bugün

recep tayyip erdoğan'ın cumhurbaşkanı olduğu bir ülkede yaşamaktan daha huzurlu bir ülkede yaşamaktır.
tayyip erdoğan'ın başbakan olduğu bir ülkede yaşamaktan daha vahim olmayan durumdur.
akıl, vicdan gözüyle bakınız;
(#705264)
her işsize 350 ytl maaş, emekliye 14 maaş, mazot 1 ytl olacak ve aklıma gelmeyen bir çok hayri gülle misali vaatleri olan bir insanı ciddiye almakta olan bir ülkede yaşamaktır. ben bunlara gülüp geçerken baya ciddiye alan varmış. ya ben deliyim o ya da onlar... * * *

(#1131702)
binlerce kişiyi resmen dolandıran, ürdün vatandaşı , askerlikten kaçmak için üçkağıt yapan, işkembe kaynaklı vaadlerde bulunan bir kişinin balık hafızalı, koyun, oyu satılık kişilerden oy aldığı ilginç bir ülkede yaşamaktır.
medyayı kullanarak toplum üzerinde zihin kontrolü uygulayan oligarşik güçlerin, gerçek alternatifleri yanlış bilgilendirme yöntemleriyle halktan saklaması sonucu oluşan durum. buna zemin hazırlayan da kartel medyası .
demokratik bir ülkede yaşamaktır. ama bunu bile anlayamayacak insalarla yaşamak var bir de. o çok acı işte.
bu ülkenin başından ne menderesler, ne demireller, ne mesut yılmazlar, ne tansu çillerler geçmiştir. ve işin ilginç yanı ise hepsi de demokrasinin gereği olarak halkın oylarıyla ülkenin yönetimini ele geçirmiştir.

hani olmaz ya bir gün demokrasinin gereği olarak, halkın oylarıyla türkiye komünist partisi kazanırsa seçimi bu ülkenin ocağına incir diken şarlatanları sırtlarını demokrasiye dayayıp savunanlar komünistleri de aynı şekilde savunacaklar mıdır?

bu klişeyi kullanmaktan nefret ediyorum ama yine mecbur bıraktınız beni. alacağınız olsun. evet sıkı durun!! bombayı patlatıyorum!!

biliyor musunuz? hitler de halkın oylarıyla başa geçmişti. hatta bush da halkın desteğiyle seçildi.
sanıyorum zaman gazetesinin bir reklamını görmüştüm, şöyle bir şeydi;

''biz ne zaman ayrı düştük?'' ve aynı tema ile bir diğer slogan ''kafa kafaya mı vericez, kafa kafaya mı gelicez ?''

işte ayrı düştüğümüz zaman bu. öyle bir zamandayız ki, artık birbirimize tahammülümüz yok. kendi içimizde birbirimize düştük. sevmiyoruz birbirimizi.

bu ülkeyi sevdiğini söyleyen, bu ülkenin iyiliğini isteyen ülkücü gidip bu ülkenin iyiliğini isteyen, bu ülkeyi ileri götürmeyi hedefleyen solcuyu dövüyor.

üniversite kampüsünde sevgilisi ile ele ele dolaşan genç sayak yiyor. şaçını uzatan, küpe takan taciz ediliyor, dövülüyor.

sevmiyor kimse birbirini, sevgisizleştik. sevmiyor aynı ülkede, aynı havayı, aynı tarihi paylaştığı kız kardeşini, erkek kardeşini, babasını, oğlunu, kızını.

