bugün

(bkz: pamuk şeker)
(bkz: hoş gelmiş)
edit: (bkz: mekanı cennet olsun)
platin rengi saçlarına rağmen oldukça zeki, mütevaziliğin bazen suyunu çıkaran, eczacı adayı şirine.ayrıca hoşgelmiş 6.nesil yazar.
kısa entryleriyle güldürebilen, farklı düşünerek düşündüren yazarımız. ellerine sağlık, daha çok entrey bekliyoruz.
sadece bilgili olmayıp bilgiyi paylaşan ve işin içine mizah da katabilen nesildaşım yazar.
kemalizm ve kürt ayrımcılığı karşıtı, birazda dini duyguları kabarık olduğunu entrylerinde belli ettiğinde
''seni pkklı'', ''pis yobaz''
ve en komiğide ''bu vatanı bölemezsiniz unutun kürdistanı'' mesajlarıyla karşı karşıya kalan boşnak yazar.
selam eder.
cotton, pamuk şekerindeki pamuk değil de başa sarılan kumaştaki pamuk olabilir. ince bir kelime oyunu.
(#6094667)
(#6094791)
(#6095420)
(#6094924)

öhöm... yeni bir potansiyel siliktir efendim. memnun olduk. özlicez kendisini.

ben şunu anlamıyorum: bu kemalistler ya da kemalizm ya da mustafa kemal ne yaptı bu çocuklara da bu kadar çıldırmış bunlar? vallahi üzülüyorum sözlük. üzüntüden fincan fincan çaya verdim kendimi.

'dahi' anlamındaki de ler da lar kelimeden ayrı yazılır aydın kardeşim. yok ben bitişik yazacam banane diyosan aynen kemalizm karşıtlığına devam et. kemalizm senin kadar yüksek seviyede yazan bi elemanı kabul edemez çünkü. yazık olur sana.
herşeye rağmen humanizmi temel ilkesi yapmış şeker ötesi yazar.
(#6916473) ulan ben tıp öğrencisiyim ben bu kadar abartmıyorum demek istediğim yazar. gece gündüz yatmıyormuş bir de arkadaş. ayrıca birinci sınıfta matematik, fizik ve tıbbi biyoloji dersleri var. ben matematiği söyleyebiliyorum. *
saygısız yazar.
amma velakin saygısız olması onunla sözlükte çok çok eğlendiğimiz gerçeğini değiştirir mi?
hayır.seni seviyorum.
(bkz: baban kimdi bilemezdin şerefsiz/#6934307)
(bkz: zherdust/#6933415)
(bkz: atatürk ü içki içtiği için eleştirmek/#6925834)
(bkz: taş atanların üstüne kurşun sıkan asker/#6112994)
(bkz: türkiye türklerindir/#6919378)

terör propagandası yapan yazarları destekleyen yazardır... yazdıklarımı seviyesizlik olarak algılayacaktır. öyle anlamasını diliyorum. bana faşist de diyebilir. şunu da ekleyeyim, demezse namerttir...

boşnak olduğundan bahseder ama bir boşnak kişiliği taşımıyor. çok boşnak insanı tanıdım. hepsi onurlu gururlu ve vefalı insanlardır. türk milleti, tarihinden bu yana boşnak insanını sevmiştir ve bağrına basmıştır. bu durum, boşnak insanı için de aynıdır. çoğu boşnağın evinde fatih'in fermanı bulunur mesela. sen bilir misin fatih'in fermanını? neyse önemli değil boşver. türk milleti, her zaman boşnak insanını desteklemiştir. ve bu boşnak insanı, halkından sıyrılarak tarafını ''empati'' başlığı altında terör propagandası yapan insanlardan yana seçmiştir.

kendi halkının hassas duygularını önemsemeyen bir insan, başka milletlere saygı duyamaz. bosna, 140bin insanı vahşice öldürüldü ve 2.5 milyon insanı başka ülkelere kaçtılar. ve bu halka ait bir insan gelip, ''kürtlere kötü davranılıyor, onları dağa gönderen hükümette suç, empati yapmayı deneyin...'' gibi zırvalar atıyorsa anlayın ki insanlık adına bir hiçtir. bu vatana tehdit olan düşünceye destek olmaktadır.

''bir kürt etnik kökenini söylemeye utanıyorsa bence suç asla onda değildir.'', nasıl bir cümledir anlamadım. bu ülkede her kürt insanı benimle aynı haklara sahiptir. herkes de rahat rahat kürt ırkına mensubum da diyebilmektedir. sen nasıl boşnak insanıyım diyorsan kürt de bunu der. her ırk kutsaldır ayrıca. ama kürt insanı, bu topraklarda kürt milleti de vardır derse işin rengi değişir. bu topraklarda tek millet vardır, türk milletidir. bu ülkeyi halklar oluşturur arap da, çeçen de, rus da, laz da, pomak da, x de, y de, z de tc vatandaşıysa, türkiye cumhuriyetini seviyorsa bu vatanın değerli birer evladıdır ve türktür. mustafa kemal atatürk'ün sözüdür, anayasada da geçer.

