bugün

43. altın portakal fim festivalinde yarışan "araf" isimli filme "çöplük bir film" diyerek dikkat çekmiş olan, köşe yazarı.
Az önce Haşmet Babaoğlu'nun sevgilisi olduğunu öğrendiğim nişantaşı kişisi..
Mansur Forutan'in kendisiyle ilgili tartismaya son noktayi koyan yazisi icin:

http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=54719,10,107
hasan pulur ustadimizdan da ayari aldiktan sonra yardimina yine manevi babasi! "hincal'i" kosmustur. Sevgilisi Hasmet babaoglu'ndan ise beklenen sert cikis gelmemis/gelememis, olay bu sekilde kapanmistir.
edit: daha sonra haşmet babaoglu hasan pulur a birsey yapamayacagini anlamis olsa gerek ki, kafe basıp! mansur forutan a da erkeklik taslamistir. ancak yakismamistir. zaten iki tokat atacaktim ama zor tuttular demesinden de anlasilacagi uzere kendisinin bu taraklarda bezi yoktur. zira kabadayılık yapılacaksa, tokat atılarak değil, bilakis kafa, yumruk ve benzeri seyler atılarak yapılır.
hıncal uluçun piyasaya kazandırdığı son zayıf halka. önceden manken kızlarla ilgilendiği düşünülürse iyi bir gelişme gibi gözükebilir, ama gözükmemelidir. o köşeyi doldurabilmek için harcanması gereken eğitim, emek vs gibi pişerek kıvam veren unsurların kelimelere dökülmesini beklemek gerekir. hasan pulurun söylediklerine göre haşmet babaoğlu ile karşılatıklarında bu uzun ve zahmetli yol yerine, mercimeği mikrodalgaya vermeyi tercih ederek köşesini taze tuttuğu aşkının sıcaklığı seviyesinde koruyabilmektedir.

hakkında köşe yazarları arasında yaşanan atışmalara haşmet babaoğlundan cevap beklerken, o yine 90 dakikadaki üslubuyla(#249430) önce hıncal abisinin gözlerinin içine korkulu bir bakış fırlatmış ve sonra işte bütün mesele bu dercesine kaçamak ve mahalle çocuklarının kavga esnasında abilerine olan güveniyle hıncal beyin arkasına bu hanımın da elinden tutarak siperlenmiş.
2 -3 senede yapamayacağı reklamı bir haftadır içine girdiği polemikle yapan kalemyiyen.
medyanın en önemli köşelerini kaplayan insanlar bu hanımkız ın üzerinden birbirlerine verip veriştiriyorlar.Türkiye nin akil insanları bunlarsa , gündeme bu insanlar yön verip , toplumu bu insanlar yönlendiriyorsa vede bize yeni vizyonları bu insanlar açıyorsa vay bizim halimize.O vakit gazete okumayıp televole izlemeye devam edelim.
Aslında tartışmalarda Ayşe Özyılmazel karlı çıkmış gibi görünse de olayların başlangıç noktası Hasan Pulur üstad olmuştur.
http://www.milliyet.com.t...06/10/01/yazar/pulur.html
bu yazıyı okuyamayanlar ise Hıncal uluç un devreye girmesi ile yazıdan haberdar oldular.
http://www.sabah.com.tr/2.../10/03/yaz02-10-102.html
sessizliğini koruyor dediğimiz anda haşmet babaoğlu` da sahneye çıkıverdi.
http://www2.vatanim.com.t...mp;Categoryid=4&wid=9
sonra hıncal uluç cepheyi daha da genişletecek bir yazı yazdı.
http://www.sabah.com.tr/2006/10/04/yaz02-10-102.html
bu yazı üzerine mansur forutan cevap hakkını kullandı.
http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=54719,10,107
bu kadar yazının üzerine susan ve hiçbir şey olmamış gibi günlük yazılarına devam eden Ayşe Özyılmazel olayları başlatan Hasan Pulur a değil mansur forutan a hitaben bir yazı yazdı..

" Utanmadın mı Mansur?

