bugün

bayramlarda eskisi gibi mutlu olmamaktır, bayramın artık hiçbir anlam ifade etmemesidir. tek güzel yanı kapıya gelen çocuğun gözlerindeki heyecanı ve sevinci görmek olur.

çocukluğunuzda bayramlar burnunuzdan getirilmişse, korkuyla beklemişseniz bayram sabahı olacakları her sene bi an önce bitse dersiniz bayram için.
heder olmuş günleriniz vardır. bakarsınız resimlere; gözleriniz buğulanır, ne çok insan eksilmiş hayatınızdan, ne çok tükenmiş hayatlar... şehrin ışıklarına baktığınızda aklınıza gelir; ışıkları yanan evlerin de hüzünleri çok mu benim gibi? hissediyorlar mıdır eski bayramların coşkusunu neşesini diye düşünürsünüz.

garip bir hüzün, tuhaf bir burukluk... ve dersiniz ki; ne çok battı güneşim; her defasında daha aydınlık doğacağını umut ederek ama... benim bayramlarım biteli ne çok oldu...
sabah sabah insanın daha güneş yeni ağrırken kalkıp 4-5 yaşlarındaki çocuklarının gözleri önlerinde 130-140 kiloluk hayvanın boğazını sokağın tam ortasında kesmesi, omurlarını baltayla parçalayıp iç organlarını kovalara doldurması, akan kanları çocukların alınlarına sürmesinin sevilir yanı ne kadar yoksa insanın 1 ay boyunca kendini aç bırakmasını kutlaması da o kadar sevilmeyesidir. bunun dini veya epik açıklamaları olabilir fakat mantık çerçevesinde asla anlatamazsınız.
Herhalde artık ben olabilirim bu kişi. akrabalardan pek sevdiğim kimse yoktur. Kötü değilim kimseyle ama ne bileyim olmayınca da vay bu emmoğlu nerde bir arayım demem. Ya ne güzel evimde takılacaktım falan ama şimdi işin yoksa çocuk gibi ailenin yanında gez dur oradan oraya. Tanımadığın adamların elini öp. Okulu naptın bitircen mi? Hee Büte mi kaldın ney yazın da mı gidecen bizim oğlan/kız 4 senede mezun oldu heç Büte müte gitmedi laflarını dinle. Banane lan Banane! Eskiden öyle miydi hiç bayramlık almak en büyük meseleydi hayatımdaki. Sabah erkenden kalkar şeker de toplardım ne bileyim kimse kalkmadan hevesle bayramlıklarımı giyer otururdum falan. Şimdi yok öyle bir heves işte.
bayramın en güzel yanı rahmetli annemin özenle hazırladığı kahvaltıydı. yıllar sonra hatırladığım tek şey bu.

şimdi ise bayramın anlamı: hayatı yalan olan insanları zoraki ziyaret, masraf etmek, borcuna borç katmak. zoraki gülümsemeler.

kaçışın yok.

ben inanmıyorum desen bile, şu andaki harcayacağın paradan bir şey eksilmez.

şu anki durumumu yaşamaktansa çanakkale de bir zamanlar 57. alayda olmayı yeğlerim.
benim için bir anlam ifade etmediği için sevmiyorum. bu toplumun geleneği haline gelmiş bu katliam şenliğinin bayram diye adlandırılıp kutsi bir vazife gibi sunulması doğru bulmuyorum. o oluk oluk akan kanlar benim için bir anlam ifade etmiyor.
bayram diye güzel giyinmiyorum, erken kalkmıyorum, kimseyi ziyarete sırf o gün gitmek zorunda kendimi hissetmiyorum. ekstra bir mutluluk olmuyor bende, yolda yürürken kenarda birikmiş kanları göründe mutlu da olmuyorum. bir hayvanın kafasının koparılışını da erken kalkıp izlemiyorum mesela, akşam sofraya oturup kavurma da yemiyorum. bu bayram denen şey beni kültür altında asimile etmeye yetmiyor çünkü toplum denen bok çukuru da benim için bir anlam ifade etmiyor.
Ben seviyordum ama herkesin derdi olmaya başladı be.
akrabalarla iç içe olmak gibi nedenlerden dolayı olan olay. boş boş yaşlı muhabbeti çekiyoruz işte hayattan kopup giden anlamsız bir gün açık ve net.
Nefret ediyorum bayramlardan nefret gereksiz anlamsız en güzel yanı sadece ve sadece izinli olmak.
Bu kültürün bir parçası olmadığım için açıkçasi sevmemekten Daha ziyade tepkisizim. Benim için bayram mı artık adı Her neyse Müslümanların toplanıp yaptığı yapmaya çalıştığı ne varsa bir anlam ifade etmiyor. Benim bayramın Tüm dinlerin yok olup tamamen zihinlerden bile kalktığı bir dünyada güneşin ilk defa doğduğu gündür.
Öf bitsin artık. Sıkıldım evde rahatça pijamamı giyemeyip her an misafir gelecek telaşıyla diken üstünde olmaktan. Sırf misafir çekmemek için evden çıkıyorum ya hale bak.

