bugün

islam gelmeden önce arapların yaşamış oldukları hayat. diri diri kız gömme, puta tapma, cahillik örneklerinden sadece birkaçı.
hz. muhammed (s.a.v)'in kapattığı devirdir.
araplarin 2000 yildir devam etirdigi halada devam etirmeye niyetli oldugu devirdir.
cehaletin kol gezdiği devirdir. bitmeyen kabile savaşları, kan davaları, kız çocuklarını diri diri toprağa gömme gibi adetlerin, batıl inançların sürdürüldüğü devirdir. hz. muhammed tarafından sona erdirilmiştir.
astronomi, geometri, matematik gibi bilim dallarının zirve yaptığı devirdir aynı zamanda.
putların revaçta olduğu dönem. lat ve uzza
tarihi kazananlar yazar der eskiler..hakkında bilinenlerin çoğu rakiplerinin yazdıkları olan, özellikle şiirde yetkin eserlerin verildiği, arapça'nın zenginliğinde emeği olan, kadınların erkeklerle eşit olduğu karanlık devir.(karanlığı bilgi eksikliğindendir)
islamiyetten önceki arap toplumlarının yaşadığı döneme verilen addır. Ancak bu devrin birinci evresidir. ikinci evresi ise islam toplumları için 16. yüzyılın ikinci çeğreğinde başlamış ve halen devam etmekte olan süre zarfına verilen addır.
maalesef kapanmamış bilakis islami ülkelerin bazı kesimlerinde hala islam adı altında yaşanmakta olan devirdir.

işte bi kaç örnek:

- 7 yaşında kur'an öğrenemedi diye öldürülen çocuk. (pakistan)
- sakal bırakmadı diye kurşuna dizilen erkekler. (afganistan)
- kadınların hayvan sürüsü olarak başında çoban (erkek) olmadan hastaneye bile gitmesinin yasak olması. (arabistan)

vs.vs.vs..
doğrudur, şiir edebiyatının inanılmaz bir gelişme içinde olduğu bir dönemdir. hatta devrin en önemli şairlerinden birisi, amcasıoğluyla yaşadığı eşcinsel ilişkisini öyle ballandıra ballandıra anlatmış ki kabe'nin duvarlarına asılmış şiir. ki o dönemde kabe'ye bir şiirin asılması o şiirin mükemmel derecede olduğunu gösterirdi.

kadınlar ile ilgili mükemmel kanunları varmış hatta. mesela kadınların ticaret yapması yasak, mirastan pay alma hakları yok, şahit olarak gösterilemez. erkek borcunu ödeyemezse karısını veya kızını borç yerine saydırabiliyor. eşitliğe baksanıza.
şu an içinde bulunduğumuz devirdir. Hocalar büyü yapar, millet Allah'ı putlaştırır, insanlar türbe önlerinde saçma sapan ritüeller yapar, bilim hiçe sayılır, kadınlar ikinci sınıf insan muamelesi görür, madımak yaklılır, kendine müslüman diyenlerin %90'ı Fatiha'nın anlamını bilmez, hayvanlara zulmedilir, yaşlılara bakılmaz, çocuklar sokaklara atılır....
aksine huveylid kızı hatice yani hz. hatice'nin babasının yaşlı olması nedeniyle tüm ticaret işleri kendi üzerine kalmasına rağmen, devrin o muhteşem(!) eşitlik kanunları sayesinde ticaret kervanlarının yönetimini erkekler aracılığıyla sağlamaktaydı. hatta hz. muhammed ile evlenmesinin sebeplerinden birisi de kervanları yürütenlerin çoğunun işini iyi yapamaması, kervanları zarara uğratmasından kaynaklanıyor. sonucta hz.hatice işin başındaydı ama ticareti yönetenler illa ki erkek olmak zorundaydı.
hakkında hiçbir bilgi bilinmiyormuş gibi davranarak veya var olan bilgilerin sadece islami kaynaklı olduğu belirtilerek aklanmaya çalışılan bir devir.

niye cahiliyye denmiş hiç düşündünüz mü? herhangi bir kişi çıkıp da bu devir böyle böyle olduğundan cahiliyye adını verelim dememiştir. müslümanlığın kutsal kitabı kuran'da ilk olarak belirtilmiş. cahiliyye devri, cahiliyye taassubu, gibi. bakmak isterseniz, Al-i imran suresi 154.ayet, Maide suresi 50.ayet, Ahzab suresi 32-33.ayet, Fetih suresi 26.ayet.
(cahiliyye kelimesinin geçtiği sure ve ayetler)

cahiliyye demek sosyal ve kültürel anlamda "bilgisizlik" cehalet anlamına gel-me-mek-te-dir. cahiliyye demek dindeki sapıklıklar demektir. sosyo-kültürel açıdan bir cehalet toplumu değildir o zamanki Mekke toplumu. ki daha önceden de belirttiğim gibi edebiyat alanında bugüne kadar ulaşabilen şaheserler ortaya çıkmıştır. (örneğin, Mu'allakatu's Seb'a, Arap Edebiyat Tarihinin en önemli şiirlerinden biridir ve o dönem yazılmıştır.)
toplumsal açıdan ise Arap yarımadasının en gelişmiş toplumu olarak gösterilebilir. yerleşik bir hayat sözkonusu. ticaretin
ve dinin merkezi konumunda bir toplum Mekke toplumu.

