bugün

şarap, peynir, ekmek gibi lezzetli oluşumlara en büyük katkıyı yapan tek hücreli sınıfıdır. halk arasında mikrop olarak bilinen, insanı hasta eden, "her toplumda iyiler kadar kötüler de var" yaklaşımının en güzel örneklerinden olan türleri de vardır.
treponema'lar insanlar için hastalık yapar.bagırsakta, ağız boşluğunda ve insanların, hayvanların genital kanallarında bulunur.
borrelia' lar insanda nükseden ateş oluştururlar.bit ve kene ile taşınırlar.
bakter hücre duvarının dışındaki yapılar; flagella, pilus, kapsül, kılıf, saptır.
bakteri hücre duvarının içindeki yapılar; stoplazma zarı, hücre içi zar sistemleri, mezozom, ribozom, stoplazmik granüller, vakuoller , nukleoidler , plazmidler, spor ve kist yapılardır.
Bilim adamlari tarafindan 25 milyon yil önce hapsoldugu çam reçinesinden çikarilinca yeniden yasamaya baslayan canli.
Klorofilsiz, tek hücreli yada ipliksi mikroorganizma; bakteri havada, toprakta ve denizde ayrışan maddede oluştuğu ve bozunma sürecine yardımcı olduğu için kirlilik kontrolü açısından büyük önem taşır.
spor yapabilenleri daha bir dirençlidir.
tek hücreli bir yaşam formu, başlı başına bi alem.
çok hızlı ürerler.
1-2-4-8-16-256-65536.... oha, sayılamıyor bile lan...
(bkz: bateri)
okan bayülgenin seslendirdiği reklamdan sonra tıpçı olduğumu bilen bütün arkadaşlarımın
benden birer örneğini istediği mahlukat.
Lise biyoloji derslerinden beri aklıma takılan halen daha canlı mı cansız mı kavrayamadığım, acayip bi varlık.
ancak mikroskop ile görülebilen minicik hücrelerden ibaret geniş canlı grubu.
kullandıgımız ilaçlar sayesinde* daha güçlü hale getirdigimiz gözle görünmez canlı.
moneraları oluşturan tek hücreli mikroorganizmalardır.
Tek hücreli mikroorganizmalardır. Bazıları hastalık yapıcı, bazıları zararsızdır; bazı bakteriler ise, faydalıdırlar.
ancak birkaç yüz misli büyülten bir mikroskopla görülebilecek kadar küçük canlı varlıklar (organizmalar) dır. Küçüklükleri nedeniyle "mikroorganizma" diye de tanımlanırlar.Teknik gelişmeler belirli bir düzeye varıp da insanlar bakterileri mikroskop altında görmeden önce, bunların faaliyetlerinin sonuçlarını biliyorlardı.

Sözgelimi şarabın tahammürü (fermantasyonu),sütün ekşimesi, bitkilerin kuruyup ölmesi, ölen hayvanların yürüyüp kokuşması, söz konusu faaliyetler arasındaydı.Ancak dinsel ya da batıl inançlar nedeniyle, insanlar bu oluşumları başka şeylere yormaktaydılar.

Bugün çevremizde havada, suda, yiyeceklerimizde, deride, hatta vücudun içinde bakterilerin var olduğunu biliyoruz. Bakteriler bölünerek çoğalırlar. Aslında canlı olmalarına rağmen, bunlarda dişi veya erkek diye ayrım yoktur. Kendileri için uygun şartları,beslenme olanaklarım buldukları zaman, devamlı olarak çoğalacaklardır.

Tek hücreli bir canlı olan bakteri, hayvandan ziyade bitkisel bir yapıya sahiptir. Dışta kabuğumsu, " membran " adı verilen tabaka bulunur. Söz konusu kabuk "su geçirmez" nitelikte değildir. Bunun içi "protopiazma" denilen maddeyle doludur. Genellikle bir merkez veya çekirdek (nükleus) yoktur.

