bugün

başbakanın sen amarikaya hayır diyebilirmisin sorusuna gerekirse milletim için derim diyen chp milletvekilidir. bilemeyiz ne diyeceğini ama gerçekleri savunduğu doğrudur.
an itibari ile facebook'tan kaldırılmış konuşmadır.
facebookta epeyce gaz çıkartmıştır.
(bkz: ayar nedir nasıl verilir)

adında bir ders olmalı ve bu konuşma o derslerde konu olarak işlenmeli.
ben bu sözlükte kılıçdaroğlunu eleştirmiş ve deniz baykal ve kılıçdaroğlu dışında üçüncü bir alternatif lazım demiştim işte o adam bu adamdır. ve bu konuşmanın altına bir şeyler yazan sevgili akp severlere söylemek istediğim şudur. diyorlar ki chp ne yaptı? tamam haklılar ama chp iktidar olmadı ki. iktidar olsa yapar yada yapamaz beceremez bilemeyiz. siz yukarıdaki sorulara dansöz gibi kıvırmadan cevap verin adam haklı mı? haklı.
Parti icinde inci gibi parlayan bir milletvekilinin konusması.
(bkz: şu an ağlıyorum biliyor musun)
Siz koltuklarınıza alıştınız, ne yazık ki aşınıza haram karıştırdınız, ne yazık ki öğrenciler, öğretmenler, avukatlar, eczacılar, işçiler, memurlar sokakta sesli yürüdüler, ama bu ülkede bazıları sessizce yürüttü.
malumun ilamından başka birşey değildir. sadece yüksek hararetle ve kağıttan okunduğu için kulakta oluşturduğu ahenkle etkileyici bir konuşma olmuştur.
konuşmaya bok atan adamların 2 kalıptan ötesini kullanamadığı konuşmadır.

kalıp şudur; "tipik chp'li konuşması, gemicik falan mehehheeh" lan adam 11 dakikadan cımbızla onu almış.

diyebilir misin "ey muharrem ince sen yalan söylüyorsun çünkü, tekel'in alkollü içki bölümü içindeki stoklarıyla beraber 292 milyon dolara özelleştirilidikten 1,5 yıl sonra, hiçbir yatırım yapılmadan texas pasific group'a %200 kar konularak satılmamıştır!" diyebilir misiniz? diyemezsiniz. öib'nin verilerini kullanmış mıdır kullanmıştır! bahsettiği olaylar bu ülkede olmamış mıdır? olmuştur!

ikinci kalıp, "ergenekon mehe öhö heme" kalıbıdır. öncelikle bu hukukun üstünlüğüne inanan(!) elemanlara çağrım şudur ki, ilgili yapılanmanın "terör örgütü" sınıflandırıması ile anılması mahkeme kararı ile oluşmamıştır! bu bir iddiadır kaldı ki, ilgili davada nedense her geçen gün birileri daha salıverilmekte! sizin burada yazdığınız "ergenekon terör örgütü" cümlesi, ne yazk ki, ilgili mahkemenin aldığı karar uyarınca da suçtur! ancak, "iddia olunan ergenekon terör örgütü" diyebilirsiniz. işinize gelince süper hukuk adamlarsınızdır!

ha bu arada, hala albay dursun çiçek mevzularını konuşanlar da var, "ıslak imza" raporu vermedi adli tıp kurumu bunu bizzat adli tıp kurumu başkanı açıkladı. imzanın ıslak olduğu ve dursun çiçek'in imzasına çok benzediği (dikkatinize celbederim albay dursun çiçek'e aittir şeklinde değildir) yönünde bir rapor var ortada! adli tıp kurumu başkanı "kararı mahkemeye bıraktık" ifadesini kullanmıştır. böyle bir raporun hukukiliğini, etiğini ve bilimselliğini sizlerin yorumuna bırakıyorum yavrucanlar. ayrıca adamı tutuklayınca mahkeme zafer nidaları atanlarla "aynı mahkeme"(!) itirazı uygun bulup salıverince de "karar siyasi" edebiyatı yapanlar aynı. lan aynı mahkemenin 2 farklı kararının birine zafer nidası atıp, ötekine nasıl "karar siyasi" dersin bu nasıl bir çelişkidir?

birisi de çıkmış "kozmik odana girildi mi, girildi!" diyor. ulan girdiğin yer neresi farkında mısın? kaldı ki, ilgili olayda tek bir kişi bile tutuklu değil, tek bir delil bile yok! "kroki çıktı, kroki" diye diye ortaya çıkardıkları tek şey hp yetkili servisi krokisi çıktı. "asker babasına "kazanda evrak yaktık" demiş" muhabbetleri edildi yalan çıktı kaldı ki, ilgili karargahta kazanın olmadığı da ortaya çıktı siz ne pis şeylersiniz lan bu kadar mı akıl tutulmasındasınız?

vel hasıl, muharrem ince'nin söylediği her şey somut örneklerdir. adamın söylediklerini yalanlayacaklarına hala ergenekon, kozmik oda, dursun çiçek mavalındalar beylerimiz.

