bugün

arka sokaklar dizisinin bugün yayınlanan bölümünde dikkat ettiğim olaylardan biridir. komiserimiz hüsnü çoban yol kenarında kadına çocuğunu doğurtmaktadır. buraya kadar herşey normal * . komiserimiz bebeği doğurtuyor. bebeği direkt olarak kucağına alıyor. ilk kez dikkat etmedim bu olaya. hemen hemen bu sahnelerde hep beklerim bir ayrıntıyı. ulan çocuk göbek kordonu olmadan doğuyor.
misal kavak yelleri adlı dizide tıp isteyen kızımız ile sinema televizyon isteyen oğlumuzun lisede aynı sınıfta okumaları.

edit;en beğenilen entryim olmuş allah belanızı vermesin.
24 adlı dizide aynı gün içinde amerika birleşik devlerlerinde 2 uçak teroristler tarafından çarpıştırılır,aynı teroristler beyaz sarayı basıp başaknı rehin alır ve yine aynı grup kimyasal silahla ülkenn yarasını yok edecekken yakalanır.lan insanda biraz utanma sıkılma olur.amerika birleşik devletleri orası.hadi hepsini anladım da beyaz sarayı hiç bir insan evladı deniz yoluyla kuşatamaz.
dizilerdeki ama tabiyki türk dizilerindeki kanın renginin pembeye çalan saçma sapan bi kırmızı olması.ketçap bile kana daha çok benziyo, neden saçma boyalar kullanıyolar da ketçap kullanmıyolar yahu.

ha bu entryi de kavak yellerinde an itibariyle ameliyat olan mine'nin pembe kanından esinlenerek yazıyorum...
komple mantık hatası olan bi şeyde aranmaması gereken şeylerdir.
türk dizilerinin hiçbirisinde mantık olmadığı için normal karşılanması gereken durumdur.
kurtlar vadisin'de polat'ın başından beri en fazla 4-5 kişilik tayfayla 100lerce kişiyi öldürüp, hala hayatta kalmış olması türk işi mafya dizilerinin gerçekçiliğini en iyi şekilde vurgulamaktadır.
arka sokaklar dizisinde bir suçlu kovalarken diğer polis arabayla suçlunun yolunu keser. ulan bu nasıl oluyor anlayabilmiş değilim.
bütün kovalama sahnelerinde aynı şey olmaktadır.
+hasan sen yandan dolaş.
+dur polis. dur lan. duuur!
-vııın. ben geldim.
+oh be abi nerde kaldın ya.

ediit: harf
türk malı!!

anlatabiliyor muyum?
avrupa yakasının 1. volkan döneminde volkanın bir repliğini tam olarak hatırlamasamda unutmuş değilim. ' ulan askerde bile çavuş bana kıyak yapardı az şınav çektirirdi.' tarzı bişeydi. peki daha sonra ne oldu? volkan tekrar askere gitti.

bir diğeri ise arka sokakların gerçek dünyadan çok fantastik bir dünyada geçtiğini düşündüren bir ayrıntı. dizinin her bölümünde değişen yan karakterleri sürekli aynı 2-3 adam ve kadın seslendiriyor. geçen bir bölümde murat komserin kardeşi olan doktor beyin sesi doktorun sahnesinden hemen sonra tv spikerinin sesi oalrak karşımıza çıktı. nasıl bir dünyadır ki sadece 5-10 kişinin kendine has sesi var? böyle bir dünya olsaydı ses taklitçiliği dünyanın en vasıfsız işi olurdu heralde.
telefonla birini ararken karşı taraf telefonu saniyesinde açar. ulan hiç mi gecikme payı yok? hiç mi duymama ihtimali yok?
fringe dizisinde bir türlü bulunamayandır. tam 'hadi len oradan, bu sefer yakaladım' moduna giriyorsunuz, oradan walter bishop çıkıp iki kelam ediyor. köşenize çekilip sessizce izlemeye devam ediyorsunuz...

(bkz: walter bishop)
arka sokaklar dizisinde merkezden anons geçilen bir olaya ekibin sürekli yakında olmasıdır.

merkez: kanlıca da bir cinayet olmuş. yakındaysanız bakabilir misiniz?
a.s.e: tamam merkez yakınındayız hemen olay yerine intikal ediyoruz.
merkez: yok yok kadıköydeymiş maç çıkışı adam bıçaklama.
a.s.e: anlaşıldı merkez biz zaten kadıköy deydik hemen olay yerine intikal ediyoruz.
merkez: lan olum s.kecem belanızı. olay avcılar da imiş.oraya da mı yakınsınız mına koyum?
a.s.e: yakınız merkez canını sıkma sen.
merkez: tuzla ?
a.s.e: ayağımızın dibi.
merkez: g.tünüzü s.keyim sizin. dönüşte iki ekmek bir kilo domates alın menemen yapacaz.
a.s.e: anlaşıldı merkez marketin yakınındayız zaten.