Bakterinin dış kabuğu son derece önemlidir. Çünkü bakteriyi yok etmek için kullanılacak herhangi bir kimyasal maddenin membran'ı geçebilmesi gerekir.Bakterinin küçük yapısı, bir uçta büsbütün incelerek "Flagella-kuyruk" görünümünü alır.Bazı bakteriler, bu flagella'nın salıntısıyla hareket ederler. Bazılarının hareketiyse, solucanlar gibi kısalıp uzamak suretiyledir.

"Enfeksiyon-bulaşıcı" diye tanımlanan hastalıklara sebep olan bakteriler,bazı bakımlardan da insanlar için çok yararlıdır.
aç bakteri kendini öğrenci evi mutfağında sanırmış.
hücre duvarı vardır.
kökünü kurutmak imkansızdır.
eski çağlarda ve günümüzde pek çok hastalığa sebep olan canlı türü. monera alemini oluşturan prokaryot canlıların en yaygın ve en çok bilinen grubudur. o kadar yaygındır ki bugün dünyamızda bakterinin bulunmadığı yer yoktur hava,kara,su,vs...en çok organik atıkların bol bulunduğu yerlerde ve sularda yaşarlar, özellikle nemli ve loş yerlerde yaşama süreleri daha uzundur. türlerine göre değişkenlik gösterseler de, -90 0°c buzullar içinde ve +80 0°c kaplıcalarda yaşayabilen bakteri türleri de mevcuttur. hava ile ve su damlacıkları ile çok uzak mesafeleri kat edebilirler. ayrıca bakteriler bütün hayatsal olayların gerçekleştiği en basit canlılardır. bunların bir kısmı faydalı işlerde de görev alır. yoğurt, peynir, şarap vb. bir yerde okumuştum, bir kap yoğurttaki bakteri sayısı dünya üzerindeki insan sayısı kadarmış. bilindiği gibi bakterilerin sebep olduğu hastalıklara karşı antibiyotikler kullanılır.
Bonnie Bassler'in bakterilerle ilgili Ted'de cok ilginç bir konuşması var.

''Bakteriler nasıl iletişim kurar ?''

Bassler bakterilerin kimyasal bir dil kullanarak birbirleriyle "konuştuğunu" ve böylece savunma ve saldırı amaçlı işbirliği yapabildiklerini keşfetti. Bu keşfin tıpta, sanayide ve "kendimizi anlamamız konusunda" oldukça şaşırtıcı uygulama alanları bulunuyor.

Konusma icin http://www.ted.com/talks/lang/tur/bonnie_bassler_on_how_bacteria_communicate.html
mantardan küçük virüsten büyüktür.
oldukça sevişken tek hücreli türü. bademciklere yerleştiğinde can sıkar.
Bakterilerle ilgili onemli bir yazi...

Bağırsak bakterileri iş başında mı?

Bağırsaklarımızdaki bakteriler, belki de farkında olmadığımız kadar hayatlarımızı kontrol ediyorlar.

Nature Dergisinde yayınlanan son buluşlar, bağırsak baterileri ve farelerdeki multipl skleroz arasında
bir bağlantı olduğunu açıklmakta.

Ayrıca araştırmalarda, bağırsak bakterileri ile obezite, depresyon
ve daha da fazla başka rahatsızlıklar arasındaki ilişki incelenmektedir.

insan hakkında yapılan çalışmalarda, bağırsaklarımızdaki bakterinin rolü yediklerimizi sindirmenin
çok daha ötesinde olduğunun ipuçlarını vermektedir.

Kolorado Üniversitesi'nden Rob Knight şöyle açıklama bulunuyor:

''Obezite açısından insanı incelerken, obezlerin bağırsaklarındaki bakteri çeşitlerinin sayısında farklılık gözükmektedir. Obez insanlardaki bakteri sayısı, sağlıklı insana göre oldukça düşük.''

Araştırmacılar ayrıca, obez fare yavruları ile normal kiloda olanlar arasında bakteriler açısından farklılık olduğunu görürler.
Bir deneyde, araştırmacılar, obez bir farenin bağırsak mikropları, kendisine verilen bir parça yiyecekten, obez olmayan fareninkine göre daha fazla kalori elde ediyor. Bu da obez olan farede, olmayana göre daha fazla vücut yağı oluşturuyor.