''dağdan indirilmek isteniyorsa o gençler bazı problemler çözülmeli''. birebir dtp mantığı. ve bir boşnak insanının ağzından. dağda olmalarının birkaç nedenini anlatayım sana. sen okumuşsun, adam olmuşsun ama bazı şeylerden hala yoksunsun. pkk şunu savunur. kürdistanın kurulmasını, kürtçenin ve kürt milletinin hukuksal anlam kazanmasını. problemler diye bahsettiğin bu milletin kesinlikle taviz veremeyeceği şeylerdir. bunları mı çözelim? ben şimdi bunları mı dedim diyeceksin. dediğin buraya çıkıyor. anca kürdistan kurulduğunda ve kürt milleti tanımı resmiyet kazandığında dediklerin olacak. dediğin düşünce de asla gerçek olmayacak. bu ülke ne bosnaya benzer, ne arabistana benzer ne de başka bir dünya ülkesine.

senin dediğin şeyi bende istiyorum. senin dediğin cümlenin sonucu budur arkadaşım! insinler dağdan da kursunlar şu kürdistanı. allah rızası için şu kürdistanı kursunlar, bir denesinler de anında ziyarete gelelim. kahraman özgürlük savaşçılarıyız diyorlar ya, hatta sende bunu diyen kişiye çizgini bozma diyorsun, hadi bir delikanlılık göstersinler bu adamlar da kursunlar. dünya şahit olur, bir bölücü halkın bu topraklardan yok olmasına. ve şunu da ekleyeyim, dünya da gıkını çıkaramaz. dünya bosnaya sesini çıkardı ama bize çıkaramaz. delikanlıysa dünya da ses çıkarır. dünya zamanında ses çıkardı çanakkale de çok iyi cevap aldı bu milletten. örneğin ingiltere için bu yenilgi, ingiltere tarihinin utanç listesine eklenmiştir. bunları dedik, düşünce özgürlüğü var bu ülkede vs diye geveleyeceksiniz.

empati yapmaktan bahseden bu insan, kendisini sırp askerinin yerine koy o zaman demem üzerine enteresan bir entry girmiş. işte, bir türk senin gibi değil. sabahtan akşama kadar bu millete bok atmaya çalışan insanları desteklediğin için, kendi halkının hassas duygularını taşıyamayıp vefasızlık yaptığın için sen bunu anlayamazsın. senin herkesden çok bilinçli olman gerekiyor. 140bin insanın öldürüldü. ve gelip, ''dağdaki adam bizim savaşçımızdır ve iyi günleri getirecektir...'' diyen adamı destekliyorsun. bu kendi halkına yaptıgın bir ayıptır... bunları diyen kendini türk milletinin bir parçası olarak göremez zaten. o yüzden kendi halkın muhabbetini tekrarlıyorum.

''o zaman açık ve net şunu söyleyeyim kendisine sırplarla boşnaklar yer değiştirse yani mağdur olan taraf sırplar olmuş olsaydı ben milletimden utanırdım. çünkü nasıl olursa olsun o 'bizim' mantığından çok ama çok uzağım. '' sözlerinin sahibi olan sen, insanım diye sağda solda gezmeye devam et.

son olarak şunu söyleyeyim... ben, sana 140bin insanını öldüren sırplara, yaptıkları katliamdan ötürü empati duymak lazım diyecek kadar şerefsiz bir insan değilim. onların da bir derdi vardır, bosnanın kötü siyaseti yüzünden sırplar sizin 140bin insanınızı geldi öldürdü diyecek kadar aşağılık bir insan değilim. ben bir türküm... senin ''kendimi bu toprakların bir parçası olarak göremiyorum'' dediğin toprakların evladıyım ben. herkes haddini bilecek bu topraklarda.
dün gece malasef trafik kazası geçirerek sevenlerini çok üzmüş yazar.ama eminiz ki bunu da en kısa zamanda atlatacak ve yine en içten kahkahalarını patlatacak.bir an önce iyileşmesi dileğiyle.sakın bizi bekletme.
tanım: beyin noksanlığı yaşayan insancıkların adını ağzına almaması gereken yazar.
ve gene bize bir şaka yapması ümidini taşıdığımdır! aksi mümkün olamaz!
her zaman 'mükkemmel' kalacak dost.
yirmi yaşında kansere yenik düşmüş yazar. nur içinde yatsın.

