bugün

abd emperyalizminin altına yatan sahte solcuların-kürtçülerin ibret alması gereken meydan okuma.
artık öyle bir hale gelmiştir ki bu kutsal savunma adeta popülarizmin metalarından biri olmuştur. sanal ortamlarda sürekli sürekli paylaşılması, bu paylaşımlar sonucu kendisini bi'şey zanneden sik kafalıların tutuştuğu vatan kurtarma mücadelesi, ve ''kemalistim ben yupppi'' diyen binlerce ergenin marksizm ve leninizm'den bihaber olmalarına rağmen devrime göstermiş oldukları bağlılık paktları...
o değil de, ne deniz kemalizm ideolojisine hizmet etmiştir ne de yoldaşları.
ayrıca kemalizm bir ideoloji de değildir, öğretidir.
ya peki cumhuriyet dönemi, cumhuriyet'e geçiş bir devrim midir?

bu soruların cevapları bellidir. varın siktirin gidin çay koyun, karıncanın koltukaltını traş edin öyle gelin bana aksini savunun.
Türkiye'nin bağımsızlığından
başka bir şey istemedim.
Bundan dolayı da ölümden korkmuyoruz.
Ve ben 24 yaşındayken kendimi
Türkiye'nin bağımsızlığına armağan etmekten onur duyuyorum.

Bizlerin tek özlemi tahsil sırasında bulunmamıza rağmen Türkiye'nin bağımsızlığıdır. Biz hiçbir zaman bütün çabamıza rağmen Türkiye'nin bağımsızlığını temin edemedik.

Biz 50 sene evvel Kurtuluş Savaşı vermiş bir ülkenin çocukları olarak Kurtuluş Savaşı'nın gerçek tahlilini yapmaya her zaman için muktediriz. Biz yine çok iyi biliriz ki Türkiye Kurtuluş Savaşı'nı yapmak için Samsun'a çıkanlara istanbul örfi idaresince ve mahkemelerince idam cezası verilmiştir. Ve yine bilmekteyiz ki, Osmanlı imparatorluğu yüzlerce generalinden ancak birkaç tanesi Kurtuluş Savaşı'na iştirak etmiştir. Ve yine bilmekteyiz ki Kurtuluş Savaşı yapıldığı sırada istanbul'da bulunanlar bunları yapanlara eşkıya demiştir.

1950 tarihinde Amerikan emperyalizmi iktidara geldi. Demokrat iktidar 27 Mayıs 1960'da tarihe gömüldü. Demokrat Parti gitti, bunun gitmesiyle tellaklar değişmedi. 27 Mayıs'ı kastetmiyorum, bundan sonrasını kastediyorum. Hamam aynı fakat bu defa da tellaklar değişti. Amerika bu dönemde imdada yetişip inönü'yü düşürdü, Demirel'i iktidara getirdi.

Mustafa Kemal'e gerçekten sahip çıkanlar varsa onlar da bizleriz

Öğrenci hareketlerine gelince, Türkiye'de öğrenci olayları 50-60 senedir eksik olmamıştır. Sultan Hamit'in Tıbbiye talebelerini Sarayburnu'ndan denize attığı tarihten itibaren öğrenci hareketleri Türkiye'de devam edegelmiştir. ikinci Dünya Savaşı sırasında faşizme hayır diyen gençler ilerici gençlerdi. Ve 28 Nisan 1960 tarihinde özgürlük savaşı veren gençlerdir. Amerikan emperyalizmi tarafından inönü hükümetten düşürüldüğünde protesto gösterisi yapan gençler ilerici gençlerdir. Anayasa'ya Bağlılık Mitingi'ni de bizler yaptık. O günün mitinginde iktidarın kiralık adamlarından ve polisinden dayak yiyen de gene bizlerdik.

