bugün

Derviş zaim'in yeni filmi. Melisa sözen ve mehmet aslantuğ başrollerde yer alacak-mış.
KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talatın bir ilke imza atarak sponsor olduğu film.
anadolu'nun zengin kültürünü ve yapısını anlatan, merakla beklenen yeni derviş zaim filmidir. 15 aralık 2006'da gösterime girecektir.
derviş zaim'in yeni filmi. türk-macar ortak yapımı. 17.yy istanbul'unda geçiyormuş.
eurimages destekli bir film bu yüzden temkinli yaklaşmakta fayda var şimdilik.
(bkz: eurimages destekli her filmde bir puştluk olması)
13 aralık akşamı Cevahir'de galası yapılan , 17. yüzyıl istanbul'u ve Anadolusu'nun, binbir türlü entrikasının, güç savaşlarının, zulümlerinin hırvat kökenli devşirme bir nakkaş aracılığıyla anlatıldığı, ince ince işlenmiş, görsel olarak gayet başarılı yeni bir derviş zaim filmi.
13 Aralık gecesi galası Cevahir'de yapılan, özellikle cast'ından dolayı ticari öğeler taşımayan, ancak özellikle görsel efekt konusunda üzerine epey emek harcandığı ortada olan ve gişesinin başarılı olması dilenen Türk filmi.
14 aralık persembe saat 19:00 'da *uluslararası bursa ipekyolu film festivali kapsamında tayyare kultur merkezinde gosterilecek filmdir.
(bkz: beklenen gün gelecekse çekilen çile kutsaldir)
fragmanındaki o doğu ruhlu harika müzik tabii ki bir doğulu üstada, kayhan kalhor'a aittir ve desert night ismini taşır; aynı enstrümanlarla hemen hemen aynı tınılarla hasan esen'in rebab albümünde de ilk sıradaki parçadır bu şaheser...
film müzikleri,resim motiflerinin gerçeğe dönüşmesiyle geçişler,kostümler çok başarılıydı. bir tarih filmi izlerken ilk defa tarihin kokusunu aldım.
- öh be cennet, nerede kaldın ya. ağaç olduk burada.
- ol tabii. ne var bunda. madem ki seviyosun katlanacaksın. aşk bu değil mi. eziyet etmek.
yine cennetten kovulan adlı yazarımızın serilerinden birinin ismi zannettigim film adı. *
belki de senaristi cennetten kovulandır kim bilir. *
http://www.iksv.org/film/...Film&SID=2&FID=15
http://www.zaman.com.tr/w...tr/yazar.do?yazino=474644
ilk olarak bandırma cezaevinde gösterilmiştir. gösterim , anadolu kültür ve ceza infaz sisteminde sivil toplum derneği tarafından ''cezaevi duvarlarını aşmak'' adıyla, mahkumları sanatın her alanıyla buluşturmak amacını taşımaktadır.
film hakkında söylenebilecek pek çok şey olabilir elbette; benim teşekkürüm filmin görsel zenginliğine ve sanat yönetmenine. film, türk sinemasında maalesef çok nadir görülen bir görsel alt yapıya sahip. bence izlenmeli, tavsiye edilmeli, takdir edilmeli.
(bkz: mesut akusta)
(bkz: numan acar)
(bkz: mehmet ali nuroğlu)
(bkz: rıza sönmez)
(bkz: altan erkekli)
(bkz: bülent inal)
(bkz: ahmet mümtaz taylan)
(bkz: mustafa uzunyılmaz)
ilk olarak film müzikleri akılda kalır, çünkü çok güzeldir. oyunculuklar da elbet beklenenden iyidir. derviş zaim imzalı bir film oluşu çekici fakat filmi izledikten sonra oluşan genel kanı itibari ile daha iyi olurdu be derviş abi dedirtmektedir.

filmde en çok akılda kalan sözlerinden birisi resim hem yapanın hem bakanındır sözüdür...
serhat tutumluer' in izleyiciyi kendine hayran bıraktırdığı film.
17.yy' da taht kavgaları ve isyanlar arasında geçen derviş zaim imzalı film. asla sıkıcı olmamakla birlikte müzikleriyle ve görsel sunumuyla insanı o tarihi filmlerin vermiş olduğu bayatlıktan kurtarandır.