Fakat daha garip olan şey,farklı mutasyonlu bir fare çeşidinde obeziteyi oluşturan bağırsak mikroplarının,
obez fareden başka bir fareye aktarılması ile obez olmayan farenin daha fazla yemesi.

Knight:

''Onlar yiyeceklerden enerji almak konusunda pek iyi değiller. Anlaşılan onlar sadece daha açlar. Beynimizden çok, vücudumuzda daha fazla mikrobiyal hücre vardır. Örneğin; iş bir restorantta yemek siparişi vermeye gelince onlar sizi yenerler.

Eğer bağırsak hücreleri, farenin beynine ''daha fazla ye'' diyebiliyorsa, bunların beyin üzerinde başka etkileri de olabilir mi?

Araştırmacılar bu sorunun cevabını ''evet'' olarak buldular.

Kinght açıklamaya şöyle devam ediyor:

''Şimdi konakçı (zararlı ya da zararsız başka bir canlıyı parazit olarak barındıran canlı organizma) davranışlar üzerinde bağırsak mikrobiyal topluluğunun direk etkilerini görmeye başladık.''

Deneyler göstermektedir ki; normal bağırsak mikroplarına sahip olan farelere göre, bağırsak mikroplarına
sahip olmayan fareler, ne kadar hareket ettikleri ve endişeye benzer davranışlarda bulundukları
konusunda farklılıklar göstermektedir.

Fareler probiyotik ile tedavi edilirler. Laktobasil bakteriler, tedavi olmayan farelere göre beyinde değişik bir gen ifadesi göstermiş, endişe içerikli davranışlarda ve stres hormon seviyelerinde azalma ortaya koymuştur.

Etkiler, sindirim sistemine bağlı gözükmeyen hastalıklara kadar uzanıyor gözükmekte.

Bugün yayınlanan çalışmada, araştırmacıların fare yavruları üzerinde çalışarak, multipl skleroza benzer bir hastalık buldukları anlatılmaktadır.

Bakterisiz bir ortamda beslenen fare yavrularında hiç bir semptom oluşmamaktadır.

Ancak, bir kere tipik bir bağırsak bakterisi ortama dahil edildi mi, hastalık başlar.

Meslektaşı Hartmut Wekerle ile bu çalışmayı yöneten Almanya, Freiburg, Max Planck Enstitüsü imünobiyoloji
ve Epignetik Bölümü'nden Gurumoorthy Krishnamoorthy şunu ifade ediyor:

''Bizim çalışmamızın gerçekten de ortaya koyduğu şey,bağırsak mikrobiyatasının hastalığın ilk safhasında önemli olduğu.''

Tabii ki, insanların mikroptan arınmış bir yaşam tarzı içinde yaşamaları imkansız.

ancak, bu konudaki buluşlar, mikrobiyal topluluk insan multipl sklerozunda bir rol oyanabileceğini göstermektedir.

Araştırma ekibi, şimdi semptomları tetiklemekten sorumlu belirli mikropları araştırıyorlar.

Eğer sağlıklı bir bağırsak mikrobiyal topluluğu değişik açılardan sağlığımız için önemli ise, obeziteyi ya da bir hastalığı engelleyen bakterileri korumak için ne yapabiliriz?

''Bir seçenek, probiyotik kullanmak, belirli bir diyet yapmak ya da antibiyotik kullanımını
azaltmak olabilir'' diye öneride bulunuyor Krishnamoorthy.

Ancak, bağırsak bakterilerini, sağlıklı insanlardan hasta olanlara ''fekal-dışkıya ait transsplant''
yolu ile transfer etmeyi araştırıyorlar.

Knight: ''Potansiyel oldukça yüksek ama bu potansiyele göre araştırma sayısı nispeten düşük.''

Clostridium dificil(kalınbağırsakta doğal olarak bulunan bir bakteri) enfeksiyona sahip hastaların durumlarında, %90dan fazla hasta tedavi edilmiştir ve hastaların mikrobiyal toplulukları normal seviyeye getirilmiştir.

Geniş halk sağlığı implikasyonları ile yapılan ilk çalışmada, geçen yıl bir araştırma, zayıf- kilolu olmayan bireylerden gaita(dışkı) transferi yapılan metabolik sendromlu hastalar arasında insülin hassasiyetinin gelişmiş olduğu tespit edilmiştir.

