bugün

akademik kariyer yapmaya çalışan bir insanın hayatında karşılaşabileceği en kasıcı sınavlardan ilkidir. sınava girecek olan, lisansta, yüksek lisansta ve doktorada gördüğü tüm derslerden sorumlu tutularak hem yazılı hem sözlü sınava alınır, eğer sınavları geçerse bu doktora tezini yazmaya başlayabileceği anlamına gelir. ikincisi ise doçentlik sınavıdır ki aman aman..
hala kocaman bi 4 ayım daha varken bile dusundukce "annneeeee" diye bagirasim gelen sinav turu.

okuluna ve bolumune gore kastirma boyutu degisse de, genel anlamda hocalarin canının nerden sormak isteyeceğine bagli olarak bu boyut katlanarak artabilmekte. 2 hakkin olmasi, II.sinde de basaramazsan kicina vurulan tekmeyle akademik kariyere son dakkada "elveda" dedirtecek bi hede hödö...

"buyur sen artik yeterlisin tezini yazabilirsin" demeleri lazim hocalarin, ondan yapiyorlar gibi sacma da bir aciklama getirilebilir bu basligin altina.

her ne kosul olursa olsun, sayfa sayfa kitaplar hatim edilmeli gibime geliyor.

(bkz: çok korkuyorum)

edit: II.sefere kalmak suretiyle, II. kerenin stresi/ yorgunlugu/dagilmisliyla juri denen grubun karsisina son kez gecildiginde "biz seni basarili bulduk evros" denmesiyle salaklasilan, bi anlam verilemeyen, "simdi bitti mi" dedirten durum. Ulen madem basarili bulacaktiniz niye 6 ay surundurdunuz?
öncelikle doktora danışmanınızın sizi yeterli görüyorsa zaten geçeceğiniz bir sınavdır. sınavda çıkacak veya çıkabilecek sorular doktorasının son senelerinde olan abi ve ablalardan alınıp ana hatlara çalışılmalıdır. tabiiki kimse dünyada herşeyi bilemez ama en temel noktalara değinmekte fayda var.

bizim bir doktorant arkadaşımız bu sınava hazırlanırken gecenin saat ikisinde entropi ile ilgili bir tanım bulup bunun doğru mu yanlış mı olduğunu sormuştu bir kez...

benim cevap ise abicim sen git yat bak yüzyıllardan beri tam tanımı bulunamadı şunun hadi yat uyu olmuştur...

ha bir de sınav bitince doktora sınav jürisini yemeğe götürmek gibi bir adet olduğu için o güne mahsus biraz para ayırmakta fayda var...
- doktora yeter mi?
+ valla biraz küçük ama, yeter gibi
- verelim belgeyi öyleyse...

sabahtan beri doğru dürüst bişey yemedim. yoksa böyle şeyler yazmam ben normalde. az dursun silerim zaten. ya da silerler.
doktora sürecinde, ders aşamasını geçerek tez aşamasına gelmenin en önemli koşulu olan sınav.
yazılısı neyse de, sözlüsünde yeryüzünde güneş görmüş, güneş görmemiş her yerden soruların sorulabileceği, her şeyi bilmenizin istendiği, bilseniz de pek beğendiremediğiniz terleten bir sınavdır.
sınavların karabasanı,girmeyenlere sınav mı gördünüz siz dedirtebilecek bir ızdırap olayı.
verildiğinde hayatın tüm zorlukları bitti sanısıyla, özgür araştırma ortamında engin fikirlerle çoşarak gürül gürül tez yazılacağı sanısıyla heyecanlanılır.
sonrasında, adam gibi doktora yapılması durumunda tabii, karşılaşılan engelleri görünce, ah ah ders aşaması ne güzelmiş, nerede o günler denilerek, ızdırabın engin denizlerine kan, ter ve gözyaşı eşliğinde yelken açılır.
3 aylik bir sure ardindan beni bekleyendir. quantum mekanigi, elektromanyetik, istatistiksel mekanik, analitik mekanik, matematik vb. konularin balta girmemis sayfalarinda bogulmam icin duzenlenmis bir organizasyondur.
foyanizin ortaya ciktigi sinavdir. 'bakalim CV'nde yazan kadar guclu musun' sinavidir. stresi oldurmez ama komaya sokar.
en erken yaz başında işletmeyle ilgili olası bütün sorulara muhatap olacağım sınavdır.
6 yıl okuyup yeterli olmuyorsa vay haline denir. ama okuyana değil sisteme hemden kökten.
çok çok olağanüstü şeyler olmadıktan sonra, ikinci seferde de olsa geçilen sınavmış. çevremde doktorasını bitirip öğretim üyesi olmuş o kadar çok kişi var ki, sokakta görsem selam vermeyeceğin tipler yrd.doc.dr. falan olmuş.

