bugün

bu konuyla ilgili şöyle bir kaynak mevcut. ilgilenenler buradan ulaşabilir: http://www.academia.edu/2...onrasi_Toplum_Daniel_Bell
Post-endüstriyel toplumlar, her şeyden önce, endüstriyel toplum düzeninden farklı olarak, enformasyon ve bilgi üretimini baz almaktadır. Yani artık endüstriyel düzenden farklı olarak, insanların önemli bir kısmı gelirlerini endüstriyel üretimden değil, bilgi ve hizmet üretiminden elde ediyorlar. Yine insanların büyük çoğunluğu, endüstrinin işgücü değil, daha çok bilgi ve hizmet sektörünün işgücü hâline gelmiştir.
Enformasyon toplumuna geçiş sürecinde değişim, büyük ölçüde ivme kazanmıştır. Örneğin; bu toplumun stratejik kaynağını oluşturan bilginin dünyadaki hacminin 6 yılda bir, 2 katına çıktığı iddia edilmektedir.
internet gibi teknolojiler, başta eğitim olmak üzere çok geniş bir alanda ağırlığını hissettirmeye başlamıştır. Küresel bir etkileşim ve çalışma düzeni için uygun bir teknolojik altyapı ortaya çıkmaktadır. Bütün bunların yanında artan bilgi işleri ve hızla yaygınlaşan bilgi işgücü, bu yeni toplumun en önemli özelliği hâline gelmiş ve evrensel okuryazarlık ön plana çıkmaya başlamıştır.
Bir diğer ifade ile enformasyon toplumunda bilgi, toplumun stratejik kaynağını oluşturmaktadır. Bilgiyi üreten de kullanan da insan olduğu için, insan kaynakları (dolayısıyla eğitim), bu toplumun varlığını sürdürebilmesinin olmazsa olmaz koşulu hâline gelmiştir.
işin sürekliliğini yitirmesine paralel olarak çalışanlar, yaşamları boyunca yeni işlere uygun yeni hünerler kazanma ihtiyacı duymaktadırlar. Endüstri toplumu standartlaşmayı, kitle üretimini, aşırı uzmanlaşmayı, vasıfsızlaşmayı, Marks’ın ve C. Chaplin’in çalışmalarında sıkça vurgulanan yabancılaşmayı ve mavi yakalı proleterleri yaratmıştı. Oysa bilgi çağında büyük ölçüde, standart işler kompütürize edilmeye başlanmıştır. Kol gücüyle çalışan işgücüne, eskisi kadar gereksinim kalmamıştır. işgücü ise, bilgisayar destekli makinaları kullanabilen, yüksek vasıflı/eğitimli bilgi işçilerine dönüşmektedir.

Endüstri toplumunun gelişi, tarımı endüstrileştirmiştir. Bilgi toplumunun gelişi ise endüstri toplumunun işlerini bilgi işleri hâline dönüştürmüştür. Bugün küçük ve orta ölçekli işletmeler, bir önceki teknolojiye dayansa bile, büyük ölçüde bilgisayar destekli makinaları kullanmaya başlamıştır. Enformasyon teknolojileri, bir taraftan öğrenme ve boş zaman arasındaki ilişkiyi değiştirirken, diğer taraftan da işçilerin vasıf düzeyini yükseltmiştir. Yapılan bir araştırmaya göre, bilgisayar destekli makinaları (robotlar) kullanan işletmelerin % 60’ı, bu teknolojilerin girişinden sonra daha yüksek vasıf talep etmeye başlamışlardır.
Ayrıca hiçbir firma, milyarlık makinalarını eğitim düzeyi düşük, vasıfsız işgücüne bırakmak istememektedir. Dolayısıyla sürekli karmaşıklaşan teknoloji ve üretim sürecinde, vasıfsız işgücünün bu teknolojileri kullanması da zorlaşmaktadır. Bütün bunlar, işgücünün sürekli eğitimini zorunlu kılmaktadır.
işin felsefesi üzerinde çalışan ünlü yazar C. Handy’ye göre, tüm eğitim sistemimizi değiştirmek zorundayız. Gelecek, süreksizlikler dünyasını ortaya çıkartıyor. Bu süreksizlikler çağında, esas olan öğrenciye bilgi ve becerileri öğretmekten ibaret kalmayan yeni bir eğitime ihtiyaç vardır. Çünkü yeni teknolojiler sayesinde bilgi, artık parmaklarımızın ucundadır. Ona ulaşmak artık çok kolaydır. Esas olan, çocukların bu bilgiyi ne yapacaklarını öğrenmelerine yardımcı olmaktır.
Enformasyon toplumu teorisinin önde gelen isimlerinden Y. Masuda’nın da vurguladığı gibi:
* Formel okul sınırlamaları, enformasyon toplumunda ortadan kalkacaktır.
* Şimdiki kapalı eğitim sistemleri, yerlerini bilgi networklerine bırakacaktır.
* Bu durum, gelişmiş bölgeler ile gelişmemiş bölgeler arasındaki boşluğu ortadan kaldıracaktır.
* Kendi kendine öğrenme, eğitimin ana şekli olacaktır. Formel eğitim sisteminde öğrenci, öğretmen tarafından tek taraflı olarak öğretilmektedir. Enformasyon toplumunda öğretmen, özellikle bilgisayar desteği sayesinde bir danışman işlevi görecektir.
* Şimdiki eğitim, zorunlu tutuluyor ve genç yaşta tamamlanıyor. Süreksizliklerin egemen olduğu enformasyon toplumunda yetişkinlerin eğitimi de büyük önem kazanacaktır.
* Kitle eğitimi, yerini bireysel yeteneklere ve tercihlere uygun bir eğitim anlayışına bırakacaktır. Bir diğer ifade ile kişisel tarzda eğitim sistemi uygulamaya konulacaktır.

Örneğin; son dönemde eğitim sisteminden şikâyet eden gruplar muhtemelen gelecekte giderek artan bir şekilde bu tarz eğitime ülkemizde de ilgi göstermeye başlayacaklardır. Önümüzdeki dönemde bazı yazarlara göre, eğitim ve enformasyon zenginleri, eğitim ve enformasyon yoksulları şeklinde iki grup olacaktır. Eğer geleceğin yoksulları arasında yer alınmak istenmiyorsa, bu alanda gerekli hazırlıkların yapılması sıkça dile getirilmektedir. Drucker’ı izleyerek bunlardan bazılarını şu şekilde sıralayabiliriz:
* Her şeyden önce yüksek düzeyde evrensel bir okuryazarlık sağlanması gereklidir.
* Her düzeyde insanlara öğrenme motivasyonu ve öğrenmeye devam etme disiplini aşılanmalıdır.
* Eğitimin her yaştan insanlara açık olması gereklidir.
Eğitim, okulların tekelinden çıkacaktır. Şirketler, devlet daireleri, gönüllü kuruluşlar okullar ile iş birliği yapacaklardır.

kaynaklar:

prof. dr. veysel bozkurt, Enformasyon Toplumu ve Türkiye, Sistem Yayınları, istanbul; 2000

Martin, The Information Society, Aslib, London, 1988

Block, (1990) Postindustrial Posisibilities: A Critique of Economic Discourse, University of California Press

Masuda, Managing in the Information Society: Releasing Synergy Japanese Style, Basil Blackwell., 1990