bugün

Eğer doğru ise avrupa hunları attila döneminde buna benzer bir sistem uygulamıştı. Çünkü bleda ve attila döneminde ve öncesinde bazıları hanedan üyeleri tarafından yönetilen pek çok isyan çıkmıştı. Attila da hunları yönetimden uzaklaştırmış onların yerine kendisine karşı isyana kalkamayacak olan cermenleri vs getirmişti. Sonucunda attila istediğini aldı ve bir daha isyan çıkmadı. Ancak sanırım bu durum devletin kendisinden sonra kısa sürede güçten düşmesini sağladı..
Osmanlı imparatorluğu döneminde, yeniçeri olarak yetiştirilmek üzere Hristiyan uyruklardan çocuk seçip toplamaktır.

Osmanlı Devleti'nin ordusunu geliştirmesine yöneliktir.

Yeniçeri ocaklarında.
Aklını başına devşir deyiminin o kadar da antimodernist olmadığının örneğidir.
Edirneden çıkınca ben Türk'üm deyip her türlü pisliği yaparak avrupalılara illallah ettiren malum ırklı mı diyor bunu puhaha.
2 sene evvel tekrar vaftiz olup, ermenice isimler alan Tunceli'deki 500 Kürt hane bunlara örnektir.
Bilmem nerden kaçıp gelenlerin devşire devşire soyunu dinini terk edip değişime uğramasıdır....

Aynen özbe özsün.

Yersen.
devşirme için seçim yapılırken ailede evde tek çocuksa almazlarmış. Ayrıca uzun boylu ise aptal olur kısa boyluysa fitneci olur diye sadece orta boylular seçilirmiş. domuz çobanının oğluda olsa balıkçı oğluda olsa kendini gösterirse sadrazam bile olanları vardır ama çoğu yeniçeri olur barış zamanında çorbaya pilava hoşafa talim 20 yıl sonrada sağ kalmışsa emeklilik. Sakat kalırsa bağlı bulunduğu ocak tarafından bakılma.
Osmanlı devletinde yöneticilerin, kaptanları, ordu kumandanların çoğu devşirmedir. Ve büyük çoğunluğu da sonuna kadar ülkeye hizmet etmiş insanlarmış evinden koparılmasına rağmen.
Yabancıları iyi bir makam için yetiştirme. Evet.
gayrimüslim çocukları alınıp, yetiştirilip, gayrimüslümlerin üstüne saldırtılmasıyla sonuçlanır.
osmanlı da gayrimüslim ailelerin çocuklarının alınarak devlet için eğitilmesi. ne kadar müslüman olmuş olsalarda asıl kimliklerini unutmayıp osmanlıya ve türklere ihanet etmekten çekinmemişlerdir.
tarihsel bir kavramdır. genelde devşirme deyince akla osmanlı devleti gelir. osmanlı da devlet adamlarının bir çoğu devşirmelerden oluşurdu nitekim.
devletin kritik noktalarına getirildiklerinde isyana sebep olmuşlardır zaman zaman. tük oğlu türk müslüman oğlu müslüman varken ordan burdan gelen neden baş tacı edilir diye. saçma tabi. kınıyorum.
Hristiyan ailelerindeki en güçlü çocuğu bir mevkiye getirmek ya da asker yapmak için uygulanan yöntem.
osmanlıda esirlik ya da gönüllülük esasına göre alınan hristiyan kökenli insanlardır. çogunluğu çocuk olup türk islam kültürüne göre yetiştirilmişlerdir.
(bkz: selçuklu gulamı ve osmanlı devşirmesi)
padişah fermanı ve yeniçeri ağasının emrini koynunda taşıyan bir devlet görevlisi, ulaştığı yabancı vilayette bölge kadısını da alarak, 40 hanede bir kişi olmak üzere; yakışıklı, vücutlu, pratik yeteneği gelişmiş, el yatkınlığı olan, gençleri toplardı. şayet ailede 1 erkek çocuk varsa orası es geçilirdi. 2 veya daha fazla erkek çocuk olması koşulu aranırdı. bu durumdan fayda sağlayacağını uman kimi aile büyükleri, çocuklarının devşirilmesi yönünde rüşvet dahi teklif etmiştir.
cümlesi safkan orospu çocuğudur. türkleri kuyulara tıkıp yakanda bu orospu çocuklarıdır, ilk fırsatta ceplerini dolduranlarda.

bu devşirme orospu çocuklarının günümüze yansımaları ise içler acısıdır. yeri ve zamanı gelince yani enselerindeki tokat biraz gevşeyince içlerinde biriktirdikleri irini kusmak için yer ararlar.
ilginç bir bilgi. osmanlı 3 zümreden devşirme yapmazmış. Aleviler, çingeneler ve yahudiler. ilginç.
Devşirme, vatan diye devleti bilen, aslında devlet derken de beslendiği kapıdan başka bir şey düşünmeyen, sosyo-kültürel açıdan sun'i ilhak ürünü bir insan türüdür.Evrensel kuralı:
kendisininkini değil de hep başkalarının yurdunu o başkalarından daha çok sevmektir ve terket küstahlığını da göstererek. *
güzel bir jehan barbur şiiri.