öyle bir günde yaşıyoruz ki ''sen neden o partiye oy verdin gerizekalı?'' diyen biri gelip sizden utandığını nefret ettiğini söylüyor. neden?

neden kaldıramıyoruz herkesin istediği gibi düşünebilme, davranabilme hakkını. neden herkesi kendimiz gibi olsun istiyoruz? neden doymuyoruz?

bunların hepsini geçtim. bu tahammülsüzlüğümüz nasıl bu noktaya geldi? 5 vakit namaz kılana
yobaz, doğulu herkese kürt diyoruz. bölünme korkumuz değil mi zaten bizi bölen, kutuplaştıran? aman kürtler tehlikeli, aman irtica tehlikesi var diye diye oluşturmadık mı aramızdaki bu engelleri?

ana haber bültenlerini artık izleyemeyen bir insanım ben. magazinsel içerikten dolayı da değil. içim kaldırmıyor. bu ülkenin polisine saldıran milliyetçi, bu ülkenin polisine saldıran solcu mu olur? üç kuruş para için ölen insanlarımızı görmekten bıktım. ardından ''selülitler nasıl engellenir'' tarzı haberlerin verilmesi ise aslında bu duruma olan ilgimizdir bizim. o yüzden eleştirmiyorum. çünkü zaten toplum olarak bakışımız bu. ''aa gencecik çocuk ölmüş'' dedikten sonra antalya'da hala denize giren bikinili kızları görüp
rahatlıyoruz.

içimizde büyüyen bir nefret var. bu artık çok bariz. duygusuzlaşıyoruz. çok kolay kavga ediyoruz. insan insana vurabilir mi? insan insana kıyabilir mi? bu korkunç düşünce tüylerimi zaten yeterince ürpertirken biz bunu doğallaştırıyoruz ve günlük yaşamımıza normalmişçesine sokmaya çalışıyoruz.

ve ben bizim ne zaman ayrı düştüğümüzü düşünmekten sıkıldım. sanıyorum artık hepimizin bir şekilde ayrı düştüğümüzü farketmemiz gerekiyor. ben şimdilik bu hoşgörüsüzlüğe sadece üzülebiliyorum. elimden daha fazlası da gelmez zaten.
paradan başka ideolojik sorunu olmayan ; can sıkıntısını parasıyla parti kurarak geçiren bir şahısa , üç beş aklıselim! insanın " hımm bi de bunu deneyelim " zihniyeti ile oy verdiği bir ülkede yaşıyor olmaktır..

gerçek bir olaydan alınmıştır..

(bkz: en iyisi boykot!)
BU ÜLKE RTENiN BAŞBAKAN OLDUĞU ÜLKE DEĞiL Mi?
CEM UZAN SADECE OY ALDI EŞDEĞERi OLAN RTE iSE BAŞBAKAN OLDU. EVET CEM UZANIN OY ALMASI KÖTÜ BiRŞEY AMA RTE NiN BAŞBAKAN OLMASININ YANINDA DEVEDE KULAK KALIR.
gerçekten yürek kanatan ve iç burkan bir durumdur...

miting öncesi konserlerine getirdiği ünlü sanatçılarının hatrına oy veren insanımızı mı dersiniz, yoksa yedikleri iki lokma ekmek arası dönerin diyetini, kendi çaplarında ödemek istemeyen, çaresiz insanlarızın verdikleri oyları mı dersiniz, yoksa "ulan bu adam çok zengin var ya, bize de bi iş kapısı açar mı açar" düşüncesiyle gaza getirilen işsizler ordusunun verdikleri oyları mı dersiniz, yoksa "ayy çok yakışıklı di mie" gibisinden "best model of siyasetçi" seçtiğini düşünen tikky kızların oylarını mı dersiniz, yoksa "vayy be herife bak, herkese postasını koyuyor, kimseden lafını esirgemiyor, bu adam iş yapar" mantalitesindeki bilinçsiz seçmenin verdiği oyları mı dersiniz, ne derseniz deyin ama bu insanlar bizim insanlarımız ve maalesef ki maalesef bu insanlar seçmen, hal böyleyken de kafaya takıp, güzel ülkemizden soğutmaması gereken acı gerçek...
akp ya da akparti'nin ülkeyi berbat ettiğini savunma modasının hakim olduğu sözlüklere sahip bir ülkede garipsenecek son şeydir. öyle bir durum ki, irtica tellalığı ayyuka çıkmış, düzelen bir ekonomi varken ekonomi elden gidiyor çığırtkanlığı yapılıyor, bir parti sadece liderinin iki sözüyle eleştirilebiliyor.

