bugün

Yasadışı sol terör örgütü.PKK ile yakın ilişkileri vardır.
Bu örgüt devrimciyim diyen kişilerce kurulmuştur ve masum insanları katletmiştir.Devrimci Halkınmış?

(bkz: Fehriye Erdal)
pkk'nın modernize edilmiş halidir. yine düşmandır, yine haindir.
açılımı ''Devrimci Halk Kurtuluş Partisi Cephesi'' olan geçmişi 70'lere kadar uzanan sol görüşlü bir siyasal grup.
eski devrimci sol adli sol orgutun yerine, yasanan bolunme sonrasında kurulan yeni orguttur.

isim degistirerek kirk yillik devsol'un , "ahanda adimizin sonuna p harfi ekleyince parti olduk biz" diyerek kurulmustır. tabela degismis özü aynı kalmistir.

Hala yurtdisinda yasayan yoneticisi dursun karatas tir. Populist politikalar izlerler. gecekondu ve üniversite eylemleri disinda bir de Olum orucu eylemleri yogun olarak bu orgut taraftarlarınca desteklenmektedir.

Sabanci suikastinin sanigi fehriye erdal da bu orgute mensuptur.

daha cok yoksul gecekondu mahallelerinde ve universitelerde faaliyet gosterirler.

THKPC nin , mahir cayan in suni denge kuramına bagli olarak eylem yapmaktadirlar.

Tarihsel bir şaka gibi antik donem sosyalizmini temsil ederler savundukları tezlerle. degisen dunyaya yonelik farklı bir sosyalist mucadele anlayısı geliştirecek hic bir tartısma yapmamıslardır bunyelerinde.

Not:
bu arada soz konusu orgutle ilgili kafa bulan bir site de mevcuttur. polis mi mit mi hazırlıyor bilmiyorum ama genel anlamda tüm devrimcilere bok atmaları bir yana dhkpc ile ilgili skandalları magazin gibi ele alip bazi gercekleri yazmalari ilginctir. http://www.dhkp.net bu da magazin sitesi
(bkz: gazi mahallesi)
(bkz: gebze yavuz selim mahallesi)
sıkıntılı tehlikeli bir sol terör örgütüdür.. pkk nın kankasıdır..
birilerinin nedense ısrarla onu savunmak zorunda hissettiği, sabancı suikasti zanlısı fehirye erdalın üyesi olduğu, liderliğini dursun karatş denen caninin yaptığı, pekçok bombalama olayının sorumlusu bildiğiniz terörist örgüt. Ayrıca birde tecrit tecrit diye bağırışları vardırki, cezaevlerinde artık kalaşnikof sokamadıklarından daraldılar herhalde diye insan düşünmeden edemiyor. (bkz: terörist)
oraya buraya bomba koyup "emperyalist" ve çok pis faşist "çocukları" "kadınları" öldüren, polis gördülermi onun da ekmek parası peşinde koşan bir insan olduğunu unutup saldıran, ama cezaevlerinde hala (ne hakla ve nerelere sürülecek akılla) "tecrit kalksın insan gibi yaşamak istioz kahrolsun faşizm!!!" diyen, karşılarındakilerin de insan olduğunu unutup utanmadan insan hakkı taleb eden(insan haklarından sadece insanların yararlanabileceğini bilmiyor arkadaşlar tabi(*)) faşist* - radikal sol terör örgütü. yarattıkları kargaşayla, o "savundukları"* halkın insanlarını öldürmeyle övünen başka bir tane daha it-kopuk cahil-cühela sürüsü. sözüm ona "sol".

(*) eğer taksim bombalamasından haberiniz varsa, ve ölenlerin arasında bir çocuğun da olduğunu biliyorsanız ve eğer bu asterisk'in geçtiği satırları okuyunca bana sövdüyseniz, yada salyalarınız aktıysa dikkat edin, ağzınızdan, dişlerinizden kan damlıyor olabilir. ve işin kötüsü siz de insanlıktan uzaklaşıp ideolojiden gözü kör vampirlere dönüşüyor olabilirsiniz...