--spoiler--
Bu dünyada bir nesneye
yanar içim göynür özüm
yiğit iken ölenlere
gök ekini biçmiş gibi
--spoiler--
huzur içinde uyusun.
--spoiler--
Kara gözlerinde mahmurca gülüş,
Gayrı uyanılmaz uykunda mısın..?
Başın yastıktan kayıp, toprağa düşmüş,
Şehadet yolunun ufkunda mısın..?

Çizgilerle dolu ellerin yüzün,
Bilmem ki sen kaç yaşındasın ?
Bizi yalnız koyup göğe süzüldün,
Acın dayanılmaz farkında mısın ?

Dudakların sanki bir şey söylüyor,
Sen artık ölüm makamında mısın ?
Melekler dahi sana özeniyor,
Cennette döşenmiş tahtında mısın..?

lisan çıldırıyor, dil nasıl döner ? ben bu gece başıma büyük bir balyoz yedim... ne desem bilmiyorum, şu anda hangi kelimeleri tesbih tanesi misali sıralayacağımı bilmiyorum...

sana nasıl bir ölüm yazısı yazayım ki ? sen zaten dudaklarında tatlı bir tebessümle bıraktın kendini ölümün kucağına... henüz 20 yaşındaydın... ama ölüm, yaş ayırt etmiyor ki, bir anda - tak - diye kapıyı çalıveriyor ! seninle bir ara konuşmayı kesmiştim, bana tipik seri malı kadınlardan gibi gözükmüştün. fakat bunun öyle olmadığını daha sonra anladığımda iş işten geçmişti, sen bir trafik kazası geçirmiştin, neyse ki ağır yaralı olarak atlatmıştın. fakat ölümün trafik kazasından olmayacaktı, bunu sen de biliyordun...

ben çok duygusal bir adam değilim burcu ! bak bunu sen de biliyorsun... şu anda sen öldün, fakat ben sanki yaşıyormuşsun gibi bu yazıyı sana yazıyorum...

yahu ne oldu sana ? allah ! deyip şöyle bir doğrulsana !!
burcu kalkamaz, dirilemez mi ? odası mühürlü girilemez mi ?

öyle olsun madem !
girilemesin bakalım...

velhasıl kelâm, diyordun ki, ben rüyamda hep aynı yeri görüyorum...

''ne görüyorsun demiştim ?''

''bir mezar diyordun... '' belli ki yakında gideceğim '' -

saçmalama burcu, sen kimsin ki allah sana rüyanda ölümünü göstersin, sen evliya mısın ? - demiş, kendi ölümümüzü şöyle tayin etmiştim zihnimde ve sana da söylemiştim hoşuna gitmişti; - ah inşallah - demiştin;

ben 63 yaşındayım. sen de benim yanımdasın. ( sana söylediğim gibi, 63' ten fazla yaşamak ahlâksızlıktır ) ben büyük doğu davasını ilerletmişim, ve hatta memleketin başındayım, ( nasılsa hayal kurmak bedava ) belki de sen first leydi' sin. aracımızdan iner inmez benim üzerime yağmur gibi kurşun boşaltıyorlar, haddinden fazla mermi kuvözden sekiyor da biri senin başına isabet ediyor. böylece çekip gidiyoruz dünya sahnesinden, cenazemiz çok kalabalık oluyor...

olmadı.
mümkün olmadı.
bu da, ben tek başıma kurşunlanacağım anlamına geliyor ki, yanımda sen olmayacaksın.
hoş, gideceğimiz yer bir tabi...

çok sevdiğimiz, hayran olduğumuz, fikirlerimizin şekillenmesine sebeb olan necip fazıl' ın bir dizesi şu anda kulaklarımda yankılanıyor;

- sanki kulağıma gaipten bir ses, buluşmalar kaldı mahşere diyor -

biz seninle mahşerde buluşacağız.

sen, çok arzuladığın bir yere gittin, sadece 2 dakika göz yaşı döktüm arkandan, tamam kızma ! vallahi fazla ağlamadım. sadece 2 dakika. sonra gazeteden biri aradı, lenin' e küfretmişim bir yazımda ben güya, o kısmı çıkaralım mı dediler, 2 dakika da onlara ağladım...

- senin parladığın dönemleri göremeyeceğim için çok üzülüyorum - demiştin.

yavrucuğum ne parlaması, beni bu gece söndürdün sen. çivi misali, olduğum yere çaktın beni. sen gittin, e beni de şu dünyada anlayan akvam-ı nisvam güruhunun içinden tek kadın olan sen, beni anlayan tek kadın, e sen de çekip gittin !

5 yaşındaki bir fotoğrafın... sapsarı uzun saçların, limon renginde kaşların, öyle sevimli.
şimdi o kız, toprağın altında, taze ölü öyle mi ?