1968 senesine gelince, üniversiteler öğrenciler tarafından işgal edildi. işgalleri gayet meşru idi ve kürsü ağaları dahi bu işgallerin haklılığını hiçbir zaman inkar edemedi. Aynı yılın Temmuz ayında Amerikan Filosu'na karşı gösteri yapanlardan Vedat Demircioğlu polis tarafından hunharca öldürüldü. iktidarın kiralık kuvvetleri ve polisi hunharca devrimcilerin üzerine saldırdı. 20'ye yakın devrimci öldürüldü. Bunların hiçbirinin katili bulunamadı. Polis karakolları işkencehane haline getirildi. Hiçbir savcı buna karşı çıkmadı. Fikir özgürlüğünü ve Anayasa'yı paravan yapanlar "önceden Atatürkçü geçinirken O'nun fikir ve şahsiyetini de küçük görmeye başladılar, sadece Mustafa Kemal tarafını beğeniyorlardı." suçlamasını kesin olarak reddediyorum ve asla kabul etmiyorum. Diğer yurtseverler de bunu kabul etmez.

Gerçekler örtülmek isteniyor. Mustafa Kemal'e gerçekten sahip çıkanlar varsa onlar da bizleriz. Onun istiklal-i tam prensibini, ve onun istiklal-i tam Türkiye idealini yalnızca biz devam ettiriyoruz.

Anayasa'yı en fazla savunan bizleriz

iddianame'de bizim Anayasa'yı cebren ilgaya teşebbüs ettiğimiz ileri sürülmektedir. Öteden beri arzetmiş olduğum gibi, bu ülkede Anayasa'yı en fazla savunanlar bizleriz. Anayasa'yı ihlal edenlerse ortadadır. Anayasa'nın uygulanmasını isteyen gene bizleriz. Anayasa'yı uygulamayan yavuz kimselerse hâlâ ortadadır. Ve yine o kişiler bizim kellemizi istemektedirler. Bile bile iddia makamı bizim Anayasa'yı ilgaya teşebbüs ettiğimizi ileri sürmektedir.

idddia makamı bizim vermekte olduğumuz Bağımsızlık Savaşı'na karşıdır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na karşı, reformlara karşı ve bu nedenle bizim Anayasa'yı ilgaya teşebbüs ettiğimizi ileri sürmektedir. Çünkü Süleyman Demirel hâlâ ortada gezmektedir. Kudreti yetiyorsa Süleyman Demirel hakkında aynı şekilde dava açsın, onlar 36 milyonluk ülkenin bütün yükünü 20 gencin üzerine yıkmaya alışmışlardır.

Amerika sizin döneminizde ülkeye girdi ve hiçbiriniz sesinizi çıkarmadınız

Bizi bağımsız bir ülkenin çocukları olmaktan mahrum eden hepiniz dahil sizlersiniz. Çünkü Amerika sizin döneminiz sırasında Türkiye'ye girdi ve hiçbiriniz sesinizi çıkarmadınız. Ve Demokrat Parti iktidarına 10 yıl ses çıkarmadınız. Ta ki 38 yurtsever subay ses çıkarana kadar ve onları devirene kadar. Ve bugün aynı savcılar bu şahıslar hakkında da idam kararı istemektedir. Süleyman Demirel'in Anayasa'yı ihlaline ve despotizmine ve ülkeyi Amerika'ya satmasına ses çıkarılmadı.

Ve meydanlarda bunlara karşı bizler dövüşmek zorunda kaldık, bizler kurşunlandık. Ve sonunda idam isteğiyle buraya getirildik

Bizim düşmanımız
Amerikan emperyalizmi ve yerli işbirlikçileridir

Dediğim gibi Türkiye'yi bu hale getiren eski yöneticilerin bütün suçları bize yüklenmek istenmektedir. Bütün eski idarecilerin suçu bize yükletilmek istenmektedir.

Türkiye'nin bağımsızlığından başka hiçbir şey istemedik ve hayatımızı bu yola koyduk. Varlığımızı Türkiye halkına armağan ettik. Bunun aksini iddia edenler vatan hainidir. 12 Mart Muhtırası muvaffak olmasaydı bizi itham eden makam onları da aynı şekilde itham ederdi. Buna da kanaatim tamdır. 12 Mart Muhtırası Anayasa'nın uygulanmadığını iddia etmektedir ve parlamentoyu açıkça suçlamaktadır.

Biz strtaejik olarak düşüncelerimizi hiçbir zaman saklamayız. Hangi şartlar altında olursak olalım bunu açıkça söyleriz. Düşüncelerimizi mezara kadar götürürüz. Nasıl burada namluların ve dipçiklerin gölgesi altında konuşuyorsak düşüncelerimizi her zaman açıkça ifade ederiz. Bizim Anayasa'yı ilgaya teşebbüs gibi bir kastımız bulunsaydı, bunu da burada açıkça söylemekten çekinmezdik. Bizim böyle bir amacımız yoktur.

