bugün

türkiyede bebekler ismiyle vizyona girmiş, trt2de bir kaç kez yayınlanmış takashi kitano filmi. üç farklı hikayeyle aşkı anlatır. renkler hikayeler ve müzik muhteşemdir.
genelde brothers, hana-bi gibi mafya-polisiye filmleriyle tanınan kitano filmogrofisinde farklı bir film.hipnotize edici görüntülerin arka arkaya sıralandığı mistik ve yalın bir film.
aşkın aslında ne kadar yoketmeye yönelik olduğunu anlatan başyapıt.
Daha çok şiddet içeren filmler çeken bir yönetmen olan Takeshi Kitano'dan şiirsel bir aşk filmi. Yine bazı sahnelerde şiddet gösterisi olsa da bunlar mümkün olduğunca azaltılmış.

Film iç içe geçmiş üç aşk hikayesini anlatıyor. ilk hikaye; sevgilisini iş dünyasındaki etkinliğini artırmak için terk etmiş olan bir adam ve bu terk ediş üzerine intihar edip, akıl sağlını yitiren kızı anlatıyor. ikinci hikaye; sevdiği insanı yıllar önce işleri için, geri dönmek üzere, gitmiş olan bir yakuza ve onu her cumartesi yemeğiyle bekleyen kadını anlatıyor. Üçüncü hikaye ise; bir Pop yıldızı ve bu Pop yıldızının hayranının arasındaki sevgi anlatılıyor. Bu üç hikaye birbiri içine geçmiş ve bazı sahneler aynı mekanlarda geçiyor. Bu hikayelerinin dışında da günümüz Japonya'sına dair de bilgi sahibi olabileceğimiz insan manzaralarına tanıklık ediyoruz. Manzara demişken, filmdeki manzaralar da harikaydı. Kitano, arka fon olarak sararmış, dökülmüş yapraklar, gün batımı gibi görsel öğeler kullanmış. Görselliğin bu kadar harika aktarıldığı fazla film yok. En azından da "Dolls"un bu filmler arasındaki yeri çok sağlam gibi. Bu arka fon ile uyumlu ve şiirselliğin son derece yüklendiği müzikler de muazzam. O kadar muazzam ki müzikleri melodram izliyormuş hissi veriyor bizlere zaman zaman. Filmin senaryosunun filmin etkileyiciliği açısından da önemi büyük. Anlatılmak istenenler son derece başarılı bir şekilde izleyiciye aktarılmış. Bu şiirsel anlatımın karşısında izleyiciyi düşüncelere sürükleyen, az sözle çok şey anlatan mistik bir aşk filmi diyebiliriz "Dolls" için. Filmde sadece aşk vurgusu yapılmıyor, pişmanlık ve zaman olgusu da sorgulanıyor. Kitano bazı şeyleri izleyicinin gözüne sokmuyor, izleyicinin farkına varmasını istiyor. Bu da Kitano'nun imgelere yüklediği manalarda gizli. Filmdeki renk kullanımı da mükemmel. Kullanılan renkler göz kamaştırıyor 114 dakika boyunca. Her açıdan harika bir film. Son yıllardaki klişe, birbirini tekrarlayan filmlerle dolan sinemada özgünlük açısından da çok önemli bir film. Yalnız Japon kültürüne de fazlaca değinen film bizlere biraz sıkıntı verici gelebilir. Ama öyle bir film ki ne kadar yavaş ilerlese de ne kadar Japon kültüründen bahsetse de her kesimden izleyiciye kendisine çekmesini başarıyor. Çünkü; günümüz insanın, aşklarının insan ruhuna yaptığı darbeyi ve de tüm dünyanın içerisinde bulunduğu ruh hali ekrana tüm etkileyiciliğiyle yansımış durumda.

