bugün

(bkz: baska istanbul yok)
(bkz: mehmet ali erbil e laiklik destegi)
"vah vah bak şunlar da ne kadar kötü...olur mu böyle şey!" vb. yakınmalarda karşı tarafın bıkmadan usanmadan verdiği,çözümden çok uzak cevap:
"olur kardeşim olur,burası türkiye!"
(bkz: hemşerim nerdeyim ben)
(bkz: burası türkiye cahile prim çok)
(bkz: kimliğimden utanır oldum türkiye burası değil)*
(bkz: burası türkiye burdan çıkış yok)
olmayacak işlerin olduğunu görünce hissettiğimiz şaşkınlığı anlatan ünlem cümlesi olmakla birlikte "ya sev ya terket"in kibarcası olarak da kullanılır.
öyle ya da böyle, "dörtnala gelip uzak asyadan, akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket, bizim"dir.
kendi kendini ötekileştrme, farklı kılma, izole etme, acayipleştirme ve bahanesiz durumlara bahane uydurma sözü.
burası türkiye burda komünist de anti komünist de vatan hainidir, öldürün.
burası türkiye her halt olabilir.
-burada; hızlı treni düzgün yapmazsınız, insanların ölümüne neden olurusnuz ama hiçbişey olmamış gibi görevinize devam edersiniz.
-burada; ihaleleri peşkeş çekersiniz dostlarınıza, sonarada ahlaktan, namustan söz edersiniz.
-burada; küçüçük bir kız çocuğu kanalizasyon çukuruna düşüp ölür. sizin belediye başkanınız o şirkete toz kondurmaz.
-burada; köşe yazarlarınız * ve gazeteleriniz * hangi parti yönetimdeyse onun istediğine göre haberler yapar ve o istiyo diye köşe yazarını işten çıkarır.
-burada; 20 yaşında adamları katleden birine utanmadan sayın denir, ölen askerlerinize kelle diye kitap edilir, siz kalkıp o adama yüzde 47 oy verirsiniz.
-burada; 60 ve 80 darbelerini yaşamalarına rağmen birileri hala çözümü darbede arar ve sonunda demokrasi istiyoruz diye bağırırlar.
-burada; ülkeyle ilgili tüm gerçekler bilinir, bunları her önüne gelen söyler * ama hiç kimse bişey yapmaz.

çünkü burası TÜRKiYE'dir.
ülkesine güvensizliğin ürünü tabir. bu kafayla çok yol alınmaz, değiştirmek lazım.
"doğrudur, ben de amerika demedim zaten burasına" diye karşılık alınabilitesi yüksek söylem.
gözümün önünde olmuş bir olayın can damarını oluşturan söz öbeğidir.