not: tecrit yasası taraftarı değilim, evet sadece bir bildiri dağıttı diye yada kitap yazdı diye hücreye bir insanın konulması da aynı şekilde adilik, pislik, şerefsizliktir. ama bu teröristlerin bir araya gelmesi toplum için ciddi bir tehlikedir. umarım yanlış anlamazsınız. zira bombalara bir gün ananız da hedef olabilir, babanız da. ozaman anlarsınız herhal ne demek istediğimi...
ülkenin en meşhur iki terör örgötünden biri.
--spoiler--
"24 Haziran 2004... Bu tarih belki bu satırları okuyan çoğu insan için fazlaca anlam ifade etmiyor... Ancak tek suçları halkın yoğunlukla kullandığı bir Belediye otobüsüne binmek olan Kemal POLAT, Zehra ŞAHiN ve Ferit ILGIN için sonun başladığı tarihti 24 Haziran... Ve her zaman olduğu gibi ateş düştüğü yeri yaktı.. Onlar birilerinin annesi, birilerinin babası, birilerinin evladı ve birilerinin kardeşiydi... Onlar bir trafik kazasına kurban gitmediler... Onlar HALKA RAĞMEN, HALK için mücadele ettiğini söyleyen bir terör örgütünün bombasıyla parçalanarak hayata veda ettiler. Halkın yoğun olarak kullandığı bir belediye otobüsünde bomba düzeneği taşımayı da ancak böyle zihinsel özürlü devrimciler (!) akıl edebilirdi zaten."
--spoiler--

devrimciymiş(!) halkçıymış(!!) maşa değilmiş(!!!) vay be, kutluyoruz...

not: hayır efendim bu kapitalist faşiklerin oyunudur dhkp-c teröriz olamaz! pis faşist ben.

ciddi not: katilleri savunan katilden farksızdır. katildir kısacası.
(bkz: dersim) (bkz: gerilla)*
genellikle batı gizli servislerinin taşeron eylemlerini yapan, mensupları aşırı ilkel ve vandal olan kırıp dökmekten başka bir şey bilmeyen, genellikle varoşlardaki serserileri bünyesine katan, 1 mayıslarda faşistler gibi üniforma giyip yürüme düşkünü bir garabet.
(bkz: pkk ile is birligi yapan teror orgutleri)
yazının tamamı okunursa ne bok oldukları anlaşılır.

DHKC: Çare Seçim Değil!

Devrimci Halk Kurtuluş Cephesi seçimlere ilişkin bir açıklama yaptı. 24 Temmuz 2007 tarihli ve 369 sayılı açıklamada şu görüşlere yer verildi:

Oligarşinin Seçim Aldatmacasına Ortak Olmadık!
Düzen Partilerinden Hesap Sorduk!

ÇARE SEÇiM DEĞiL!

Oligarşinin demokrasicilik oyununun bir parçası olarak gündeme getirdiği bir seçim sürecini daha geride bıraktık. Devrimciler olarak, sandığın ortaya konulduğu ilk günden itibaren çarenin seçim olmadığını, çarenin bağımsızlık ve demokrasi mücadelesini büyütmek olduğunu dile getirdik. Bir ülke eğer emperyalizme bağımlıysa, bir ülke faşizmle yönetiliyorsa, o ülkede “parlamenter” yoldan bağımsızlığı ve demokrasiyi kazanmak mümkün değildir. Tersini iddia etmek bir aldatmacadır.

1-) SEÇiMLERLE iLGiLi EYLEMLERiMiZ:
Devrimci Halk Kurtuluş Cephesi olarak, düzen partilerinin halkı aldatmak için kurdukları seçim bürolarına yönelik eylemlerimizle, seçim aldatmacasına devrimci şiddet temelinde tavır aldık. Seçim süreci boyunca faşist, gerici düzen partilerine karşı aşağıdaki eylemleri gerçekleştirdik:

- 18 Haziran: istanbul Gülsuyu CHP seçim bürosu molotoflanarak tahrip edildi.
- 23 Haziran: istanbul Nurtepe Çilekli Caddesi üzerinden bulunan AKP seçim bürosu ile CHP seçim bürosu bombalanarak tahrip edildi.
- 28 Haziran: Gülsuyu CHP Seçim Bürosu ikinci kez molotoflanarak tahrip edildi.
- 3 Temmuz: Nurtepe Çilekli Caddesi üzerinde bulunan SP ve AKP seçim büroları bombalanarak tahrip edildi. Aynı yerdeki CHP seçim bürosu da yakıldı. CHP seçim bürosunun bulunduğu yere Cephe bayrağı bırakıldı.
- 6 Temmuz: istanbul Esenyurt Balıkyolu Caddesindeki MHP ilçe binası, AKP seçim irtibat bürosu,
Avcılar Yeşilkent mahallesindeki MHP seçim irtibat bürosu, molotoflanarak tahrip edildi. Eylem yerine, "Halkımızı Kandırmaktan Vazgeçin" yazılı pankart bırakıldı.
- 8 Temmuz: Üsküdar Esatpaşa mahallesinde bulunan Üsküdar AKP ilçe binası Cepheli bir grup tarafından saat 20.30 sularında taşlanarak tahrip edildi.
- 9 Temmuz: istanbul Alibeyköy Saya Yokuşu'nda bulunan CHP seçim irtibat bürosu bombalanarak tahrip edildi.
- Hasköy Tepeüstü Sokak'ta bulunan AKP seçim bürosu,
Beyoğlu Piyalepaşa Mahallesi Kuzey Sokakta bulunan Saadet Parti Seçim Bürosu,
yine aynı mahalledeki AKP seçim bürosu, bombalanarak tahrip edildi.
- 12 Temmuz: AKP ve Saadet Partisinin istanbul Gazi Mahallesindeki seçim irtibat büroları bombalanarak yakıldı.
- 18 Temmuz: istanbul Avcılar Deniz Köşker'de bulunan Demokrat Parti binası bombalandı.
- 19 Temmuz: Sefaköy AKP seçim bürosu bombalandı.

2-) 12 TEMMUZ KATLiAMIYLA iLGiLi EYLEMLERiMiZ:

12 Temmuz 1991’de istanbul’da 10 yoldaşımızın katledilmesinin yıldönümünde, Silahlı Propaganda Birliklerimiz tarafından 12 Temmuz şehitlerimizin anısına aşağıdaki eylemler gerçekleştirilmiştir:
- 10 Temmuz’da Bahçelievler Kaymakamlığı, bir Silahlı Propaganda Birliğimiz tarafından bombalanmıştır.
- 12 Temmuz’da Sefaköy’de bulunan Küçükçekmece Kaymakamlığına bomba konuldu. (Savaşçılarımız tarafından konulan bombanın patlamadan polis tarafından etkisizleştirildiği öğrenildi.)
12 Temmuz Katliamını Unutmadık, Unutturmayacağız!

Egemen sınıfların tüm “demokrasicilik” manevralarına, dizginsiz sömürü politikalarına, her gün bir yenisine tanık olduğumuz baskı ve katliamlarına karşı,

SOYANLARDAN, ZULMEDENLERDEN VE ALDATANLARDAN hesap sormak için eylemlerimiz sürecektir.

DEVRiMCi HALK KURTULUŞ CEPHESi
2007.07.25

___________

bu şerefsizlerin savunulur yanları varmış.
temelleri 1970'lerde atılan dev-sol örgütünün, 1994 yılında isim değiştirmesi sonucu oluşan bir örgüttür. amacı, mevcut rejimi değiştirerek onun yerine marksist leninist ideolojiye bağlı, komünist bir devlet kurmaktır. örgüt hâlen kırk üç ilde ve on avrupa ülkesinde * faaliyetlerini sürdürmektedir.
(#2457742)

bir de teröristlerine savaşçı demiyorlar mı. .mına koyuyum gören de bunları ninja minja sanacak, böyle geceleyin çaktırmadan atraksiyonlarla bina basan falan.

tanım: ulusal ve uluslar arası baronların köpeği oluşum. ancak ve ancak aptalları kandırırlar. bakın ancak ve ancak diyorum, zira bunların sosyalist veya en azından haLkçı olduğunu düşünen varsa tasdiknameyle sabit aptaldır! ve sadece aptallar bunların niyetlerinin doğru olduğuna inanır.

not: bir de bunlar "seçime ne gerek var alalım silahları vuralım bize karşı çıkanları" diyecek kadar evrimini homo erectusken durdurmuş, ilkel, orman kaçkını bir yönetim kadrosuna sahiptir. sonra birileri kendini savunsa bunlara karşı(ve başarılı olsa) "kahrolsun faşizm" diye ağlarlar. "ulan şerefsizler silahla bize saldıran sizsiniz!" denilesidir. yani asla ve asla delikanlılık beklenmemesi gereken bir oluşumdur.

not2: bütün bunları bilip halen daha "en azından sistem karşıtı" diye seven "insanlar"ın* varlığı gerçektir.
che farc fhkc dhkp c ayni

Tişört satıcılarının toplumu istikrarsızlaştırma niyetleri yoktu başlıklı yazıda şöyle deniliyor:

3 aylık bir süre boyunca gündemi meşgul ettikten sonra Kopenhagen yargısı karşısında son bulan «terörist tişörtler» davası oldukça ilginçtir. 56 yaşındaki bir sosis satıcısı, bir öğretmen, bir memur, bir fotokopici, bir bilgisayar meraklısı ve 2 öğrenci, terörü finanse etmekten suçlandılar. Vay be! «Fighters + Lovers» (savaşçılar + sevdalılar) dernek üyeleri olarak, internet yoluyla, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC) ve Kolombya Devrimci Silahlı Kuvvetleri (FARC) isimli örgütlerin logolarını taşıyan tişörtleri satma fikrini edinmişlerdi. Bir sabah, evleri terörle mücadelenin Ramboları tarafından basıldı.
Suçları malum, baş terörist ABD nin suçlu saydığı FHKC ve FARC örgütlerinin amblemlerinin, motiflerinin olduğu 600 adet tişörtü, yine bu örgütlere yardım için satmış olmaları. Eh, devrimci örgütlere yardım etmekten daha büyük suç olur mu? Evlerinin basılması ve yargılanmaları için yeterliydi
Toplanan paralara ve kalan tişörtlere, suç unsuru ve delil gerekçesiyle derhal el konuldu. Bir mahkeme karşısına sürüklendiler. Mahkemede, motifli olan her eşyadan kalan 5 Euroluk karla (radyo istasyonu için verici gibi) lojistik cihazlar finanse ettiklerini açıkladılar. Bunun neticesinde: Danimarkalı savcı, Terör eylemlerinin finansmanını yaptıkları gerekçesiyle cezalandırılmalarını istedi.
Davanın ilerleyen günlerindeki bir duruşmada; FHKCnin ve FARCın terörist hareketler olup olmadıkları veya tam tersine biri israil işgaline karşı diğeri Bogotadaki birçok kişi tarafından diktatör olarak nitelendirilen bir rejime karşı meşru direniş örgütleri olup olmadıkları konusunda gerek suçlayan taraf gerekse savunmanın talebi üzerine, bilirkişi ve şahit dinledi.
Savcının, «şeytani» tişörtlerin satışını kriminalize etmek istediği gerekçesiyle Danimarkalı hakimler, israil tarafından yürütülen Filistin toprak işgalinin yasallığı veya Kolombiya Hükümetinin demokratik niteliği gibi en yakıcı jeopolitik meselelere eğilmelerini zorladı.
Aynı tarihlerde, Anverste, Türkiyeli devrimci örgütlerden DHKP-Cnin Belçikalı (veya Belçikada ikamet eden) militanları ve sempatizanları hakkında açılan dava yeniden görülüyordu;
DHKPC davasında yargılanan insanlara verilen mahkumiyet kararları Yargıtay Mahkemesi tarafından bozuldu. Bu nedenle, dava Anverste yeniden başladı, 20 Aralık tarihinde beklenen karar duruşması, önce 17 Ocak tarihine daha sonra ise 7 Şubat tarihine ertelendi.
Davaya ilişkin söylenebilecek pek çok şey var elbette. Ki, bu davada yargılanan devrimcilerin de belirttiği gibi, sonuçları cezalandırılan DHKP-Clileri değil asıl olarak Belçikalıları ve en genel anlamıyla bedeller ödenerek kazanılan hakların gaspıyla tüm ezilen halkları ilgilendirecektir. Çünkü burada en demokratik hakların, terör demagojileriyle yok sayılması, gasp edilmesi söz konusudur.
Evet, bir yanda böyle bir dava sürerken devam ediyor Avukat Jean-Marie Dermagne, Diğer yandan, devrimci logolu tişörtlerin satışı. Bu iki olay arasında paralellik kurmak, kolay olduğu kadar, sonuçları endişe vericidir. Che Guevara, dünyanın tüm delikanlılarının yüreğinde taht kurduğundan bu yana, Amerikan CIA si tarafından vurulan ateşli Arjantin li devrimcinin yüzünü simgeleştiren elbiselerden, eşyalardan satmamış olan, dağıtmamış olan veya satın almamış olan var mı? FARC, FHKC veya DHKP-C den farklı bir stratejisi olmayan Ernesto Guevara hala yaşıyor olsaydı, yeşil, siyah veya kızıl cadılara yönelik sürek avı yürüten ABD ve tüm uydu ülkelerindeki yeni Mac Carthy ler tarafından mutlaka terörist ilan edilirdi.
Neticede: adaletsiz bir dünyaya karşı Che nin yanında savaşmak için dağa çıkmayı hayal eden tüm sivilceliler belli bir 11 Eylül gününden beri kaynatılan güvenlik tencerelerinin içine düşmüş olacaklardı.
Her şeyde, mantıklı olmak lazım. Bunu Danimarkalı hakimler anladılar! Zira, 13 Aralık günü, yedi savaşçı + sevdalı beraat ettiler. Bu karar dünya çapında bir oh be dedirtiyor ve dünyadaki tüm ifade özgürlüğü savunucularının ve militanlarının göğüslerini kabartıyor diyor Avukat Jean-Marie Dermagne ve ekliyor: Anvers li hakimlerin tıpkı Danimarka lı meslektaşları gibi, aynı soğukkanlılıkla karar vermelerini beklemek kalıyor.

