bugün

kemanı yemiş bitirmiş olan sanatçı...türk sanat müziği parçalarını yorumLamıştır...güzeLde yapmıştır...kemanı resmen ağLatır...dinLerken bir hoş oLur insan...erkan oğur gibi bir çok sanatçı iLe çaLışmış aşmış insan...bu araLar küçük veLetLerLe birLikte konserLer veriyor...
tartışmasız türkiye'nin en iyi keman virtüözlerinden birisidir.
erkan oğur ile biraraya gelmesi neticesinde çok tehlikeli olup bünyede çeşitli bozukluklara yol açabilir .*

aha buda kanıtı ;

http://www.karakutu.com/tv/selanik.htm

yahut : [null http://www.facebook.com/v...33996784768&ref=share]
minyatürler albümüyle tanıdığımız keman virtüözü. itü'de müzik bölümünde hocadır. itü'nün kendisine vermiş olduğu 150 küsür yıllık çok eski ve değerli bir kemanı kullanır. son derece aşmış bir müzik insanı olmasının yanında, tevazuyu hiçbir zaman kaybetmemiştir.

desperate adını verdiği solo albümünde, rachmaninov'dan dede efendi'ye, azeri ve ermeni halk ezgilerinden tchaikovsky'e geniş bir coğrafyaya yayılan besteleri muhteşem bir ustalıkla icra etmiştir. ayrıca, kendisini canlı olarak dinleme şansını yakaladığım zamanlarda, klasik eserlerin yanında halk türkülerini ve ezgilerini çalmakta olduğuna tanık olmuş, bundan da büyük keyif almışımdır.

üstad, şu sıralarda çocukların futbola değil de, müziğe yönelmesini sağlamak amacıyla, anadoluda ve yurdun her tarafında gezerek, ağaçları yaşken eğmeye çalışmakta.
kemanın mütevazı virtüözü. bu adam bir şahane. klasik müzikten hoşlanmayanlara bile kendini saatlerce dinleteceğinden eminim. cihat aşkın ve küçük arkadaşları * 23 nisan'da akbank sanat beyoğlu'nda bir konser verecek. daha önce birçok ilde konserler veren bu topluluğun çalışmaları cihat aşkın'ın gönüllü olarak sürdürdüğü çalışmalarla şekillenmiştir.
ege'nin türküsü albümünün sahibidir. Londra'da Kraliyet Müzik Koleji'nden solist diplomasını almış ve akabinde City Üniversitesi'nde 1993 yılında master, 1996'da da doktorasını tamamlayarak müzik doktoru ünvanını almıştır. 1998 yılından beri doçenttir. ilk resitalini 16 yaşındayken yapmış olup Menuhin ve Karl Flesch uluslararası yarışmalarında da dereceler almıştır. Halen iTÜ Dr. Erol Üçer Müzik ileri Araştırmalar Merkezi Eşbaşkanı, Müzik Yüksek Lisans Programı Anabilim Dalı Başkanı, Türk Müziği Devlet Konservatuarı Yaylı Sazlar Anasanat Dalı Başkanı ve Öğretim Görevlisi olarak çalışmaktadır.
Bir rivayete göre iTÜ rektörlüğü tarafından kendisine verilen 1864 yılına ait Jean -Baptiste Vuillame keman ile çalmaktadır.
kemanı döverek çalan, buselik saz semaisi gibi şahane bir eserde bile kulak tırmalayan sesler çıkarmayı başarabilmiş bir keman virtüozüdür. keman dinlemek isteyenler için
(bkz: farid farjad)
türküleri klasik müzik tadında bizlere sunan eşsiz keman üstadı.
yeni albümü piyasaya çıkmış olan keman üstadı.
yılmaz güney'in baba ve umutsuz filmlerinin müziğini başarı ile yorumlayan keman virtüözüdür.
ege'nin türküsü isimli albüme sahip olan müzisyen.
*
01 iki Balıkçı
02 Selanik Türküsü
03 izmir Kasap Havası
04 Refahi Zeybeği
05 improvizasyon
06 Ninni
07 Zeybek
08 Yayla Havası
09 Karşılama
10 Gurbet
11 Aprilimu
12 Sonatina-Vivo
13 Sonatina-Lento
14 Sonatina-Presto
15 Cevahirim
(bkz: cihat aşkın ve küçük arkadaşları)
hem batı sanat müziğini, hem türk sanat müziğini, hem de halk müziğini sanki herbirinin uzmanı gibi çalan dev kemancı.
http://www.cihataskin.net/
enstrümantal müziğin türkiye'deki en başarılı seslerinden biri.kendi yazdığı bestelerin dışında türküleri de yeniden yorumlaması takdire şayandır. aşağıdaki not sanatçı hassasiyeti ve duyarlılığının ne demek olduğunu fazlasıyla gözler önüne seriyor. yazmış, hem de ne güzel de yazmış.