kuşadası'nda turistlik alışveriş yapan bir italyan turist kafilesi birkaç çapulcu tarafından tacize uğradılar. en sonunda içlerinde en teber olanı gitti sarışın bir italyan'ı elle taciz etti. kadın bağırışlar içinde rehberinin yanına koştu. rehber adamı fırçalamak ve polis çağırmakla tehdit ederken adam rehbere baktı ve şunu dedi; burası türkiye abi, bu hatun daha çok parmak yer alışsın diye yaptım" sonunda ne mi oldu, hiçbir şey. kadın ağladı, adam uzaklaştı, rehber polis çağırmadı, kimse adamı tutup polise teslim etmedi. gerçi etseydide serbest kalırdı muhtemelen. işte bu ve bunun gibi durumlarda söylenecek bir kelimedir bu, "burası türkiye" olur böyle şeyler.
Halk seçtiği partinin sorumluluğunu almaz işi askere yargıya bırakır, sonunda da az bişe söylenir. Evet burası türkiye, ne batıdaki demokrasi ne doğudaki despotizm var, kendi yönetim biçimimiz var bizim, böyle mutsuz gibiyiz ama aslında çok mutluyuz.
bireyin sergilediği iq dan noksan girişim ve yaratıcılık sonrası, bir sebep bulunamadığı takdirde sorumluluğun memlekete patlatılması durumunda sarfedilen söz yumağı...aynı odunu sanki ingiltereye koysan güle dönüşecek..hadi oradan...
herhangi biryerde karşımıza çıkabilecek bütün abuk subuk durumlar için kullanılan potansiyetl iki kelimelik tek cümle.
ilginç bir olayla karşılaşıldığında "burası türkiye kardeşim" diyorlar sanki başka zaman abd'de yaşıyorlar.
--spoiler--
yaşamın kıyısında filminde, arkadaşını hapisten kurtarmaya çalışan 'lotte' isimli karakterin ortaya çıkan bir anlaşılmazlık durumu karşısında aldığı cevap.
--spoiler--
sözün başında ne kadar eleştirirsen eleştir, ne kadar isyankar olursan ol, "burası türkiye" tespiti hemen herşeyi normalleştirebilir. söyler söylemez peşine takacağın memnuniyetsiz tebessüm de, alaycı bir bakış da değiştirmez anlamını. "bizim insanımız" diye bir giriş vardır ki "burası türkiye'nin kavalyesi olur, her türlü tersliğin, tuhaflığın olabileceği bir memlekette, tüm bunları kabul edebilen (etmiş ve edecek) bir toplumu yakıştırır. bu iki cümle hiçbir şey bilmeseniz de her konuda uzman görüşü verebilmenizi sağlar. burası türkiye kardeşim dediniz mi bi kere, hiç öyle toplumsal, tarihsel analize, geçmiş gelecek hesabına girmenize gerek kalmaz. mesela, 37 kişi cayır cayır yakılır, sorumlular ortalıkta gezinir, tutuklananların bazıları serbest bırakılır, şaşarız, kızarız, üzülürüz, ama yine diye diye "burası türkiye" der, geçeriz. her olayın neden sonuç ilişkisini anlatmaya muktedir, her ortamda doğru kabul edilen cümleler bunlar. en ağır travmaların ardından bile " burası türkiye" diyebilir ve başka bir irdelemeye, sorgulamaya, yüzleşmeye, hesaplaşmaya gerek duymadan yolumuza devam edebileceğimizi sanırız. *evrensel kültür
ben salağım bak bu da örneği ! bütün öküzlükleri yaparım,sonra medyada reklam ederim kendimi ele güne.bir de utanmadan söylerim " burası Türkiye ". now relax,everybody knows "here is turkey".thanks a lot to everybody who says " burası Türkiye ".ingilizce girdim olaya,az eksi gelsin diye. *
- Hüsamettin abi bizi nereye getirdin allah´in askina?
+ nurettincim sakin ol. burasi türkiye.
- Neeee?!? abi etme eylem naptin sen? bunlar bizi yirler yirler.
+ abartma nurettincim. onlar da sen ben gibi insanlar.
- afrikada bi kabile reisi ile anlasip, onlarla tatil gecirseydik daha hayirli olmaz miydi? Hic yoktan aslana felan yem olurduk.
+ ya nurettin, güldürme beni, korkunca cok komik oluyosun, biliyo musun? hehuhaha...
+sadri bey napıyorsunuz?
-burası türkiye.
BURASI TÜRKiYE...

Türkiye;Aslında bir ülke ismiyle beraber bir dünya vatandaşın aklına birçok mananın gelebildiği ender ülkelerden birinde yaşadığımızı düşünüyorum. Bu kelimeyle o insanın aklına istemsiz olarak islam, Türk kahvesi, yoğurt (evrensel ismiyle yogurt), baklava, vs. gelebileceği gibi bunu bir de bu topraklarda biz yaşayanlara sorduklarında aslında çok daha farklı beklide karamsar şekilde dile getirebileceğimizi düşünüyorum. Mesela şu anda birkaç kelime sıralamak gerekirse askeri darbeler, kriz, heyecan, misafirperverlik, futbol, televizyon, (gündemden dolayı) seçim, vs. aklıma direk olarak gelen kelimeler olduğunu söyleyebilirim.

Ancak aslında biz Türkleri diğer dünya vatandaşlarından ayıran en büyük özelliğimizin çok başka bir şey olduğunu düşünüyorum. O da şu: Hayata daima en subjektif şekilde bakabilmemiz olarak görüyorum. Yani dünya bir yana Türkiye bir yana durumu en bariz şekilde genlerimize işle(n)diğini düşünüyorum. Her zaman nerede bir kavramla karşılaşsak (ne kadar evrensel dahi olsa) ona direk en yerel; unsurla birleştirerek yeni bir oluşummuş gibi piyasaya sürmeye çok meraklıyız. Siyasette bunu Türk solu, futbolda Türk futbolu, dini inanışta; Türk islamı anlayışı ile karşılaşıyoruz. Bu örnekleri daha da arttırmak mümkün ancak bu anlayışı ve yerleşen zihniyeti ne kadar mümkün onu bilemiyorum.