Bizim düşmanlarımız Amerikan emperyalizmi ve onun yerli işbirlikçileridir. Yani emperyalizm ile işbirliği yapan patronlar, feodal mütagallibe yani bezirgânlar, tefeciler. Toprak ağaları ve diğer işbirlikçileri ve bizim bütün eylemlerimiz bu hedefe yönelmiş bulunmaktadır. Bunun dışında başka bir hedefimiz yoktur.

Milyon metrekare vatan toprağı işgal altındayken mili bütünlüğü bozmakla suçlanıyoruz

Bizim kişi güvenliğini, mülkiyet hakkını, egemenlik ilkelerini, milli bütünlüğünü bozmak için harekete geçtiğimiz iddiaları vardır. Kişi güvenliğini ihlal edenler kimlerdir. Bunu evvela tesbit etmemiz lazım. Karakollarda işkence gören bizler olduk. Meydanlarda kurşunlanan yine bizler olduk. Bakanların emriyle hapishanelere atılan bizler olduk. Buna rağmen kişi güvenliğini bozan olmakla itham ediliyoruz. Yukarıda anlatılan asıl kişi güvenliğini bozanlar ise serbestçe meydanlarda dolaşmaktadır.

Mülkiyet hakkını ortadan kaldıracağımız iddia ediliyor. Bizatihi Anayasa mülkeyet hakkını toplum yararına kısıtlamıştır. Mutlak mülkiyet hakkı tanımamıştır. 50 köye sahip bir toprak ağasını anayasamız kabul etmemiştir. Egemenlik ilkelerine karşı çıkanlar halkın sırtından geçinenlerdir.

Ayrıca milli bütünlüğe karşı çıkmakla da suçlanıyoruz. 101 tane Amerikan üssünün bulunduğu ülkede bizim milli bütünlüğü bozmak istemekle itham edilmemiz gülünç olmaktadır. Milyon metrekare vatan toprağı işgal altındayken bizim milli bütünlüğü bozmakla suçlanmamız gülünçtür.

21 yılın hesabını 21 gençten sormak istiyorlar

Mustafa Kemal sağ olsaydı bugün çok şaşırırdı. iddianame baştan beri sırf kelle istemek maksadıyla hazırlanmıştır. Şeklen de hukuk mantığından mahrumdur. Hukuki kıymet ve değerden mahrumdur. 21 yılın hesabını 21 gençten sormak maksadıyla ve suçluların telaşı içerisinde hazırlanmış bir iddianamedir.

Ben şunu iddia ediyorum ki, hareketimiz tamamen Anayasal bir harekettir. Anayasa'nın başlangıç ilkesinde belirtilen ulusun zulme karşı direnme hakkını kullandık. Bu sebeple Anayasal bir davranışta bulunduk. Yaptıklamızın haklı olduğuna inanıyorum. Halen de bu inancı taşıyorum.

Türkiye'nin bağımsızlğından başka bir şey istemedim. Ve bu sebeple Amerikan emperyalizmine ve işbirlikçilerine karşı mücadele verdik. Bundan dolayı da ölümden korkmuyoruz. Onu ancak işbirlikçiler düşünsün. Ve ancak onlar kendi canının telaşına düşsün. Ve ben 24 yaşındayken kendimi Türkiye'nin bağımsızlığına armğan etmekten onur duyuyorum. Bu bağımsızlık düşüncesini mezara kadar götüreceğiz

http://www.bydigi.net/hik...indaki-savunma-metni.html
bizlerin tek özlemi tahsil sırasında bulunmamıza rağmen türkiye'nin bağımsızlığıdır. biz hiçbir zaman bütün çabamıza rağmen türkiye'nin bağımsızlığını temin edemedik.

biz 50 sene evvel kurtuluş savaşı vermiş bir ülkenin çocukları olarak kurtuluş savaşı'nın gerçek tahlilini yapmaya her zaman için muktediriz. biz yine çok iyi biliriz ki türkiye kurtuluş savaşı'nı yapmak için samsun'a çıkanlara istanbul örfi idaresince ve mahkemelerince idam cezası verilmiştir. ve yine bilmekteyiz ki, osmanlı imparatorluğu yüzlerce generalinden ancak birkaç tanesi kurtuluş savaşı'na iştirak etmiştir. ve yine bilmekteyiz ki kurtuluş savaşı yapıldığı sırada istanbul'da bulunanlar bunları yapanlara eşkıya demiştir.