diğer yandan, mustafa zeytun adından bir genç hayatını kaybetti. kimdir, nedir, neden hayatını kaybetmiş, şartları nelermiş diye en azından google abimize bir sorun bakalım. mustafa zeytun bugünün türkiye'sinde "sosyal devlet" masalları anlatılan bir ülkede hayatını kaybetti! birileri çocuklarını arkadaşlarının parasıyla amerikalarda okuturken, mustafa zeytun hangi şartlarda okumaya çalışıyormuş da, hayatını neden ve nasıl kaybetmiş bir bakın!
gelen tepkilere bakılırsa birilerinin kuyruğuna çok fena basan konuşmadır. yok o asılırken senin partin nerdeydi yok bu yapılırken senin partin nerdeydi.. birincisi, 50 yıldır amerika'nın desteklediği hükümetler yönetiyor bu ülkeyi ve 50 yıldır chp yok farkında mısın?

ikincisi..

tamam konuşmayı okudun, chp'ye bok attın.. peki konuşmada yanlış bir yer bulabildin mi? hayır öyle değildir böyledir diyen bir entry var mı yukarıda?

yok. o zaman bi sus ya. bi sus kafamızı dinleyelim. bi sus, göbeğini kaşımaya devam et.
konuşma süper. ama o değil de, "chp yi eleştiricem" derken baykal'ın paniği ve akabinde meclis başkanının ise "ohh chp yi eleştirecek" diyerek hemen süre eklemesi. e tabi olay şahin'in anladığı gibi olmadı.
acaba, başbakan "sana mı kaldı süre eklemek" diyerek şahin'i azarladı mı sonradan bunu
deliler gibi merak etmekteyim.
söylediklerini herkesin dinlemesi gereken, özellikle bıyıklar ve orman içindeki evlerle, jeeplere yönelerek süper tespit yapmıştır.
oraya türkiye' nin en iyi dolandırıcısını da koysanız, akp hakkındaki şikayetlerini sayması en az 10 dakika alacaktır. ancak gerçeklerin doğrudan meclisteki kürsüden anlatılması ve bu denli açıklıkla söylenmesi insanı mutlu etmiyor değil. * özetle, güzel konuşma, saygı duydum, ama özlediğimiz milletvekili havalarına girmek de gerçekten saçma.
söyleyene bakmadan bir yorum yapacaksak, tek kelimeyle şahanedir, ve cuk oturmuştur.

amma velakin, keşke bunu söyleyen adam bi halta yaramayan, neo-muhafazakarken(statükocu, elitist, kendi çükündürük teokrasisini ve "kutsal devlet" kültünü yaratmış bir akım) sağ/müslüman-liberalizme(kaypak, puşt, popülist ve iki yüzlü bir akım) tencere dibin kara seninki benden kara hesabı çatmaktan başka bir işe yaramayan bir partinin bir milletvekili değil de sokaktan delirerek tbmm'ye girip kürsüyü işgal eden bir vatandaş olsaydı. ve sonunda da "topunuzun..." diyerek bitirseydi.
daha düne kadar genelkurmay ile hükümet arasında çatışma var, seçime gidilmeli diyenler bugün çıkıp ikiyüzlülüklerini gösteriyorlar. en sonunda farkına vardılar ki genelkurmay izin vermez ise kimse genelkurmaya gidip arama yapamaz, kimse askerleri sivil mahkemede yargılayamaz.

en sonunda söyleye söyleye uyandırdık da genelkurmay ile hükümetin ergenekon'a karşı aynı safta olduğunu anlayıp uyandı. peki ne yaptı. efendim genelkurmay başkanı istifa etmeliymiş. ulan bir gün önce "genelkurmay başkanı görevden alınsın" diyenlere demediği bırakmıyordunuz. şimdi hükümetle uyumlu ve içindeki teröristleri, darbecileri yavaş yavaş temizliyor diye adamı istifaya çağırıyorsunuz.

kimin avukatısınız sayın baykal? ergenekon denen terör örgütünün. öcalan'ın avukatlarından ne farkınız var? genelkurmay içinde böyle oluşumlar olduğunu bilmese aramayı kabul edermiydi, temizlemek istemese aramaya izin verirmiydi? tabi ki vermezdi. bir terör örgütü olduğu genelkurmayca da tastik olunmuş ki temizleme harekatına destek veriyorlar. terör örgütünü savunacağım diye ileri gidip genelkurmay başkanını istifaya çaşırıyorsunuz. pkkyı destekleyen pkklılardan tek farkınız oy miktarınız mı? her ikinizde ordu ve genelkurmaydan rahatsızsınız...

