bugün

bitkisel hayata geçmenin ilk aşaması olup bu aşamayı atlattıktan sonra insanın bir bitkiden farksız olmadığı andir,yazıktır, allah gecinden versindir...
-beynin fonksiyonların iptal olması ama kalbin hala atıyor olması durumuna verilen isimdir.
-yapılacak en kötü espri:"hangi beyin ölümü?" sorusunu sormaktır.
-ben bilmem beyim bilir.
-senin bey öldü teyze...
beyin korteksi ve beyin sapının fonksiyonlarını yapamaz hale gelmesi ve bunun bir anestezist, bir beyin cerrahı, bir nörolog ve bir kardiyologdan oluşan bir kurulca yapılan testlerle onaylanmasıyla konulacak olan tanıdır. beyin ölümünün bitkisel hayattan farkıysa beyin sapı fonksiyonları olan solunum, kalbin kendiliğinden atımı gibi olayların da birey tarafından yapılamıyor olmasıdır. bu durumda yapılacak en doğru şey organ bağışı ile başka hasta insanlara hayat ve umut dağıtmaktır. zira beyin ölümünden sonra bitkisel hayattaki gibi makinelere bağlı yaşam sürdürülmez ve doktor tabiriyle kişinin fişi çekilir. yani çoğu hasta yakının sandığının aksine beyin ölümünden sonra organ bağışlamazsanız yakınınız makinelerce yaşatılmaya devam edilmez ve destek çekilerek kişi ölüme bırakılır.

bu nedenle lütfen beyin ölümü tanısı kesinleştiğinde (bkz: organ bağışı)
bir müşteri temsilcisinin sonu..
Beyin ölümü, tüm beyin fonksiyonlarının geridönümşüsüz kaybıdır.

Travma ya da hastalık nedeniyle, beyin ödemi ya da hipoksi (dokuların oksijensiz kalması) nedeniyle beyninin nekrozu (hücre ölümü) halinde beynin fonskiyonlarını yapamaz hale gelir.

Bilinç kaybolur, refleksler büyük oranda kaybolur ve ek olarak beyin sapının da hasarı ile kendiliğinden solunumun durur, göz bebekleri büyür ve EEG aktivite kaybı görülür. Genel olarak başa ya da kalp gibi hayati organlara gelen agır darbeler, yaralanmalar, kan kaybı şok, oksijensizlik , ödem vb durumlarda gerçekleşir.

Beyin ölümü tanısını esas olarak nörologlar koyar. Bu tanının konması, geri dönüşü mümkün olmayan bir ölüm sürecinin başladığı anlamına gelir. O sırada kalp çarpıyor solunum makineler yardımıyla sürdürülüyor olsa bile beynin kalıcı hasar gördüğü ve kişinin yaşama geri dönme olasılığının kalmadığı kabul edilmiş olunur. Eger kendi rızası da varsa ve yakınlarının da itirazı yoksa organları başka bir insana nakledilebilinir.

Beyin ölümü tanısı ve buna bağlı olarak organ bağışı bir çok ülkede yasalarla standardize edilmiş, kesin kurallara kanıtlara dayalı kurul kararlarına bağlanmıştır. Fakat halk arasında konu iyi bilinmedigi için bir çok spekülasyonlara konu olmaktadır. Oysa tamamen bilim dünyasının , bilim adamlarının belirledigi prensiplere bağlı olarak işlyen bir tanı süreci söz konusudur.*
http://img504.imageshack....mg504/5102/beyinlmyj9.jpg
Beyin ölümü, tüm beyin fonksiyonlarının geri dönüşsüz kaybıdır. ilk olarak 1968 yılında Harvard'da tanımlanmış ve beyin ölümü kriterleri Harvard Kriterleri olarak yerleşmiştir. Bu nedenle Beyin Ölümü tanısı dünyanın her yerinde aynı standartlarda konur.