Misafirden nefret ederim, rahatımı bozan misafirden daha çok nefret ederim. Bayramlar kaldırılsın.
Kalan son aile bağlarını öldürmek sanırım, senede 2 defa bekleniliyorsundur onda da sevmezsen büyüğünü küçüğünü görmüyorsundur. Çocukluktan kalma o gezmeleri hepsini bırakmamak lazım en azından tecrübelerden yararlanma olanağın senede iki defa.
bende

iki yüzlü akrabalar
iki yüzlü arkadaşlar
yalandan kutlamalar

yalandan mesajlar vs vs..

olay bu yani.

bayramlardan nefret ederim.

keşke suç ülkeye bir daha hiç bayram gelmese..
Oldum olası sevmem.
Tamamen gereksiz bulduğum için de oldum olası Hiçbir bayram kimseyi aramam. Beklenti içine giren sosyal medya akrabalarını da hiç sallamıyorum açıkçası. Kan bağının çok da gerekli olmayan kollarında duruyorlar sadece.
Katılıyorum ben de sevmem.
Nefret ediyorum. Beş on kişi bir araya toplanıp börek, sarma, baklava hüpletip çay içer siyaset, iş, evlilik konularını konusuruz. Hep aynı terane. Bir güncelleme gelmedi şu adamlara.

(bkz: atandın mı)
(bkz: okul bitti mi)
(bkz: ee senden naber)
(bkz: işler nasıl)
(bkz: ne zaman evleniyorsun)
her ne kadar sevmemek ve de içinde saçma ve samimiyetsizlikler bulundurulabilse de yine de beden bayram yaklaşınca ve gelince bir heyecan olur ya. ya aile ile vakit geçirme ya da bir tatilin bünyeye iyi gelme sevinci. bilmiyorum ben seviyorum tatlı heyecanları. her ne kadar eskiler gibi olmasa da.
normal bir olay.

ailenizle bayramlaşın yeter.
akraba, komşu falan geçin bu işleri.

löp köp kavurma yiyen tipler kusura bakmasın.
Milli bayramlarımızı sevmeme ve sahiplenmeme rağmen dini bayramlardan bir tanesini bile Sevmiyorum. Din,iman,kitap nedir haberi olmayan ve kendi kutsal kitabını bile okumamış tiplerin bu bayramlarda evliya havasına girip ahlak bekçiliği yapmalarından tiksiniyorum.
Bayram günü yeni kıyafetler alamayan çocuk, bayramı sevemez. Hatta düşmanı dahi olabilir. Anne veya babası olmayan bir oğul, bayramı eksik hisseder ve bayramı eksiklik olarak görüp bayramı sevemez. Buna benzer örnekler ile bayramı sevemeyenler vardır.
Kendi hayat hikayeleriyle beraber bu hakka sahiptirler.

Bayramı tatil olarak görenler bayrama bayılır olsa gerektirler.

Bayramı ziyaret olarak görenler özlem ile heyecanı birleşen kişilerdir.

Nasıl baktığımız ve gördüğümüze göre bayramımız şekillenir.
Her bayram bayrama bakışım değişir.
Kimi bayram sıkıca bağlanırım her şeye.
Kimi bayram ailem dışında hiç kimseyi görmek istemem.
hiç hoşlanmıyorum bayramlardan. sen sene boyunca görüşme, sırf bayram diye istemeye istemeye sevmediğin insanların evine git. nefret ediyorum bu samimiyetsizlik ve yapmacıklıktan. zaten bayram ziyaretlerinde birçok insanın yüzünden ve halinden belli oluyor orada bulunmak istemediği, zorla geldiği. ortamda direkt bir sentetiklik oluşuyor zaten, hiç hoş değil. boğuluyorum.
Ne manası kaldı ki.samimiyetsiz görülmeler,aptal bayram mesajları,kan gölleri,boşuna kilo almalar,bol kaloriler hep bizi bekliyor.artık bütünleştirici bir etkisi olduğunu düşünmüyorum.inancım da oldukça azaldı zaten.bizim anladığımız din ile kendilerini yüksek derecede din ile yöneten insanların inandığı dinin aynı olduğunu düşünmüyorum artık.onların allahınile benim ki farklı bence.onca ölen çocuk varken sen altından mikrofonlarla hz muhammedden bahsediyorsan ben senin dininden değilimdir artık.
Küçükken heyecanlanir gece kıyafetlerimi yanıma alıp uyurdum.

Ama çocukluk işte artık bayramlardan feci derece de sıkılıyorum kimseyi görmek istemiyorum bayram kisvesi altında hoslabmadigim insanlarla aynı ortamda bulunmak istemiyorum bunun yerine tatile gider kafa dinlemeyi tercih ederim.hey bayrama artık sıradan bir tatil gözüyle bakıyorum.
hayatın normal akışını ve aslında ne kadar sevdiğimizi anladığımız rutinlerimizi kesintiye uğratması temel nedenlerinin başında gelen bir duygudur. gereksizce uzun üstelik bazen ilavelerle daha da uzatılan bir süreç. birbirine yakın oluşları da ayrı bir sorun. üretim ve hizmet dinamiğini aksatıyor. türkiyenin bir türlü gelişmiş ülke olamayışında bu ardışık uzun tatillerin hiç rolü yok mu acaba? bir de sürekli tatil psikolojisi oluşturması ve kentte kalanın terk edilmişlik duygusu ruhsal bir travma yaratıyor kendi çapında, hoş değil.
Geçen bayram yanındayken bu bayram sana yabancı olmak canımı acıttığı için artık içinde bulunduğum durumdur. Sana götürmeyen bayramı neyleyeyim ben.