Knight son olarak şunu ifade etmektedir:

''O zaman soru şu: gaita(dışkı) aktarımlarından yararlanacak acaba başka hangi durumlar olabilir?''

Çeviren ; AylinER
Kaynak ; http://www.sott.net/artic...re-Gut-Bacteria-In-Charge-
Vücudunuzdaki hücrelerin %1'i insan hücreleridir. Geri kalan %99 bakteridir.

Bu gerçekten mümkün mü?

Kendi kendinize ''ben bunu Google da araştırsam iyi olur'' diyor olabilirsiniz.

Google da bulacağınız cevap %90'dır.

Diğer bir deyişle, vücudunuzdaki her 10 hücreden 9'u bakteri hücresidir ya da en azından mikrobik hücrelerdir.

Bu %90'lık varsayım içinde bakteriler, arkeler (bakteriler gibi arkeler de çekirdeği olmayan tek hücreli canlılardır) ve garip mantar türleri de yer almaktadır.

Bu hücreler insan hücrelerinden daha küçüktür ve dolayısıyla toplam kütleleri bizim toplam kütlemiz büyüklüğünde değildir.

Ama yine de mesela küçük bir köpek büyüklüğündedir. Peki tamam, diyelim ki cevap %99 değil de %90 olsun.

Vücut hücrelerimizin %90'ının mikrobiyal olduğu görüşü esasen bağırsaklarımızdaki bakteri sayısından kaynaklanmaktadır.

Gerçek şu ki, bakteriler saçlarımızda, cildimizde ve vücudumuzun içinde ve dışında gelişip çoğalırlar. Bir boşluk, ara, çatlak buldular mı hemen orayı farklı türleriyle doldururlar. (Sadece göbek bölgesinde yaklaşık olarak 4000 tür keşfettik)

Peki bu bakteriler bizi %99 bakteriyal yapıyor olabilir mi?

Belki!

Kimse şu ana dek bunu tam olarak hesaplayamadı.

Eğer siz yapabilirseniz lütfen bize de cevap yazın.

Göz önünde bulundurulması gereken başka bir şey de bizim gerçek 'insan' hücrelerimizin bileşimidir.

Bu hücreler bile kısmen insan hücresidir.

Birçok ayrı tek hücreli yapının kaynaşmasını göstermektedirler.

Bunu çikolata ve fıstık ezmesinin bir araya gelip varlığımızı oluşturmasına benzetebiliriz.

Eskiden hiçbir hücrenin mitokondrisi yoktu.

Bu hücresel güç merkezleri şu anda beyninizde durmaksızın çalışmaktadırlar.

Sonra bir gün, tek hücreli bir organizma diğerini içine çekti ve daha küçük olan o hücrenin gücünü de kendine katmış oldu ki, bu güçler arasında nefes alıp verme de vardı.

Bu hücrelerin torunları, onların ısrarcı genleri şu anda sizin beyninizin çalışmasını sağlıyor.

ister inanın ister inanmayın.

Peki bunun hepsi %99'u mu oluşturuyor?

Bilmiyorum.

Bu orana yakın, ama matematiksel olarak kesin değil.

Fakat şurası kesin ki, bizler çok büyük oranla mikrobiyal varlıklarız.

Bilinçli beyinlerimiz bizlere 'bakterilerden kurtul' dese de; beyin aktivitelerinin gerçekleşmesini sağlayan, cildimizdeki ilk savunma hattını oluşturan, koltuk altımızdaki kokunun ve bağırsaklarımızdaki sindirimin kaynağı aslında bakterilerdir.

Peki eğer bunu seçiyorsanız kurtulun, kurtulun bakterilerden.

Ama şunu unutmayın; olur da tüm bakterilerinizden kurtulmayı başarabilirseniz size ne kalacak biliyor musunuz?

Sadece %1 oranında hücre; sayıları olsa olsa 1 milyar civarında olan minicik hücreler.

Kaynak : http://www.yourwildlife.o...s-in-your-body-are-human/

Çeviren : Sıdıka Özemre