Alışmaya başlıyorum artık
içimdeki her şeyin yeni yerine
Bir salonun yüzünü değiştirir gibi
Yerlerini değiştiriyorum alışkanlıklarımın

Bağlılıklarımın

Tutunduklarımı bırakmak ne tuhafmış ve ne müthiş
Taş sokakta çırılçıplak kalmakmış benzeri.
Soyulmuş değilim, soyunmuşum bu kez,
Bilerek, isteyerek
Evime giden merdivenleri çıkarken
Dayanmıyorum artık tırabzanlara
Yolda yürürken sevdiğimin elini bırakıyorum sıklıkla,
Sigaralarımı artık büfeden kendim alıyorum ve saymıyorum kaç tane içtiğimi

Bir; tabak yemek pişiriyorum her gece
Yatağımdaki yastıkların tekinin kılıfını değiştiriyorum haftada bir
Bir veriyorsam yine bir alıyorum
Sevdiğim şarkıları ve sadece benim sevdiklerimi dinliyorum gece rakımı içerken

Ve artık duble içmiyorum içkimi
Tek, sek.

Sevdiğime “sevgilim” demeyi bırakalı olmuş bir zaman
Sevdiğimi bile söylemiyorum ve içimde tutuyorum tamlamalarımı
Ve belki de sevemiyorumdur eskisi kadar, eskisi gibi, esirmişim gibi

Çayıma ve kahveme attığım iki şekeri üçe çıkartıyorum
Bıraktığım iki kiloyu bedenimde bir yerlere yeniden oturtuyorum
Şarkıları sonuna kadar dinlemiyor hızlıca diğerine ve diğerine geçiyorum
Doymayı unutuyorum

Üşümekten korkmayı bırakmışım bile
Sokaklardayım yine ve hep ve illa!
ve soğuk olsa da hava, kapılarda içecek bir sigaram oluyor cebimde
ve anahtarlarımı cebimde değil de çantamda saklıyorum artık

efendim; diyerek açmıyorum telefonları
Kimse efendim değil; öğreniyorum.
Heyecanlanamıyorum çocukluğumdaki gibi
Canlanamıyorum da

Geç gidiyorum erken gidilmesi gereken yerlere
Gerilerde kalarak izliyorum sevdiğim adamın şarkılarını
Saçlarımı da açmıyorum eskisi kadar
Ama yine de küçük bir çiçek tutturmayı ihmal etmiyorum üzerimde bir yerlere

Kızmıyorum kimseye
Anlıyorum,
Çünkü biliyorum kendimdeki eksiği de
Ve eksiğiyle seviyorum o her kimse

Uzun cümleler kurmayı bırakamıyorum bir tek
Anlattıklarım hala yorucu, hala dar
Öğrenmem için vaktin gereğinin algısındayım
Ve kapanamıyor bir türlü deli açık algılarım

Yalanlar söylemeye yeni başlıyorum
Her gün, çalışır gibi, alışır gibi,
Yeni yalanlar uyduruyorum
Ve inanmayı da elden bırakmıyorum

Bir tek üzerimdeki kokuyu değiştiremiyorum
Bir vazgeçemediği olmalıymış devşirmenin
Bir mahfuzu
Benim de seçtiğim,
Kokum oluyor
Hiç duyamadığım

jehan Barbur
alman milli takımındaki mesut özil, boateng, podolski, gomez gibi oyuncular bunun tipik örneğidir.
bir zamanlar çok işe yaramış, öz be öz türk sistemidir. sadece osmanlı zamanında değil daha öncede uygulanmıştır. Örneğin atilla'nın ezeli düşmanı Flavius Aetius'ta bir hun devşirmesidir.
Osmanlıda 1.murat zamanında başlayan bu sistem bazı ülkelerde halen işlemektedir. o çok eleştirdiğimiz * beyin göçünden farkı, zihinden öte yaşamlarını alan bir anlayışa sahip olmasıdır. Bir insanın hayat standartlarını yükseltmek için onu çocukken ailesinden ayırmak, kültüründen koparıp yetilerine uygun bir göreve yerleştirmek için çıkılarla aileyi uyutmak ne kerte doğrudur tartışılır. Yükselme döneminde bahsedilen devşirme kaideleri, gerilemede yerini telafisi olmayan suistimal ve kötü muamelelere bırakmıştır. (bkz: bilinmeyen osmanli)
Avrupa'da osmanlı'nın kötü bir imaj edinmesinde çok önemli payı vardır devşirmelerin. bu kişiler dönme türk olarak nitelendiriliyordu. bu minvalde avrupa'da din değiştiren hristiyan çok olumsuz bir imgeye sahipti. bu din değiştirme olayının pragmatist bir amaca ulaşma yolunda bir aşama olarak yorumladıklarından olumsuz bir şekilde bakmaktaydılar. osmanlı'da bir gayrimüslüm için ihtida etmek ve devşirilmek bilindiği gibi devlet kurumları içinde yerini almalarını sağlamaktı. bu aynı zamanda batı tarafından devşirmelklerin içindeki sefahat düşkünlüğü ile temellendiriliyordu.

antihedonist bir katolikliğin ürünü olan bu anlayış ihtida vakalarını işkence korkusuna bağlıyorlardı. bununla birlikte türk kökenli olan osmanlı'lardan çok çok daha kötü olarak nitelendikleri de bir gerçektir. dinin ortaçağda işgal ettiği merkezi konum nedeniyle bu tip yorumlar normaldir. keza 16.yy avrupasında mezhep değiştirmek ile müslümanlığa geçmek arasında herhangi bir fark görülmüyordu.

dönme/devşirmelerin avrupalı gözündeki imgeleri o kadar kötüydü ki onların bedenlerinin öldükten sonra çürümeyeceklerine dair bir inanç beslenirdi ve aynı zamanda yozlaşmışlığa dair bir metafor olarak da nitelendiriliyordu. bilhassa batılı milliyetçilerin çokuluslu imparatorluğa yönelik eleştrileri bu meyanda incelenebilir.
güncel Önemli Başlıklar