bugün

bir yandan mutlu olmasını istemek, bir yandan da onu mutlu eden kişinin başkası olduğu fikrine alışamamak. ne yapacağını bilemeden kıvranıp durmak... işte öyle bir şey.
(bkz: sevdiğim başka sevenim başka)
Dizilerde her zaman kizin sevdigini öldürmeye kalkarlar ve ya erkege komplo kurarlar.
Gercek hayat'da ise buna platonik ask diyebilir, seversin sevmez gel dersin gelmez olayi, ne kadar sevsen de vermis o kalbini baska asklara sana bir sey kalmaz, bosuna kendini paralamis olursun.
(bkz: başkasını seven birini seven birini sevmek)
şimdi dişlerimi sıkıp
dudaklarıma kanamayı öğrettim
ki bu kızıl damlalar
körpe yanağında bir veda busesi olsun
bu da benden sana
heba edilmiş bir aşkın
son nefesi olsun ..
benim sevgimi pis bir çorap gibi
çıkarıp atamazsın
ben senin tırnağınım
kessen de yeniden uzarım, yeniden uzarım...
en uzun aşk platonik olandır.
beterin beteridir.
(bkz: mazoşist)
(bkz: biri beni mi çağırdı)
(bkz: kimi sevsem sensin)
sevginin kalbe canlı canlı gömülmesi gereken durumudur.
(bkz: çok zor)
sevginin illada karşılıklı olmasını gerektiğini düşünmeyen insandır.
(bkz: acı biberi zevkle yiyip nasıl cıkacağını unutmak)
mazoşistliktir.
(bkz: fena)
(bkz: çok fena)
(bkz: hatta felaket)
tavlanın kilitlenme olayı gibidir...

şimdi; siz içeriyi doldurmuşsunuzdur, iki kırığınız vardır. rakip ise altı kapısını kapatmış bir dışında her yeri doldurmuştur ve birde açığı vardır. siz sadece bir kırığınızı bir atarak içeri sokarsınız. onun zar hakkı yoktur siz devamlı atarsınız ama bir türlü bir gelmez... onsekizde bir ihtimal olmasına karşılık siz 108 kere de atsanız gelmez o bir...

yapacak bir şey yok, oyuna başlanmıştır bir kere... bırakılmaz...
her ne kadar sıksa da, devam edilir... belki bir gelir de kalınan yerden devam edilir diye...
ha bir gelir gelmesine de, sonra devam edebilmek için yine karşı tarafın oyuna girmesi beklenir... siz açık vereceksiniz ki içeriden, o girebilsin... birkaç kırık daha verirsiniz!
sonuç mu? kalbini koltuğunun altına sıkıştırırsın... oradan oyun almayı düşünmedin değil mi?
önemli olan oynamaktı...

--spoiler--
uğruna dertlere düştüğüm sevgili,
bir başkasına tutulmuş; o da dertli...
derdimin dermanı kendi derdinde,
hekim hasta olunca kime gitmeli? *
--spoiler--
hata üstüne hata yapmaktır.
acitir.

hah iste hayatimi paylasacagim adam bu dersiniz, sevildiginize de eminsinizdir. yaklasik 4 ay sonra sorunlariniz olusur. ayrilirsiniz. bir sure sonra da baskasini sevdigini soyler, 1 sene sonra nisanlaniyorum der. ardindan da evleniyorum. msn de bir gun konusurken, oglunun oldugunu da soylediginde iciniz ciz eder. aklinizdan keske kelimesi gecen bir cumle kurdugunuz da, hala onu sevdiginizi anlarsiniz. birlikte gecen zamanlar, ayrildiginizdaki sinir krizleriniz, yaptiginiz tum konusmalar gozunuzun onunden gecer. "allah mutlu ediyordur umarim" der, unutmaya calisirsiniz.
o kişinin başkasını sevmesinin senin o kişiyi sevmene engel teşkil etmediğinin en güzel göstergesidir. bazı savgiler tek başına da yaşanabilir. belki biraz can yakar ama kim diyebilir ki ben hem sevdim hem sevildim ancak canım yanmadı diye?
kelimelerin bitmesi, beynin uyuşması, bir süre sonra her şeyi kendi haline bırakma ve oturup geçmesini beklemeye başlamaktır.
sebepsiz baş ağrıları, ağlamaklı göz pınarı, hüzün kokan sigaralar...
ölsün daha iyi.hele hergün gördüğün biriyse.
dünyanın en kötü durumlarından biridir. aşık olup kavuşamazsan dünyan zaten başına yıkılıyorken birde aşık olduğun kişinin başka birini sevdiğini bilmek, sevdiği kişiyi ve onu hergün karşında görmek çok büyük bir acıdır.
örnek verecek olursak: lisede* nesihan adlı dünyanın en tatlı insanına sırılsıklam aşık olunur, o başkasını sever ve onun sevdiği kişi bir başkası ile nişanlı olur.... dallas, yalan rüzgarı, yılan hikasesi karışımı bir anıya sahip olunur. anlatılmaz ızdırap çekilir. yazarken bile hüzünlenilir. * *
platonik aşktan kat be kat kötü durumdur.
uzattıkça gereksizleşecek , can sıkacak hadisedir. manası yoktur.
ben nerde yanlış yaptım diye kendine sormaktır.