Bu durumu bizlerinden içinden yükselerek medya camiasında önemli yerlere gelmiş insanların yaptıkları objektif(!) habercilik anlayışlarında da görebiliyoruz maalesef. En basitinden, meydana gelen bir kazada yaralanan ve de ölenlerin sayılarından öte bizlere her zaman onların kimlik bilgileri daha önemliymiş gibi sunuldu mesela. Yok bilmem mürettebatta aralarında bir de Türk'ün olduğu kazada şu kadar kişi öldü ancak ölenlerin arasında Türk'ün olmadığı bilgisini almış bulunuyoruz tarzındaki zihniyetle büyüdük. Ben bu kültürle birlikte küçük yaşlarımda hiçbir Türk ölmedi söylemini duyduğumda sevindiğimi bile hatırlıyorum. Neden?Çünkü Bir Türk tüm dünyaya bedeldir zihniyetiyle büyüdüğüm için hayata bu algılayış içerisinde bakmayı kendime uygun gördüm. Bu köşeli algılayışımı ancak kendim bir şeyler okuyarak ve hayata başka pencereden bakarak değiştirebilirdim ve nitekim de (iyi ki de) değiştirebildim. Peki bunu değiştiremeyen nice jenerasyon bir yığın olarak hayattaki yerini alarak yaşamına ve hayatı algılayışına olduğu gibi devam ediyor. işte beni de burada üzen şey aslında bu...

Bu açtığım pencereyi yıllar önce gördüğüm ve çok beğenip hiç unutmadığım bir karikatürü anlatarak kapatayım bari. Yer küreyi temsilen çizilmiş yuvarlak bir dünya haritasının üzerinde bir insan figürü var ve yürüyor. Önünde de peş peşe dikilmiş yön gösteren levhalar bulunuyor. Her levhada art arda ülke isimleri bulunuyor. işte ingiltere, Fransa, ispanya, Portekiz, italya, Yunanistan vs. En sondaki ülke gösteren levhada şöyle bir ibare var. Aslında hem bizi hem de bizim hayata bakış ve hayatı algılayış tarzımızı en yalın ve ironik bir biçimde anlattığını düşünüyorum. Oradaki ibare aynen şu; Burası Türkiye...

Benim aslında anlatmak istediğim durum bizim hayatı algılayış tarzımızın dışında bir de hayatı yaşayış durumumuzdu. Aslında tam da bu durumumuz bizi diğer ülkelerden ayıran bir özelliğimiz olduğunu düşünüyorum. Bir günün 24 saat olduğu evrensel gerçekliğinin içerisine Türk sosu kattığımızda o zaman dilimin bu coğrafyada aslında çok hızlı ve hiç de bir günü bir diğer güne benzemeyen şekilde yaşandığını görüyoruz. Yani var olan bir sistem etrafında şekillenmiyor hiçbir şey. Her şey olabildiğince farklı ve dolu bir biçimde en hareketli biçimde akıyor. Aslında bizim alıştığımız bu duruma diğer dünya vatandaşlarının şaşırmasını ve hayretler içerisinde kalmasını (her ne kadar içerinde olduğumuz için anlamasak bile) doğal karşılamamız gerekiyor.

Bırakın ülkenin yaşadığı ekonomik kriz, rüşvet, Nazım Hikmet, Ergenekon, Eurovision, tartışmalarını sadece bu hafta sonunda yaşayacaklarımızı anlatmaya çalıştığımızda bile ne kadar yoruluyoruz öyle değil mi? Siz şimdi gelin bir de bunu başka dünya vatandaşına anlatmaya kalkın. Evet belki onlarında kendilerine özgü bir güncel yaşantıları söz konusudur. Ancak hiçbir ülkede peş peşe siyasi, kültürel, sportif vs. başlıklar altında bu kadar yoğun ve (sulandırıldığı halde) şekilde odaklanıldığını sanmıyorum.

Yani bizle bu coğrafyada kimi zaman yaşamaktan bazen sıkılıyoruz ve yaşadığımız problemlerden dolayı kimi zaman isyan noktasına bile geldiğimiz oluyor. Ancak ne kadar bu koşuşturmayı beğensek de beğenmesek de bu hayat hızına alışmışız bir kere. Nereye gidersek gidelim ve şartlar ne kadar güzel olursa olsun bizler daima bu çoğu zaman hoşnutsuz olduğumuz bu yaşam standartını ve hayatın bu kadar dolu ve hızlı yaşandığı bu ülkeyi özlüyoruz. Çünkü bu stil ve algılayış artık bizim genlerimize geçmiş” durumda. Madem durum böyle o zaman bizlerde bu ülkeden kaçış düşüncesine yerine yaşadığımız ve büyüdüğümüz bu ülkede bulunduğumuz durumu ve koşulları en üst seviyeye çıkarmak için var gücümüzle çalışmalıyız diye düşünüyorum.
- insan

+ burası türkiye yok öyle bir şey burda.
buradan çıkış yok die çağırışım yapan başlık.