bugün

maddi manevi bir türlü doymak bilmeme, hep daha fazlasını isteme, tatmin olmak konusunda çıtayı her seferinde biraz daha yükseltme durumu.
insan oğLunun en temeL özeLLiği her ne kadar kabuL etmesekte.
insanlığın doğasında olan, istediğini elde ettikten sonra elinde olandan daha iyisini daha fazlasını isteme durumudur.
doyumsuzluk.. mesela bi insan yüz yaşına gelsin ölmek istemez.. ulan gavat daha ne kadar yaşıycan.. 10 yılda yaşasan 100000 yılda yaşasan hala yaşamak istersin, işte böyle bişey..
mutsuzluğa mahkum olmaktır. insan denen cinsimiz istediğini alınca mutlu olur ya da daha doğru bi tabirle istediği şey olunca. ama doyumsuzluk sürekli yenisini daha fazlasını istemektir. ama her şeyin sahibi olmak, her şeyin istediği gibi olması da bi o kadar imkansızdır.
çok kötü bir alışkanlık. alışkanlık diyorum, çünkü bu tür insanlar hep aynı şekilde devam ederler, doyma noktası yoktur. gözleri her zaman yukarıdadır.

(bkz: allah ıslah etsin)
insanın en büyük problemidir. ölüm yok gibi yaşayanlar doyumsuz olur.
maddi ve manevi şeylere değerini tam mânâda kavranamamasıdır. etrafındakiler ya acırlar* ya da yanınızda durup kahkaha atarlar*.
(bkz: insatiable)
maneviyattan yoksun kişiler doyumsuz kişilerdir.
(bkz: kanmazlık)
doyumsuzluk olsa gerek.. bi şehirde yaşarken diğer şehirde kalan aklımız. aynı şeylerdir yaşanacaklar aşağı yukarı. akşamı ya evinde geçirmek istersin ya bir parkta cafede. oturup muhabbet edeceksin ,sözler yine üç aşağı beş yukarı aynı.. yazı yaşarken kışı özleyip sonbaharı iple çekeceksin, tam o sırada ilk bahara dönmek isteyeceksin.. insan doyumsuz.. bir sevgilin olacak eskisini özleyeceksin, onu koynuna aldığında özlediğim bu değilmiş diyeceksin.. savrulmaya devam edeceksin bu tozlu yollarda. yağmur yağacak üstüne, banyo yapsaydım daha iyiydi diye kızacaksın, ağlayacaksın ah nerde bu yağmur gizlesin beni diyeceksin... her gün beynini uyuşturan alkol doyurmamaya başlayacak alışan bünyeni. doyumsuzlukla bir kadeh daha artıracaksın günden güne.. üç aşağı beş yukarı, doyumsuzluk hepimizde görülür..
cinsel konudaysa hastalık seviyesindedir.Bir başkasına aşıkken bir diğeriyle olma hırs haline gelebilir.Tehlikelidir.
insanoğlu her halükarda doyumsuzdur. bir ev ister, evi olur. bir de araba ister, arabası olur; bu sefer daha büyük bir ev, daha lüks bir araba ister. hep böyledir bu.
histerik olma durumunun bunyede yaptigi tahribattir.
düz saçlıyken kıvırcık saç, mevsim yazken kar tatili yapmak istemektir.
(bkz: en iyisini istemek)
(bkz: hep istemek)

her şeyi, en iyiyi istemek, daha fazla istemek; sahip olunca da başka bir şey isteme durumudur.

Bu insanlar genellikle de mutsuz olurlar.
(bkz: insanların mutsuz olmasının tek sebebi)
---- spoiler----

"... her şey yalandi çünkü. Her gülümseyiş sıkıntılı bir esneme, her sevinç bir lanet, her zevk bir tiksinti gizliyordu; en güzel öpüşler bile insanın dudaklarında, daha yüksek bir şehvetin gerçekleştirilemeyen isteğinden başka şey bırakmıyordu."