çok sevdiğin malcolm x' le aynı günde öldün.
21 şubat benim hayatımda her zaman büyük hadiselerin gerçekleştiği bir gün olmuştu.
21 şubat' ta biz, 2001' de her şeyimizi kaybetmiştik.
21 şubat 2010' da ben seni de kaybettim.
yo, aslında kazandım.
bana gönderilmemiş mektuplar yazmıştın. '' ben öldükten sonra okuyacaksın onları '' diye.
nasıl cesaret edip okurum ben şimdi o mektupları ?

trafik kazası geçirdikten sonra iyileşmiş evinde yatıyordun. '' ben öleceğim hissediyorum '' diyordun. her seferinde tersliyordum seni, - haddini aşma - diyordum, allah kur' anında buyurmuyor mu;

'' içinizden hiç kimse, ne türlü belaya düçar olursa olsun ölümü temenni etmesin ! ''

ama sen hayatı sevmiyordun. ailen varsıldı, parası vardı, fakat onların arasında mutlu değildin. itü' deki profesör hocan, yanında taşıdığın sezai karakoç ve necip fazıl kitaplarını görünce - bu gericileri mi okuyorsun - demiş, sen de - terbiyesizlik yapmayın o gerici dediğiniz adamlar benim hayat felsefemi oluşturdular - diyerek onu terslemiştin. aynı günün akşamı profesör, babana telefon açmıştı;

- bravo ! mükemmel bir vatan haini yetiştirmişsiniz...

bir kaç gün sonra;

- kadir ben akciğer kanseriyim - dedin.

- yalan söylüyorsun burcu ! - dedim.

cevabın gülümsemek oldu... doğru söylüyordun, ölüme gülümsüyordun...

ve 18 şubat...

- kadir bir rüya gördüm -

- ne gördün burcu -

- 21' inde gidiyorum '' dedin...

- gideceksin biliyorum, ama inşallah gecikir gidişin - dedim.

gecikeceğini umuyordum. bir kaç ay daha sadece. pier loti' de bir çay daha içmeden ölmeyecektin.

derken, 21 şubat 2010... pazar günü... rezil bir hava... üstüme bindikçe biniyor kasvet, ama senin öldüğünden, o gün öldüğünden habersizdim, söylememişlerdi. sakarya' ya gitmiştin, çok sevdiğin anneannen orada yatıyordu. kendine mezar yeri bile seçmiştin.

bugün, 23 şubat. benim hiç yaşamadan yitip giden baharım, taze toprağında bembeyaz kefeninin içinde uzanmış yatıyor şimdi. ama dudaklarında dünyaya ve bu ahmaklar sürüsüne alaycı bir tebessümle...

hey sakarya ! sana mı kaldı bu yük !
sana mı kaldı burcu' yu bağrına basmak ulan ?

ah burcu... sen bir öldün de, beni binbir öldürdün !
allah' ın rahmeti, sonsuz kere üzerine olsun !
sen artık zamansızlığı seçtin ve mekânsızlığa geçtin !

ve bir film açtım şimdi; yönetmen: mesut uçakan.
seninle izler gibi izliyorum...
filmin adını mı merak ediyorsun burcum ?
dur hemen söyleyeyim;

kelebekler sonsuza uçar...

kadir sarıkaya

--spoiler--
allah rahmet eylesin, sevenlerine de sabır versin. gerçek sevgiliye kavuşmuş olman dileğiyle...
gencecik yaşında o rezil hastalığa yenik düşmüş yazar. tanımazdım ama her ölüm kadar acı. allah ona gani gani rahmet eylesin, geride kalanlara sabırlar versin.
gencecik yaşta aramızdan ayrılmış ve meleklerin arasına karışmış yazar. mekanı cennet olsun, ruhu huzur bulsun.
gözlerimi yaşa boğan yazının yazılmasına neden olan ölümünün ne kadar zamansızca olduğunu düşündükçe tekrar gözlerimin yaşardığı tanımadığım yazar. melek gibin değil, melek yazar.
allah rahmet eylesin. kalanlara ömür dilemekten başka çare yok.

daha önce birkaç tartışmamız olmuştu kendisiyle... bazı konuların ne kadar boş olduğunu, zıtlaşmanın yersiz olduğunu hayat her şekilde öğretiyor insana.

hiçbir şey ölüm kadar kesin değil. hiçbir şey insandan değerli değil.

anlıyoruz. tabi yine her zamanki gibi geç anlıyoruz.
eczacılık la ilgili yaptığımız tartışmayı hatırladım da ne kadar boşmuş. saçma ve gereksiz ölümden gerisi teferruat. allah rahmet eylesin.
yattığı yer nur mekanı cennet olsun diye dua ettiğim arkadaşımız. yalan dünyadan gerçek sevgiliye ulaşmıştır.
tanımazdım, etmezdim ama sonuçta sözlüğe emek vermiş. allah rahmet eylesin. mekanı cennet olsun kardeşimin.