sonuç:

Belçika'da 1999'da açılan DHKP-C davası 7 Şubat günü görülen karar duruşmasıyla son buldu.

Uzun yıllar süren bu yargılama sürecinin ardından, Anvers Temyiz Mahkemesi hakimlerinin son kararı açıklamalarıyla yargılanan 7 kişi serbest bırakıldılar.

Anvers Temyiz Mahkemesi, gıyabında yargılanan Dursun Karataş ile Zerrin Sarı, ve duruşmada hazır bulunan Şükriye Akar ile Bahar Kimyongür ün beraatine karar verdi. Fehriye Erdal a 2 yıl şartlı tahliye ve 1230 Euro para cezası verildi. Musa Asoğlu na 3 yıl şartlı tahliye ve 1230 Euro para cezası, Kaya Saz 21 ay şartlı tahliye ve 1230 Euro para cezası verildi.

Anvers Temyiz Mahkemesi kararında, Federal Savcılığın getirdiği DHKP-C kriminal ve terör örgütüdür suçlamalarını geri çevirdi. Hakim 7 sanığın sadece kendilerini bizzat bağlayan olaylardan yargılanabileceğini belirtti ve Belçika da yapılanların düşünceyi ifade ve gösteri özgürlüğünü aşmadağını vurguladı.

Hakim kriminal ve terör örgütüne üyelikten Savcılık tarafından getirilen tüm suçlamaları geri çevirerek, 3 sanık sahte evrak ve silah bulundurmaktan 5 yıl şartlı tahliye edildi.

Hakim, DHKC nin bir açıklamasını çevirmenin ve yorumlamanın suç olamayacağını, Mahkemenin kişilerin düşüncelerini yargılama yetkisinin bulunmadığını belirtti ve Ülkemizde DHKP-C ye üye olmak suç teşkil etmemekte dedi.
(bkz: thkp-c)
üyelerinin yemeğine uranyum reaktörü koyup patlatmak istediğim bir terör örgütü.*