Türkan Saylan'ın değerli anısına...Gece ve ilk Notalar

Gece vakti, otel odasında uyku tutmuyor, elimde Shostakovich Trio, ona bakıyorum. Korkuyorum. Tıpkı Shostakovich'in korktuğu gibi. Dışarısı çok karanlık. Sadece şehrin sessizliği ve bazen onu bozan ve fişek gibi kafanızın yanından geçen araba gürültüsünden başka, garip bir soğuk var dışarıda. Bu soğuk günde gece vakti korkuyorum. Shostakovich gibi.

ilk notalar, kış rüzgarı gibi içime işliyor. Bu gece sanki gelecekler ve Shostakovich'i alacaklar. Yoksa bizi mi alacaklar. Korku terörü. Stalin döneminin kaybolan sanatçıları, yazarları, düşünürleri, bilimadamları, öğretmenleri, insanlığa değer sunan ve biraz da sivri dili olan yurttaşları. Shostakovich'in ilk notaları bu karanlıkta, kış rüzgarında içimi sızlatıyor.

Evet, bu gece onu da alacaklar. Bu gece olmazsa yarın gece veya bir sonraki gece.

Bir ara gözüm televizyonda konuşan bandanalı kadına takılıyor, nasıl da anlatıyor, hayat iradesiyle, susmadan, dirençle anlatıyor. Yapmak istediklerini hepimize örnek olurcasına bir bir sıralıyor, ama ben korkuyorum. Onu da almaya gelirler mi acaba? Shostakovich her gece bekliyor. O ilk notalar yok mu işte, adım adım yaklaşıyor. Dışarıdan gelen hızlı araba sesleri bir bir geçiyor kafamın yanından. Televizyondaki kadın konuşmaya devam ediyor. Ama ben korkuyorum. Gözlerimi kapatıyorum, ancak yine karanlık var. Karanlıktan kaçmak imkansız.

10 sene önceyi hatırlıyorum. Televizyonda konuşan kadın sayesinde Anadolu'da burs alan binlerce genci tanımıştım. Ücra bir yerde keman çalmak da neymiş meğer, halk anlar mıymış, Beethoven çalınır mıymış. Korkma, evet orada keman çalınabiliyor, halk seviyor, orada en son klasik müzik konseri `35 sene önce verilmiş meğer. Yaşlı bir müzik öğretmeni geliyor senin boynuna sarılıyor. 35 sene önce buraya senfoni orkestrası geldi, sonra bir daha kimse gelmedi diyor. Sevinçle ve gururla devam diyorum. Daha çok geleceğiz diyorum. Sizleri yalnız bırakmayacağız diyorum.

Televizyondaki bandanalı kadın coştukça coşuyor, ben korkuyorum ve gözlerimi kapatıyorum. O kadın değil miydi, beni 10 sene önce davet eden? Biz sanatçılar gitmedik mi, kavuşmadık mı halka hiç?

Korkuyorum, tıpkı Shostakovich gibi, o ilk notalar hiç gitmiyor beynimden, sabit fikir gibi tüm kitapta karşıma çıkıyor, sayfaları çeviriyorum, değişik şekillere bürünmüş olarak karşıma çıkıyorlar. Televizyondaki bandanalı kadın korkmadan devam ediyor. Etmeseydi değişir miydi on sene içinde her şey. Keman sesiyle başlayan müzik, on sene devam eder miydi orada, adeta bir orkestra gibi, gençlikle türkü söyleyerek coşan sanat ve bilim insanları, o kadının kapıyı açmasıyla ışığı getirdiler.