Sinemanın estetik yönünün, metaforla süslenmiş ve müzikleriyle de mükemmeliyete ulaşan, izlenilenlerin dışında bir aşk filmi. izleyen ve izlemeyenlere izletin.
ÜÇ ayrı aşk öyküsü birbirine geçmiştir. Aşk hiç bu kadar umutsuz olmasa gerek. Bir yanda sevgilisini zengin patronun kızı için terk edip sevgilisine geri dönen ama onun delirdiğini farkederek hayatı boyunca ona bakmaya karar veren genç, bir yanda çalışmak için gittiğinde sevgilisine geri dönecegini söylemesine ragmen yıllarca geri dönmeyen ve tesadüfen aşkının onu hale beklediğini gören yaşlı yakuza diğer yanda ise televizyondaki kadına aşık olan sabi sübyan. film böle anlatılınca Ferdi tayfuru cagrıstırsa da ağlamanın ya da hüznün yumuşak gecişlerle saglanması sebebiyle dramatik diğer aşk filmlerinden cok cok farklı bi yerde olsa gerek.
Daha ilk dakikalarından itibaren izleyiciyi içene alan müthiş senaryosu, iç içe geçmiş birbirinden etkileyici üç hikayesiyle, kullanılan renklerin güzelliği ve doğa manzaralarının harikalığıyla görüntü yönetmenliği konusunda oldukça iyi ve en az replikle insanlara, sevgiye, aşka, acıya dair çok şey söyleyen şiirsel bir film olmuş. O harikulade manzaraların eşliğinde ağır ağır akan görüntüler ve o sessizlik insana hayata dair o kadar çok şey söylüyordu ki inanamadım. Ve yönetmeni de kıskandım açıkçası bu kadar harika görüntülere yüklediği harika "anları" bir araya toplayıp bir film ortaya çıkardığı için. Bütün sahneler sanki insana zamanın çok ağır aktığı ve o güzelliklere ilk kez bir anlam yüklemeye başladığı çocukluğundan bir esinti taşır gibiydi. Birbiri ile aynı zaman ve mekanda geçen üç hikaye hangisini daha çok sevdin derseniz birinci ve ikinci arasında tereddüt etsem de galiba kalbimde birinci daha ağır basıyor.

Bir de doğanın o olağanüstü görüntüleri içinde, ki insana mutluluk vermeye kendi başına bile yetecek bu görüntüleri fon olarak kullanıp da, aşkın ve sevginin yaşattığı o en keskin acıyı bu derece duyumsatabilmek her yönetmenin harcı olmasa gerek diye düşünüyorum.

iyi ki izlemişiz bu filmi de!...
tam bir türk filmi tadındaki filmdir. sanat severliğinize güvenmiyorsanız sıkıcı gelebilir. "iş işten geçmemesi için..." sloganıyla prim yapabilecek filmdir. sevgilinize daha sıkı sarılmanıza sebep olacaktır.
gercek a$ktan esintiler sunan, insani aynen a$k gibi alt ust eden muazzam fotograf albumu.
Venedik film festivalinde büyük beğeni toplayan bu takeshi kitano filmi, mantığı kaybedecek kadar kırılan kalpleri ve bu kalpleri tamir etmek uğruna feda edilen hayatları anlatıyor. Dolls aşkın aşkın mantığa üstün geldiği: acının, hüznün ve kalp kırıklığının hüküm sürdüğü büyülü bir evrende içiçe geçen paralel üç öyküyü anlatır:

Nişanlısı tarafından terk edilen genç bir kızbaşarısız bir intihar girişiminde bulunur. Genç kız kurtulur ancak tüm bilincini yitirmiştir. Çevresiyle ilişkisi üç yaşındaki bir çocuğun çevre ilişkilerinden farksızdır. Genç kızın nişanlısı hatasını anlayıp pişmanlık duysa da hissettiği suçluluktan kurtulamaz. iki sevgili sonu belirsiz bir yürüyüşe çıkarlar. Öte yandan yaşlı bir yakuza bir ömür geç kaldığı aşkını bulmuştur. Ancak zaman, yakuzanın hayatında gördüğü tüm savaşçılardan daha acımasızdır. Tüm bunların uzağında, şehrin başka bir yerinde ise bir başka genç, televizyonda gördüğü bir pop sanatçısına aşık olur. Genç adam, aşkına ulaşmak için herşeyini feda etmeye razıdır, GÖZLERiNi BiLE...
dünyanın en güzel aşk filmi. öpüşmesiz, neredeyse diyalogsuz...

--spoiler--
filmin başında matsumoto'nun çalan telefonunun zil sesi popstarımızın şarkısının melodisidir. ne ince ayrıntıdır yarabbim.
--spoiler--
her karesi bir anlam taşıyan film. film sıfatı yetmiyor, başyapıt demek gerekiyor.

