bugün

Babasının yancısıdır, hele bir de kız çocuğuysa babasının en harbi panpasıdır. Bizzat bendim bu.

Normalde kahvenin önünden bile geçmeyen babamla, o gün niyeyse kahveye girdik. Evden uzakta geziyorduk ve babam birden maç olduğunu hatırlamıştı. Trabzonspor-fenerbahçe maçı vardı. fb'li babanın ts'li kızı olmak zor zanaat. Gs'li olan Annemin trabzon sempatisi bana sirayet etmiş olsa gerek. Neyse... babam kendine çay, bana da oralet söyledi. o gün çok sevdiğim hami'nin gol attığını hatırlıyorum. Çılgınca tezahurat yapmıştım hami için. içtiğim portakallı sıcak oralet, yağmurlu günde içimi ısıtmıştı. Ama kahvede bana bordo mavi bandana verip saçımı okşayan, memleket hasreti çeken trabzonlu abinin içten gülümsemesi daha da sıcaktı. Babam da gülümsemiş, "top yuvarlaktır, trabzon hakikaten iyi oynadı. Tebrik ederim" diyerek centilmenliğini göstermişti.

bir oralete neler sığıyor azizim... söz konusu maç 6 nisan 1997 trabzonspor-fenerbahçe maçıdır.
küçükken babasıyla iş yerine gidip oralet içen çocuk versiyonu olduğum çocuktur. çay istediğimde ise paşa çayı verirlerdi. halbuki ben bir erkek gibi sıcak çay içmek istiyordum hep. artık istediğim kadar içebiliyorum, lakin çok şey değişti.
O küçük çocuktum. Babam kahveciydi sabah ben uyanmadan kahveye giderdi, ben uyurkende eve gelirdi. Babamı görmek için yanına giderdim. önce beni kollarına sarıp bıyıklarını batırarak öperdi. Sonra omzumdan tutar yanına oturtup, oralet içirirdi. Okey oynamasını izler babamın kazanmasını içten içe isterdim okeyden o zamanlar anlamadığıma rağmen. Oralet çok güzel, babamın yanında olmak harika, öptüğü yerin etkisi paha biçilmezdi. "50 bin" olan madeni para harçlığımı alarak koşup giderdim kahveden. özledik, özlettin be baba. Oralet içemiyorum artık. Sen gittin ya kahvene giremiyorum artık.
kahve kültürüne küçük yaştan alıştırılan öocuktur. babasının pek faydalı bir iş yaptığı söylenemez. çocuk doğal olarak babayı rol model alır ve böyle öğrenir. daha güzel şeylere özendirmek varken neden kahve?
Aaa ben tepkisini verdim evet ben sonra da uyuyakalmisim.
ben la, elmalı, portakallı oraletler, ne günlerdi.
Başlığı görünce duygulandım lan.

Babam beni arkadaşının kahveye götürünce, "bu çocuk benim yeğenim oralet yok kimyasal içirmem ben, çay verin çocuğa hemde paşa çayı olsun!" demişti. Paşa geçiyor ya koltuk altlarım kabarırdı. Hâlâ daha paşa çayı içerim. Paşa değilse ben paşa yaparım onu. Kulakların çınlasın mehmet amca....
babanın yancısı olup kazanılan her elde acılı tost yemek kadar güzel olmayan eylem.

her eli babam kazanmıyordu ama her oyun bitiminde bana tost ısmarlıyorlardı.

beni kahveye bu kadar bağımlı hale getiren belki de buydu.
babam götürmezdi beni kahveye ama şöyle bir anımdır.
yazın bir elektirikcide çırak olarak çalısiyordum 7-8 yaslarindayim o zaman. neyse dükkana müsteri gelir ustam bagrirdi evlat bize çay söyle sonra bakardı benim masum çocukluguma ve kendinede oralet derdi. belki o da benim gibi çocuk olup oralet icmek istiyordu kim bilebilir. o oraleti büyüklerin yanında ictikce kendimi farklı hisseder. sadece çocuklar icer diye mutlu olurdum. ah be ne günlerdi.
(bkz: duygulandırdın piç)
Artık o çocuklar büyüdü kimi öğretmen kimi doktor mühendis oldular, onlar, biz artık midern taraftarlığın endüstriyel futbolun hali hazırda alıcısı olanlar maç izleme decoderlerini soktular evlerine, 4 kişi ortak digitürk play hesabına girdiler kurban danası misali. o nedenle kahvehaneler öksüz kaldı, ağızları sigara ve bardak bardak içilen çaylarla acîmsı olmuş amcalara kaldı kahveler. bu nedenledir ki oraletler artık kahvehanelere uğramaz olmuştur. der ya yeni türkü biz büyümüşüzdür ve dunya alabildiğine kirlenmiştir.
birisi de benimdir.

ama milletin babası hep şirin ne güzel. bizim ki beni gece yarısı götürmüştü kaçak tombala oynamaya tabi bana oralet. 2 numara bilmişliğim var bir de.
30 sene sonra çizgiliz tişörtünü giyip tespih çeker.
uyku zamanı gelmiş.başlıgı yanlıs anlayan ben miyim la tek?
Bu ben değilim işte, hiç götürmedi lan. Bi kere bile götürmedi. Hiç anısı olmamasına rağmen gecenin bu saati duygulandırdı.
babasıyla kahvehaneye gidip çay içen çocuk kadar ağırbaşlı değildir.
Küçükken ailem benim çay içmemi istemezlerdi galiba ilk okuldaydım ve babam ile kahvehaneye gitmiştik neden gittik niçin gittik bir fikrim yoktu babam polisti ve hiç kahvehanelerde takılanlardan değildi.

Ben o gün kartların sembollerini ezberlemiştim ve bir daha asla unutmadım. sinek, kupa, maça, karo.

Babam bana bir bardak kuşburnu istemişti.

Babama "kuşburnu nasıl bir şey?.. kuşların burunlarından mı yapılıyor" dedim.

Bana bir çiçek tohumu olduğunu söyledi ama ne zaman kuş burnu içsem aklıma kuş burunları gelir.
(bkz: yaran yanlış okumalar)
babasıyla kerhaneye gidip oralet içen çocuk.
bi an noluyo lan dedim kendi kendime.
(#18200011)

daha iyi anlatılamaz.
Çocukluğumda pek çok başıma gelmiş bir durumdur ama nedense hep 2. Oralete zaman olmazdı.
ayrıca paşa çayı da içen çocuktur.
Oğlan çocuğu olması muhtemeldir. Oralet "sen küçüksün, yerini bil" sembolüdür.
90'larda doğmuş şanslı velettir. şimdikiler bilgisayarın başından kalkmıyor.
özlenilen zamanlardır.

-abi turunculu olanından.
Hangimiz gitmedik ve ayrıca ince uzun şişedeki o gazoz ve sulardan içmedik ki?