2. önemli mantık hatası

merkez bunlara anons geçer. kadıköy de olay varmış beyler gidin sikertin alayını falan diye.tamam bunlar zaten yakındalar da 10 bölümün 8 tanesinde adresi almadan olay yerine intikal ediyorlar mına koyum! ben istanbul da kaybolacam diye yusuf yusuf atarken popom bunlar kadıköy gibi bir yerde adres bulmadan olay yerine intikal edebiliyorlar. herhalde kalabalığı görünce mi duruyolar nasıl oluyor hala anlamış değilim.
arka sokaklarda neden hiç adam bir anda çevirmeden kaçmaya çalışırken bu heriflerin beyaz minibüsüne çarpmıyor yada neden hiç bu dizide böyle arabalar falan çarpışmıyor ??önceden bir kobra takibi vardı hey gidi hey! herifler bölüm başına 5 araba yakıyorlardı sırf fantasy olsun diye bizimkilerde daha tampona bile dokunamıyor... ucuz iş.
kavak yellerinde efe'nin mezar taşının üzerinde 1989 yazıyordu. yani 21 yaşında. lan bunlar aslıyla aynı yaşta olduklarına göre aslı 21 yaşında tıpı mı bitirdi şimdi.**
gençlik dizilerinde, liseli rolünde oynatılan 28li yaşlardaki, koca koca insanlar. inandırıcılık yok bi kere.
kısaca (bkz: klişe)
ramazan aylarının bir hafta sürmesi.
aşk ve ceza da nazanın bir haftada ehliyet alması.
anında telefon açılması fakat telefonda konusurken bir saat durup konuşmaya devam etmesi...
izleyen bilir kurtlar vadisi adlı güzide dizimizde, 'denizin üstünde infilak edip, denize düşen transit araç' sahnesi vardır hatta bu muro'nun eleman öldü orda... hah işte o sahne başlı başına akıl, mantık, fizik komple hatadır, rezalet çekimdir, newton görse ağlardır.

olm 5 saniye havada asılı kaldı lan araç.
Yılan hikayesi,
memolinin yüzerek deniz helikopterini yakalaması.
memolnin ters yola girmesi(genelde her bölümde olur) çogunlukla araba gelmemesi hele ki istanbul da.
memolinin çatışmaya girmesi ve nedense arabasında bir kurşun izi olmaması.
Yahşi Cazibe dizisinin mantık hatası şudur ki ; Peker Pekmez adındaki şahıs o evlendirme bürosu gibi yere gidiyor,ben evli değilim diyor-fakat adam evli,karşısında bayanda nüfus cüzdanını ve telefon numarasını istiyor.Herşey gayet normal gibi gözüksede ortada bir terslik var,Nüfus cüzdanında evli yazması gerekmezmi ? Ya karşısındaki bayan-Gül- salak,yada senaristler.Dikkat edin kardeşim dizi izleme zevkimize sıçmayın.Ben oraya takıldım kaldım ve diziden hiçbir zevk alamadım,dikkatim dağıldı ulaaan!
(bkz: bana neyse artık kalk ders çalış deme)
eğer her hafta sinema filminden daha uzun bölümler çekmeye devam ederlerse, dizide karakterin evde oturmuş birisinin gelmesini beklerken televizyon izliyorsa karakterin izlediği televizyona belgesel vs. koyarak bu belgeseli 4-5 dk göstererek vakitten kazanmaya çalışacaklardır, sanırım bi dizi ne kadar uzunsa o kadar iyi oluyo türkiyede. Ama iyi yandan baktığımızda bizim senaristlerimiz amerikada dizi çekse 20-30 sene devam ettirebilirler. Amerikadakilerde en fazla 1 sene hayatta kalabilir burda.

düşünsenize 1989'den 2002'ye kadar devam eden "bizimkiler" 20şer dakikadan her bölüm amerikada çekilmiş olsaydı...genede helal olsun senaristlerimize.

(bkz: o kadar kusur kadı kızında da olur)
küçük sırlar dizisinde, lisede aynı okulda okuyan tüm gençlerin, bir de üstüne aynı üniversitede, hatta bir kısmının da aynı bölümde okuyor olması. korkarım mezun olunca hepsi aynı şirkette işe başlar. şirketin kapısından girerken birbirlerini görür ve şaşırırlar. ama biz şaşırmayız.