bugün

türk devrimcileri filistin için savaşırken,
bu ülkenin siyasal islamcıları,
tesbih 33 lükmü yoksa 99 olsun diye cansiparane tartışıyordu.

not: türk devrimcileri filistin için üzerine düşeni yaptı.
filistinliler ise hem kendi vatanlarını ve bizim ülkemizi israile ve abd ye sattı.
ne filistin ne de kudüs için bugün türk devrimcileri hiç bir şey hissetmez.
ismail alpen aşkenazi görse kızabilir ama bilinen bir gerçektir.

Tarih: 6 Haziran 1967 istanbul’daki devrimci gençlik örgütleri bir gün önce başlayan Arap-israil savaşına dair tepkilerini, yayınladıkları bir bildiriyle ortaya koydu.

“Arap ülkelerini desteklediklerini” deklare eden gençler, gerekçelerini şöyle sıraladı:

“Çünkü bu savaş, yoksul Arap ülkelerinin saldırgan israil’e karşı yaptığı bağımsızlık savaşıdır. Bu savaşın kısa zamanda barışa ulaşması, haklıların saldırganlar karşısında haklarını elde etmesine bağlıdır. Bu savaşın uzaması, Ortadoğu ülkelerinin değil, petrol sömürüsünü sürdürmek isteyen ve iki tarafa da silah satan emperyalistlerin yararınadır.”

Bildiride bir nokta özellikle vurgulandı:

“Türkiye’deki üs ve tesisler, Arap ülkelerine karşı kullanılmamalıdır.”

O günlerde…

Türkiye’deki üniversitelerde eğitim gören Filistinli, Suriyeli, Iraklı ve Ürdünlü öğrenciler yardım için ülkelerine dönüyordu. Tıp fakültesinde okuyanlar yanlarına çeşitli tıbbi araç ve edinebildikleri ilaçları da alacaktı.

Sadece onlar değildi…

Ortadoğu’da yaşananlar Türkiye devrimci gençliğinin de en önemli gündem maddelerindendi.

Türkiye’deki devrimciler 1968 yılında Filistin’e destek için yola koyuldu. Daha gençliğinin baharında olan 18 yaşındaki Abdülkadir Yaşargün (Kod adı Mustafa Kemal idi; Filistin’de El Fetih saflarına değişik uluslardan katılan direnişçilere genellikle kendi ulusal kahramanlarının adlarının kod adı olarak verilmesi adettendi) ile 19 yaşındaki Mustafa Çelik ilk isimlerdi. Türkiye işçi Partisi‘ne üye bu iki cesur yürek, kaçak yollardan gittikleri Filistin’de çatışmalara katıldı; Mustafa Çelik şehit düştü. Bu Türk devrimcilerinin Filistin’e verdikleri ilk şehit’ti…

KUŞ ADASI'NA DEĞiL FiLiSTiN'E

Tarih: 19 Kasım 1968

Türk Solu dergisinin (şimdilerde aynı isimle yayınlanan paçavrayla hiçbir ilgisi yoktur) 13. sayısında Deniz Gezmiş‘in şu satırları vardı:

“Azgelişmiş dünya halkları emperyalizme karşı bir savaş verirken gençlik bunun dışında kalamaz. Biz daima ezilenlerden yana çıkmak zorundayız. Eğer bizim kavgamız antiemperyalist kavganın paralelinde yürümezse, ayaklarımız havada kalır. Devrimci gençlik, Amerikan emperyalizmine ve oportünizmine karşı duran gençliktir. Onların görevi, sayısının azlığına, düşmanın çokluğuna bakmadan, Amerikan emperyalizmine karşı sonuna kadar dövüşmektir. O, en iyi biçimde karar veren ve uygulayandır. O, boş gecelerini değil, boylu boyunca ömrünü bu kavgaya verendir. Yaşasın Bağımsızlık Savaşı Veren Dünya Halkları! Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye.”

Deniz Gezmiş, yazısında verdiği sözü bizzat kendi tutacak ve emperyalizme karşı savaş verenlerin yanına gidecekti. Evet…

1969 Haziran ayının son günleri…

Deniz Gezmiş ailesine Kuşadası’nda çadır kampına gittiğini söyledi.

