bugün

bunun yalan olduğunu ispatlayan bir kaç temel ispat geliştirmek gerekirse,

1) hovhannes katchaznouni (ermenistanın ilk başbakanı) nın budapeştede açıkladığı manifestodur. bu kişinin yayınladığı manifestoda ermenilerin nasıl ruslarla birlikte türklere saldırdıklarının rus ilerlemesini kolaylaştırmak için nasıl ayaklanmalar yaptıklarını, bütün türk gençlerinin rus cephesinde savaşırken savunmasız kalan türk köylerindeki kadınlara ve çocuklara ermenilerin yaptıklarından onur duymadığını belirtmiştir. yaptıkları en büyük hatanın rusya ve ingilterenin denizden denize büyük ermenistan vaadlerine inanıp türklere saldırmak olduğunu belirtmiştir.

2) Sevk Olunan Ermenilerin Yollarda Korunmaları, Bunlara Saldıranların Cezalandırılmaları konusunda osmanlı devletinin vilayetlere verdiği emir.
emrin orjinal metni
http://www.ermenisorunu.gen.tr/turkce/arsiv/006.html

ermeni konvoylara uygunsuz davranan jandarmaların cezalandırılması
http://www.ermenisorunu.gen.tr/turkce/arsiv/009.html

Tehcir Sırasında Ermenilere Zarar Verenler Hakkında Soruşturma Açılması
http://www.ermenisorunu.gen.tr/turkce/arsiv/016.html

bu ve bunun gibi bir çok belge zaten "soykırım" ifadesinin yalan olduğunun kanıtıdır. zira osmanlı hükümetinin ermeni soyunu yok etmek gibi bir amacı olsa ermenilerin korunması için fetvalar vermez ermenilere saldıranları asmazdı.

3) http://img6.imageshack.us...5/yalanermenidosyas3q.jpg
bu resim ermeni yalanlarından bir tanesidir. ermeni siteleri bu resmi pek çok yerde kullanmıştır. ancak bu resim macaristanda Nazi Arrow Cross Men Party in Hungary tarafından katledilen bir yahudidir. ve aynı resmi "holocoust" yani yahudi soykırımı müzesinde bulabilirsiniz. ancak ermeniler bu resmi türkler tarafından öldürülmüş bir ermenin resmiymiş gibi bir çok yerde kullanmaktadır.

4) http://img11.imageshack.u...sniformalturklerfakee.jpg
bu da bir diğer ermeni yalan belgesidir. zira resimde gördüğünüz öldürdüklerinin başında resim çektiren askerler rus üniformalı askerlerdir. kısaca aslında kendi katlettikleri türkleri, kendileri katledilmiş gibi resmetmişlerdir. he bazıları rus üniforması giymiş türk askeri olamaz mı diyorlardır. onlara öncelikle saçmalama demek istiyorum ama ilave olarak yerde yatan ölüler dikkatle incelendiğinde sünnetli olduklarının da belirlendiğini belirtmek istiyorum.

5) http://img15.imageshack.u...0/atatrkphotosopyalan.jpg

bu resim hakkında yorum yapmaya bile gerek olduğunu düşünmüyorum zira açık ve net bir şekilde atatürkün resmi ile oynayarak sahte bir resim yapmışlar. bu ve bunun gibi daha onlarca sahte döküman var.

6) ermenistanın hiç bir uluslararası mahkemeye başvurmamış olması ve buna ek olarak bizim de iki tarafın tarihçileri ile yapılmasını istediğimiz toplantılardan kaçması. zira bu tarz fake belgelerle hiç bir tarihçiyi veya mahkemeyi kandıramazsınız. o yüzden ermenistan uluslararası mahkemelerden kaçar onun yerine tarihten hiç birşey anlamayan arnold gibi politikacıları bu belgelerle kandırmayı dener.

7)kendi ilk başbakanlarının da belirttiği gibi techir kanunundan önce van, erzurum, elazığ isyanlarının olmuş olması ve bu saldırılardan dolayı bu şehirlerin ruslara teslim edilmesi. zira bazı ermeniler bu gibi şehirlerde kendilerini savunmak için saldırdıklarını söylemektedir lakin o şehirlerde eli silah tutan her müslüman cephede olduğundan kendilerini kadın ve çocuklardan mı savunmaktadırlar acaba. yoksa korumasız şehirlerde kadın ve çocukları katletmektedirler mi acaba? rusya ile yapılan savaşta cephedeki askerlere hiç bir şehir destek gönderememesinin sebebi ermeni çetelerdir. tren yolları patlatılmış, orduya lojistik destek sağlanamamıştır, telgraf telleri kesilmiş ordudun iletişimi kesilmiştir. daha da kötüsü cephedeki askerlerin anası babası çocuğu cephe gerisinde ermeni çeteler tarafından öldürülmüş karılarına tecavüz edilmiştir bu da cephedeki ordunun morelini de sıfıra indirmiş. ruslara karşı savaşmaktansa köyüne dönüp ailesini koruma isteği uyandırmıştır. zira bu başarılarını ermeniler paris konferansında kendilerine toprak verilmesi için yaptıkları konuşmalarda kendileri belirtmiştir.