dolayısıyla bu toplumun var olduğu döneme cahiliyye denmesindeki asıl amaç insanların cehalet içinde olduğu, edebiyattan kültürden, sosyal yaşantıdan bihaber olduğunu kastetmek değil, kendilerine din olarak belirledikleri "putlaştırma" sapkınlığının ne kadar yanlış olduğunu belirtmektir.

bu devir hakkında hiçbir bilgi yokmuş gibi davranarak islam'ı eleştirmeye çalışmak çok ucuz bir numara, aynen islam dinini benimsemiş toplumların yaptıklarının değerlendirilmesi gibi.
"ciki ciki teorisi" ile birlikte sona ermistir, dunyayı guzel gunler bekliyor.
bir gün bir sahabi, allah resûlü'nün huzuruna gelerek cahiliye devrine ait bir canavarlığı şöyle dile getirmiştir: ''Yâ resûLALLAH! BiZ CAHiLiYE DEVRiNDE KIZ ÇOCUKLARIMIZI DiRi DiRi GÖMERDiK. BENiM DE BiR KIZ ÇOcuğum vardı. annesine, 'bunu giydir, dayısına götüreceğim.' dedim. (kadın bunun ne demek olduğunu, bilirdi. ciğerpâresi, evlâdı biraz sonra bir kuyuya atılacak ve orada çırpına çırpına can verecekti. ne var ki, kadının böyle bir canavarlığın önüne geçme hak ve salâhiyeti yoktu. yapabileceği tek şey, için için ağlayıp gözyaşı dökmekti.) hanımım dediğimi yaptı. çocuk hakikaten dayısına gideceğini zannediyor ve cıvıl cıvıl koşuşuyordu. elinden tutup daha önce kazdığım bir kuyunun yanına getirdim. ona kuyuya bakmasını söyledim. o tam kuyuya bakayım derken, sırtına bir tekme vurdum ve onu kuyuya yuvarladım. fakat her nasılsa, eliyle kuyunun ağzına tutundu. bir tarafdan çırpınıyor, diğer taraftan da: 'babacığım üzerin tozladı.' deyip elbisemi silmeye çalışıyordu. buna rağmen bir tekme daha vurdum ve onu diri diri toprağa gömdüm.''

adam bunu anlatırken allah resûlü ve yanındakiler hıçkıra hıçkıra ağlıyorlardı. orada oturanlardan birisi: ''be adam, resûlüllah'ı hüzün içinde bıraktın!'' deyince, efendimiz adama: ''bir daha anlat!'' dedi. adam hâdiseyi bir kere daha anlattı. iki cihan serveri'nin gözlerinden süzülen yaşlar mübarek sakalından aşağı akıyordu. *

allah resûlü hâdiseyi tekrar ettirmekle sanki şunu anlatmak istiyordu: ''işte siz islâm'dan evvel böyleydiniz. tekrar tekrar anlattırdım ki, islâm'ın size kazandırdığı insanlığı bir kere daha hatırlamış olasınız!''

düşünün ki cahiliye devri bu kadar aşağılıkların, iğrençliklerin olduğu bir dönem. ve buna rağmen günümüz sözde modernistleri, çağdaşları islâmiyet'i kadına değer vermemekle şuçluyor. tarihi içinde bulunduğu konjoktüre göre değerlendirmemiz gerektiğini elbette onlar da biliyorlar. fakat islamiyet'i karalamak için günübirlik tezgahlar hazırlıyorlar. yoksa bu kadar iğrençliklerin olduğu cahiliye devri'nde islamiyet kadına toplumda yer verebilmeminin en mükemmelini yapmıştır, onlara yaşama hakkı vermiştir o içinde bulunulan dönem için.
kaynak olarak kuran'ın gösterildiği dönemmiş.

tuhaf hakikaten, tersini iddia edenler zaten kuran-ı kerim'i ciddiye almıyor ve bunun karşılığında hala kaynak olarak gösteriliyor.

var mı o döneme ait başka kaynak, mesela hatice'nin zengin bir kadın olması kaynak olabilir mi? istisnadır bence, kaynak olarak gösterilemez.