(bkz: minyatür)
filmi izleyip beğenen yada beğenmeyen çoğu kişinin belirttiği gibi minyatür olayı hoş olmuş lakin kardeşim dönem filmi çekiosun sen burda giysidir, konuşmadır, evler kısacası arka plan o dönemin özelliklerini yansıtmak zorunda dönem filmi çünkü. konuşmalar da bre kelimesinden başka o dönemin konuşmasını yansıtacak tek kelime dahi yok; ki o da 15 dakika da bir söyleniyor kulak tırmalamaktan,izleyeni filmden koparmaktan başka bi işe yaramamış. en azından evliya çelebinin seyahatnamesi okunup bir fikir alınabilirdi. daha iyi olabilirdi ama sonuçta sinemamız bu alanda emekleme aşamasında ve cenneti beklerken ümit vaad eden filmler arasında. bir diğeri için:
(bkz: hacivat ve karagöz neden öldürüldü)
son yıllarda yapılmış başarılı türk filmlerindendir. derviş zaim yönetmiştir. tarih ile resim sanatının iç içe geçtiği filmde, 17.yy. anadolusunda isyan eden bir şehzadenin idamını takiben teşhisi için resmini yapması amacıyla anadolu'ya tehlikeli bir göreve gönderilen minyatür ustasının macerası anlatılır. bence döneminin ortamını yansıtmak açısından da hakkı teslim edilecek bir filmdir, dolayısıyla insana izlerken bir gerçeklik duygusu yaşatır.
(bkz: olmuştur)
Filmin yönetmeni 1964 Kıbrıs doğumlu olan Derviş Zaimdir. Yönetmen bu filmden başka Tabutta Röveşata, Filler ve Çimen gibi filmlerin de yönetmenliğini yapmıştır. Film 2005 yılında çekilmiş, 2006 yılında gösterime girmiş. Film Macar Türk ortak yapımıdır. Ayrıca Antalya film festivaline de katılmıştır. Filmde serhat tutumlular, Ahmet mümtaz Taylan, Melisa Sözen, Nihat ileri, Mesut Akusta gibi oyuncular rol almıştır. Yönetmen bu filmin hem senaryosunu yazmış hem yönetmiş hem de küçük bir rolde oynamıştır. Filmde geleneksel Türk Sanatının bir ürünü olan minyatür sanatına yer verilmiştir. Film Osmanlı devletinde ve on yedinci yüz yılda geçmiştir.
Filmin konusu kısaca şöyledir. Aslen bir devşirme olan Eflatun imparatorluğun başkenti olan istanbulda yaşamaktadır ve minyatür ustasıdır. Sırasıyla eşini ve çocuğunu kaybeden Eflatun eşinin ve çocuğunun portrelerini çizer. Batılı tarzda çizilen bu portreler islam dini tarafından yasaklanmıştır. Hem günah işlemenin hem de ustalarının kendisine öğrettiklerinin dışına çıkmanın vicdan azabını çeken eflatun bir gün saraya vezirin yanına çağrılır.
Vezir kendisine Osmanlı Devletine karşı ayaklanmış olan sözde şehzade Danyalın portresini çizme görevini verir. Bu görevi kabul etmek istemeyen Eflatun çırağının rehin alınmasıyla tehlikeli bir yolculuğa çıkar. Taht kavgalarının arasında bir yandan hayatta kalma mücadelesi veren Eflatun bir yandan da aşık olacağı köle kızla tanışacağı sürprizlerle dolu yolculuğu sonunda istanbula döner. Ve hür bıraktığı Leyla ile evlenir.
Filmi teknik anlamda eleştirebilecek donanıma sahip değilim ancak film de sahneler arası geçişler oldukça başarılı gözüküyor. Minyatür sanatına pek çok yerde vurgu yapılıyor. Filmde rüya ayna ve yansıma olgularına da vurgu yapılıyor. Filmin genelinde günümüz Türkçesi kullanılmış. Bu durum zannediyorum izleyicinin daha iyi anlaması için yapılmış ancak bazı kısımlarda eski Türkçenin kullanılması kulak tırmalıyor. Örneğin vezir vazifeyi tebliğ ederken memur ve mecbursun diyor.
Film yaşandığı dönemin şartlarını bize oldukça iyi bir şekilde yansıtmış. Oyuncuların kostümleri, yol bulmak için kullanılan haritalar, kervansaraylar ve sözde şehzade Danyalı en yakının da ki adamların mansıp karşılığında satmış olması tarihe uygun gözüküyor.
Ayrıca o dönemde yol güvenliği nasıldı, insanlar günümüz de ki gibi rahatça seyahat edebiliyorlar mıydı sorularına tatmin edici cevaplar veriliyor. Ayrıca yakılıp yıkılmış olan kervansarayın içinde Eflatun ile karşılaşan köylünün şehzade Danyal gelecekmiş ve artık ekinler ekilecekmiş kıtlık bitecekmiş demesi o dönem de isyanlar ve savaşlar nedeniyle halkın ne kadar zor durum da olduğunu gösteriyor.
Film ile alakalı yapılan eleştirilerden birisi Kapadokya bölgesinde vezirin adamlarının uğradığı saldırı sırasında taşıdıkları uzun namlulu çakmaklı tüfeklerin dipçik, kabza, namlu yapısı ve taşıma kayışına bakıldığında 19.Yüzyılda yapılmış modeller oldukları anlaşılıyor. Oysa film 17.Yüzyılda geçmektedir.
Son olarak değerlendirecek olursak film hüzünlü başlayıp, aksiyonlu devam ediyor ve mutlu sonla bitiyor. izlemeyenler için izlemeye değer bir film olduğunu söyleyebilirim.
(bkz: derviş zaimağaoğlu) filmi .
güncel Önemli Başlıklar