Travma ya da hastalık nedeniyle, beyin ödemi ya da hipoksi (dokuların oksijensiz kalması) sonucu beyninin nekrozu (hücre ölümü) halinde, beyin fonskiyonlarını yapamaz hale gelir.

Bu durumda bilinç kaybolur, refleksler büyük oranda kaybolur ve ek olarak beyin sapının da hasarı ile kendiliğinden solunumun durur, göz bebekleri büyür ve EEG aktivite kaybı görülür. Genel olarak başa ya da kalp gibi hayati organlara gelen ağır darbeler, yaralanmalar, kan kaybı, şok, oksijensizlik, ödem vb. durumlarda gerçekleşir.

Beyin ölümü tanısını esas olarak 4 branştan oluşan beyin ölümü tespit kurulu koyar.Kurul nöroloji, nöroşirürji,anestezi ve kardiyoloji uzmanlarından oluşur. Bu tanının konması, geri dönüşü mümkün olmayan bir ölüm sürecinin başladığı anlamına gelir. O sırada kalp çarpıyor, solunum makineler yardımıyla sürdürülüyor olsa bile beynin kalıcı hasar gördüğü ve kişinin yaşama geri dönme olasılığının kalmadığı kabul edilmiş olur. Eğer yakınlarının da itirazı yoksa organları başka bir insana nakledilebilir.

Beyin ölümü tanısı ve buna bağlı olarak organ bağışı birçok ülkede yasalarla standardize edilmiş, kesin kurallara kanıtlara dayalı kurul kararlarına bağlanmıştır. Fakat halk arasında konu iyi bilinmedigi için birçok spekülasyon ortaya çıkmaktadır. Oysa tamamen bilim dünyasının, bilim adamlarının belirledigi prensiplere bağlı olarak işleyen bir tanı süreci söz konusudur. Beyin ölümü kişinin artık yaşama dair neredeyse hiç fonksyonunun kalmadığına dair bir belirteçtir. Kalp durmasa bile kişinin tekrar hayata döndürülmesi imkânsızdır.
(bkz: copy paste)
(bkz: organ nakli)
fişin çekildiği ya da çekileceğine delalettir.
serebral hipoksi veya infarkt sonrası beyin dokusunun beslenememesi ve geri dönüşümsüz bir şekilde kaybıdır.
Fiziksel beyin ölümü geri dönüşü olmayan bir vaka olsa da, yaşayanlarda görülen beyin ölümü kadar üzüntü verici değildir. Beynin kıvrımlarında saklanan kokuşmuşluk ve pisliği, ölümcül karanlığı hissetmeniz çok uzaktan da mümküdür.

edit; eksileyen beyin, ölmüşsün.
hanım için büyük üzüntü.
solcuların ve okanın muaf olduğu durumdur, çünkü bir solcunun beyninin öldüğü sanılsada vücudu hiç bir fonksiyonunu yitirmez aynen çalışır normal yaşar gider bir kaç darbe görür bana mısın demez, bir tıp mucizesi sanılsada, bu kişiler beyin denilen kütleyi daha 5 yaşında iken idrarla yoluyla atarlar.
bitkisel hayattan farkılı olarak, geri dönüşü olmayan hadisedir.
önce,

http://tinyurl.com/5vta6kr

sonra,

http://tinyurl.com/27fqqs

dinleyerek bireysel olarak gerçekleştirilebilen ölüm.
kocasını kaybeden kadındır.
bey'in ölümü.
fikir yok olmasıdır.

eleştiri içeren formları da vardır: her beyin ölümü gerçekleşen insan hastanelerde bulunmaz, çoğu sokaklardadır.sizin gibi yer, sizin gibi nefes alırlar.
[ ]