---- spoiler ----

(bkz: Madame Bovary)
(bkz: Gustave Flaubert)
Alkım yayınları, 2006. S.243
dünyadaki tüm sorunların başlamasının sebebi.
kötüdür tabi.
"Bahar da kışı, kışın da baharı özler insan.
Ne uzaksa onu özler..
Kavuşmak şart mı?
Boşver.
Bazı şeyler yokken de güzel."
özdemir asaf

Bunun gibi birşey.
Kimse yaşamından memnun değil çünkü; insan doyumsuz ve yetinmeyi bilmeyen bir canlıdır. Her hayvanın kendine özgü bir özelliği olduğu gibi bizimde bir özelliğimiz var bu özelliğimiz bizi diğer hayvanlardan ayıran tek özelliktir bu özellik doyumsuzluktur ama her şeye karşı olan doyumsuzluktur.

Aşka, paraya, yaşama, bilgiye, savaşa ve benzeri şeylere karşı duyduğumuz doyumsuzluk bizim bazı konularda ilerlememize ve gerilememize neden oldu. Bilime duyduğumuz doyumsuzluk bizi marsa götürdü, paraya duyduğumuz doyumsuzluk ise savaşa götürdü. insanlar bu ince çizgide gelip gidiyor, dünya değiştikçe doyumsuzluklar da evrimleşiyor.

insanlığın son doyumsuzluğu ise beğenilme doyumsuzluğudur, artık insanlar yaşamlarını kendi öz beğenileri değil diğer insanların beğenilerine göre almaya başladılar ve bu beğenilme doyumsuzluğu insanların yaşamlarından zevk duymama, kendi benliklerini beğenmeme, bir topluluğa bağlanma gibi yaşamlarını kötü etkileyecek yerlere varmaya başladı.

Eskiden insanlar yaşamlarına anlam katmak için kendilerini toplumdan soyutlar, kendi yollarına gidip kendi has çevrelerini oluştururdu artık bu imkansız çünkü yaşam avucumuzun içinde toplumdan kaçamıyoruz ve her zaman toplumun içinde olma iç güdüsü, beğenilme doyumsuzluğunu tetikliyor ne kadar beğenilirsek kendimizi toplumda o kadar yer edinmiş olarak görüyoruz, kendi öz yaşamımızı kendi ellerimizle baltalıyoruz.
psikolojide ve felsefede olan alanının fazlasıyla cinsellik merkezli olmasından kaynaklı olarak kavram kargaşasına kurban giden terim, kelime.

"Doyumsuzluk, kişinin genelde gündelik hayatı içerisinde yer aldığı eylem çizgisinden duyduğu rahatsızlıklar ile ortaya çıkar. Monoton hayat içerisinde bireyin, travma kaynaklı olarak benliğine etki eden yetersizlikleriyle beslenir. Sonucunda da kişi tamamen arzularının ya da isteklerinin esiri olarak bir tüketiciye dönüşür. Böylece tükettiği materyal ya da simgelerin ölçüleriyle doğru orantılı olarak yeterlilik duygusunu tatmin etme arayışına geçer. Bu süreç içerisinde doyum duygusunu tatmin etmek için yapılan çalışmalar, kişinin aslında arzu ettiği şeyin üzerine yorduğu anlam kadar güçlü olmadığı ile karşılaşması ile sonuçlanır. Bu yüzden de kişi daha fazla üzerine yoğunlaşarak bütün enerjisiyle bu konuda çalışmaya devam eder. Yani tüketici kimliği, tüketme öğelerinin beklentiyi karşılamaması ile birlikte daha fazla tüketme ihtiyacına yöneltir."

alıntı: (bkz: http://www.yazbuz.com/doyumsuzluk/)
insanın fıtrat-ı zîşuuru olan vicdanı, saadet-i ebediyeye bakar, gösterir. Evet, kim kendi uyanık vicdanını dinlerse "Ebed! Ebed!" sesini işitecektir. Bütün kâinat o vicdana verilse ebede karşı olan ihtiyacının yerini dolduramaz. Demek o vicdan, o ebed için mahluktur.

sözler, rnk.
Sonucu Kesin sondur, bitiştir, yok oluştur.

Bir insan ne kadar doyumsuzsa sonunu o derece hızlı hazırlar.
Yalnızca o kadar derin bir heyecan ve doymamışlık içerisindedir ki kendi kendini hızla yok ettiğini fark etmez.