bugün

aranılan şeye ulaşmaya yarayan iz, emare. (bkz: kanıt)
polislerin suçluları içeri tıkmak için gözünü kırpmadan aradıkları şey.
Meçhûlü keşfetmekte ve malumun sıhhatını isbat etmekte vasıta ve âlet ittihaz olunan husus
ispatı gerekli olan vakıaların vuku buldukları veya bulmadıkları hususunda hakimde kanaat yaratmak için başvurulan araçtır.
medenî usûl hukukumuzdan bir ayrım:
kesin delil / takdiri delil
Derman arardım derdime, derdim bana derman imiş,
Burhan arardım aslıma, aslım bana burhan imiş!..

Sağı solu gözler idim, DOST yüzün görsem deyu,
Ben taşrada arar idim, ol can içinde CAN imiş!..

Öyle sanırdım, ayrıyam; DOST ayrıdır, ben gayriyam
Benden görüp işiteni, bildim ki ol canan imiş!..

Savm-u salat hac ile sanma biter zahid işin,
iNSAN-I KAMiL olmaya, lazım olan iRFAN imiş...

Mürşid gerektir bildire, Hak'kı sana hakk-el yakın
Mürşidi olmayanların bildikleri güman imiş

Her mürşide dil verme kim yolunu sarpa uğratır
Mürşidi kamil olanın yolu gayet asan imiş.

işit Niyazi'nin sözün, bir nesne örtmez Hak yüzün
Hak'tan açık bir nesne yok, gözsüzlere pinhan imiş!

Niyazi Mısri

burhan: delil
savm-u salat: oruç, namaz
zahid: çok ibadet eden
güman: zan, þüphe
dil: gönül
asan: yüce, açık, ferahlatıcı
pinhan: gizli
şüpheleri daha da artıran şey...
kimin yaptığı, ya da neden yapıldığı belli olmayan, ve de nedeni aranan; metaların, ya da nesnelerin ne olduğunu bulmak için baş vurulan en küçük iz.
"delil yokluğu, yokluğun delili değildir." *
yerini alsın.

https://www.youtube.com/watch?v=EP8iN77pJMY
tankurt manas'In bir parçasıdır.
Kimsenin * inkâr edemeyeceği alâmet, işâret, nişan.
örneğin; dünyadaki nimetlerin (güneş, ateş, hava, su ve yiyecekler gibi) allahın varlığını kanıtlaması gibi işaretler birer delildir.