Halbuki Cihan Alptekin, Ömer Erim Süerkan, Fadıl Hasan, Kuydul Turan ve Yusuf Küpeli‘nin de aralarında olduğu yoldaşlarıyla Filistin‘e gitmek için yola çıktı.

Valizlerinde dört silah ve onlarca kitap vardı.

https://odatv4.com/makale...turk-fedaileri-0308141200
Dünyanın herhangi bir bölgesindeki sıcak çatışmalar Terör örgütleri ve organize suç örgütleri için bulunmaz nimettir. Bu örgüt üyeleri çatışma bölgelerine gidip cephe gerisinde alanında uzman kişilerden silahlı eğitim başta olmak üzere, bombalama, ilkyardım vb. Şeyler öğrenirler. Ülkelerine geri dönerken de eylemlerde kullanacakları silah, patlayıcı vb. Şeyleri getirirler. Ancak bu kişiler misafir oyuncu gibi yurtdışında çıkar ilişkisi olmadığı sürece başka bir örgüt/devlet adına çatışmaz.
görsel
yalan len aq. onlar orada sadece gezmeye gitmişti len aq.
solcuların aynen dinciler ve kürtçüler gibi kendilerine götten tarih uydurmasına kopuyorum ya. * deniz gezmiş filistin'e el fetih terör kampında eğitim almak için gitti. filistin için falan savaşmadı. solcuların kahraman diye kakaladığı çoğu kişi ya teröristtir ya da terör sempatizanıdır, hiç şaşmaz.
1946 sonrası (yani kuruluş döneminin bittiği yıl) kendine ,ırkçı-türkçü, kafatasçı
,alperen ,kemaliz ,(maskeli) atatürkçü diyen sürüden bir tane kahraman olan ve vatanı için ölen çıkmamıştır.
(ergenekon davası olayına bakın hep gariban öldü,dünyadan haberi olamayan gariban)

mhp'de ülkücü cesur insanlar vardı ama başlarında ki kekozlar da aynıydı.

mhp-ocak davalarında idam cezası olanlar dimdik idam sehpasına çıkıp ,kahraman olup öldüler. bir tane mhp-ocak yöneticisi bu ülkücüleri anmaz ..

türkçü-ırkçı kemaliz sürüden ilaç için bir kişi yoktur.bunlar kıyı köşe saklanan pireler.

1960'da tankların üzerine çıkıp yada gösterilerde ölen kahramanları da anan yoktur.
turan emeksiz haricin de ,ki oda sağ görüşlü kendi halinde bir eylemci idi.
cağaloğlu'da büstü vardı ne oldu bilmiyorum.

islamcılarda metin yüksel mhp tarafından öldürüldü, gencecik yaşta l(21) lider olmuş biriydi,galiba kürt'tü.

ben erdoğan'a çok kızmıştım ergenekon-balyoz davalarında müdahil olmadığı için,ama ahlakı olmayan generalleri içerde olması gönlümü rahatlattı.

asker diye yüceltilen generaller 12 eylülde işkence başları idi.

ben kabakoz ve siyasi şube merkezinde (anadolu yakası) bizzat şahidimdir.
evren denen abd uşağı darbe yaptı en önce bunlar (kemaliz) sonra siyasal islamcılar , mhp ve aydınlıkçılar zil çalıp oynadılar.
mhp'nin üst yönetimi de aynı, minnetsizler.
aklımda kalan 8 ülkücü asıldı ,allah rahmet eylesin birini anmazlar.(geçen malatya'da anmada 5 eski arkadaşı vardı )

islamcıları ayırırım,1980 öncesi devrimcilerle en ufak sorun olmadı aralarında.

sosyalist devrimcilerin şanlı direniş tarihi gözümüzün önündedir.
kahramanlar tarihi.

bakıyorum türkçü-ırkçı kemaliz sürünün haline ,vatan için bir damla ter dökmemiş reziller...

ama işlerine geldi mi deniz gezmiş kemalist.

böyle yüzsüz bunlar.