yürümeyi teklif ettim. "why not" dedi nerdeyse tüm kadınlar gibi. neden olmasındı. ne hayır ne evet. Bu arada şefin kıl kıl baktığını görünce kısa kesip, iş yerim olduğu için ciddi olmam gerektiğini söyledim. ok dedi. Kokteylini içince biraz dolaşacağını söyledi. Buluşma yeri tespit ederek görüşürüz dedik. Gitti. Şef bize bazı talimatlar vererek otelin restoranına geçeceğini söyledi. Verdiği işleri yaparken gecenin sonunu zor ettim. Buluşacağımız yer palmiyelerin olduğu, yeşillik küçük bir park alanının olduğu bir yerdi. Gittim heyecanla beklemeye başladım. Kimse yoktu henüz. Yolda gelirken öpüşen çiftler vardı ve ben de onlardan biri olacaktım, bu yüzden çok anlayışlıydım bu çiftlere karşı. Herkes tanıştığı biriyle yakınlaşıyor, aşkın güzelliklerini yaşıyorlardı. ben de aşk sarhoşu ve iflah olmaz bir romantik olmuştum bu akşam. Tatyana ile St. Petersburg köprülerinde beyaz gecelerde yürümek istiyordum. Biraz yürüyeyim dedim, gelmesi muhtemel yöne doğru yavaş yavaş. Bir palmiye ve gece karanlığında vahşice öpüşen bir çift gördüm, başımı başka yöne çevirmek istedim ki benim bar şefi olduğunu farkettim. Göz ucuyla pis pis bana baktı, asıl şoku da kucağına orurtup kuytuda boynunu öptüğü, kalçalarını sıktığı, elbisesini yarıya kadar indirip nerdeyse ben olmasam sikeceği kadının da benim Tatyanam olduğu farketmemle yaşadım. Hayvan gibi yiyişiyorlardı. Elinde kırmızı bir gül, kafası güzel Tatyana beni farketti hiç sıkılmadan Hellooo dedi, kancık kancık gülüyordu. Yerin dibine girmek istedim. Hızla ordan uzaklaştım. Eve gidip eşyalarımı topladım M. G yani Mehmet Güleryüz ne oldu olm dedi. Bu ne hal? Biraz sakinleşince durumu özetledim. o da "oğlum şef o karıya 3 yazdır çakıyor, o yüzden hep bizim otele geliyor, kocası sızınca ya da bir bahaneyle de hoop şefin odasına" niye söylemedin ah be abi...
Otogardaydım. uykusuz, bahtsız ve aşksız. Evet tanrı gerçekten çok acayip gizemliydi anlamıştım ve para ile seksi ilk defa ciddi ciddi denemeyi düşünmeye başlamıştım.