bugün

(bkz: buda)
Buda hiçbir zaman kendini insanüstü bir varlık olarak olarak konumlandırmadı, o sadece "farkında" bir insandı. Hiçbir zaman tanrı olduğunu iddia etmedi, bir tanrıdan ilham/vahiy aldığını söylemedi, doğaüstü bir güce sahip olduğunu belirmedi. Tüm öğretisinin ve anlattıklarının insanların erişebileceği şeyler olduğunu belirtti.

Gautama'ya "Buda" diyoruz ama daha birçok buda, "farkında olan" insan, gelip geçmiştir (ve gelip geçecektir). Ve geçmiş ve gelecek tüm budalar da Buda gibi insandırlar, tanrı değillerdir.
Buda dua edilecek, adak adanacak, bir şey istenecek, önünde secdeye varılacak, tapınılacak biri değildir. Buda basitçe farkında bir insandır, ne daha azı ne de daha fazlasıdır.

Budizm bir inanç sistemi değildir. Bir doktrinin kabul edilmesi ya da bazı iddia ve prensiplere inanmak değildir. Budizm dünyayı açık görüşlülükle test etmekle ilgilidir. Dünyayı dolaysızca "görmek" ile ilgilidir. Budizm "bilmek" ile ilgilidir, inanmakla ya da umut etmekle ilgili değildir. Herşeyi ve herkesi, öncelikle de kendimizi korkmadan sorgulamakla ilgilidir.

En önemlisi de Buda'nın öğretisini sorgulamaktır. Buda herkesi her fırsatta kendi öğretisini test etmeye teşvik etmiştir.

Alıntıdır.
Buddha, Sanskrit dilinde “uyanmak, idrak etmek, bilinçlenmek” anlamına gelen "budh” fiilinin geçmiş zaman kipidir. ”Uyanmış, idrak etmiş, bilinçlenmiş" anlamına gelir.
barlarının konseptleri çok güzel. keşke türkiye'de olsa dedirten cinsten.
Geçenlerde gezinirken şöyle bir şey gördüm
“what's the difference between "i like you" and "i love you"
Buddha's answer was so simple:
When you like a flower, you just pluck it. But when you love a flower, you water it daily.”

iyi güzel ama buddha'nın böyle bir sözü yok. Bilginize.

Lakin osho isimli guru'nun "If you love a flower don't pick it up.Because if you pick it up it dies and it ceases to be what you love.
So if you love a flower, let it be.
Love is not about possession.
Love is about appreciation." diye bir sözü var ve büyük ihtimalle ondan ilham almış her kim yazdıysa.

Not: türkçeye çevirecektim ama love/like farkını sevmek/çok sevmek diye çevirmek beni rahatsız etti.
(bkz: buddha bar)
Arzu etmenin acı getirdiğini halbuki neşeyi ve sevinci ve diğerlerini olduğu gibi kabul edip yaşamalı der.
görsel