1950 tarihinde amerikan emperyalizmi iktidara geldi. demokrat iktidar 27 mayıs 1960'da tarihe gömüldü. demokrat parti gitti, bunun gitmesiyle tellaklar değişmedi. 27 mayıs'ı kastetmiyorum, bundan sonrasını kastediyorum. hamam aynı fakat bu defa da tellaklar değişti. amerika bu dönemde imdada yetişip inönü'yü düşürdü, demirel'i iktidara getirdi.

mustafa kemal'e gerçekten sahip çıkanlar varsa onlar da bizleriz

öğrenci hareketlerine gelince, türkiye'de öğrenci olayları 50-60 senedir eksik olmamıştır. sultan hamit'in tıbbiye talebelerini sarayburnu'ndan denize attığı tarihten itibaren öğrenci hareketleri türkiye'de devam edegelmiştir. ikinci dünya savaşı sırasında faşizme hayır diyen gençler ilerici gençlerdi. ve 28 nisan 1960 tarihinde özgürlük savaşı veren gençlerdir. amerikan emperyalizmi tarafından inönü hükümetten düşürüldüğünde protesto gösterisi yapan gençler ilerici gençlerdir. anayasa'ya bağlılık mitingi'ni de bizler yaptık. o günün mitinginde iktidarın kiralık adamlarından ve polisinden dayak yiyen de gene bizlerdik.

1968 senesine gelince, üniversiteler öğrenciler tarafından işgal edildi. işgalleri gayet meşru idi ve kürsü ağaları dahi bu işgallerin haklılığını hiçbir zaman inkar edemedi. aynı yılın temmuz ayında amerikan filosu'na karşı gösteri yapanlardan vedat demircioğlu polis tarafından hunharca öldürüldü. iktidarın kiralık kuvvetleri ve polisi hunharca devrimcilerin üzerine saldırdı. 20'ye yakın devrimci öldürüldü. bunların hiçbirinin katili bulunamadı. polis karakolları işkencehane haline getirildi. hiçbir savcı buna karşı çıkmadı. fikir özgürlüğünü ve anayasa'yı paravan yapanlar "önceden atatürkçü geçinirken o'nun fikir ve şahsiyetini de küçük görmeye başladılar, sadece mustafa kemal tarafını beğeniyorlardı." suçlamasını kesin olarak reddediyorum ve asla kabul etmiyorum. diğer yurtseverler de bunu kabul etmez.

gerçekler örtülmek isteniyor. mustafa kemal'e gerçekten sahip çıkanlar varsa onlar da bizleriz. onun istiklal-i tam prensibini, ve onun istiklal-i tam türkiye idealini yalnızca biz devam ettiriyoruz.

anayasa'yı en fazla savunan bizleriz

iddianame'de bizim anayasa'yı cebren ilgaya teşebbüs ettiğimiz ileri sürülmektedir. öteden beri arzetmiş olduğum gibi, bu ülkede anayasa'yı en fazla savunanlar bizleriz. anayasa'yı ihlal edenlerse ortadadır. anayasa'nın uygulanmasını isteyen gene bizleriz. anayasa'yı uygulamayan yavuz kimselerse hâlâ ortadadır. ve yine o kişiler bizim kellemizi istemektedirler. bile bile iddia makamı bizim anayasa'yı ilgaya teşebbüs ettiğimizi ileri sürmektedir.

idddia makamı bizim vermekte olduğumuz bağımsızlık savaşı'na karşıdır. türkiye cumhuriyeti anayasası'na karşı, reformlara karşı ve bu nedenle bizim anayasa'yı ilgaya teşebbüs ettiğimizi ileri sürmektedir. çünkü süleyman demirel hâlâ ortada gezmektedir. kudreti yetiyorsa süleyman demirel hakkında aynı şekilde dava açsın, onlar 36 milyonluk ülkenin bütün yükünü 20 gencin üzerine yıkmaya alışmışlardır.

