bugün

4 Ekim 1910 tarihinde Diyarbakır'da Camiikebir mahallesinde doğmuş, 12 Ekim 1956 tarihinde Viyana (Avusturya)'da ölmüş olan önemli şairlerimizdendir. Asıl adı "Hüseyin Cahit" tir. Mezarı Ankara'dadır.
güzel bir şiirini de ekleyelim;

Paydos
Paydos bundan böyle çılgınlıklara;
Sert konuşmaya başladı aynalar.
Yetişir koştum aşkın peşi sıra;
Bitirdi beni bu içki, bu kumar.

Ne saklayayım gaflet ettiğimi?
Elimle batırmışım gençliğimi;
Binip bineceğim en güzel gemi!
Aldığını geri vermez dalgalar.

Meyhaneler, sabahçı kahveleri,
Cümle eş dost, şair, ressam, serseri,
Artık cümbüşte yoksam geceleri,
Sanmayın tarafımdan ihanet var.

Yaş ilerliyor... Artık geçti bizden;
Kişi ev bark edinmeli vakitken,
Gün gelince biz değil miyiz ölen?
Cenazemiz yerde kalmasın dostlar...
türk edebiyatının en önemli şairlerinden birisidir. herkes onu otuz bes yas siiriyle tanır. ancak bence en güzel şiiri desem ki dir...

desem ki
desem ki vakitlerden bir nisan aksamıdır
ruzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor
sende seyrediyorum denizlerin en mavisini
ormanların en kuytusunu sende gormekteyim
senden kopardım ciceklerin en solmazını
toprakların en bereketlisini sende sürdüm
sende tattım yemislerin cümlesini
desem ki sen benim icin,
hava kadar lazım,
ekmek kadar mubarek,
su gibi aziz bir seysin;
nimettensin, nimettensin.
desem ki...
inan bana sevgilim inan
evimde senliksin bahcemde bahar
ve soframda en eski sarap
bırak ben soyleyeyim guzelligini,
ruzgarla nehirlerle, kuslarla beraber.
gunlerden sonra bir gun,
sayet sesimi farkedemezsen
ruzgarların nehirlerin ku$ların sesinden,
bil ki ölmü$süm.
fakat yine uzulme musterih ol
kabirde böceklere ezberletirim guzelligini
ve neden sonra
tekrar duyduğun gün sesimi gok kubbede
hatırla ki mahser günüdür
ortalığa dusmusum seni arıyorum
(bkz: bir umut)

Uykusuz gecemde bir kadın!
Gözlerinin ay ışığında
Vücudu kar beyazlığında;
Saçları bir hazine altın.
Ne ateşimden haberi var,
Ne bilir çıplak olduğunu;
Varlığını ve yoksulluğunu
Duymadan güzel ve bahtiyar!
Cahit Sıtkı Tarancı'ya

Şimdi çıkıverecek karşıma arkadaşım,
Mektebe gitmek için geçtiğimiz şu yoldan.

Babam tok sesiyle birden çağıracak: "Ziya!"
Kalbimde eski sevinç, dallarda eski bahar.

Gözlerimi kapatıp: "Bil?" diyecek birisi.
Bir mahşer ortasında şaşırıp kalacağım.

Ve girecek koluma bir melek gibi karım.
Saracak etrafımı doğmamış çocuklarım..

(bkz: ziya osman saba)
"kara sevda" isimli şiirini çok beğendiğim kişidir. bu şiiri fatih kısaparmak çok güzel yorumlamıştır.

bir kere sevdaya tutulmaya gör,
ateşlere yandığının resmidir,
aşık dediğin mecnun misali kör,
ne bilsin alemde ne mevsimidir.
Türk şairi. Diyarbakır'da doğdu. Bir süre Mülkiye Mektebi'nde okudu. Fransa'ya gitti. Orada Siyasal Bilgiler Okulu'nda okurken ikinci Dünya Savaşı'nın çıkması üzerine yurda döndü. Anadolu Ajansı'nda, Toprak Mahsulleri Ofisi'nde görev aldı. Tedavi için gittiği Viyana'da öldü.
ilk şiirlerini 1930 yılında Muhit ve Servetifünun dergilerinde yayımladı. Otuz Beş Yaş adlı şiirinin ödül almasıyla, ismi çok geniş bir çevrede duyuldu.
Şiirlerinde genel olarak biçime ve görünüşe düşkündür. Türkçeyi cana yakın bir görüntü içinde, pırıl pırıl aydınlık kelimelerle kullandı. Yaşamanın, sevinin güzelliğini öven şiirlerinde insana mutluluk aşılayan bir havayı başarı ile işledi.

ESERLERi :

Ömrümde Sükut, Düşten Güzel, Sonrası, Ziya'ya Mektuplar.
(bkz: memleket isterim)
ünlü şairin eserlerinin genel özelliği "ölüm" konusunu işlemesidir. şairin ölüm korkusu eserlerine fazlasıyla yansımış olup "35 yaş" şiiri en bilinenlerdendir. şair korkularının boş olmadığını gösterircesine genç denilecek yaşta vefaat etmiştir.
otuz beş yaş şiiri ile chp şiir yarışması'nda birinci olmuştur.
fransızcası çok iyidir ve charles baudelaire'i türkçe'ye en güzel çeviren kişi olduğu söylenir.
en beğendiğim şiirlerinden birisinin isminin gün eksilmesin penceremden olan şairdir.

gün eksilmesin penceremden

Ne doğan güne hükmüm geçer,
Ne halden anlayan bulunur;
Ah aklımdan ölümüm geçer;
Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.

Ve gönül Tanrısına der ki:
- Pervam yok verdiğin elemden;
Her mihnet kabulüm, yeter ki
Gün eksilmesin penceremden!

cahit sıtkı tarancı
"bahar yeli gitti gelmez
şarkılar yarıda kaldı
tüm bahçeler kilitli
anahtar tanrıda kaldı"
c. s. tarancı'nın mezar taşında yazan kendisine ait dörtlük.
şiirlerinin yüzde 80ini hece vezniyle yazmıştır. ona göre şiir şekle bağımlıdır ve şekille mevcut olmalıdır.
ikinci dünya savaşı sırasında paris'te kalmış sonra bordeaux'a geçmiş ve yurda dönmüştür.
"türkçe en önemli silahımdır." demiştir. türk şiirinde ahmet haşim, ahmet h. tanpınar, necip fazıl kısakürek ve yahya kemal'den etkilenmiştir. fransız şiirinde ise paul verlaine ve charles baudelaire'in takipçisi olmuştur.
ziya osman saba'nın yakın dostudur.
şairi ilk keşfeden ve cumhuriyet gazetesinde bahseden peyami safa olmuştur.
şiirlerinde coşkulu bir yaşam sevinci ve ölüm kaygısı göze çarpmaktadır.
sade, anlaşılır ve çarpıcı bir dilde, türkçeyi başarılı kullanarak şiirler yazmıştır.
bazı şiirlerinin karakterlerini hikayelerinden almıştır.
hayatı etkilendiği şair baudelaire ile bir çok benzerlik göstermektedir.
ilk şiiri servet-i fünun dergisinde 1930 yılında o 20 yaşındayken yayınlanmıştır.
ilk kitabı 1933 yılında yayınlanan ömrümde sükut'dur.
otuz beş yaş şiiri kitabı öldüğü yıl 14 baskı yapmıştır.