bu kadar sığ muhalefet yapılan bir ülkede mi garipsenecek genç partinin oy alması? barajı geçememesi garipsense daha mantıklı duracak.
Diğer siyasetçilerin cem uzan'dan çok farklı olduğunu sananların yaşadığı bir ükede yaşamaya benzer.
(bkz: cem uzan a oy veren zihniyet)
herseyin parayla satin alinabildigi bir ulkede yasiyor olmaktir.. baslarin ayak, ayaklarin bas oldugu bir ulkede yasamaktir.. bilimadamlarinin sesi solugu cikamazken, kicini iki yana sallamayi her becerenin sanatci diye anildigi bir ulkede yasamaktir.. bugun dini ve etnik kimligi ile dunyada var olabilmesini Ataturk'e borclu olanlarin utanmadan O'na dil uzatabildigi bir ulkede yasamaktir..

bilmemektir bu ulkede yasamak.. ogrenmeye cabalamamaktir.. uyutulmaya razi gelmektir..
disarida, kendini temizlemekten, ayakkabisini temizlemekten aciz medeni dunya vatandaslari sizi turk oldugunuz icin ezmeye kalktiginda, geri kalmisliginizi yuzunuze vurup, " avrupa birligine sizi asla almayacagiz " diye matah bir bokmus gibi karsinizda kasim kasim kasilirken, onlara soyleyebildiginizi iki cift lafi, nelere, kimlere borclu oldugunuzu unutuvermektir..

800 yil osmanli korkusuyla yasamis insanlarin sizin uzerinizde oynadigi oyunlari gormezden gelmek zorunda olmaktir bu ulkede yasamak.. ileri gitmek ugruna atalarin can vermisken, bir avuc topragin varsa bugun ayak basabildigin onlara borcluyken, tek derdin kafandaki turbanmis gibi ortalikta yaygara yapmaktir bu ulkede yasamak..

piyon olmaktir kimileri icin.. hayatini insanca yasayip yasayamadigina bakmaksizin, cocuklarina nasil bir gelecek birakacagini bilmeksizin, ulusal marsinda "bu ezanlar ki sahadetleri dinim temeli" diyen bir ulkede din yuzunden neredeyse halki ikiye bolmeyi basarmaktir..

issizlik sigortanla kediye ciger alinmazken, it surusu gibi uremeyi pek ala bilip de saglikli nesiller yetistiremezken, gectim kadini erkegi, su dunyada su hayatta devlet nazarinda insan olarak hakkini hukukunu bilmezken, yeri gelir evine ekmek goturemezken, oturup da ben nasil ulkemi ileri goturebilirim diye dusunecekken, aksine onu geriye cekmeye calismaktir bu ulkede yasamak..

millet thames'in boklu sularini dogal guzellik olarak dunyaya lanse ederken, senin canim kiyilarindaki yesillerin anlamsiz betonlara donmesidir bu ulkede yasamak..

ucuzdur kisacasi.. bilmedigin icin kiymetini sen.. senden de ucuzdur..
demokrasilerde her parti oy alabilir ve buna kimsenin bir şey söylemeye hakkı yoktur. ayrıca cem uzan ne kadar kötü olursa olsun, diğer oy alacak partilerden ne çok fazla eksisi vardır ne de çok fazla artısı.
(bkz: al birini vur ötekine)
(bkz: salla başını al maaşını)
dinine küfrederken alternatifimiz müslüman olsa dediğimiz fenomen...
yarım ekmek dönere, yieehhh şappi şappiye oy veren insanlarla birlikte yaşamaktır aynı zamanda. hayır kimseden bir feynman olmasını beklemiyoruz ama az biraz düşünün arkadaşım. leziz döneri için cem uzan'a ayrıca teşekkür borç bilirim.