not: birde bu avukatlık, savcılık meselesi var. önce rte dedi, baykal dedi meselesi... önce baykal söyledi ama şimdi çarpıtıp önce rte "savcısıyım" dedi şeklinde çarpıtıyorlar.
alayımıza ayar havasındaydı aslında. kutluyoruz.
hayatımda gördüğüm en iyi konuşma.ilk kez başbakan birine cevap veremezdi.çünkü şu ana kadar ne yaptılarsa 11 dakikada hepsini saydı adam.hakikaten helal olsun.
iktidarın çaldıklarını anlatmaya 10 dakika harcamıştır. çatır çatır lafları sokmuştur gereken yerlere. pişkin suratlar ve yüzsüz yuhalamaların arkasından kısa bir baykal taklası atmayı da ihmal etmemiştir. sondaki o takla olmasaydı lan gerçekten helal olsun diyecektim. neredeyse bir chp'linin samimiyetine inanacaktım ama adam onca güzel konuşmayı bir baykal taklası için harcadı. olsun, buna da şükür.
"cesur cümleler, müthiş tespitler, acı gerçekler" kombinasyonundan oluşan konuşma. arada baykal a düzülen methiye olmasaydı daha bi beğenilesi olurdu sanki..
sonunda kendi partimede sataşacam dediğinde baykalın yüz ifadesi ve eliyle hayır hayır diye işaret etmesi görülmeye değer.
okunan metnin içeriğinden çok, kitleler üzerindeki etkisi anlamında nasıl söylendiğinin önemli olduğunu recep tayyip erdoğan'la iyiden iyiye kavramıştık. bu vekille de onaylanmış oldu. konuşmasında ne bir duruş var, mesela kimi zaman ufuk uras'ta ya da kamer genç'te hatta eskiden kemal kılıçdaroğlu'nda görüldüğü gibi ne de zekice konu başlıkları.

gemicik, başbakan bakan çocuklarının ticarette ilerlemesi gibi her kahvehane muhabbetinde dile getirilen lafları sıralıyor da ne yalan söyleyeyim son dakikaya kadar ben de etkilenmiştim. ama keşke deniz baykal'a yalakalığa gerek duymasaydı. demokrasiden bahsediyor sonra türkiye'de anti-demokratik siyaset deyince ilk akla gelen isme yalakalık yapıyor. daha bir sürü örnek verilebilir bu ayarda. ama tabi chp'de de işlerin başka türlü ilerlemediği bilindiği için başka türlü bir şey beklemek de alıklık olurdu.
kendi partisi iktidarken ve genel başkanı enerji ve tabii kaynaklar bakanı olduğu dönemde ülkedeki yağ, tüp, akaryakıt kuyrukları uzaydan bile göründüğünü unutmuş, unutabilmiş milletvekilidir muharrem ince. Her chp li gibi ''halka rağmen, halk için'' cidir. içinde bulunduğu parti bırakın ekonomiyi düzeltmeyi paradan 6 sıfırı atmayı bile beceremeyecek düzeydedir. chp ne ise muharrem ince de o dur. haliçin yanından geçerken camları kapatmak hatta arabanın havalandırma kanallarını bile kapalı duruma getirmektir chp. mesela chp ezanı 18 yıl türkçe okutmaktır.

Velhasıl-ı kelam millet açlıktan ölüyor,bitiyor edebiyatı yapacağına çıkış yolunun ne olduğunu göstermeye çalışsa foyası hemen ortaya çıkacağı içindir ki chp ve meşaleyi taşıyan milletvekilleri çözüm aramak yerine ad hominem ile uğraşıyor. ama bir taraftan sarıgül geliyor oyları bölünecek korkuyorlar. hem ne demişler: '' en iyi savunma, saldırmaktır.'' Chp bu kafa ile devam ederse sanırım bir sonraki seçimlerde baraja takılacak. bu da böyle bir tanımdır.
--spoiler--
yok darbe yapacaklar, yok suikast yapacaklar! iki tane adresi ezberleyemeyen adamdan suikastçı mı olur?
--spoiler--

muharrem ince yerine çaresizliğin konuşmasıdır aslında. zaman zaman gözdağı verir gibi olmuş, tehdit etmeye yeltenmiş ama genel olarak duygusal bir konuşma olmuş. aralarda bu ülke hiç askeri müdahale görmemiş gibi davranmış, kafasını kuma gömmüş. olmamış.
kendilerini 'ak' arkasına saklayan karaların ikiyüzlülüklerini yansıtan aynadır.

konuşmasının sonunda baykal'a yalakalık yaptığını söyleyenler var, bakalım ne demiş ince;

"akseki'li ali çavuş haklı. sizin işiniz zor genel başkanım.
* 35 yıldır siyasettesiniz bir tane yolsuzluk dosyanız yok,
* 60 bin dolarlık saatiniz yok,
* oğlunuzun gemisi yok,
* siz 12 eylülden sonra zincirbozan'da hapse girersiniz, ama halkı kin ve nefrete yönlendiren şiirler okumazsınız,
* çocuklarınıza burs verecek tanıdık iş adamları dostlarınız da yok, işiniz zor sizin genel başkanım.

lan hangisi yalan? tek bir tane şaibesi var mı 35 yılda, yok, yakınlarını zengin mi etmiş, hayır, 12 eylül'de darbeye karşı en net tavır koyan kim, baykal. yalakalıkmış, yalaka istiyorsanız tayyip'in çevresine bakın, adamlar yalamaktan koca bir dile dönüşmüşler...
güncel Önemli Başlıklar