çevremden öğrendiğime göre 1. sınavda çok kasıyorlar ama genelde 2. seferde geçiriyorlar, aylarca hatta yıllarca sizi süründürdükten, acı çektirdikten, psikolojinizi bozduktan sonra, hem yazılı hem de sözlü sınavda saçma sapan cevaplar da verseniz de, "yahu bunca sene uğraşmış yazık olmasın", "yahu şimdi kabul etmezsek, mahkemeye verilecek, dava açılacak, işin yoksa uğraş dur"(ki burası türkiye, olur mu olur), "yahu adamın(veya kadının) çoluğu var çocuğu var rezil olmasın bari geçiverelim" veya "şimdi biz bunu atarsak, yarın af çıkacak, yine geri gelecek, yine uğraşacağız" gibi düşünceleri ile ve sınav sonrası yenecek yemeğin de etkisi ile de saygın(!) prof.larımızın geçiriverdiği bir sınav.

heeeaa sizin psikolojiniz gitmiştir, ömrünüz en az 10 sene kısalmıştır, artık insanlıktan çıkmışsınızdır, birsürü hastalık sizi beklemektedir, bunlar problem değildir. heeaaa sonra bu öğretim üyelerinden memlekete hayır bekle, hizmet bekle, buluş bekle, bilim yapmasını bekle, adamın kendine hayrı dokunacak hali kalmamış, memlekete nasıl hayırlı olsun? balık baştan kokar varya, eğitim sistemizin başı olan üniversiteler kokmaktadır, hem de ne koku, insanın midesini kaldıran koku.
Doçentlik sınavından önce hayatınızda girdiğiniz en önemli sınavdır. Yeterliliğiniz ölçüleceği için sınav ayrı bir önem arz etmektedir. Sınava hazırlanma döneminde uykusuz gecelerin, baygın hallerin, stresin...sizde açmış olduğu yaralar sınav sonrası bir deneyime dönüşüyor.
14 temmuz'daki yazılı sınavı vermeme karşın, sözlü sınavda yeterli görülmeyerek yeniden girmek zorunda bırakıldığım sınavdır.
adamın ömründen ömür götürür. ilkinden çaktığım sınavdır, sonra afla bela olmuştum bölüm hocalarına. tüm akademik kariyerinizi etkileyen, çok saçma sapan bir sınavdır. çaktırmak istenen rahatlıkla çaktırılabilir bu sınavdan. ancak danışmanı bağlamak gerekir, adamıysanız geçirir. ha sistem çok saçmadır, zaten bir adam doktora yapmaya karar verdi ve mülakatle bu adamı doktoraya kabul ettiysen bir de bu adamı neden yeterlimi değil mi diye sınava sokuyorsun?
2 gün önce 2. kez yazılısına, bugün de sözlüsüne girdiğim ve ilkine göre sorulan sorulara daha iyi yanıtlar verdiğim, jürinin kararını açıklaması için sınav odası dışında beklediğim 10 dakikanın bana bir asır gibi geldiği ve nihayet jürimde bulunan danışman hocamın sonucu "başarılı bulduk" açıklamasıyla vererek, nihayet tez aşamasına geçtiğim sınavdır.
Oy oy, hakkında yapılan yorumlar okunduğunda insanı mengeneye sıkışmış gibi hissettiren, doktora yapma niyetini birkez daha gözden geçirten ve hocaların "öğrenci ezim klubü" kurduklarını düşündüren sınavdır. Allah yardımcınız olsun arkadaşlar. (Eğer yapmaya karar verirsem benim de olsun)
bir buçuk saat sonra yazılısına gireceğim sınav.
birkaç güne kadar maruz kalacağım ızdırap. *
2 gün sonra önce benim gireceğim, sonra birbirimize gireceğimiz ama nihayetinde bana girecek sınavdır.
çok önemli ve de zor bir sınavdır.
bu sınava hazırlanan herkesin iğrenerek dinlediği ama sınav ve doktora sonrası tekrarladığı bir tiradı ekleyelim;
"ne öğrendiysem-biliyorsam doktora yeterlilik sınavına hazırlık sırasında öğrendim".
Profesörler sizden her şeyi bilmenizi beklemezler ama yine de çok zorlarlar.
ayrıca size ters de davranabilirler, baskı altında kendinize hakim olup olmadığınızı görmek ister gibidirler.
tez yazımına geçebilmek için başarılı olunması gereken yazılı, akabinde sözlü sınavlardır. deryalardan, denizlerden sorumlu tutulursunuz.

önümüzde ki hafta girecek olduğumdur ayrıca. haşırt.
bir doçentlik sinavi degildir.
Yüksek lisans bittikten sonra ve doktora tezine başlamadan önce başa gelecek olan beladır. Arkadaşlara başarılar. Darısı başıma.
Doktora var da özel sektöre yok mu dediğimdir.
az önce 11 kasım'da başıma geleceğini öğrendiğim olay. normalde meursault kadar ilgisiz, sakin ve soğukkanlı bir insanım, ama şimdiden karnıma ağrılar girdi, dizlerim titriyor bu sınav yüzünden. sigara üstüne sigara yakıyorum. kendime gelmem lazım.
dün itibariyle verdiğim sınav. artık bir phd adayıyım.
güncel Önemli Başlıklar