bugün

ekonomik büyüme bir yıl içerisinde ülkenin milli hasılasındaki artışı ifade eder , kalkınma ise işin içine ülkedeki okuma -yazma oranı , hastane , okul , kütüphane , altyapı yatırımları vesaire girmektedir.
siyasetçilerin zaman zaman birbirine karıştırdığı kavramlardır.
siyasetçilerin zaman zaman birbirine "kasten, insan kandırmak için" "karıştır"dığı kavramlardır.
biraz basite indirgeyecek olursak, ekonomik büyümeyi bir çocuğun büyümesi; kalkınmayı ise bir insanın sağlıklı olması şeklinde yorumlamak mümkündür. bir çocuk, ciddi bir sağlık sorunu yoksa sürekli büyür. keza türkiye için de durum böyledir. 5er yıllık ekonomi verilerine baktığınız vakit cumhuriyet döneminde bir tek 2. dünya savaşı döneminde büyüyemediğimizi görürsünüz. zaten dünya ekonomisi de böyledir. sürekli büyür. fakat sağlıklı olmak biraz daha farklıdır. bir yılda on cm boy atan bir çocuk hiç de sağlıklı olmayabilir. ya da hiç boyu uzmamamış, kilosu artmamış bir insan son derece sağlıklı olabilir. ülkeler için de durum bunu biraz andırıyor. en ciddi büyüme rakamlarına bakalım: Çin- 9.3 Türkiye- 8.5 Hindistan- 7.7 endonezya- 6.3 tüm bu ülkeler büyük, genç nüfusa sahip ülkeler. bunlar için büyüme rakamlarının bu kadar yüksek çıkması doğal bir durum. fakat avrupanın lokomotifi durumundaki Almanya yüzde 3, dünyanın en güçlü ekonomisi Abd ise yüzde 1.7 büyüdü. her ne kadar gazetelerde büyüme rakamlarımızla dünya devletlerini kıskandırdığımız yazsa da ben merkelin ya da obamanın, "off bee, neden büyüme rakamlarında şu türkiyeyi geçemiyoruz" diye iç geçirdiklerine hiç inanmıyorum. ama öte yandan türkiye gibi bir ülke için bu büyüme rakamları çok iyi rakamlardır. bunun da altını ısrarla çizeyim. sadece bazı malum medyada abartıldığı kadar önemli bir gösterge değil.
kalkınmışlık ise bambaşka bir şey. her sene 60 binden fazla insan iş kazasına uğrayıp bunlardan her yıl binden fazlası ölüyorsa örneğin bu ciddi anlamda kötü bir rakamdır. finalndiyada işçi ölümleri yıllık 50 kişiyi pek geçmiyor. kaza sıklık değerlerinde ise pek çok ülkeye fark atıyoruz. örneğin 2006da ölümlü kaza sıklık değerleri şu şekilde: türkiye yüzde 20.5, hindistan yüzde 38, ingiltere yüzde 0.7, almanya yüzde 2.5, abd yüzde 4, ispanya yüzde 4.4 ... kişi başına düşen yıllık milli gelir rakamlarına baktığımızda, bebek ölümlerine, ortalama ömüre baktığımızda malesef türkiyenin büyüme rakamlarında olduğu kadar iyi bir performans gösteremiyoruz. işte bu yüzden türkiye yıllardır sağlam bir büyüme geleneği sürdürmesine rağmen bir türlü kalkınmış ülke konumuna yükselemiyor. aslında bu durumu da en iyi özetleyen cümle yine başbakanımızın sık sık tekrarladığı cümle "en az üç çocuk". evet budur bizim ekonomimizin özeti. büyüyen ama bir türlü kalkınmayan ülke. her sene daha fazla kazanan ama bir türlü zenginleşmeyen ülke. karın tokluğuna işçilik yapan ülke. evet öyle. yoksa dünyanın en büyük otomobil üreticileri kendi ülkeleri dururken fabrikalarını neden türkiyeye taşısınlar? bizim ülkemize geliyorlar çünkü burada işçilik ucuz. enerji pahalı, hem de çok pahalı ama vergiler düşük vs.
uzun sözün kısası konuşulacak çok rakam çok kavram var ama ne yazık ki biz sadece birilerinin bize gündem diye yedirdiği rakamları ve kavramları tartışıyoruz. üstelik sadece bu hükümet döneminde değil, her dönemde bu oluyor. artık şu siyasilere körü körüne inanmanın vakti geldi de geçiyor bile. kendi haklarımızı, kendi menfaatlerimizi halk olarak, millet olarak düşünmemiz ve korumamız lazım. biz bunu yapmazsak ne rte ne kılıçdaroğlu ne bahçeli ne de bir başka siyasetçi bunu bizim için yapmaz. kandırılan da hep biz oluruz. unutmayın ki krizden birkaç yıl önce yunanistanda da işler güllük gülistanlıktı, kişi başı milli gelir 27 bin dolar civarında geziniyordu falan. şimdi bir anda her şey tersine döndü ve yıllardır kandırılan insanlar sadece bir kaç günde rüyalarından uyandılar. umarım bu bizim başımıza hiç bir zaman gelmez, ama bu kafayla...
büyüme rakamların artmasını, kalkınma ise verimliliğin artmasını ifade eder.

mesela, patates üreticisisin. yandaki tarlayı da alırsan iki kat büyümüş olursun. buna bağlı olarak maliyetlerin, karın ya da zararın da iki kat büyüyecektir.

eğer kendi tarlanda maliyet düşürücü teknikler kullanmayı keşfedip aynı ürünü daha ucuza üretmeyi başarıyorsan, kalkınmanın yolunu bulmuşsun demektir. kalkınma verimlilikle olur.
lafı amma uzatmışım.

ciro artışı büyümedir,

kar artışı kalkınmadır.
ekonomik büyüme yıllık ölçülebilir , kalkınmanın ölçümü zaman alır.