edit:Bu entryden milyarlarca eksi oy aldım ama reaktörü yapacam sonunda.
edit:Karmam negatiflere insede terörn hiçbirini sevmiyorum.
(bkz: domuz hain kahpe pislik caniler)
pkk' nın şehir uzantısıdır. büyük şehirlerde her türlü nevruz, 1 mayıs, kıl, tüy gününde eylem yaparlar. amaç şehir merkezlerinde kürt vatandaşlarımız görece daha az olduğu için mecburen sol kesimden sempatizan toplayarak pkk lehine toplumsal bir dezenformasyon hareketi yaratmaktır.
dhkp c sert muhalefet odağıdır.
bir örgütlülüğü karalamak ya da övmek için bir çok malzeme bulabilir, hatta günümüz koşullarında çok basit olanaklarla bunu kendinizde yaratabilirsiniz. Bütün bunlar herhangibir örgütlülüğün hangi çizgiye oturduğunu açıklamaya yetmez. genel kriterler olabildiği gibi kişisel kriterler yoluyla da tanımlamaya gidilebilir ki sözlükte de daha çok bu yöntem izlenmektedir. Dolayısıyla herkes birikimi kadar kriter oluşturmakta ve ana kavramsal kriter sınıflandırmasına sokmadan ağzına geleni söyleyebilmekte. deneyelim bizde; bana göre iki farklı cephe'ye ait toplumsal örgütlülükler den bahsedebiliriz. Birincisi statüko çerçevesinde ya da buna yakın olan egemen çizgilere ait toplumsal örgütlülükler, diğeri de egemen olmayan, statükoya direnen muhalif çizgilere ait toplumsal örgütlülükler. dhkp c köken ve gelenek olarak sert muhalif bir çizgi izleyen bir örgütlülüktür. Beğenir ya da beğenmezsiniz o ayrı fakat, bir muhalif çizgi olduğunu görmezden gelip hata ya da yanlışlarını bunun üzerine bayrak gibi örtüp asıl yanını görmezden gelirseniz eleştirilerinde, değerlendirmelerinde pek fazla bir değeri olmaz.
diyeceksiniz ki muhalif olmak tek başına yetermi? Elbette ki yetmez, ancak ayrım yapıyorsak önce, nerede durduğuna, nereden yemlenip, nereye yumurtladığına bakmaz iseniz rotanız şaşar. dhkp c toplumsal muhalefetin bir dinamiğidir. Dhkp c yoksullar içerisinde varoşlarda asıl örgütlülüğünü oluşturur, dönemsel olarak bazı eylemleri egemenlerin işine yarasa, ya da bunu kullansalarda yoksulların kümesine yumurtlar. Evet akademik kısırlık vardır, ancak ana kadrolarını bu kadar çok kaybeden ve bu kadar çok baskıya maruz kalan bir muhalif yapının fazla akademik olmasını beklemekte sanırım safdillik olur. Daha çok pratiğin öne çıktığı bir yapılanmadır. Yöntem olarak da devrimci şiddet kavramını benimsemiştir. bu topraklar bu tür örgütlenmelerin yabancısı değildir. tarihin her döneminde bu tür muhalif örgütlülükler çıkarmıştır anadolu.
dhkp c limiyim? -hayır. Şiddet yanlısımıyım? -hayır. zorun rolünü ve lenin tartışmalarını bu noktada seven biriyim ancak damarım muhalif damar, yüreğim muhalif yürek, yeri geldiğinde sonuna kadar dhkp c yi eleştiririm. ama bu hiç bir zaman, bu yapıyı egemen bir çizgi ve gelenek gibi algılamam ya da karalamam anlamına gelmez. rotayı şaşırdığınızda yanınızda egemenliğe muhalif bulamazsınız, yalnızlaşırsınız. Oysa ki egemenlik ve onun düşünce sistematiğinin istediği şeyde budur zaten, muhalif yapıları bir bir yalnızlaştırmak ve marjinalize etmek. evet bunun içindirki o yapılara yönelik magazin siteleri kurabilecek kadar ilgilidir. Bırakınız dhkp c yi çok barışçıl ve pasif direnişçileri bile zaman zaman en azılı "terörist", "vatan haini", "halk düşmanı" vb. sıfatlarla lanse etmeyi dener ve becerirler. çünkü egemenliğin sürdürülebilirliği buna bağlıdır.
bazı partilerle ortaklaşa hareket eden ve belki de onlarla iç içe olan terör örgütü. örneğin tkp'nin düzenlediği eylemlerin bir çoğunda bu terör örgütünün mensuplarına rastlanmaktadır.

hatta söylentilere göre pkk üyeleri de bu tür oluşumlara sızmış veya bu tür oluşumlarla iş birliği içindedir. pkknın komunist takılıp sonradan kimliğini açığa vuran üyeleri olduğu birkaç yıl önce sözlükte dile getirilmişti. bunun açıklaması ise insanlara fikirlerini alıştıa alıştıra aşılamak. yani beyin yıkama sürecinin bir parçası. önce var olan düzenden soğuturlar*, sonra dinden ,sonra milliyetçilikten. kişiyi ülkesine bağlayabilecek bütün değerler kafasından silinince konu kürtlere gelir. direk pkk'ya katıl demezler kimseye genelde "benim bi girişimim yok ama olan birine rastlasam karışmam" derler ve bu cümle zaten belki direk terör örgütüne çağrıda bulunmaktan bile etkilidir.
tehdişçinin adının devrimciye çıkması, bu suretle genç beyinler bakımından karizmatik olarak algılanan devrimcilik sıfatının örgüte katılımı özendirmesi yoluyla örgütlenmenin sağlanması ve türlü şiddet olaylarının yaşandığı yasa dışı örgüttür...
demokrasi baltalanmakta, tedhiş devrim olarak yaftalanmakta ve ülkenin yarınları bu şekilde tehlikeye düşmüktedir...