amerika sizin döneminizde ülkeye girdi ve hiçbiriniz sesinizi çıkarmadınız

bizi bağımsız bir ülkenin çocukları olmaktan mahrum eden hepiniz dahil sizlersiniz. çünkü amerika sizin döneminiz sırasında türkiye'ye girdi ve hiçbiriniz sesinizi çıkarmadınız. ve demokrat parti iktidarına 10 yıl ses çıkarmadınız. ta ki 38 yurtsever subay ses çıkarana kadar ve onları devirene kadar. ve bugün aynı savcılar bu şahıslar hakkında da idam kararı istemektedir. süleyman demirel'in anayasa'yı ihlaline ve despotizmine ve ülkeyi amerika'ya satmasına ses çıkarılmadı.

ve meydanlarda bunlara karşı bizler dövüşmek zorunda kaldık, bizler kurşunlandık. ve sonunda idam isteğiyle buraya getirildik

bizim düşmanımız
amerikan emperyalizmi ve yerli işbirlikçileridir

dediğim gibi türkiye'yi bu hale getiren eski yöneticilerin bütün suçları bize yüklenmek istenmektedir. bütün eski idarecilerin suçu bize yükletilmek istenmektedir.

türkiye'nin bağımsızlığından başka hiçbir şey istemedik ve hayatımızı bu yola koyduk. varlığımızı türkiye halkına armağan ettik. bunun aksini iddia edenler vatan hainidir. 12 mart muhtırası muvaffak olmasaydı bizi itham eden makam onları da aynı şekilde itham ederdi. buna da kanaatim tamdır. 12 mart muhtırası anayasa'nın uygulanmadığını iddia etmektedir ve parlamentoyu açıkça suçlamaktadır.

biz strtaejik olarak düşüncelerimizi hiçbir zaman saklamayız. hangi şartlar altında olursak olalım bunu açıkça söyleriz. düşüncelerimizi mezara kadar götürürüz. nasıl burada namluların ve dipçiklerin gölgesi altında konuşuyorsak düşüncelerimizi her zaman açıkça ifade ederiz. bizim anayasa'yı ilgaya teşebbüs gibi bir kastımız bulunsaydı, bunu da burada açıkça söylemekten çekinmezdik. bizim böyle bir amacımız yoktur.

bizim düşmanlarımız amerikan emperyalizmi ve onun yerli işbirlikçileridir. yani emperyalizm ile işbirliği yapan patronlar, feodal mütagallibe yani bezirgânlar, tefeciler. toprak ağaları ve diğer işbirlikçileri ve bizim bütün eylemlerimiz bu hedefe yönelmiş bulunmaktadır. bunun dışında başka bir hedefimiz yoktur.

milyon metrekare vatan toprağı işgal altındayken mili bütünlüğü bozmakla suçlanıyoruz

bizim kişi güvenliğini, mülkiyet hakkını, egemenlik ilkelerini, milli bütünlüğünü bozmak için harekete geçtiğimiz iddiaları vardır. kişi güvenliğini ihlal edenler kimlerdir. bunu evvela tesbit etmemiz lazım. karakollarda işkence gören bizler olduk. meydanlarda kurşunlanan yine bizler olduk. bakanların emriyle hapishanelere atılan bizler olduk. buna rağmen kişi güvenliğini bozan olmakla itham ediliyoruz. yukarıda anlatılan asıl kişi güvenliğini bozanlar ise serbestçe meydanlarda dolaşmaktadır.

mülkiyet hakkını ortadan kaldıracağımız iddia ediliyor. bizatihi anayasa mülkeyet hakkını toplum yararına kısıtlamıştır. mutlak mülkiyet hakkı tanımamıştır. 50 köye sahip bir toprak ağasını anayasamız kabul etmemiştir. egemenlik ilkelerine karşı çıkanlar halkın sırtından geçinenlerdir.

ayrıca milli bütünlüğe karşı çıkmakla da suçlanıyoruz. 101 tane amerikan üssünün bulunduğu ülkede bizim milli bütünlüğü bozmak istemekle itham edilmemiz gülünç olmaktadır. milyon metrekare vatan toprağı işgal altındayken bizim milli bütünlüğü bozmakla suçlanmamız gülünçtür.

