bugün

Takım elbise giyerek çalışan insanlar için söylenmektedir. Ben severim gün içerisinde birer beyaz yakalıyım.
görsel
çoğu ülkeye zarar. ne çalışır, ne üretir varsa yoksa mesaiyi doldurmak için her türlü maymunluğu yapar. işi ile yükselmek yerine entrikalarla yükselmeye çabalar. arkadan herkesin kuyusunu kazar.

sonra nette türkiye çok kötü, çalışma şartlarımız çok kötü diye bişeyler yazar. sorun türkiye değil senin tembel olman.
gecen boyle biri evime geldi, kucuk diye laf etti, ulan sen kadikoye gelmek icin taaaaaa istanbulun disindan 5 vesayit degistiriyorsun aminadoumun fukarasi, ben ise 2 merdiven iniyorum. 99 taksitle catalcadan ev almis gelip artistlik yapiyor bide koylu ya.

bu kesimdekilerin hepsi ayni mal, 980 taksitle kendine luks esyalar alip omur boyu bunlari odeyip hava atmaya calisiyor.
moden köleler...patronları daha iyi hayatlar sürsün diye kıçını yırtan okumuş kesim...kaderimizi s*kem...
(bkz: işe gitmek için kıyafet almak için işe gitmek)

pandemide evden çalışırken bu sefer de evde giymek için bir şeyler alarak bu teoriyi çürüttüm.

"çalışıyorum, tabi alacağım" diyerek bir şeyler almak için çalışmak olarak revize edebiliriz bu söylemi.

Şimdiden teşekkürler, sevgiler.
Merve
kaypak burjuva parcaları, igrenc plaza hayatları, igrenc burjuva özentisi deger yargıları, daire satın alacak, esma ya jale ye dügün yapacak, bilmem kravatıyla ne oldum havalarına girip servis bekliyecek, elif safak okuyup 08 - 18 birilerini ofis te yalayacak. bu ibne tipler yüzünden o düne kadar tiksindigim lümpen proleter prekarya gebzeli yi cayırovalıyı sever oldum.
şimdi bir değerlendirmede bulunacağım. kimseyi kişisel olarak hedef almıyorum. sadece biraz okuduklarıma biraz da kişisel tecrübelere dayanıyor. o sebeple çizeceğim resim her zaman her yerde geçerli olmayabilir. bu zaten sosyal bilimlerin açmazlarından biridir. nasıl bir kategorizasyon yapsan ona istisnai bir durumu anında bulabilirsin. ama yine de bu bizi bir dizi analiz kasmaktan men etmemeli.

marx fransız köylüleri için bir çuval patates der ya onun günümüze uygun küçük farklarla benzer versiyonudur bu arkadaşlar. sınıf bilinci olmayan, aldığı - muhtemelen ikinci sınıf - eğitim ile kendisini sınıf atlamış sayan bir güruhdur. hep bir arayerdelik (in betweenness) söz konusudur. esasen hiçbir elle tutulur uzmanlığı olmayan, biraz oradan biraz buradan bir şeyler öğrenmiş hizmet elemanları olarak çokça bulunur. popüler, tüketim, ana akım, mainsteream, kullan at, naylon gibi kavramları en iyi kucaklayanlardır. biraz eski bir kavramsallaştırma ile küçük burjuvanın okumuş kanadı sayarız bunları. starbucksta kahve içince kendisini çabucak kandırabilirler. eli biraz para görünce hobi edinmek ister, çünkü yaşam standardı yükselmelidir. lakin baktığımızda edindiği hobiler bile popülerdir. çünkü sofistike bir uğraş edinmeye uygun bir alt yapı bulunmaz. son derece yoz, kompleksli, entelektüel açıdan sığ sayılabilir bu kişiler. başlıbaşına bir sosyal sınıf oluşturmazlar, sınıflararasıdırlar. her daim iğrendiği alt sınıfa düşme tehlikesi altında ezilir, o yüzden patronuna sürekli daha fazlasını kazandırmak zorundadır ve onun her dediğine uymak zorundadır ama mesele işçiye, memura, fikir emekçisine gelince aslan kesilir. çok yakın bir zamanda maltepe'de greve giden belediye işçilerine verdikleri tepkileri hatırlayın. "ben kazanmıyorsam o da kazanmasın, ben niye okudum" tepkileri çok yaygındır. neyse, sınıf atlaması imkansıza yakındır. yukarı doğru imrenir. küçük burjuvaların büyük kısmı bir gün başaracaklarının hayalini kurar, fakat o anlar büyük ihtimalle hiçbir zaman vücuda gelmeyecektir. bir ömür arada kalmışlığın getirdiği gerginlerin ortasında yiter gider. peki, bunların ideolojik yönelimleri ne merkezdedir? söylemeyeceğim ama şıp diye tahmin edeceğinizden eminim. en az sofistike ama en modern görünen - olan değil - yine de en garantici olandır. ideolojik konumlanma bile kararsız, ara yerde, çelişkilerde dolu ve sorgulamadan uzaktır. şu an hemencecik çıkarmanız gerekiyor o ideolojiyi. o kadar açık ki. neyse.

tabii, beyaz yakayı da tek bir yapı olarak görmemek gerek. bunların arasında gerçekten uzmanlaşan, sınıf atlayan, yüksek idealler ve kültür erbabı olabilen şu bu kişiler oluyor da. yani gerçekten bir sıçrayış gerçekleştirip bir "elit" olmak ve bir şeylere yön vermek imkanı var. ama o da biraz zaten üst sınıf bir aileden gelmeye ya da iyi bir eğitim sağlayabilen bir aileye muhtaç gibi. ama en nihayetinde onlar da diğerlerinin ilham kaynağıdır. büyük kısmı alttadır. bunlara son zamanlarda prekarya gibi isimler de veriyorlar. yaşam tatmini son derece azdır.