bu ve benzeri saldırılarından sonra osmanlı öncelikle bu çetelerin ele başlarını yakalayıp savaş sırasında sorunu büyümeden çözmek istemiştir ancak yakalanan ermeni elebaşları olayı çözmeye yetmemiş bunun üzerine osmanlı hükümeti cephe hattına yakın olan bütün ermenileri techir ettirmiştir. zira ilk ermeni başbakanı da osmanlı yapması gerekeni yaptı, eğer yollarda ölen yüzbinlerce masum ermeni için bir sorumlu aramak gerekiyorsa öncelikle daşnak partisinin suçlu olduğunu söylemeliyim diyerek olayı oldukça güzel analiz etmiştir.
--spoiler--
http://www.facebook.com/g...id=43286587680&ref=ts
--spoiler--
aslinda olmayan " ermeni soykirimi" dir. "turkiye ' de yasayan , artik icimizden biri olmus , kisacasi " turkiyeli " ermeni vatandaslarimiz zaten herseyin farkindadirlar.tam tersi olmus , ecdadimiz utanc verici bir soykirim yasamistir. tarihli ve ispatlidir , fakat unutulmustur. fazla derinlere inmeden ( malum uzun yazilar bilgi icerir ve okunmazlar ) yuzeysel bir gecisle tarihten bir kesit sunalim;

--spoiler--
Birinci Dünya Savaşı'nda Ingilizlere, 150 bin askerimiz esir düştü. Bu askerlerden bir kismi da Mısır'ın Iskenderiye şehri yakınlarında bulunan Seydibeşir Usare Kampı'na hapsedildi.

Kampın tam adı, 'Seydibesir Kuveysna Osmanli Useray-i Harbiye Kampı' idi. Bu kampta, 1918'de Filistin cephesinde esir düşen 16. Tumen'in 48. Alayı'na baglı Osmanlı askerleri tutuluyordu.

12Haziran 1920'ye kadar iki yıl boyunca her türlü işkence, eziyet, agır hakaret ve aşagılamaya maruz kaldılar.

Bu insanlık dışı muamelenin nedeni ise Ermeniler idi...

Kamptaki, Türkçe bilen Ermeni tercümanların yalan, yanlış çevirileri ve kışkırtmaları nedeniyle, kamplarin Ingiliz komutanları, azılı Türk düşmanı kesilmişlerdi. Savas bitmişti. Ancak, kamptaki ağır koşullar nedeniyle ölenler dışındaki askerleri teslim etmek, Ingilizler'in işine gelmiyordu. Cünkü, olasi yeni bir savasta, bu askerlerin yeniden karşılarına cıkabilecekleri, Ermeniler tarafından, Ingilizlerin beyinlerine işlenmişti.

Çözüm toplu katliamdı... Askerlerimiz, mikrop kırma bahanesiyle, süngü zoruyla dezenfekte havuzlarına sokuldu. Ancak suya normalin cok uzerinde krizol maddesi katılmıştı. Mehmetçik, daha ayağını soktuğunda, aşırı krizol maddesi nedeniyle haşlanıyorlardı. Ancak Ingiliz askerleri dipçik darbeleri ile askerlerimizin havuzdan çıkmalarina izin vermiyorlardi. Mehmetçikler, bele kadar gelen suya başlarını sokmak istemedi. Ancak bu kez Ingilizler havaya ateş etmeye başladı. Askerlerimiz, ölmemek için çömelerek başlarını suya soktular. Ancak başını sudan kaldıran artık göremiyordu. Cünkü gözler yanmıştı...

Dışarı çıkanların halini gören sıradaki askerlerimizin direnişleri de fayda etmedi ve 15 bin askerimiz kör oldu. Bu vahset, 25 Mayis 1921 tarihinde TBMM'de görüşüldü. Milletvekilleri Faik ve Şeref beyler bir önerge vererek, Mısır'da esirlerin krizol banyosuna sokularak 15 bin vatan evladının gözlerinin kör edildiğini, bunun faili olan Ingiliz tabip, garnizon komutanı ve askerlerinin cezalandırılması icin TBMM'nin teşebbüse geçmesini istediler.

Tabiiki yeni kurulan devletin bin türlü sorunu vardı. Bu hesap sorma işide unutuldu gitti.

Ama onlar unutmuyorlar...

Kendi ihanetlerini bile soykırım ambalajına sarıp, dünya kamuoyuna sunuyorlar. En üzücü olanı da malum birilerinin, bu karalama kampanyalarına çanak tutması...

--spoiler--