bugün

farklı görüşlerin,düşüncelerin,kişiliklerin,ırkların,mezheplerin,dinlerin bir arada olması.mesela türkiye çok sesli bir ülkedir.
demokrasinin vazgecilmez bir özelligidir. daha dogrusu demokratik düzenin vazgecilmez bir özelligidir.
demokratik platformların olmazsa olmaz koşuludur. var olan düzeni, daha da iyileştirmek, ileriye götürebilmek için çok sesli bir ortamın varlığı bir gerekliliktir.

aksi halde, sadece birileri söyler diğerleri dinlerse, dikteye dayalı oligarşik bir düzen oluşur.
ilerlemenin temelidir. çünkü yarın ne olur bilinmezdir. bugün saçma olan görüşler, yarın herkesin doğru kabul ettiği görüşler haline gelebilir.
(bkz: çoğulculuk)
sesler karismadigi surece , dikkatle dinleyip dikkatle konustugun surece , haliyken haksiz konuma kendini dusurmedikce , en ufak bir ayar verene sazanlama atlamadikca cok seslilik cok iyi bir seydir.hatta buna "gercek demokrasi" denir. mumkun olan sesler belli seviyede cikmalidir. maazallah ses sahipleri sapitmamalidir. dogruculukla hakareti ozdeslestirmemek lazimdir. hassas olmak , dusuncelerini elestirdigin kisinin yerine once kendinizi koymalisinizdir. (bkz: empati). ya da eskilerin deyisiyle "igneyi kendine cuvaldizi baskasina batirmalidir". cok sesli olmak adina haksizlik yapilmamali , buyuklere saygi duyulmali , kucuklere sevgi beslenmelidir.bu mudur? budur evet.
diyalogu guzel yapandır, sen hepimiz ermeniyiz dersin, ben ben ermeni degilim derim, sen avrupa dersin amerika dersin ben turkiye derim, sen sol dersin, ben sağ derim, sen fasist dersin ben milliyetci derim, ama sen beni seversin ben seni severim, tartisir tartisir sonra seninle gider bira icerim. budur.
bunun özellikler menüsünün altında "kakofoniye dönüş" seçeneği var. türkiye pazarına sürülen çok sesliliklerde bu seçenek default olarak geliyor.

(bkz: yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var)
genellikle sınıfta oluşan durum
(bkz: evladım susun!)
türk müziğinde asla yapılamayacak olan bir uygulamadır.*