bugün

Köle sahipleri ekmek kaygusu çekmedikleri
için felsefe yapıyorlardı, çünkü
Ekmeklerini köleler veriyordu onlara;
Köleler ekmek kaygusu çekmedikleri için
Felsefe yapmıyorlardı, çünkü ekmeklerini
Köle sahipleri veriyordu onlara.
Ve yıkıldı gitti Likya.

Köleler felsefe kaygusu çekmedikleri
için ekmek yapıyorlardı, çünkü
Felsefelerini köle sahipleri veriyordu onlara;
Felsefe sahipleri köle kaygusu çekmedikleri
için ekmek yapmıyorlardı, çünkü kölelerini
Felsefe veriyordu onlara.
Ve yıkıldı gitti Likya.

Felsefenin ekmeği yoktu, ekmeğin
Felsefesi. Ve sahipsiz felsefenin
Ekmeğini, sahipsiz ekmeğin felsefesi yedi.
Ekmeğin sahipsiz felsefesini
Felsefenin sahipsiz ekmeği.
Ve yıkıldı gitti Likya.
Hala yeşil bir defne ormanı altında.

melih cevdet anday
Sonucta kimseye ekmek gitmiyo galiba.
Adu Defne olanlarla dalga geçmek için kullanılabilecek eser adıdır.
Melih Cevdet Anday bu şiirle Antik Yunan'da başlayan kölelik ve felsefenin oluşumu ve gelişiminden bahsediyor. ilk dizelerde kölelere sahip olan varsıl kişilerin herhangi bir işle uğraşmadığını, çünkü varsıl kişilerin işlerinin köleleri tarafından yerine getirildiğinden bahsediyor. Bu köle sahipleri de herhangi bir işle uğraşmadıkları için bolca boş zamana sahip oluyorlardı ve bu boş zamanlarında felsefe ile ilgileniyorlardı. Kölelerin ise felsefe ile uğraşmadıklarını çünkü kölelerin temel ihtiyaçlarının da sahipleri tarafından karşılandığından bahsediyor ve böylece tarihte bilinen ilk demokratik birliği kurmuş olmakla bilinen Likyalıların yıkılışa nasıl sürüklendiğinden bahsediyor.

ikinci dizede kölelerin felsefe derdinde olmadığı için sahiplerine hizmet ettiğinden bahsediyor çünkü felsefeyi zaten sahipleri yapıyorlardı. Ayrıca felsefe ile uğraşan bu felsefe sahiplerinin köle bulmakta sıkıntı çekmediğini çünkü felsefe ile kurdukları sistemin kendilerine köle sağladığından bahsediyordu ve yine dizenin sonunda Likya'nın yıkılışından bahsediyor.

Son dizede ise felsefenin bir getirisinden, getirinin ise bir felsefesi olmadığından bahsediyor. Kimseye ait olmayan bu felsefenin kimseye ait olmayan bu getiriden faydalandığından bahsediyor. Üstelik bu getiriden -kazançtan- ortaya çıkan felsefenin de felsefenin ortaya çıkardığı sistemden faydalandığını dile getiriyor ve bu sistemin kendi kendini yıktığını söylüyor yeşil bir defne ormanında.
Yeşil bir defne ormanından derken Akdeniz'den bahsediyor bence çünkü Likya da Akdeniz'e doğru uzanan Teke Yarımadasında bulunuyordu.
çok felsefik bir yazıdır, saygılarımla..
ekmeğini her fırsatta yemek istediğim ama aslında bir türlü ortamını bulamadığım, aslında ezber de olmadığım ama sevdiğim güzel bir şiir.