Korkuyorum, gözlerimi açamıyorum, gözlerimi açsam dahi karanlık olduğunu biliyorum. Shostakovich her gece kapıda bekliyor, onu alırlarsa ailesi zarar görmesin istiyor. O ilk notalar hızlı ritmlerle karanlıkta kör bir dans yapıyor. Tak tak tak. O da ne, kapı sesi mi? Gidenleri bir daha görebilecek miyim. Korku terörü. Korkuyorum.

Türkan Saylan televizyonda devam ediyor, dışarısı çok soğuk, geliyorlar mı? O ilk notalar yok mu işte, benimle dalga geçercesine hızlanıyorlar, yetişemiyorum artık, yayımla vurduğum akorlar, dışarıdan hızla geçen arabalar, soğuk ve karanlık, en iyisi gözlerimi kapatayım.. görmek, bilmek, duymak istemiyorum. Korkuyorum ama gözlerim kapalı olsun daha iyi, açsam da karanlık kapatsam da karanlık. Karanlıkta güvendeyim, en azından kendi başımayım, ta ki kapı çalınıncaya dek.

Shostakovich'i de alacaklar. Alsınlar, müzik yazdı. Işık verdi. Karanlığın rahatını kaçırdı. Onu da alsınlar ki, rahatı kaçanların intikamı alınsın. Değişmez akorlar, hızla geçen arabalar, soğuk ve karanlık ve işte ilk notalar. Çalma kardeşim, çalma sevdiğim, çalma annem, müzik çalma, ses çıkarma. Yazma babacığım, çizme üstadım, konuşma insanım, devam et, gözlerini kapat.

Korkuyorum, soğuk, televizyondaki bandanalı kadın, kafamın yanından geçen hızlı notalar, yarın sabah olmayacak, karanlıkta daha güvendeyim, gözlerim kapalı, umutsuz..

O şarkıyı dinleyeceğim, kapı çalınacak mı? Shostakovich nerede? işte o ilk notalar.

Yarın bir kez daha konsere çıkacağım. Ya gece? Karanlık..

(Cihat Aşkın - Antalya, 18 Nisan 2009)
kendisiyle müzik yaptığım ve yanında olduğum her an çok iyi enerji ve hayat doluluğu hissettiğim, türkiye'de ender bulunur gerçek bir müzisyen ve ruhuyla, karakteriyle çok kaliteli bir insan.
minyatürler alıp götürür. sürü gibi bir toplumun bağrından filizlenmesi çok ilginçtir.

umutsuz, şiddetle tavsiye edilir.
istanbul teknik üniversitesi türk musikisi devlet konservatuarının şuan ki müdürüdür.

http://www.tmdk.itu.edu.tr
türkiye'nin en iyi müzisyenlerinden.
türkiye'nin en iyi müzisyenlerinden biri olmasının yanı sıra, çok başarılı bir konservatuar müdürüdür kendisi. Bazen yaptığı işleri, verdiği konserleri, dersleri düşünüp, acaba onun günü 24 saatten daha mı uzun diye düşündürtür insanı. Herkesle iletişim kurabilmesi, insana huzur veren bir mizacı olması ve sorunları ustaca bir pratiklikle çözebilmesi az insanda görülen vasıflardır. konserlerinin ve konservatuardaki icraatlarının daha uzun yıllar sürmesini dilediğim güzel insan.
konuşma akışındaki hızlılığa, dumur olduğum sanatçı.
dünyada paganini eserlerini hakkıyla çalabilen keman sanatçısı. erkan oğur ile birlikte çaldığı selanik türküsü insanı acyip hislendirir.
http://video.google.com/v...docid=2062028178957069889#
ermeni halk ezgisi isimli parçada beni paramparça eden şahsiyet. *
az çok keman ile uğraşan herkesin illaki tanıdığı, kemanla ilgilenmeziken tanışmamış olmaktan muzdarip olduran sanatçı. an itibariyle sarıgelin yorumunu dinlemekte ve tüylerimimn akustik hareketlerine şaşmaktayım.*
umutsuz adlı eseri kendisini özetlemeye yetecektir.
kemana yüreğini de katarak çalan üstad.