(bkz: bir anlatım biçimi olarak kırmızı)
takeshi kitano'ya göre dolls, bana göre puppets of destiny. gerek replikler arasındaki uzun 'es' lerde, gerekse senaryonun durağan görünümlü akıcılığında bir tarkovski havası sezilir.
-spoiler-

bence bu filmi sadece birbirini izleyen güzel resimler dizimi gibi görmek haksızlık olur. yönetmenin görsel estetikle fazla oynadığı tabi ki çok belli, ama sanki anlatılan şey bunun ötesinde gibi. örneğin birbirine bağlanmış olan kız ve adam yürürken etraftaki manzaranın eksiksiz güzelliği aslında bakıp hayran kalmak için değil; o iki insanın o manzaradan hiç etkilenmediğini, çünkü beraber ölüme yürüdüklerini göstermek için. aşkın acıyla seni kör edebileceğini göstermek için. ki zaten bu körlük imgesi filmdeki diğer hikayede de vurgulanmış.
birinci hikayede, intihar eden sevgilisiyle onu belinden kendine bağlayarak yürüyen adam, hayat boyu silinemeyecek pişmanlıkları temsil ediyor.
ikinci hikayede, sırf sevdiği kadının yanında olabilmek için kendini kör edebilecek kadar aşık bir adam var. (not: adamla kadının kocaman güzel bir çiçek tarlasında, ikisi de 'yaralı' haldeyken (biri kör, diğerinin de sanırım tek gözüyle yüzünün yarısı tamamen kapalıydı)beraber durması filmin en dokunaklı sahnelerinden biriydi. )
üçüncüsü, yani kadının adamı beklediği hikayeyse pek ilgimi çekmedi açıkçası; sanki takeshi kitano aşk acısı türlerini gösterirken onu da es geçmemek için koymuş gibi geldi, fazla özel ve orijinal bir hikaye değildi. sanki o kısım biraz özensizce yazılmış gibi senaryoda.
eğer hayatın gerçekliklerinden bir süre kaçıp tamamen saf olan duyguları görmek istiyorsanız, emin olun ki beklentilerinizi karşılayabilecek bir film.

-spoiler-
kyoko fukada ya hayran kaldigim film. klasik bir uzak dogu filmi gibi duragan ve kitano nun manyakligini yansitan bir film.aski , hayran sevgisini, bagliligi, umudu , bekleyisi anlatan bir film.
izledikten sonra konusuyla,görüntüleriyle aklımı birsüre kilitleyen başyapıt.
şu anda tv8'de gösterimde olan, hayatımda gördüğüm en sıkıcı film.
bu sanatsal filmse ben öküzüm arkadaş.

ayrıca; düzgün ve güzel bir kitano filmi için;

(bkz: zatoichi)
güzel bir (bkz: dark lunacy) parçasıdır. sözleri de şöyle;

dark storm after the light
it's over my broken rage
it's over
from my vanish life
take me, i run to you
and show me your beauty side
and save me
with your sacrifice

and dance, dance for my soul
dance for my eyes
deceive me again
change, change all my thoughts
kill other dreams
rule all my sense
and take me home.

dark moon before the sun
and prayers from gothic nights
relive me
after the cry
lead me in other time
i feel you a part of me
inside
from my rising dreams

and fly, fly on my cold
fly for my life
deceive me again
change, change other thoughts
rule all my days
untill the end
let the curtain fall

rumours move in the past
when safety has lost the way
the nightmare
it's only revenge
magic veils are flying on me
and their eyes embrace the truth
they tell lies
but i feel in my world

dance, dance through the mist
dance for my mind
i don't want the light
wax, angels of wax
i can't live nomore
i can't dream nomore
can you dance for me ?

i trust in your blackened soul
i'm walking in misty garden
your name is madness
your children the dolls

wax, angels of wax
i can't live nomore
i can't dream nomore
without my dolls
can you dance for me ?
--spoiler--

kendisini terkettiği için aklını yitiren sevgilisine geri dönen ve ona bakan adamın, naptığını bilmez halde, sürekli biryerlere kaçıp gidebilecek olan kadını kaçmasın diye içi kan ağlaya ağlaya bir hayvan gibi arabaya bağlaması ve buna rağmen kadının hala ipi gerdire gerdire saatlerce gitmeye çalışması ile beni çok etkilemiş bir takeshi kitano filmidir.

--spoiler--
olağanüstü bir film.
bu mainstream filmlerden çok farklı ve kıymetli bi eser.
*
güncel Önemli Başlıklar