bugün

Mao'nun 1976 yılında ölümü, tüm ülkeyi yasa boğdu. Çin Halk Cumhuriyeti'nin kurucusu artık yoktu. Mao'dan sonra kısa bir süre için , Çinlilerin "4'lü çete" dediği yönetim iş başına geldi. Aralarında Mao'nun karısının da bulunduğu sertlik yanlısı 4'lü çete, iktidarı ancak kısa bir süre elinde tutabildi. 1978'e gelindiğindeyse Çin'in artık yeni bir patronu vardı: Deng Xiaoping.. Deng Xiaoping, derhal harekete geçti. Mao'nun tersine o, önceliği ideoloji yerine ekonomiye verdi. Artık Çinliler için hayatın amacı, eşitliği sağlamak değil, para kazanmaktı. Böylece, 1980lerde Çinlilerin yeni sloganı artık iyice belli olmuştu: zengin olmak güzeldir&. Deng Xiaoping, ülkeye daha fazla yabancı yatırımcı çekmek ve Çin ekonomisini geliştirmek için kapıları açtı. Bu açık kapıdan ilk girenlerse dönemin Amerikan başkanı Jimmy Carter ve eski başkan Richard Nixon oldu. Ayrıca, Çin'e gidenler arasında ingiliz kraliçesi Elizabeth de vardı. Ülke ekonomik açıdan yavaş yavaş dışa açılıyor ve piyasa ekonomisinin kuralları uygulanmaya çalışılıyordu. Ama, bu arada, Komünist Parti'nin ve Kızıl Muhafızlar'ın siyasi denetiminde hiçbir değişiklik yoktu...Bu denetime ilk tepkilerse üniversite öğrencilerinden geldi. 1989 Mayıs'ında Tiananmen Meydanı'nda toplanan öğrencilerin gösterisi dağıtılmak istenince ok yaydan çıktı. Adeta bir isyan yaşandı.. Ve isyanı durdurmak için tanklar kullanıldı. Sonuç, yüzlerce ölü ve yaralı. Tiananmen'den 1 yıl sonra Deng Xiaoping yetkilerini yaş haddinden dolayı yavaş yavaş devretmeye başladı. Bundan sonra da önce 1993'de Jiang Zemin üçüncü nesil yönetici olarak işbaşına geldi. 2003 Martından itibaren de artık sahnede dördüncü nesil vardı. Bunların en başarılı olanıysa, aynı yıl devlet başkanı seçilen Hu Jintao'ydu. Bu yeni nesil sayesinde Çin adeta şahlandı. Ekonomik reformlara ve dışa açılmaya hız verildi. Büyük şehirlerde yeni gökdelenler ve iş merkezleri inşaa edildi.. Bunlar yapılırken de merkezi sistemin otoritesi korunmaya çalışıldı. Kısacası Çin, komünizmi de serbest piyasa ekonomisinin kurallarını da uygulayan karmaşık; bir yapıya kavuştu. Çin Halk Cumhuriyeti'nin, 2001 yılında batılıların isteğiyle Dünya Ticaret Örgütü'ne üye olması, Çin'i dış dünyaya daha da yaklaştırdı.

Ayrıca Deng Xiaoping teorisini kendi sözleriyle "Kedinin siyah veya beyaz olması önemli değildir. Önemli olan onun fareyi yakalamasıdır." şeklinde ifade etmiştir.