bugün

Marsa eksen utanmasa orda yetişecek olan bi ürünü satın almak enayilik değil de nedir ?
Bir urettigimiz bugday vardi,bununla gurur duyuyorduk.bunu da uretemiyorsak kafamiza sıkalım daha iyi.
(bkz: yarım milyon ithal hayvan)
Akp nin ilk icraatlarından olan tarım ve hayvancılığı bitirmesi neticesinde buralara geldik. Samanı dışarıdan alan bir ülkenin buğdayını yetiştirme ihtimali ne kadar olabilir? Hadi gidin şimdi başkan seçin siz, eve ekmek götüremeyince çocuğunuza da camdan ilk karda ve yagmurda çöken yolları gösterirsiniz.
malum konya ovasında dünyayı kıskandıran uzay üssü kuruyoruz ya tahıl ambarımız değil artık.
(bkz: ama yol yaptı)
(bkz: inadına akp) - bir çomar atasözü.
tarım ülkesi türkiye için yüz karası bir durumdur. çok değil bundan 15 sene önce kendi kendine yeten tarım hacmi olan türkiye, bugün saman, buğday gibi temel tarım ürünlerini ithal eder duruma gelmiştir.
hükümette kalmak için başka çareleri mi var sanki?

tabii ki kendileri yapmayıp dışarıdan alacaklar, iyi bir müşteri olmaya devam edicekler..

içeriye dönük de bol yalanlı hamasi söylemler..

ama işte bunların hepsinin bir bedeli var..

höt dediler mi göt vereceksin..

o da zoruna giderse, gidip diğer bloğun kucağına oturacaksın filan..

bu hükümetin tek yaptığı kaçınılmaz sonu ertelemek.. acıta acıta kanırta kanırta..

başkanlık da gelse gidecek, gelmese de..

gönül ister ki sorunu güzellikle çözebilelim..

referandumda hayır oyu ve olası erken seçimde muhalefete düşmeleri..

ha olur, olmaz.. acının süresi değişicek sadece..
şu ülkeden hala ümidim var sanırım gerçek mi diye gittim baktım. (bkz: gerçekmiş) *
bu ülke avrupa'da altlık olarak bile kullanılmayan samanı ithal etti hemde gürcistan'dan buğdaya mı şaşırıyor sunuz? Saman dediğin şey buğdayın sapı, saman yoksa doğal olarak buğday da yoktur.
hani deselerki artık sanayi ülkesi olduk ondan tarıma teşvikler azaldı bir nebze anlarım ama durum ortada olduğuna göre elde sadece izlemek ve üzülmek geliyor.
Bu ülke koskoca konya harrran Mezopotamya ovalarinda buğday üretmiyor mu ? Ne oluyoruz bu ovalar halkihalkın talebini karsilamiyorsa neden arz artmiyor onu araştırıp çözçözüm bulacağımıza yine günü kurtarma peşindeyiz.
lisede coğrafya dersinde öğretilen bir grafik vardı. tarım %70 ise gelişmemiş ülke sanayi %50 üzeriyse gelişmiş ülke hizmet sektörü %50 üzeriyse gelişmekte olan ülke. bizde tarım %20 sanayi %20 hizmet %20. arada %40 bir boşluk var içinde at koştur.
(bkz: Bokunda boğul Türkiye)
ak parti zamanında gerçekleşmiştir.
Şaşırtmamıştır. Yakında şeker pancarını da ithal alırız.
(bkz: israil bunu beğendi)
buğday ambarı denilen ve hep öyle okuyup öğrendiğimiz iç anadoluda tarlalar boş. niye? çok basit izledikleri politikaların yansıması olarak üretici ve çiftçiyi zararına çalıştırdıkları için. üretici para kazanamıyor, zarar ediyor ve doğal olarak da tarlasını ekemiyor.
sonra ithal buğday alınıyor. sonuç bu malesef. değişir mi? buğday bile ithal eden düşünce ile çok çok zor.
Olmadı kapatalım gidelim ülkeyi...
sırf şu gerizekalı halk belki bu sayede açlıktan kırılır da, doğal seleksiyon falan olur diye başkanlığa evet diyesim geliyor.

10 yıldır bağırıyoruz, çağırıyoruz tarımı bitirdiler diye, çiftçi mehmet ağa bile sikine takmıyor.

akp döneminde olmuştur.
parayla buğday alacağına, tarıma elverişli devlet arazilerini, üretim amaçlı köylüye ver işlesin üretsin, sonra ondan araziyi geri alırken ürettiği mahsülü de türk para birimiyle satın al, ne hayvan gibi nakliye masrafı ödersin yurtdışından getirmediğin için, ne de kur farkından gol yersin. işleyen çiftçi de kazanmış olur, sen de kazanmış olursun.

ama bizimkilerin beynini kuşa taksan kuş ters uçacağı için bunu üreticinin canına okuyarak çözmeye çalışıyorlar. buğday üreten türk, ithal buğdayla rekabete girmek zorunda bırakılsın ki, köylü, geçinemeyip, üretimi bıraksın.
üretimi mecburen bırakan köylü, şehre göç edip, başka iş alanlarında şansını denemeye zorlansın ki şehirlerimizdeki gecekondu sayısında artış olsun, sonra biz bunları yıkıp toki iş yapıyomuş gibi gösterip oradan da bizim bokumuz çikolata diyebilelim.

bu, yaptıkları işlerin, herkes tarafından kolaylıkla anlaşılabilmesi için basit bir örnek yalnızca, icra ettikleri her iş için daha da ciddi şekillerde örneklendirilebilir.

gerçek çözüm üretmek yerine, geçiştirdiğimiz ve geleceği değil, günü kurtarmaya çalıştığımız sürece, türkiye her alanda ve her anlamda geriye gitmeye devam edecek ne yazık ki.
yerli tohum üretip satma pesinde olan ülkenin, yurt disindan bugday almasi kadar ironik ve antonim bir durum daha görülmedi bu dünyada.

(bkz: sertifikalı tohum kullanmayan destek alamayacak)

istatistikler ve gelecekte bilgi kirliligine engel olmak icin;
1 € = 4 tl üzeri

enflasyon degerlendirmesi yapilmasi icin;
asgari ücret: 1400 tl
1 kg ekmek = 4 tl (istanbul)

su an avrupa bugday borsasina göre 1 t bugday 169,75 €
90000 ton bugday = yaklasik 15,3 milyon € (61 milyon tl)

{umarim bu sekilde de dövizin artmasinin veya düsmesinin ülke ekonomisi icin ne kadar önemli oldugunu anlatabiliriz.}
ananızın göz yaşını silkeyim.
ilkçağda bile anadoluda buğday sıkıntısı yaşanmamıştır eminim.
rezilliğin daniskasıdır
ulan daha dün otobüs seyehatinde gördüm binlerce dekar tarım arazisi boş
çiftçi ekemiyor mazot olmuş 4 lira gübre olmuş çuvalı 50 lira
zaten milleti şehirlerde beleşe alıştırdılar
örnek olarak kürtler izmirde sağda solda fink atıyor milletin karısına kızına bakıp 31 çekip sonrada ahlaktan bahsediyor
bi kürdün izmirde ne işi var siktirsin köyüne tarlada amelelik yapsın.