bugün

ülkemizde cezalandırıcı adıyla bilinen 1994 yapımı, başrollerinde sylvester stallone, wesley snipes ve de sandra bullock'un oynadığı distopik bilim-kurgu-aksiyon-eğlence filmi. konusu şöyledir:

1990'ların sonlarında dünya(dünyadan kastımız elbette amerika birleşik dötleridir[buradan da v for vendetta'ya selam çakmış olalım güntekin]) bok gibi bir yer olmuştur. herkes herkesi öldürmektedir. neyse sly, azılı düşmanı wesley abiyi bi yerde kıstırır ve de yakalar. ancak, bu yakalama işlemi esnasında sivillerin de ölümüne neden olduğu için(ki kazın ayağının öyle olmadığı sonradan anlaşılacaktır) o da suçlu bulunur. ve iki elemanın dondurulma cezasına çarptırılıp, bilmem kaç yıl öyle kalmalarına karar verilir.
derken... wesley abi esrarengiz bir şekilde çözülür. rehabilite programı uyarınca(ki bu da matrix'deki kung-fu öğreten 8086 bilgisayar gibi bi şeyle gerçekleşiyordu) marangoz eğitimi alması gerekirken, bütün yakın ve uzak dövüş sanatları ile silah bilgisiyle donatılı bir şekilde tam takım bir ölüm makinesi halinde geri döner ve de eley sokaklarında dehşet saçmaya başlar.

neyse uzattık... şimdi wesley abinin çözüldüğü yılda eley şehri çok sıkıcı bi yer olmuştur. et, tuz, hamur işi, sigara, küfür, seks falan artık insanı insan yapan(ya da başka birilerine göre insanı insanlıktan çıkaran) ne varsa yasaklanmıştır. herkes böyle leyla leyla ortalarda dolaşmakta, kimse durumdan şikayetçi olmamaktadır. şikayetçi olanlar ise susturulmuş, koğuşturulmuş ve yerin altına sürülmüştür. bu herkes hayatından memnun adlı yapının mimarı işte bu yer altındaki memnuniyetsiz kitleden alabildiğine tırsmaktadır. işte dünyanın(yani abd'nin, belki de sadece eley'in) eskiden içine düştüğü kaos ortamını fırsat bilerek yönetimi ele alan ve kendi ütopyasını gerçekleştiren bu adam herkese göre bir kahraman, bir mehdi falandır. zaten giyim tarzıyla da ben "bu çağın isa'sıyım" diye bağırır.

yau yine neyse... işte bu wesley abi sokaklara tekinsiz salıverilince polis acayip korkar. hatta başkomser donuna falan kaçırır. zira, artık polis ateşli silah kullanmamakta zorluk çıkarana en fazla alantirikli copla şok uygulayabilmektedir. tabii wesley abi'ye tesir etmez bunlar. adam iyice siki-daşşağı sallayıp ortalarda at koşturmaya başlar. bu bizim mal polisler düşünür, düşünür... düşünür... n'apalım nidelim derken akıllarına sly gelir. direkman bunu da çözerler. ancak sly wesley abi gibi hemen ortama ayak uyduramaz. zira tam bi öldürme makinesi olarak programlanan wesley abinin aksine sly örme makinesi olarak programlanmıştır.

sonra... sonrası malum. bir kaç-kovaladır sürer gider. filmin güzel tarafı gelecek tasvirleri ve öngörüleridir(*). ben severim bu filmi. ehil bir el tarafından yazılıp çekilseydi bir klâsik olabilirdi diye düşünürüm hep.

*
filmin ortalarında bir yerinde sandra sly'e onun yaşadığı devirle ilgili bilgileri nerden bulduğunu mu ne söylerken:

sandra: "schwarzenegger kütüphanesi'nden buldum." der.
sly: "arnold schwarzenegger mi? aktörün adını kütüphaneye mi verdiniz?"
sandra: "o sonra aktörlüğü bırakıp başkan oldu." gibin bir şey söyler.
sly: "başkan mı? ööh amına koyim ne günlere kalmışız." tadında bir kelâm eder.

işte arnold vali olduktan sonra ister istemez akla bu diyalog gelir.
çok hoş, çok güzel, izlenmesi gereken bir filmdir bu. wesley snipes'ı kötü adam olarak görüyoruz.

arnold'un vali olmasından yıllar önce, 1994'te arnold'u siyasete bulaştırması hatta başkan yapması akla üçüncü dünya savaşı'nı getirtmiştir. tabii ki kitap olanı. neyse geleceğe yönelik çok hoş düşünceler, ütopyalar, espriler vardır, kendini sıkılmadan izletmeyi başarmıştır film.

--spoiler--
üç deniz kabuğu'nun nasıl kullanıldığı söylenmiyor.

film boyunca polis kızın sylvester'ın kızı olduğu gibi bir düşünceye kapılmıştım. daha önce izlediğim bu tarz filmlerde yaygın olarak kullanılan bir klişe olmasının da büyük katkısı vardı tabii ki ama öyle bişey olmuyor. neden bilmem bunu da artı puan olarak eklemek istedim.

sylvester'ın kredi cezalarını toplayıp tuvalete gitmesi, polis kızımızın yanlış söylemleri, ratburger, geçmişe göndermeler de çok bi hoş ayrıntılardır.
--spoiler--
Wesley Snipes'in performansı taktir edilesidir bu filmde.
1993 yılında gösterime giren başrolde Slyvester Stallone'un oynadığı film.
çocukken parliament pazar gecesi kuşağında izlediğim unutulmaz bilimkurgu filmi.
50 kere izlesemde, ertesi gün yine oynasa yine izleyeceğim film.
distopya örneği olmasının dışında, ciddi bir otoriteye karşı duruş örneği görülen filmdir.

--spoiler--

Edgar Friendly: You see, according to Cocteau's plan, I'm the enemy, 'cause I like to think; I like to read. I'm into freedom of speech and freedom of choice. I'm the kind of guy who likes to sit in a greasy spoon and wonder, "Gee, should I have the T-bone steak or the jumbo rack of barbecued ribs with the side order of gravy fries?" I WANT high cholesterol. I wanna eat bacon and butter and BUCKETS of cheese, okay? I want to smoke a Cuban cigar the size of Cincinnati in the non-smoking section. I want to run through the streets naked with green Jell-o all over my body reading Playboy magazine. Why? Because I suddenly might feel the need to, okay, pal? I've SEEN the future. Do you know what it is? It's a 47-year-old virgin sitting around in his beige pajamas, drinking a banana-broccoli shake, singing "I'm an Oscar Meyer Wiener".

--spoiler--
pek çok kişiye oyunu bıraktıran bilinen adıyla helikopter görevi olan gta vice city görevidir.
nostalji yapıp tekrar izledim. bazı espriler bayağı iyiymiş. Arnold'a bayağı takılmışlar.

keyifli filmdir neticede, 2032 öngörüsüne doğru gitmiyor olsak da.
güncel Önemli Başlıklar