-malesef beyin ölümü gerçekleşmiş durumda
-alo,, sedat beyin ölümü gerçekleşmiş
-beyin ölümü kardeşim , beyin ölümü
-neyin ölümü?
-neyse boşver dediğin doğru bi yerde
-alo, bi yerde ölmüş ama nerde bilmiyorlar. tamam öptüm bay.
Beyinde kan dolaşımının olmaması durumudur.insanın yegane serveti olan beynin işlevini yitirmesiyle ölümün gerçekleşme(me) durumudur nabız vardır ancak birçok uzuv çalışmamaktadır
görsel
Beyin ölümü gerçekleşince,insanın bedeninden ruhunun çıkıp çıkmadığını kestirememem durumudur.
tıp dünyasındaki etik tartışmalarının yoğunlaştığı konulardan biridir. hayat ile ölüm arasındaki skalada komadan sonra gelir. karaciğer transplantasyonundan sorumlu bir cerrahın dediğine göre literatürde beyin ölümü gerçekleşmiş kişinin hayata geri döndüğü görülmemiştir. ve genelde beyin ölümü gerçekleştikten sonra birkaç gün içinde ölüm gerçekleşir.
beyin ölümünü etik tartışmalara konu yapan durum ise beyin ölümü deklare edildikten sonra hastanın kullanılabilir organlarının nakli için aileyle görüşmenin yapılması ve ailenin vücudu ölmemiş birine, beyin ölümüne dayanarak ölüymüş gibi muamele etmede zorlanmasından kaynaklanır.
kadavradan yapılan organ nakilleri dediğimizde akıllara anatomi salonlarındaki kadavralardan organ nakli yapılabileceği gelmemeli tabi ki. beyin ölümü gerçekleşmiş kişiden yapılan organ nakilleri onlar. beyin ölümü gerçekleşen kişlilerde organ nakli kararının alınma zamanlaması da önemlidir. aileler ilk anda olayın şokuyla reddettikleri bu işleme bir gün sonra izin verseler de bu bazen işe yaramayabilmektedir. çünkü o süreçte organlar kötü duruma düşebilir.
konuyla ilgili bir yazı için;
http://www.izdiham.com/index.php/page/7?cat=16
en güzel ölüm.
Organ Nakli yasası'ndaki tıbbi ölüm hali hukukta da ölüm olarak kabul edilir. Nöroloji, Nöoşirurji, anestezi ve kardiyoloji uzmanlarınca oluşturulan kurul tarafından kararı verilir. Beyin fonksiyonlarını gösteren bir "koma skorlama" tabiri vardır. Buna göre sağlıklı bir insanın koma skorlaması 15 puandır. 7-8 puanın altı koma, 5 puan ve altı derin koma, eğer 3 puan ve altı ise artık beyin ölümü gerçekleşmiş demektir. 3 puan tespiti yapıldıktan sonra, her hastanede bulunan "beyin ölümü tespit kurulu" gelir ve vaka incelenip beyin ölümü tanısı konur. Beyin ölümü artık ölümdür, geri dönüş yoktur. Beyin ölümünden sonra kalp atışının hayati anlamı yoktur. Beyin öldükten sonra kalp makineye bağlı olsa da 24-48 saat içinde durur. Bu aşamada organ bağışı yapılabilir. Ama bazı savcılar bu durumdan yani tıbbi ve hukuki konulardaki deneyimleri yetersiz olduğu için organ alınmasına izin vermezler. Bu durumda ölen kişiden organ da alınamaz ve ölen kalanlara hem umut hem de can veremeden toprağa girer. Bu konuda en son örnek Kasım ayının ilk haftasında bir trafik kazası sonucu beyin ölümü gerçekleşen 11 yaşındaki Melike'nin organları aile kabul etmesine rağmen Savcı Mustafa Aksu'nun beyin ölümünü gerçek bir ölüm hali olarak kabul etmemesi ve organlarının alınmasına izin vermemesi sonucu yaşandı. Küçük Melike'nin kısa bir süre sonrada kalbi durunca organları alınamadan toprağa verildi. Ülkemizde zaten organ bağışının çok kısıtlı olması yetmezmiş gibi savcılarımızın ilgili kanun hükmünde açıkça belirtilmesine rağmen deneyimsiz ve eğitimsiz olmaları başka canlara da mal oluyor.