Bu kadar yalanı, bu kadar iftirayı bir araya getirmeye utanmadın mı? (Bu da bir yetenek tabii) Yoksa kafanda tekrarlaya tekrarlaya sonunda kendi yalanına mı inandın? Hangi yalanından başlasam bilemiyorum, o kadar çok ki... Misal Aktüel'den kovulmam meselesi. 2004 başında Hıncal Uluç'un köşesinde 'Sevgi'nin Günlüğü'nü yazıyordum. O zaman Aktüel'in başındaki Mahmut Övür beni işe aldı. iki sayfa 'Sevgi'nin Günlüğü'nü yazıyordum. Sonra sen geldin ve maaşımı yarıya indirerek bana 'git' dedin. Ben de gittim. Yalan mı? Dünkü yazında "Git muhabirlik yap, haber yap, bizle sabahla, takımın bir parçası ol ancak o zaman bu işin tadını çıkartabilirsin şeklinde 'saf' nasihatlerde bulundum" demişsin. Pes! Derginin başına geçtiğin andan itibaren çıkmadığın telefonlarıma rağmen, ha aradı arayacak diye saf saf bekleyen bendim. Dahası var, bir de demişsin ki; "Dergideki hal ve tavırlarını anlatmak bile istemiyorum." Mansur sen iyi misin? Seni bu hale getiren nedir? Bilmediğimiz dertlerin mi var? Ben sen devraldıktan sonra Aktüel'in kapısından içeri girdim mi Allah aşkına? Hayatımda iki kere Aktüel binasından içeri girdim. Birincisi Mahmut Övür çağırdığı, ikincisi de daha yeni, bu olayların patlamasına, herkesin içindeki taşları dökmesine neden olan kapak çekimi için. Pişmanım alın yazım!!! Ne senin ekibinle tanıştım, ne de sen bana "Gel bizimle sabahla" dedin. Ve şimdi kalkmış anlam veremediğim bir hınçla bütün bunları yazmışsın. Neden Mansur? Roskilde festivaline ben gittim diye mi? O sırada bana kızmış olsan bile, bu hesabı kapatmak için böyle çirkinliklere baş vurman ne kadar yakışıksız. Bu kadar küçük hesaplarda kalmış olamazsın, olmamalısın. Bana "Senden Ayşe Arman olmaz" demişsin. Ben de "Ayrıcalığım var" cevabını vermişim. Peki bu diyaloğu hangi ara kafanda yazdın Mansur? Ben sana ne diyeyim ki... Ben ne Ayşe'ymişim anlamadım. Dört sene iletişim Fakültesi'nde okumuşum, her genç gibi okuduğu dalda çalışmak istemişim... Babamdan bir gün bile yardım istememiş, kendi ayaklarımın üzerinde durmakta ısrar etmişim... iş görüşmelerine gitmişim olmamış... Elinde diploması açıkta kalan bir sürü genç gibi... Hıncal Uluç, bir kapı açmış. içeri girmişim. Girmese miydim? Evlenip çoluğa çocuğa karışsam, 'cici kız' ilan edilecektim değil mi? Çok çalışmışım, "Ben gazeteci olmak istiyorum" demişim. Dergi çıkarırken sabahlamışım, işe en erken ben gelmişim. Sonra Dinç Bilgin yazılarımı okuyormuş, bana inanmış ve Günaydın'da köşe verilmiş. Ve ben çalışmaya devam etmişim. Röportajlar yapmışım, izlenimler yazmışım, elimden geleni ardıma koymamışım. Şimdi Aktüel'e kapak olduk ya, şu yaşadıklarıma bakın. Bütün içindekileri kusmaya başlayanlara soruyorum: Neyim battı size? Günaydın'daki köşem mi? Sevgilimle aynı meslekteyiz diye bütün bunlar bana reva mı? O Vatan'da ben Sabah'ta çalışırken... Ne kadar haksız ve haince bir şamatadır bu kopan. Koskoca basını pis bir geyiğe alet ettiniz. Bütün bunlar ayıp, yazık, ziyan değil mi? Gençsek, kadınsak çalışmayalım; bir yerlere gelmeyelim yani, öyle mi? "

son olarakta Sabah tan Özay Şendir olaylara şimdilik bir nokta koydu.