21 yılın hesabını 21 gençten sormak istiyorlar

mustafa kemal sağ olsaydı bugün çok şaşırırdı. iddianame baştan beri sırf kelle istemek maksadıyla hazırlanmıştır. şeklen de hukuk mantığından mahrumdur. hukuki kıymet ve değerden mahrumdur. 21 yılın hesabını 21 gençten sormak maksadıyla ve suçluların telaşı içerisinde hazırlanmış bir iddianamedir.

ben şunu iddia ediyorum ki, hareketimiz tamamen anayasal bir harekettir. anayasa'nın başlangıç ilkesinde belirtilen ulusun zulme karşı direnme hakkını kullandık. bu sebeple anayasal bir davranışta bulunduk. yaptıklamızın haklı olduğuna inanıyorum. halen de bu inancı taşıyorum.

türkiye'nin bağımsızlğından başka bir şey istemedim. ve bu sebeple amerikan emperyalizmine ve işbirlikçilerine karşı mücadele verdik. bundan dolayı da ölümden korkmuyoruz. onu ancak işbirlikçiler düşünsün. ve ancak onlar kendi canının telaşına düşsün. ve ben 24 yaşındayken kendimi türkiye'nin bağımsızlığına armğan etmekten onur duyuyorum. bu bağımsızlık düşüncesini mezara kadar götüreceğiz.
dinlediğim en masum savunmadır.
san marino savunması gibi her yerden açık vermiştir. asılması utanç vericidir.
en can alıcı yerlerden biriside şurasıdır: yapılan tahliller yanlıştır, hatalıdır. değerlendirmeler keza isabetsizdir.
deniz gezmiş mahkeme kararının daha önceden belli olduğunu bildiği için savunmadan çok okunması gereken bir manifestodur diyebiliriz.
bana sokrates in savunmasını hatırlattı.

yok isim olarak hatırlattı yoksa muhteva olarak alakası yok.
neresinden bakarsan bak dramdır. sadece onun için değil milliyetçi gençler için de öyledir.

ideolojisini seversin sevmezsin, bunun tartışmasını burada yapmanın da lüzumu yok.

lakin 20li yaşlarında sırf ülkesinin kaderini değiştirmek için canını ortaya koyan herkes saygıyı hak eder.

ve diktatörler tarafından hazırlanmış bir anayasa ile üstün körü yargılanarak darağacına götürülen bir adamı "anayasada yasaktı ..." gibi savlar ile "sen yanlışsın" konumuna getirmek biraz vicdansızlıktır.

o adam senden benden iyi biliyordu darağacına gideceğini, bunu bilmek için hakimin ağzından çıkacak iki söze de gerek yoktu zaten.

bir anayasa "x düşüncesini benimsemek yasak" diyorsa o anayasanın ..... af edersin.

"türkiye'nin bağımsızlığından başka bir şey istemedim. bundan dolayı da ölümden korkmuyoruz. ve ben 24 yaşındayken kendimi türkiye'nin bağımsızlığına armağan etmekten onur duyuyorum. "

sence darağacından kurtulmak için konuşan bir adamın sözleri mi bunlar?
onur kavramının, vatanseverlik kavramının metne dönüşmüş halidir o savunma. 24 yaşında bir gencin bir ülke için kendini fedasıdır.

çok anlamlıdır tabi anlayana.

bugün yolsuzluklar, rüşvetler, başçalan önderliğinde hırsızlıklar yapılırken. takipsizlik kararı veren savcılar okumalı o savunmayı. gerçi okusalar da anlayamazlar o vatansızlar.

deniz ve diğerleri bugünler yaşanmasın diye direniyorlardı. ülke bugünkü haline gelmesin diye. savunmanın özünde de bu var. ülke bugüne geldi. dün atıp tutan bir başçalan var ve amerika başkanının telefonuyla bir günde 180 derece dönüp söylem değiştiriyor. dansöz gibi.

deniz'ler bunları gördüler işte. o yüzden asıldılar. onlar ön gördü. bize de yaşamayı dayattılar.
Onurlu bir savunmadır. Günümüzde ki bir çok üniversite ogrencisine bakıldığında bir daha olma olasılığı olmayan durumdur.
güncel Önemli Başlıklar