ama şu kaynak olabilir mesela, hem de esaslı bir kaynak.
bu dönemde kime tapınıyordu insanlar, ay tanrıçası el ilah. nedir sembolü. hilal.
nerede bu hilaller şu anda. her caminin tepesinde.

hani cahillerdi...
günümüzde de devam eden devirdir.
semboller yer ve biçim değiştirmiştir hepsi bu.
putlara tapınma, kız çocuklarını diri diri gömme gibi davranışlar olan dönemdir.
günümüzde akepe hükümetine denk gelen devir.
an itibariyle içinde bulunduğumuz devirdir.
müslümanların bazı şeyleri güzel göstermek için abartarak anlattıkları dönemdir. hatice nasıl zengin oldu? düşünmezler. inandıkları dinin yani tanrının muhammed'den önce var olan el ilah olduğunu bilmezler. yaptıkları ibadetlerin oruç, hac ve namazın o çevrenin kopyası olduğunu bilmezler. din üzerine olayların yaşanmadığını bilmezler. ama cahiliyedir.

asıl cahiliye dönemi sanıldığı gibi o dönemden önce yoktu, şimdi var.
(bkz: kadın peygamber gönderilmeme sebepleri/#14320180)
Garip olan şudur ki tarihin her devrinde çok az insan "ben cahilim, ben bilmiyorum, hata yapıyor olabilirim" sözünü söylemiştir.
Biz, cahiliye devri diyoruz ama, o devrin insanları kendilerini "en iyi bilen" olarak görüyor.
müslümanlığı öveyim derken iyiden iyiye kötülenmeye çalışılmış olan devirdir. oysa o dönemde o kadar ilginç güzelliklere rastlanmaktaki bunu muhammed dönemi araplarının başaramadığını itiraf etmek gereklidir. bazıları:

1: bir erkek hanımını 1. ve 2. sefer boşadığında tekrar geri alabilirdi; 3. seferden sonra artık o çift bir daha evlenemezdi. daha sonra bu adetin kuran'da da yer aldığını görmekteyiz.

bakara 229:
Boşanma iki keredir. Bundan sonra (kadın) ya ma'rufla (örf ve adete uygun olarak) iyilikle tutulur veya ihsanla serbest bırakılır. Kadınlarınıza verdiklerinizden bir şey (geri) almanız sizin için helâl olmaz. Ancak ikisi de, Allah'ın (evlilik hakkındaki) hududunu gereği üzere yerine getiremeyeceklerinden (ayakta tutamayacaklarından) korkmaları hariç. O zaman siz de eğer, Allah'ın bu hududunu ikame edemeyeceklerinden (gereği üzere yerine getirimeyeceklerinden) korkarsanız, bu durumda kadının (ayrılmak için) verdiği fidye konusunda her ikisinin üzerine de günah yoktur. işte bunlar Allah'ın hudutlarıdır.Artık onları (Allah'ın hudutlarını) aşmayın. Kim Allah'ın hudutlarını aşarsa işte onlar, onlar zâlimlerdir.

2:o dönem arap kabileleri kız çocuğa verasetten erkek payının yarısı nisbetinde hisse verirlerdi. muhammed ise bunu daha sonra resmi hale getirmiştir. islami kaynaklarda belirtildiğine göre bunu ilk ortaya çıkaran muhammed'den pek önce cahiliye arabı Zül'mecasid'el Yeşküri'dir. (ibn Habîb, el-Muhabber, s. 324.)

3: bir kadın erkeklerle birlikte yarışmalara katılabiliyordu; özellikle de en büyük panayır olan ukaz'a.

4: düşman olan taraftan biri, kadına/kadınlara sığınsaydı (kadına verilen değerden dolayı) artık o insana dokunulmazdı. daha sonra aynı adedi muhammed peygamber de kabul etmiştir. mekke'nin fetih günü karşı taraftan bir/iki kişi, ebu talib'in kızı ümmü hani'ye sığınır; ancak hz. ali onları vurmak ister. durum muhammed'e aktarılınca; ''hayır, ümmü hani'ye sığınan bu insanlara artık dokunulamaz'' der. arapların bu eski adetini onaylar.

5: cahiliye döneminde hac ibadetinin icra edildiği zamanlarda kadınlarla cinsel ilişkide bulunmak yasaktı; muhammed peygamber bu geleneğe de kuran'da yer vermiştir. (bakara 197)

6: cahiliye döneminde yeni doğan bir çocuk için akika adı altında bir hayvan kesme adeti vardı. o dönemlerde yaşamış olan abdullah bin cüd'an hergün halka seslenerek; ''kimin evinde yemek, et, yağ yoksa gelsin bizde yesin'' derdi ve gelenlere hayvan kesip yedirirdi. (halebi, insan'ul uyun 1/131.)
şu an içinde bulunduğumuz devirdir.