http://arsiv.sabah.com.tr...200-103-20061006-200.html
ikinci ayşe arman olmaya pek bir heveslenen kadın.
ayse arman bile olamayacak kadar kötü yazan, gittiği avm'lerden, konserlerden ve hıncal'ından baska anlatacak bir seyi olamayan köşe sahibi. bi benim memleketim boş konusanla boş yazana para veriyor zaten.
yazdıklarıyla sadece onlarca bilemedin yüzlerce kişiye hitap etmekten ileriye gidemeyen, bugün "nişantaşı'nda bunu gördüm." , "şu alışveriş mağazası çok trend..." gibi abuk yazılar yazarak köşesini (!)
dolduran, hele bizim için seçtikleri top 5 i var ki evelere şenlik maaşlı eleman kişisi. bakarsınız top 5 ine der ki; " ortaköy'de çok güzel kahve içebileceğiniz mekan... bebek'te iyi vakit geçirebileceğiniz trend
yer."
kafamı kurcalayan şey; bunları yazarken kaç kişiye hitap ettiğini hiç düşünüp düşünmediği. neyse çok da kurcalamayalım, malum hıncal baba...
edit: yamulmuyorsam köşesinin adı da 'hayatın içinden'di. bu mu lan hayat? şırnak'taki çatışmaların arasında kalmış köy insanı da "şimdi hangi alışveriş merkezi moda?" diyordu zaten.
yazdığı boş yazılarla ne kadar boş bir insan olduğunu ispat eden kişi sadece **.
kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenemediğinin farkında olmayan, bunu ona söyleyenleri de kabul etmeyen, ünlü kızı olmanın avantajlarını kullanmayı seven ki her kız olsa bunu yapar, tanınmış ama pek sevilememiş kişi.
neco'nun kızı. kimse yazmamış şaşırdım. annesi de sosyetik bi hatun, ünlülere estetik danışmanlığı yapıyormuş. bu kadar.
(bkz: arı vız vız vız)
haşmet babaoğlu'ndan ayrılmış bayan. şimdiye kadar sanki 18lik sevgilisi olan çıtır kızlar gibi erkekler çok cici çok şeker yazıları yazardı, artık sittin sene erkeklerin ne kadar reröre olduğunu yazacaktır. abuk subuk başlıklarıyla gazeteyi çevirirken göze ilişir ve şöyle bir bakılır ve daha sonra sayfa değiştirilir. yazarsa böyle bir şeydir.
ayşe arman çakmasıdır. Ayşe aramın en azından yazım dili akıcıdır okutur. AYŞE özyılmazel'de bu da yoktur. Babıalinin düştüğü son noktalardan biridir.
bu ay elele dergisinde aşmış güzellikte bir fotoğrafı bulunan hatun kişi.
okan bayülgen'le birlikte olan yazarcık.
(bkz: ayşe hayatın içinde)
önceleri kızdığım, ancak çevredeki ve çevresindeki iki yüzlülükleri, kalitesizlikleri, yalan, dolan ve riyakarlıkları görünce; bu kız onların yanında torosların tertemiz pınarlarında yıkanmış gibi pirüpak gelen, o yüzden de, bırakın hayatını yaşasın, yakında onun da kafasına takacakalr bir türbent * , o zamana kadar ne yapabiliyorsa yapsın diye hoş gördüğüm bir yazar.
okan bayulgenle ask yasadıgı soylenen bayan.
(bkz: iyi de bundan bıze ne)
hasmet babaoglu' nun sevgilisi olarak köşe yazarı olmuş hatun.
Şimdilerdeki sevgilisi ise okan bayülgen' dir.Anlaşılan şimdi de okan sayesinde kapağı televizyona atacak gibi görünen hatun.Yakında bir tv programı yaparsa şaşırmayacağım kişidir kendisi.

(bkz: zafere giden yolda her sey mubahtir).
ilk defa geçen bi yazısını okuduğum, bi boka benzemeyen yazılar yazdığını gördüğüm ve onun yüzünden makus kaderime isyan ettiğim yazarcık.bi boka benzemediği gibi benden çok para kazanıyor.ben de yazarım sevgülümdeeen ayrulduuum,çok fenaaayıaaııım,depresyona girdiimm!
yuh lan dediğim kişi. yaptığı koca gazetede blog tutmak.*
bugün şuraya gittim, şurda şunu yedim tarzında. yazılarında şımarık kız tripleri yapıyor ya birde iyice kıl oldum.

cinsellik konuşuyor yok. sağ sola sataşıyor yok. aynı beyinciğe sahip insanları arkasına alıyor yine yok.
(bkz: bi cacık olmaz)
an itibariyle gülben ergen'in sürpriz programına konuk olmuştur. ve ne kadar itici, ne kadar şımarık, ne kadar kendini beğenmiş bir insan olduğunu gözler önüne sermiştir.

not: okan bayülgen bu şahısla beraber olduğu için bir çok insanın gözünden düşmüştür. doğaldır çünkü biz okan bey'i akıllı veyahut zeki zannederdik.
dergının bırınde okudugum röportajıyla ya bu hatun ne sacmalamıs boyle soylemıne yol acan sahıs. Bırde ustundekıler basındakıler nerden alınmıs kac para onlar yazıyordu kı akıllara zarar.